144- Tefsir Ders 144 hayat veren nurun keşif notları
144- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 144
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
İnsanlığın, İslam’ın, Müslümanların hayrına Cenab-ı Hak birçok tedbirleri emrederken “düşmanlarınızı, onlara yardım edenleri dost edinmeyin.” Yüce Allah bunu yasaklamıştır. Dikkat et buraya! “Düşmanlarınızı onlara yardım edenleri dost edinmeyin.” Yüce Allah bunu da yasaklamıştır. Bu konuda Mümtehine Sûresi’nin 8-9ûncu âyetlerine, birde daha açık geniş bilgi almak için İmâm-ı Muhammed’in Siyer-i Kebir’ine baktığımız zaman geniş malûmât orada görmekteyiz. Bu nedenle İslamiyet her türlü faydayı celp eden, her zararı def eden, bütün maslahatları ortaya koymuş insanlığın kârına, ruhların, bedenlerin, dünyanın, mezar ve mahşerin kârına ne varsa tüm tedbirleri ortaya koymuş hayat veren değerleri de ortaya koymuştur. Ebedî saadetin, mutluluğun her türlü çâresini ortaya koymuştur çünkü ilâhîdir. Yine ibret alınması gereken durumlardan biride âyetlerle ilgili olduğu için Ayyaş Bin Ebî Rebîa ki Ebû Cehil ‘in ana bir kardeşi idi bu Ayyaş. Müslüman olmuş ilk hicret edenlerle Medine’ye hicret etmişti Medine-i Münevvere ‘ye. Anası ise tabii müşrik, putperest müşrike, oğlum gelmedikçe yiyip içmeyeceğim, eve girmeyeceğim demiş ve ant içmiş. Müslüman îmânından ebedî vazgeçemediği gibi bakın birileri putundan, şirkinden, küfründen de kadın da olsa erkekte olsa saplandığı o küfürden, şirkten, putundan vazgeçemiyor. O uğurda ölüp gidenlerin vay hâline yazık oluyor! İşte Ayyaşın ve Ebû Cehil ‘in anası da böyle. Ebû Cehil yanına Hâris Bin Zeyd’i de alarak Medine’ye gitmişler ikisi yani Ayyaşın yanına gidiyorlar. Onu Medine’de sağlam bir kalede yüksek bir oda da ki buna ‘’utum’’ denmektedir orada bulmuşlar. Ebû Cehil şeytanın da şeytanı olduğu için aşağıdan kandırmak için havadan, sudan bahanelerle ve bunlardan bahsederek: “Muhammed seni akraba bağlarını koparma demiyor mu ey Ayyaş!” diyor. Ana bir kardeş olan Müslüman olan Ayyaşa diyor bunu, Ayyaş onun ismi. Git annene iyilik et diyor Ebû Cehil diyor bunları yine dininde kal diyor. Şeytanca bir davranış, o da buna kanmış onlarla giderken bak şeytan Ebû Cehil hâin, melun, merdut Ebû Cehil yolda bunu tutmuşlar yananında ki Hâris ile beraber bağlamışlar 200 değnek vurmuşlar. Hârise diyor ki Ayyaş; Seni elime geçirirsem diyor öldürmedikçe, seni salmam, seni öldürmek boynuma borçtur diyor Ayyaş diyor Müslüman olan Ayyaş diyor. Tabii ki esas adı Ayyaş Bin Ebî Rebîa bunu tabii Ayyaşın bu çok zoruna gidiyor.
Dakika 5:43
Bağlı olarak Ayyaşı anasına getirmişler. Anası zaten belli anası diyor ki; dininden dönmedikçe diyor senin bağını çözmeyeceğim. Adam zincire vurulmuş bağlamışlar iyice anası da böyle diyor yani Müslümanlıktan vazgeçeceksin diyor putlara döneceksin diyor oğluna ve senin bağını çözmeyeceğim diyor, bağlı kalacaksın diyor. O da durumu bildiği için dili ile onların söylediklerini kabul ediyor görünmüş ama kalbindeki îmânını korumuş sonrada tekrar hicret etmiş yani Medine’ye tekrar Peygamberimizin yanına hicret etmiş Küba’da kendine 100 değnek vurana rastlamış yani Hârise rastlamış. Müslüman olduğunu da bilmeden vurmuş öldürmüş. Durumu öğrenince pişman olmuş. İslam, Müslümanlık böyledir. Ortada haklı bir sebep olmadan katiyyen Müslüman yanlış bir iş yapmak istemez, istememelidir. Ama tabii Ebû Cehil gibi onun yandaşları gibi insanlar nerde Müslüman bulsalar zaten canavardan daha kötü parçalamak istiyorlar. Uhud Savaşı günü Huzeybe Bin el-Yaman’ın da babası da aynı böyle bir yanlışlıkla öldürülmüş. İslam ülkesinde hatâ ile mü’min öldüren köle âzâd etmesi Allah hakkıdır ve kefârettir. Buna dikkat et! İslam ülkesinde hatâ ile bir mü’mini öldüren yani kasten değil köle âzâd etmesi Allah hakkıdır, kefârettir. Şimdi köle âzâd etmenin, hürriyete kavuşturmanın Allah hakkı olduğunu söylüyor İslam dini. Cenab-ı Hak hürriyetin yegâne kefilidir hayatın da kefili Allah’tır hürriyetin de. Şimdi Allah’tan başka kimseye ne hayata ne de hürriyete kefil olamaz. Bunun için Cenab-ı Hak burada Allah hakkı olarak görüyor. Birini öldürdüğün zaman bu hayat hakkı Allah hakkıdır. Niçin? Hayatı Allah verir, kişiyi Allah yaratır ve Allah yaşatır. Onun için hayat hakkı Allah’a aittir. Hürriyet hakkı da Allah’a aittir. Bir köle hürriyeti yoktur bak ne diyor onu hürriyetine kavuştur. Bu kefaret olarak diyor o, o da Allah hakkıdır diyor. Diyet ödemesi nedir? O da kul hakkıdır çünkü diyet kula verilir. Kul hakkı olarak zarar ödemesidir. Diyet, kul hakkı ama hayat hakkı ve hürriyete kavuşturma hakkı, köleyi kölelikten kurtarmak bunlar Allah haklarıdır. Kamu hakları da Allah haklarındandır. Bunun için buraya dikkat et! Hayat ve hürriyet Allah hakkıdır bunu hiç unutma! Hayat hakkı hürriyet hakkı Allah’ın hakkıdır.
Dakika 10:25
İslam dini hayatı korumak, hürriyeti korumak, mülkiyeti korumak konusunda eşi bulunmaz yüce değerleri ihtivâ etmektedir. Yanlışlıkla öldüren kimse Müslüman değilse bile yine diyet öder. Buna dikkat et! Yanlışlıkla öldüren kimse Müslüman değilse bile yine diyet ödeyecektir. Yanlışlıkla buraya da dikkat et! Çünkü orada Müslüman olmayan kişiden diyet aldığın zaman bu diyetin tabii beri tarafa menfaati vardır. Onu başka türlü cezalandırdığın zaman beri taraf o menfaati kaybeder. Düşman ülkesinde bir mü’min diğer mü’mini hatâ ile öldürürse ne yapması gerekir? Sade orada da köle âzâd eder çünkü düşman ülkesinde yanlışlıkla iki Müslüman birbirini öldürmüş efendim o da diyor sadece köle âzâd eder diyet gerekli değildir. Neden? O da düşman tarafında olduğu için. İslam her konuda maslahatı ortaya koymuştur dikkat et her konuda Müslümanın menfaati insanlığın menfaatidir. İnsanlığın menfaati ise nerededir? İnsanlığın genel ortak değerlerindedir. Düşmanı ödüllendirmekte değildir. Şimdi oradan çıkmak istememiş olması, neden? Şimdi o diyet gerekli değildir diyor. Müslüman öbür Müslümanı düşman ülkesinde öldürüyor. Şimdi oradan çıkmak düşmanın arasından çıkmak istemediği içinde bu bunu ödemesi gerekiyor ve orayı seçmiştir diyor. Onun için köle âzâd edecektir diyor. Bu İslam’ın cihana hâkim olduğu zaman tüm insanlığın menfaatine olan bir ilâhî adâletin uygulanma şeklinden bazılarıdır bunlar. Anlaşmalı ise mesela devletlerarası anlaşmalı ise kâfir mü’minin kâfir mü’min olduğuna bakılmaksızın diyette kefaret de ödenir. Bakın, anlaşmalı ise ister Müslim ister gayrimüslim olduğuna bakılmaksızın diyette kefârette ödenir. Köle bulamayan iki ay muttasıl oruç tutar. Bak burada da köleyi hürriyetine kavuşturmak Allah hakkı olduğu için köleliği de İslam ortadan kaldırmak istediği için en büyük sevabı hürriyete kavuşmasına verdiği için İslam dini ne diyor? Böyle bir durum olmadığı zaman iki ay muttasıl oruç tutacaktır diyor. Kim? O kaza ilen birini kasten değil kazayla öldüren kişi diyor iki ay muttasıl oruç tutar köle bulunmadığı zaman. Oruç nedir? İbadet. Kime yapılır? Allah’a yapılır. İşte ibadetlerde Allah hakkıdır. İbadetlerin tümü sadece Allah’a yapılır başkasına ibadet edilmez.
Dakika 15:08
Burada da baktığımız zaman nefsi şehvetlerin esâretinden kurtaran bir büyük ibadet vardır. Büyük ibadetlerden biridir nefsi şehvetlerin esâretinden kurtarır. Manevî hürriyet günahtan kurtuluştur. Dikkat et! Kişi zâhirî hürriyeti görür, manevî hürriyeti görmez. Manevî hürriyetler nedir? Günahlardan kurtuluştur. Eğer bir insan nefsini şehvetlerin esâretinden kurtaramıyorsa o kişi şehvetin esiridir. Nefsi şehvetlerin esir olunca kendine hürriyet kalmaz. Bir insan küfrün, şirkin, nifâkın esiri olduğu zaman orada hürriyet olmaz. İslam içte hürriyeti, dışta hürriyeti ve gerçek, hak ve özgürce hakîkat olan hürriyeti içte ve dışta temin eden sadece İslam’ın verdiği hürriyettir. Dünyadaki diğer hürriyetler sadece adı hürriyettir. Gerçekteki hürriyet İslâmîdir. Adam Allah’a itaat etmiyor, kula kulluk yapıyor bu hür müdür? Kulunun karşısında iki büklüm dört kat oluyor Allah için secdeye bile kapanmıyor. ‘’Lâ İlâhe İllallah’’ demiyor onu diyeceği zaman suratı değişiyor, normal suratını kaybediyor ama kendi putunu överken yüzü gülüyor. Bunlar hiçbir zaman özgür ve hür değillerdir. Maddeten hür görünseler de manevî hürriyetleri yoktur. Küfürde hürriyet olmaz, şirkte hürriyet olmaz, nifâkta hürriyet olmaz, şehvetperestlerin hürriyeti olmaz, malı kendisine serveti parası kendine hükmedenlerin hürriyeti olmaz onlar paranın esiridir. Ama mü’min, Müslüman paraya hükmeder, dünyaya hükmeder, nefsine hükmeder, Allah’ın emiriyle hükmeder, ilâhî kânûnlarla hükmeder ve tam bir sevgi saygıyla Allah’ın emrinde olduğu için herkese adâletle hükmeder ve bu adâletin içinde sevgi, merhamet doludur. İslam’daki güzellikleri ne kadar anlatmaya kalkarsak kalkalım İslam’daki güzellikler bizim anlattıklarımızdan çok çok daha güzel, eşsiz güzel.
Yine Mıkyes Bin Dababe kardeşinin ölümü üzere hem diyeti alıyor hem de cana can diye hem de değerli bir mü’mini öldürüyor ve mürtet olup kaçıyor. Bu tür insanlara da rastlanmaktadır. Bunlar kendini mahveden mürtetlerdir. Mürtet yeryüzünün en kötü kişisidir ve en kötülerdendir. Mürtet kimdir? İman, İslam, Kur’an gibi, Allah ve Muhammed gibi en yüce olan îmânın, İslam îmânın ilkeleri olan o îmânla tanıştıktan sonra o îmândan tekrar vazgeçen kişi ebediyyû’l-ebed bütün değerlerden ne yapıyor? Vazgeçiyor. İşte bunun adı mürtedir. Kısa tanımı kısaca bunun ifadesi ise; Îmândan sonra küfre geri dönüyor. Mekke’nin fethinde Kâbe’nin perdesine saklanıyor bu adam, Mekke-i Mükerreme Kâbe’yi Şerif putlardan temizlenirken Mekke-i Mükerreme fetih olunurken bu tabii Mekke’nin geliyor Kâbe’nin perdesine saklanıyor. Güya beni Beytullah kurtarır diyor hem de mürtet bu adam. Tabii orada saklandığı yerde yakalanıyor ve idâm ediliyor.
Dakika 20:40
İslam dini tarih boyunca idâm ettikleri bütün dünyanın bir savaşta bir kere ki savaştaki idâm ettiklerine, öldürdüklerine haksız kan döktüklerine bir bakarsanız İslam yeryüzünde çok az kişi idâm etmiştir. Savaşlarda da çok az kişi öldürmüştür. O da mecburiyet karşısında sulh ve barış için yapılmıştır ve kan dökmeden savaşların pek çoğunu hattâ az kuvvetlerle büyük dev gibi kuvvetleri yenmiştir Müslümanlar. İslam Hakk’ın ordusudur. Müslüman İslam ile donanmış Hakk’ın ordusudur. Onun için Müslüman Hakk’ın emrinde olmak zorundadır. Gayesi kan akıtmak hiçbir zaman olmamıştır. Bâtılı küfrü, zulmü ortadan kaldırıp adâleti, ilâhî adâleti yerleştirmek amacında yapmıştır. Ama dünyanın bir kısmı bunu doğru tanıyamıyor. Yanlış tanımışlardır, yanlış tanıtmaktadırlar. Niçin? İslam’ın azılı düşmanları yalan konuşuyorlar, yanlış kitap yazıyorlar, tarihleri bile yanlış yazıyorlar, insanlığa İslam’ı yanlış göstermeye çalışıyorlar. Bu da büyük bir ihânettir. Doğruyu yazması gerekir. Yalan söyleyen tarih daima utanmaya mahkûmdur. Bu dünyada da mahkûmdur, öbür âlem de de mahkûmdur. “Doğrunun önünü kesen insanlığa daima kötülük edendir.” İslam ise doğrunun önünü açan ve doğruyu egemen kılan yegâne eşsiz bir dindir. Münâfıklar, müşriklerle iş birliği yaparlar. Onun için imhâ edilirler. 91’inci âyet-i kerimeye baktığımız zaman bu da yine insanlığın hayrınadır, mikropların temizlenmesi insanlık hayrınadır. Kısas için âyet 93’e baktığımız zaman yine bu gerçekleri görüyoruz. Sağlam hareket etmek, sağlam basmak, çürük tahtaya basmamak, acele etmemek, İslâmî prensiplerdendir. İslam dini rastgele bir karıncayı dahi katiyyen incitmez. Şunu iyi bil! İslam bir adâlet dinidir, tedavi dinidir. Dolayısıyla bütün insanlığın tedavisinden sıhhat ve sağlığından yana mutluluğundan yanadır. Yeryüzünde tam bir eşit adâletin, taksimatın bizzat yapılmasından yana bizzat adâleti kendisi sağlayandır ve sağlamak için gelmiştir. Bunun için kalbe hükmetmeye kalkma diyor İslam dininin birisi de budur. Kişinin dışına bakılır. İslam dinindeki hüküm verilirken kişinin beynini okumaya, kalbini okumaya kalkma diyor. Dışına bak dışındaki delilleri araştır eğer beyin okumaya, kalpleri okumaya kalkarsan burada o zaman işte tam bir kargaşa olur, kötü niyetler de öne çıkar dıştaki durum iyice incelenmelidir. Dışa göre muamele edin ama iyice araştırın hak tebeyyün edinceye kadar.
Dakika 25:33
Mirdâs Bin Nebik yalnız başına Müslüman olmuş ‘’Feket Halkı’’ içindeydi bu zat işte gayrimüslimlerin arasında hele de savaş anında o kargaşanın içinde savaş ortamında kalan Müslümanların durumu tehlikededir. Galip Bin Fudâle komutasında bir müfreze geldi oraya. Toplum kaçtı İslam müfrezesi oraya gelince oradaki gayrimüslimler kaçtılar. Mirdâs ise Müslümanım nasıl olsa gelen orduda Müslüman diye kaçmadı. O bir savaş ortamı tekbir alıp Kelime-i Tevhîdi okudu selam verdi. Usâme Bin Zeyd Mirdâs’ı bu korkusundan yapıyor Müslüman değil İslam’ın düşmanı fırsatını bulunca yine gerekeni yaparız zannıyla onu öldürdü mallarına el koydu. Bak! Hz. Muhammed ne dedi bunu duyduktan sonra, Efendimiz (A.S.V) olayı duyunca şiddetle azarladı. Malına göz dikerek öldürdünüz dedi Peygamberimiz. Yalvardı, yakardı Usâme samîmî Müslüman ama tabii hatâ ile olduğunu bilemiyor o düşman zannediyordu hatâ ile oldu diye yalvardı, yakardı ve mağfiret diledi. Köle âzâd et dedi Peygamberimiz. Yani bir dedi köleyi hürriyetine kavuşturacaksın diye ona bu kefâret cezasını verdi. Savaş ortamında bile yanlış yapanları Peygamberimiz affetmemiştir mutlaka cezalandırmıştır. Onun için Müslümanların içerisinde kargaşa içinde bu tür hâdiseler olabilir ama Allah’ın, Peygamberin, Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın durumuna bir bak amacına, gâyesine nedir amaç? İdam deresinde de böyle bir olay yaşanmış orada da Âmir Bin Azbat selam verdiği hâlde câhiliyeden kalma bir kin ve düşmanlık yüzünden Muhallem Bin Cüsüme Âmir’i öldürmüş. Efendimize (A.S) olay intikal etmiş. Efendimiz Muhallem’e Allah seni mağfiret etmesin diyor (Lâ gaferallahu leke) diyor. Dikkat et ve bir Peygamber eğer sen Allah mağfiret etmesin diyorsan olay ciddiden daha ciddidir ve bu adam kederinden bir hafta içinde ölmüştür. O selam veren Müslümanı öldürdüğü için birde geçmişte Müslüman olmadan önce aralarında kin ve düşmanlık yüzünden yaptığı için onu Peygamberimiz ona Allah seni affetmesin demiştir ve 7 gün içinde ölmüştür bu adamda kederinden dolayı. Peygamber bedduası o da başka bir ilâhî adâletin gereğidir. Peygamberler yanlış yapmazlar, günah işlemezler. Onlara hikmet verilmiştir insanların bilemediği birçok gerçekleri onlar çok iyi bilirler çünkü onlara vahyi ilâhî gelir.
Dakika 30:15
Yine Suyûtî’nin rivâyetinde, Miktat Bin Esved: Ya Rasûlallah! Ben düşmanla çarpışırken biri benim kolumu kesse diyor sonrada sipere geçip, ‘’Eslemtü Lillâhi Teâlâ’’ dese onu öldüreyim mi? diye sormuş savaş anında. Adam Müslümanın kolunu kesiyor karşıki düşman ve karşıya da geçiyor diyor ki, ben diyor Müslüman oldum diyor Müslümanın kolunu kestikten sonra savaş anında. Peygamberimiz bu durum karşısında diyor o Müslüman olursa yine de onu öldürme dedi. Bak! Kolu kesildiği hâlde Müslümanın kolunu o adam kestiği hâlde Müslüman olduğu için o anda yine de ne yapıyor? Onu öldürme dedi Peygamberimiz. Şâyet öldürürsen dedi bak burayı iyi anlayın Peygamber sözü! O senin öldürmeden önceki yerine geçer dedi. Yani o Müslüman olur dedi sende onun o kelimeden önceki yerine geçersin dedi. Yani sende onun dinine gerisin geri dönmüş olursun haksız yere onu öldürdüğün için dedi. Demek oluyor ki, bütün insanlığın kurtuluşu burada savaş anında bile söz konusudur. Bütün insanlığın savaş mecbur kalanı son çare zulümden ve küfrün saldırısından, dayatmacıların saldırısından, zorbaların saldırısından insanlığı korumak içindir. İslam ise hakîkattir İ’lâ ’yı Kelimetullah içindir. Herkes gerçek İslam îmânına kavuştuğu zaman kurtulacaktır dünyada da ukbada da. İslam bir hakîkat olduğu için birinin dışında İslam alâmetini görmüşsen artık ona İslam muamelesi yaparsın, içini okumaya kalkmazsın. Çünkü içi okumak her babayiğidin kârı değildir böyle bir emirde yoktur. Yine bir başkası da korkusundan söyledi diyene, Efendimiz şöyle dedi yani o korkusundan selam verdi aslında Müslüman değildi falan diyenlere Peygamberimiz; ‚Helen şegagte galbehü‘ dedi sen dedi onun kalbini yardın da baktın mı? Dedi Peygamberimiz. Yani buna da katiyyen müsaade etmedi. Demek oluyor ki Müslüman dışa, zâhire hükmedecek dışından bir insan Müslümanım diyorsa Müslüman kabul edeceksin. İç yüzünü de tam gerçek bir belirti küfür alâmetleri bunlar belgelere dayanmalıdır. Belgesiz kimsenin küfrüne hükmedilemez. Onun bir tek İslam alâmeti varsa Müslüman olduğuna hükmedilir, iç yüzü Allah’a bırakılır ama onun kâfir olduğuna kesin deliller ortaya çıkabilirse, çıkarsa, çıkarabilirsen bu da tabii ehli tarafından yine bilen tarafından bilmeyenlerin rast gele konuşması, hareket etmesi bunlar geçerli sözler değildir, geçerli akçe değildir bunlar. Bilen insanlar gerçek küfre eğer saplandığı görülürse delillerle o zaman o durum değerlendirilir ona göre hareket edilir.
Dakika 35:02
Yoksa şunun bunun rast gele tahminlerine göre rast gele öfkeyle birbirinin haset ve çekememezlik yüzünden insanların birbirine kötü zanla bakması ona küfür kelimesini isnâd etmesi asla câiz değildir. Kimseye kesin belge olmadan kâfir denmez. Kâfir muamelesi de yapılamaz. “Muhafazan Allah’u Teâlâ.”