[jw7-video]

11- Amelde Fıkhı Ekber Ders 11

AMEL’DE FIKHI EKBER DERS 11

 

 

(Elhamdülillahi Rabbi’l âlemin. Vessalatu vesselamu âlâ Rasulina Muhammedin ve âlâ ali Muhammed estağfiruke ve etubü ileyke. Allahümmeslih ümmete Muhammed, varham ümmete Muhammed, allahümmağfirli cemîan ümmete Muhammed)

 

Çok kıymetli ve muhterem efendiler; Amelde Fıkh-ı Ekber ekolünde onun okulunda okumaya, okutmaya, anlamaya, anlatmaya devam ediyoruz. Dersimizin bugünkü konusu da istincadır. İstincanın anlamı, onunla isticmar ve istibra ve bunun gibi aralarındaki fark gibi durumlara değinerek anlayarak, anlatarak devam edeceğiz inşâAllah. İstinca -biliyorsunuz- kirin temiz olmayan maddenin giderilmesi, ıstılah anlamı ‘temizlik’ suyun kullanılmasıdır. Her necasetin giderilebilmesi istincadır. Kıymetliler, yani tam bir temizlik. Bunun yanın da bir de isticmar var, isticmar cemerat yani taşlar su olmadığı zaman veya duruma göre taşların kullanılması. istibra, eserin kalmaması. Yani kir, necaset eserinin kalmamasına da istibra diyoruz. Bir de istinzah var. İstinzah da yine istibra mânâsındadır ki; bu da kesin kes temiz olmayı azmetmek. Onun için gerekeni yapmak. Bir de istinka var. Bu da yerine göre ovulması ve temizliğin yerine gelmesi için çalışılmasıdır. Bütün bu vesileler necasetten temizlenmek içindir. Yani emin olmadıkça abdeste başlamakta caiz olmaz. Çünkü kişi temiz olduğuna emin olacak ki abdest alacak ve ibadet edecektir. Bunların tamamen -işte- arzusu budur. İstinca, isticmar, istibra, istinzah ve istinka bunların tamamın neticesinde ‘tertemiz olmak, temizliği yerine getirmek’ anlamını taşımaktadır. İstinca, isticmar ve istibranın hükmü… Şimdi Hanefilere göre şöyle bir bakalım bunun hükmü nedir. İsticmar eden tek sayılı yapsın yapan güzel yaptı, yapmayana da günah yoktur. Necaset dirhem kadar ise suyla giderilmesi vacip olur. İşte dikkat et buna. ‘Dirhem kadar da olsa onu su ile necaseti gidermek vacip olur, dirhemin miktarını aşarsa su ile yıkanması farz olur’. İşte kıymetliler, Hanefilerin temizlik konusundaki ortaya koydukları hüküm budur.

 

5:06

 

Tekrar edersek İnşâAllah hatırda kalıcı olur, necaset dirhem kadar ise su ile giderilmesi vacip olur, dirhem miktarını aşarsa su ile yıkanması farz olur. İşte Hanefilerin ortaya koyduğu bu istinca ile ilgili hüküm budur, bir defa İslam’da tertemiz olmak farzdır. Bunu herkes hatırına yerleştirmiştir ve yerleştirilmelidir. Yüce İslam, Yüce Allah, İslam’ı ortaya koyan, hayatı insanı ve kâinatı yaratan her şeyi insan için yaratan, Yüce Allah bir defa temizliği kullarına farz kılmıştır. Hanefilerin dışındaki cumhura göre -bakın onlarda ne demişlerdir- su ile istinca asıldır demişlerdir. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Sizden biriniz büyük abdeste çıktı mı onu üçt aşla gidersin. O ona yeter, sizden biriniz üç taştan aşağısı ile istinca etmesin’’. Şimdi bakın bu su asıldır, temizlikte suyun bulunmadığı ortamlar da bakın durum nedir. Çünkü Arabistan’da her yerde bulmak kolay olmuyordu, bunu dikkatle izlemeli ona göre kâşiflerimiz, keşiflerini yapmışlardır. Şimdi buradan bakıyoruz ki bu emirdir. Emir’de vücubu gerektirir, bakın burada cumhurun da ortaya koyduğu hüküm nedir vücuptur ki farzdır. Çünkü Hanefilerin dışındakiler de vacip yoktur, onlarda ‘vücup’ dendiği zaman farz ifade eder. Dolayısıyla zikredilmeyenlerin vacip olmadığına delâlet eder demişlerdir. Şimdi tabii ki Yüce İslam eğer bir şey ortaya koydu, zikrettiyse onun üzerin de o hükmün durumuna göre -ne yapılır-, gereği yapılır. İstibra şimdi vücuttan necaset eserinin çıkması gerekenin çıkması. Çıkarılması gerekli olanların çıkarılması gibi durumlardır ki istibra yürüme, öksürme ya da sol yanına uzanmak veya ayakları hareket ettirme, kımıldama ve bunun gibi durumlarla olur. Bir damla kalmayacak şekilde ovmak yoluyla da yapılır. Üç defa hafifçe çekmek de müstehaptı. Yani idrar organlarından idrarın veya necasetin tamamen dışarı atılması tamamen gerçek temizliğin yapılması istenen bir durumdur ki bu istibradır. Zannı galip gelene kadar kişi böyle duruma uygun olanlardan birisini yapar. ‘’Biriniz küçük abdestini yaptığında geriye sidik kalmaması için oradaki organını üç defa sıvazlasın’’. Bu da Ahmet bin Hanbel’in rivayet ettiği Hadis-i Şeriftir. İstibra ile ilgilidir. Yani vücuttan atılması gereken necasetin atılması için başvurulan yollardan herhangi birisi budur ve Peygamberimiz’den bu da rivayet edilmiştir.

 

10:16

 

Kadının istibrası sol elinin parmak uçlarını avret yerinin üzerine koymasıyla olur. Orada, o da o tür bir hareketle dışarıya atılması gereken necasetin atılmasına çalışır. İstibra, umumen insandan insana değişir. Amaç ise kanaatin hâsıl olmasıdır, yani artık temizlik hâsıl olmuştur, dışarı atılacaklar atılmıştır diye bir kanaatin hâsıl olmalıdır. Bu kadınlarda da erkeklerde de kimisi hafif bir sıkma ile onu sağlarken kiminin de öksürmesi gerekir. Kimisi de hiçbirine ihtiyaç duymaz ve normal atılacakları dışarı atar ve bir problemi de yoktur. Ama kimisin de bu yollara başvurularak geride kalan ne varsa onlar atılmaya çalışılır. Bu istibradır. İstibranın delili, İbn-i Abbas’ın rivayet ettiği bir Hadis-i Şerif ki; Buhari ve Müslim’de bunları rivayet etmişlerdir: ‘’Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) iki kabirden geçti ve buyurdu ki onlara azap ediliyor, -yani iki mezarın yanından geçti-, o mezardakiler azap çekiyorlardı’’ dedi Peygamberimiz. Bakın büyük bir şeyden de azap edilmiyorlar, biri sidiğinden sonra istibra etmiyordu yani istibra ki, diğeri de koğuculuk yapıyordu. İşte bakın temizliğe dikkat etmemek istibra yapmamak ve koğuculuk yapmak, kabir azabı -mezar da azap çekmenin- sebeplerinden olarak görmekteyiz. Ve Buhari, Müslim rivayet etmektedir bu Hadis-i Şerifi. Şimdi, bunun vacip olduğunu söyleyenler olduğu gibi mendup olduğunu söyleyenler de vardır. Mendup olduğunu söyleyenler, ‘’Sidikten sakının! Kabir azabının ekserisi ondandır’’, bakın burada mendup olarak almışlardır bu haberin hükmünü. Kimisi de bunu bu ve bunun benzeri haberlerden vücup-vacip olduğunu anlamışlardır. Önemli olan nedir burada; gerçek temizliğe dikkat etmektir. İstibrayı yerine getirmektir. İstincanın araçları şekli ve keyfiyeti… Şimdi bir de bunlara bakalım. ‘’Orada temizlenmeyi seven kişiler vardır’’, bakın ayet-i kerimede Cenab-ı Hakk temizlenmeyi sevenleri Allah övüyor, temiz insanları Allah övüyor burada. Bu ayet-i kerimede ,Ey Ensar cemaati, Sevgili Peygamberimiz şöyle diyor: ‘’Ey Ensar cemaati Allah temizlikte sizi övdü nedir temizliğiniz’’ diye sordu Medinelilere Ensar’a (radıyallahu anhüm ve ardahüm ecmaîn) Ensar dediler ki: ‘’Namaz için abdest alırız, cünüplük için gusül ederiz ve su ile istinca ederiz’’ buyurdu ki; işte bu buna devam ediniz. İşte, ‘’Ona devam ediniz. Sizi Yüce Allah övmektedir’’ buyurdu ve Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hakk temizleri övmektedir.

 

15:06

 

İşte kıymetliler, kıymetli muhaddislerimiz bunu rivayet etmişlerdir. Efendim, yine şöyle baktığımız zaman iste istinca da üçtaş sayısı şart mıdır? Hanefiler ve Mâlikîlere göre şart değildir. Sadece müstehaptır. Üç rakamı vacip değildir, temizlik hâsıl olursa ondan azı da yeterlidir. İnka, necasetin kendisinin ve rutubetinin temizlenmesidir. Bakın bir de bunlarda inka var, yani necasetin hem kendisi hem de rutubetini dahi temizlenmesine de ‘inka’ denilmektedir. Mâlikîler de vacip Hanefiler de sünnet olan sayının şart olmadığı inkadır -yani temizliktir-. İsticmar eden tek sayılı yapsın yapan güzel yaptı, yapmayana da günah yoktur. İşte kıymetliler buradan zaten kıymetli müçtehitlerimiz gereken hükümleri çıkartmışlardır. Şafiîler ve Hanbelilere göre vacip olan şekil inka ve 3 âdetinin tamamlanmasıdır. Bunlar böyle, demişlerdir, bunların delilleri de 3 taşla istinca yapsın. Yine Müslim-i Şerif’in haberinde ‘’Resulullah (A.S.V.) bizim 3 taştan azıyla istincadan nehy etti’’ Hadis-i Şerifine dayanmaktadırlar. Yine Buhari, Müslim’in haberlerinde, ‘Sizden biriniz isticmar ederse tekli yapsın. Bu hükmü vacip olmaktan çıkarmaktadır, -bakın- isticmar eden tek sayı ile yapsın, yapan güzel yapmıştır, yapmayana da günah yoktur’. O zaman onu bunu ne yapıyor vacip olmaktan bunu çıkarıyor ve müstehap sınıfına indiriyor bunun hükmünü. Su ile istinca kanaatine ve görüşüne bırakılmasıdır. Kişi temizlenmiş olması kanaatine ulaşınca artık orada su ile istinca gerçekleşmiş olur. İstinca da vacip olan galip zannın hâsıl olmasıdır. Yani artık necaset giderilmiştir diyen, zannı galip hâsıl olması istinca da bu vaciptir dediler. Kişinin kendi kanaatine, temizlenmiş olduğuna inanması gerekiyor. İstincanın şekli ön tarafı sonra da arka tarafı yıkar, sol eliyle ovar, sağ eliyle istinca yapmaz. İşte burada istinca da temizlikte sol el kullanılmaktadır. İşte ön tarafı ve sonra da arka tarafı yıkıyor. Sol eliyle ovuyor, sağ eliyle istinca yapmıyor. Sol eli kullanıyor. İsticmarın keyfiyeti ise birinci taşla önden arkaya doğru siler, ikinci de arkadan öne doğru, üçüncü de birinci gibi önden arkaya doğru siler. Bakın kıymetli âlimlerimiz her konuyu incelemişlerdir.

 

20:07

 

Çünkü Yüce İslam, Allah’ın emirleridir. Allah’ın emirleri iyi bilinmelidir. Âlimlerimiz her konuyu incelemişler. Allah onlara çok mu çok rahmet eylesin, mağfiret eylesin, merhamet eylesin. Ne güzel çalışmışlar ne güzel uğraşmışlar Ümmet-i Muhammed’in önüne, kolaylıkla ilmî deryaları ‘hazır ol’ vaziyette sunmuşlar, takdim etmişler. Ey insanlık âlemi! Bu bizim ekollerimizde (Ehl-i Sünnet vel cemaat ekolünde), itikadî ve amelî, ahlâkî, hukuk ekolünde, ne kadar yüksek âlimlerimiz var ki; bunlara rahmet okuyun. Başta dört mezhebin -bakın- âlimlerine bakıyoruz. Günümüze kadar bunların eserleri, hiç kopukluk, kesintiye uğramadan gelmişlerdir. Birçok kıymetli âlimlerimizinkiler kesintiye uğramış, unutulmuş. Ama dört mezhebin (eserleri) -ki bakın nasıl- bizi, bütün dünya Müslümanlarını ve insanlık âlemini aydınlatarak gelmektedirler. Yine kıymetliler! Burada istinca ve isticmarın keyfiyeti konusunda da kadın ise -diyor-, önden peşine doğru silmeye başlar. -Bu taşla olduğu zaman-. Şafiîler dediler ki: ‘’Birinci ile sağ alanın önünden başlar, ikinci de solun önünden başlar ve öyle temizlenir. Üçüncü de her iki alanı ve dışkı yolunu tamamen temizler’’ demişlerdir, bu da onların keşifleridir ki; hepsine -bütün âlimlerimize- Allah çok rahmet eylesin. İstincanın mendupları, kıymetli veya hürmet edilmesi gereken bir şey olmamalıdır yani kömür gibi -bir de kirletici- olmamalıdır. Sonra yine başkasının bir eşyası olmamalıdır. Yoksa burada kâr yerine zarar ortaya çıkabilir. Bu taş veya onun emsâli maddelerle temizlik olur. Suyun olmadığı zaman necis şeyle yiyecek insan veya hayvan kemiği -bunlarla- caiz olmaz demişlerdir. Çünkü hayvanların kemikleri cinlerin yiyeceğidir. İnsan kemiği ise -insan kıymetli ve muhteremdir, öyle kirli işlerde insanın hiçbir parçası- kullanılamaz. Hanefilere göre bunları kullanmak tahrimen mekruhtur. Temizliği sağlarsa, yeterli olur taş ve emsâli olanlar. Hanefiler katı olmasını şart koşmadılar. Mâlikîler ve Hanefiler, ‘’Caiz olmayanla istinca ederse kerahetle caiz olur’’ demişlerdir. Yani mekruhlardan da sakınmayı ortaya koymuşlardır. Kıymetliler, tezek ve kemikle istinca yasaklanmıştır. Kıymetli muhaddislerimizin bakın verdiği haber de Sevgili Peygamberimiz’den şöyle rivayet edilir: ‘’Tezek ve kemikle istinca etmeyin.

 

25:02

 

Onlar cin kardeşlerinizin azığıdır’’. Bakın kemikleri, cinler kendileri yiyecek olarak kullanıyorlar. Tezekleri de onların hayvanları kullanıyor. Peygamber (A.S.V.), tezek ve kemik ile istinca etmemizi nehy ederek, ‘’Onlar temizlemezler’’ buyurdu. İnsanlara duyur ki: ‘’’Kim tezek veya kemikle istinca ederse o Muhammed’in dininden uzaktır’’. Bakın burada da bir tehdit var ve büyük bir uyarı var. Bu hadisi de kıymetli muhaddislerimiz rivayet etmişlerdir. Bunların kaynağında Müslim vardır, Ebu Davut vardır, Ahmet Bin Hanbel gibi ve diğerleri bulunmaktadır. Resulullah (S.A.V) hacet için çıkmıştı. İbn-i Mesud’a üç taş getirmesini emretti. İbn-i Mesud iki taş ve bir tezek getirdi. Sevgili Peygamberimiz tezeği attı ve ‘’O necistir bana taş getir’’ buyurdu. ‘’Bana temizleneceğim üç taş getir kemik veya tezek getirme!’’ diye de tembih etti. İşte kıymetliler, durum anlaşılmaktadır. ‘’Kim tezek veya kemikle istinca ederse o Muhammed’in (A.S.V.) dininden uzaktır’’ dedi. Şimdi, bunlar umumî bir hükümdür. Cinlerin yiyeceği haram olduğuna göre insan yiyeceği öncelikle haramdır. Yani insanların yiyecek olarak kullandıklarını da bu kirli işlerde kullanamazsın. Fakat Şafiîler kuru ot gibi sadece hayvanlara has olan yiyeceklerle istincayı caiz gördü. Cumhur ise ‘caiz değildir’ dedi. Şimdi bunların hepsi yerli yerindedir. Çünkü hayatın içinde yaşarken, normal ortamlar olur. Nimetin bolluğu olur. Bir de nimeti -her istediğini- bulamadığın ortamlar olabilir. Onun için, Yüce İslam hayat dinidir. Birisi bulunmaz, öbürü bulunur. Öbürü bulunmaz birisi bulunur. Bu yüksek âlimlerimizin görüşlerinin hepsi birer birer yüksek değerdir. Bunları unutmayalım. Yine taşların üçlenmesi Hanefi ve Mâlikîlere göre menduptur. Şafiî ve Hanbelilere göre vaciptir. Delilleri de şu iki hadistir: ‘’Sizden biriniz hacetine çıktı mı 3 taşla temizlensin. O yeter ona taşla istinca eden, tekli sayılara göre silinsin 1,3, 5, 7’’. -Yani tek olmayı-. Yine sizden biriniz bevlettiğinde yine aletini sağ eliyle tutmasın. Helaya gittiğinde de sağ eliyle silinmesin. İçtiğinde de tek nefeste içmesin. Temizlikte sol elin kullanılması daha önceki Hadis-i Şerifte geçmişti. Suyu da tek nefeste içmesin. O hâlde solla istinca etmek sünnettir. Kıymetli efendiler, istinca ve def’i hacet esnasında örtünmek de vaciptir. Yani her tarafını açamazsın. ‘’Örtünmek vaciptir’’ dediler. Yani ‘burada kimse yoktur’ derse (kişi). Allah Teâlâ’ya karşı edepli ve terbiyeli, bir de meleklere karşı terbiyeli olmak gerekir, derin ve saygı içinde olman gerekir.

 

30:20

 

Örtünmesi gereken yerler mutlaka örtülmelidir, örtünmenin delili de kıymetli muhaddislerimiz, yine bakın ‘‘Def’i hacete çıkan örtünsün’’, bakın Peygamberimiz öyle diyor; ‘‘Def’i hacete çıkan örtünsün, bir miktar kumdan başkasını bulamazsa onu arkasına alsın, ses ve kokusunun duyulamayacağı bir tarafa uzaklaşması gerekir’’. Yüce İslam edep ve terbiye dinidir. Her konuda edebi, terbiyeyi, saygıyı, yüksek ahlâkı Yüce İslam emreder.  Onun için Müslüman yeryüzünün en güzel ahlâkını taşıyan kişidir. Birinci derecede saygısı Allah Teâlâ’yadır, Peygamber’inedir ve İslam âlimlerine ve sırayla insanlık âlemine; yine bütün mahlûkata karşı -ne yapar-, nasıl davranacağını bilen insandır Müslüman. Def’i hacetin edepleri; tanzim edilen yazıyı taşımamalıdır. Yani tuvalete güzel tanzim edilen yazılarla girilmemelidir. Peygamber (A.S.V.) helaya girdiğin de yüzüğünü çıkarırdı. Çünkü onun yüzüğün de (مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ) yazılıydı ve tuvalete girince başını örtmelidir. Bunlar manevi sebepler, bunlar bilimler üstü bilimdir. Vahyi ilahiye dayalı olduğu için bunların sebebini bilimsel olarak her yönden bilemezsiniz. Ama bilimler üzeri bilim, tabiatüstü bilim olduğu için İslam, Allah’tan gelen vahye dayalıdır. Peygamber aracılığıyla uygulanır. Helaya sol ayağı ile girer sağ ayağı ile çıkar. Sağ eli hayırlı işlerde, solu ise kirli, pis işlerde kullanmak münasiptir. Mescit(e) ve eve girerken ise -ne yapılır- sağ ayak ile girilir. İkisinde de sağ ayağını önce atar. Helâya girmek istediğinde şöyle bir dua eder: ‘’Bismillahi Allahümme inni eûzübike minel hubsi vel habais’’. Bu gibi ve emsâli dualar yapılmalıdır. Şimdi bunun anlamı, ‘’Şeytandan korunur, şeytanların erkeklerinden ve dişlerinden sana sığınırım ey benim Yüce Allah’ım!’’ diye dua etmektesin ve dua etmeliyiz. Cinlerin gözleri ile insanoğullarının avreti arasındaki perde, sizden birinin helaya girdiğinde ‘Bismillah’ demesidir. Helalar -yani tuvaletler- bela yerleridir. Biriniz oraya geldiğinde şöyle desin, ‘’Eûzübillahi minel hubsi vel habais’’. Heladan çıkarken de sünnete uyarak şunu okusun, ‘’ğufraneke elhamdülillahillezi ezhebe annil eza ve afani’’. Bunları kıymetli muhaddislerimiz rivayet etmişlerdir.

 

35:10

 

Kıymetli dinleyenler! Tuvalette oturma hâlinde sol ayağına yüklenir, sol tarafına Resulullah (A.S.V.) bize sol ayağı yüklenmemizi ve sağı dikmemizi emretti, iki bacak arasını geniş tutar zaruret olmadan konuşmaz. -Yani tuvalette konuşulmaz-. İhtiyaçtan fazla da durulmaz tuvalette. İhtiyacın kadardır, fazla durma. Çünkü bu basur, ciğer kanaması ve bunun gibi zararlar verebilir diye haberler vardır. Bu avret mahallini örtmek gereklidir tuvaletlerde. Yine Sevgili Peygamberimiz’den, ‘’O hacet yapmak istediğin de yere yakın oluncaya kadar elbisesini kaldırmazdı’’. Dikkat edin! ‘’Peygamberimiz yere yapışıncaya kadar vücudun hiçbir yerini açmazdı’’ diyor. Çünkü avret mahallini örtmek gereklidir. ‘’O hacetini giderirken de üzerine sıçramaması için oturarak bu işi yapması müstehaptır. Özürsüz, ayakta yapmak ise mekruhtur, ayakta işemen kabalıktandır’’ İbn-i Mesud öyle dedi. ‘’Ayakta işeyen birine ayakta iken işemen kabalıktandır’’. Yani İslam terbiyesi sana iyice yerleşmemiş anlamında. Hz. Ayşe Validemiz (radıyallahu anha ve anhünne) diyor ki: ‘’Kim size Resulullah’ın ayakta bevlettiğini anlatırsa onu doğrulamayın, o adam doğru konuşmuyor, o ancak oturarak bevl ederdi’’ buyuruyor Ayşe Annemiz. Ayşe Annemiz’den Peygamber Efendimiz’i daha iyi bilen kim olabilir. Tabii o derece ona yakın olanlar bilebilir. Bu haberin de kaynağın da yine kıymetli muhaddislerimiz bulunuyor. Tirmizi var, Ebu Davud var. Efendim. Ve diğer kıymetli kaynaklarda görmekteyiz. Sevgili izleyenler, yine rüzgârın estiği tarafa, durgun ve az akıcı suya, -bunlara karşı- insanlar bevletmemeli. Çünkü necaseti, rüzgâr senin üzerine getirebilir, esintiyle idrar sana gelir -rüzgâra doğru diyor-. Rüzgârın estiği tarafa doğru yapmayın bunu. Durgun ve az akıcı suların da içine yapmayın, böyle bir şey. Buraları kirletmeyin. Mezarlara, yollara ve insanların konuştukları yerleri -sakın oraları- kirletmeyin. Oralarda küçük ve büyük abdest işlerini görmeyin. ‘’Üç lanet yerinden sakının!’’ Bakın Peygamberimiz’den şu haber var: ‘’Üç lanet yerinden sakının; su kaynaklarına, yol ortasına ve gölgeye def’i hacet etmeyin. Buraları kirletmeyin. İster küçük abdest ister büyük abdest hiçbiriyle buraları kirletmeyin, yoksa lanete uğrarsınız’’. ‘’Yine bir yarığa, yerde bir çatlak, bir yarık, bir delik varsa oralara işemeyiniz’’. Çünkü Sevgili Peygamberimiz’den şöyle haber var; yerdeki yılan, keler vesairenin girdiği deliklere, Peygamberimiz işemeyi yasakladı.

 

40:16

 

Yine bunun da kaynağın da muhaddislerimiz bulunmaktadır. Meyveli bir ağacın altına da işenmez, kirletilmez oralar. Hanefilere göre az suya işemek, kirletmek haramdır. Çok suya (bevl) ise tahrimen mekruhtur. Yani bakın ne kadar 14 asır önce, şu yüksek âlimlerin, yüksek keşiflerine Yüce İslam’ın ne kadar güzel anladıklarına bir bakın. Akan suya da tenzihen mekruh olur. Yani ‘kirletmeyin oralara bevl etmeyin’ dediler, öyle keşfettiler. Şafiîler diyorlar ki: ‘’Ağaç meyvesiz iken de böyledir. Yani meyveli ağacın dibini kirletmeyin ama meyvesiz ağaçların diplerini de kirletmeyin’’ diyor ve doğru söylüyorlar, güzel söylüyorlar. Yıkanılan yere işemek de mekruhtur, mesela banyo yapıyorsun, banyonun içerisini kirletiyorsun. Sevgili Peygamberimiz’den şöyle bir haber de vardır: ‘’Biriniz gusül ettiği yere bevl etmesin. Sonra da orada da abdest alır, vesveselerin umumu ondandır. Kişiye gusül ettiği yere bevl ederse -bakın- orada vesveseler gelir, vesveselerin umumu ondandır’’. Diyor ki burada da yine Peygamberimiz uyarıyor. Bu haberin kaynağında da İbn-i Mace, Ebu Davut gibi muhaddislerimizi görmekteyiz. Hanefiler de def’i hacet hâlinde kıble ye ön ve arkayı dönmek tahrimen mekruhtur. Kıbleye karşı, Kâbe-i Şerif’e karşı, sakın ola ki ya önünü veya arkanı dönme, yanı başını dön. ‘’Helaya çıktığınız da bevl ve büyük abdest bozmak için kıbleye ön ve arkanızı dönmeyin, doğuya veya batıya dönün’’. Tabii bu güney, güneye döndüğün zaman kıble ortaya çıkıyorsa o zaman bulur. Ama Dünyanın çeşitli yerlerindeki duruma göre baktığınız zaman önümüzü ve arkamızı asla kıbleye döndürmeyeceğiz. Peygamber (A.S.V.) bu bize kıymetli haberleri Şârii Teâlâ’nın, Yüce İslam şeriatının, yüce kurallarını bize duyurmaktadır. Ön veya arkanın kıbleye verilmesi haramdır. Bakın bunu böyle söyleyenler Hanefiler. ‘Tahrimen mekruhtur’ dediler. Fakat bakın burada haram olduğunu da söylediler. Çünkü kıble bizim namazda yöneldiğimiz ve yönelmenin farz olduğu ve bizim -nedir- Beytullah(‘ımız), Kıblemizdir. Nitekim zevce ile örtüsüz olarak etrafı açık bir yerde cima da haramdır dediler. Dikkat edin! Şimdi İslam tamamen edep terbiye dinidir. ‘’Ferci ile Güneş veya Ay’a yönelmek de mekruhtur’’ dediler. ‘’Rüzgâra dönmek de mekruhtur’’ dediler.

 

45:00

 

Şimdi ‘’Göğe fercinin; fercine kendinden çıkan gayıta -yani dışkı idrara- bakmaması da müstehaptır’’ dediler. ‘’Def’i hacet hâlinde eliyle oynamaz, sağa sola dönmez, yine o hâlde misvak da kullanmaz. Oturuşunu uzatmaz’’. Yani ihtiyacından fazla orada oturmaz. ‘’Kalkmadan önce elbisesini az az salar’’. Burada da vücudunu ‘kimse yok’ diye açmaması, tesettüre dikkat etmesi burada tembih edilmektedir. Tesettür her yerdedir. Mescitleri kirletmek de haramdır. Yani kaba pis olan necasetlerle kabrin üzerine işemek de haramdır. Kabrin yanında da bu mekruhtur. Mezarın yanı başına, yakınlarına da bunları yapmamak lâzım. Çünkü insanoğlunun ölüsü de dirisi de kıymetlidir. Hele mümin Müslümanın ölüsü-dirisi çok muhteremdir ve kıymetlidir. Onun için Ey Müslüman! Hem kendi kıymetini bil(meli) hem de Müslüman, Müslümanın kıymetini bilmelidir. Ölüsünün de dirisinin de, gencinin de yaşlısının da çok kıymetli olduğunu bil. (Allahümme tahhir kalbi). Bak, istincadan sonra şöyle dua et: ‘’Allahümme tahhir kalbi-Ey benim Allah’ım! Kalbimi temizle –neden (minen nifak) nifaktan-, münafıklıktan (vehassan ferci minelfevâhiş) beni bu fuhşiyatın her türlüsünden koru ve en namuslulardan kıl’’. (Elhamdülillahillezi eza gani lezzetehü ve ebkafiye menfaatehu ve uhraca anni ezahü). Yüce Allah’a hamdü sena ediyorsun. Çünkü -ne yaptı- seni ezadan kurtardı. Ve sana menfaatli olanı bıraktı, zararlı olanı senden attı. Ve ne kadar sana zararlı varlık varsa onların çıkıp atılmasına (dair) -ne yaptı- sana Cenab-ı Hakk öyle bir yaratılış nasip etti. O lütuflarda bulundu. Sen de ona Hamdü senada bulun, duada bulun. Cenab-ı Hakk, Rabb’ine gerçek anlamda şükretmeye çalışan; imânı kâmil, bütün amelleri sâlih olan, daim olan kullarından eylesin.

 

48:38

 

 

 

(Visited 179 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}