[jw7-video]

375- Tefsir Ders 375 hayat veren nurun keşif notları

375- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 375

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(İbrâhim Sûresi 11’inci Âyet-i Kerime’den 27’nci Âyet-i Kerime’ler)

 

 

قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِن نَّحْنُ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ يَمُنُّ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَمَا كَانَ لَنَا أَن نَّأْتِيَكُم بِسُلْطَانٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَعلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ ﴿١١﴾

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,

 

Hayat veren nurun dersleri şanlı Kur’an’ın bizlere verdiği ebedî saadet dersleriyle devam etmektedir. Çünkü dersimizi Kur’an’dan şanlı Kur’an’dan Kerim olan Azîmüşşân olan Kur’an-ı Kerim’den alıyoruz. Hayat veren Kur’an’ın, İslam’ın kendisidir Allah’u Teâlâ’nın İslam ile âlemlere tecellîsidir.

 

Cenab-ı Hak bu âyet-i kerimesinde Yüce Rab; Peygamberleri onlara dediler ki: “(Evet), biz ancak sizin gibi bir insanız, ama Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder. Ve Allah’ın izni olmadıkça bizim size bir delil getirmemizi imkân yoktur. Mü’minler ancak Allah’a güvensinler.” (اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ) Yani mü’minler Allah’a tevekkül etsinler, O’na sığınsınlar, O’na güvensinler tamı tamına O’na tevekkül etsinler, O’na tam sığınsınlar himâyesine tam girsinler. Ama tam güvenerek O’nun himâyesine girmeli sığınmalıdır Allah’ım himâyene al bizleri korumana al bizleri. Rahmetinin, fazlının içine al bizleri ey Yüce Rabbimiz, diye de yalvarmalıyız. Nasıl? Gerçek îmân samimi bir ihlâs ile ibadetle kulluk yaparak yalvarmalıyız.

 

وَمَا لَنَا أَلاَّ نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَى مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ ﴿١٢﴾

 

Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah’a güvenip, O’na sığınıp, O’na dayanıp neden güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah’a tevekkül etsinler. Burada îmân şahlanıyor küfre karşı. Ne diyor; Biz tamamen dünyada hangi zahmet karşınıza çıkarsa hangi güçlük karşımıza çıkarsa biz Allah’a tevekkül eder o bütün gördüğümüz zahmetlere güçlüklere rağmen bir canımızı değil binlerce canımızı vermeye hazırız îmânlı yaşayıp îmânlı ölmemiz gerekiyor diye bakın îmânla şahlanmaktadır.

 

Dakika 5:05

 

Bunun için kıymetli dostlarımız, îmânın gücü sabır gücünden kendini açığa vurur. Dinine ne kadar hizmet ediyorsan zahmetleri ne kadar göğüsleyebiliyorsan işte îmânın güçlüdür. Yatanın îmânıyla cihâd meydanlarına nefsine vurup kırbacı harp meydanına koşanların îmânı bir olur mu? Birisi nefsinin emrine girmiş aynen suya düşmüş fare gibi birisi ise nefsini de maddî manevî varlığını da Allah’ın emrine tamamen kendini adamış ve îmân şahlanmış şaha çıkmış şehit olmak onun için yorulmak hak yolda en büyük fazilet zevk ve sefadır. Bunun için Cenab-ı Hakk’a bu kullar işte böyle “Lebbeyk” diyerek cevap verdiler. “Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah’a tamamen sığınıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız.” Kime diyor? Bütün dünyanın çağdaş keferesine diyor. Hangi zulmü bize yaparsanız yapın îmânın karşınızda şahlandığını göreceksiniz bütün îmânlılar dünyaya sulhu barışı işte böyle… Îmânın, ilmin, irfânın, hak ve adâletin, şecaatin şahlanmasıyla zâlime karşı koymuş dünyaya hak ve adâlet egemen olmuş barış böyle sağlanmıştır. Zâlime meydan verirseniz dünyada kan akar terör estirirler işte estiriyorlar. “Tevekkül edenler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.” Ey Müslüman! Tevekkülü geçmiş derslerimizde de sizlere çok iyi anlatmak için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Tevekkül, Allah’ın himâyesine kulluk ederek girmek ve Allah’a tam güvenmektir kulluk ederek. Bunu unutma! Hiçbir farzı terk etme hiçbir vacip, sünneti, müstehabı dahi terk etme. Farzları zaten kesin olarak boynumuzun borçları onsuz İslam olmaz. Vacipler onların yanındadır sünnetlerde onları tamamlayandır ve müstehabın içine saadetler yerleşmiştir. Orada müstahak ulaşınca din tamamlanır ama kaliteyi artırarak devam et. Adam, birçok namaz kılıyor kalite yok. Namazını yerli yerince kıl kaliteyi arttır. Kur’an-ı Kerim’i doğru oku kaliteyi artır ihlâsla ibadet et ihlâsla hayır işle cihâd et ilim irfân peşinde koş kaliteyi artır. Papağanlıktan kalite olmaz İslam, ihlâs, samîmîyet dinidir ki bu ihlâs ve samîmîyet tamamen Allah’a bağlılıktır.

 

Bunun için kıymetli izleyenler, Cenab-ı Hak;

 

استعيذ بالله

وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُواْ لِرُسُلِهِمْ لَنُخْرِجَنَّكُم مِّنْ أَرْضِنَآ أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ رَبُّهُمْ لَنُهْلِكَنَّ الظَّالِمِينَ ﴿١٣﴾

 

Bakın kefere-i fecere ne diyor; Bunlar hem kendinin düşmanları hem insanlara karşı bakın bu küfür ağzından küfür püsküren küfür salyası akıtan bu kefereler bakın ne diyorlar. İnkâr edenler Peygamberlerine dediler ki: “Ya sizi mutlaka yurdunuzdan çıkaracağız ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!” Dikkat edin!

 

Dakika 10:40

 

Küfür, ehli küfür, ehli zulüm, ehli nifâk, ehli şirk bakın ne diyor; Peygambere ya sizi yurdunuzdan çıkarırız sanki yurt bu mülk onlarınmış gibi peygamberleri gönderen Allah’a ve o Peygambere karşı koyan zihniyete bakın, kara beyinlere küfür dolu kalplere ruhlara bakın, çağdaş hainlere bakın. Peygamberlere ne diyorlar: “Ya sizi yurdunuzdan çıkarırız veyahut da ne diyorlar: bizim dinimize döneceksiniz!” diyorlar yani îmânı bırak küfre gel diyorlar, adâleti bırak zulme gel diyorlar. Bakın, merhameti bırak kâfirliğe, haydutluğa gel diyorlar. Çünkü küfrün içinde hepsi kaynıyor zulüm kaynıyor. Her kâfir zâlimdir, bunu unutma! Ama her zâlim kâfir değildir. Çünkü zâlimlerin içinde kâfir olmadığı hâlde zâlim olan hâinlerden vardır. Bile bile îmânım var diye diye zulmedenler vardır. Onun için her kâfir zâlimdir ama her zâlim kâfir olmayabilir ama her zâlim yaptığı zulüm yönüyle kâfire benzer o yönüyle. Cenab-ı Hak bakın peygamberleri İslam dininde çıkarmak kendi bâtıl yollarına peygamberleri çağırıyorlar. Yani küfrü onlar din yerine koyuyorlar. Şirki din yerine putları ilâh yerine koyuyorlar kimisi küçük putlara tapıyor, kimisi büyük putlara tapıyor. Allah’tan başka kimin emrindeyse o onun putudur. Kimisinin büyük putları vardır kimisinin tapabileceği tâ kurda böceğe kadar inen putları vardır. Natüristler vardır animistler vardır. Natüristler tabiatı putlaştırmışlar tabiata tapıyorlar bilerek veya bilmeyerek çünkü tabiatıyla ilâhlaştırmışlar. Bunların içinde filozof geçinenler de var. Cenab-ı Hak ne diyor burada; Rableri de onlara: “Zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz!” diye vahiy etti. Bakın Nuh peygamberin kavmi karşı koydu. Ne oldu? Komple helâk olmadılar mı? Oldular. Silinmediler mi tarihten, cehenneme gönderilmediler mi? Gönderildi. Hud Kavmi, helâk olmadı mı? Oldu. Semud kavmi, helâk olmadı mı? Oldu. Peki, Nemrut İbrahim’in kavmi olmadı mı? Oldu. Şuâyb’ın kavmi Lut ’un kavmi olmadı mı? Hep helâk oldular. Firavun, Firavunlar helâk olmadı mı? Oldular. Bu çağın Firavunları helâk olmayacak mı? Olacak kesin. Gelecek çağın Firavunları ve Hakk’a hakîkate karşı koyanlar helâk olmayacak mı? Komple olacak.

 

Dakika 15:05

 

Allah’ın ordularından kimse kurtulamaz. Allah’ın ordularından sadece birisi Azrâil’in emrindeki ölüm ordularımız daha (Vemâ yağlemü cünüde Rabbi ileyke illâ hû) Allah’tan başka kimsenin bilmediği Allah’ın böyle uçsuz bucaksız orduları var. Aslında orduları ihtiyacı yok ama O, Faili Muhtar o öyle dilemiş öyle yaratmış (كُنْ) dediği zaman her şey oluyor. Öyleyken öyle dilemiş Yüce irâde öyle dilemiş bir de uçsuz bucaksız ordular yaratmış.

 

Kıymetli dostlarımız,

 

Cenab-ı Hak, bunu da duyurduktan sonra ne dedi? “Zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz!” diye vahiy etti. Peygamberlere bildirdi ben o zâlimleri helâk edeceğim dedi ve etti. Hazreti Muhammed’e karşı koydular bütün dünya o günkü dünya Hazreti Muhammed’i yok etmek için ellerinden geleni yaptılar. Ne oldu? Hazreti Muhammed bütün dünyanın tâğutî zihniyetinin bağrına basa basa ne yaptı? Hakkı, sulhu, barışı, îmânı, ilmi, irfânı yeryüzüne yerleştirdi İslam yerleşti Allah’ın rahmeti tecellî etti. Dünya o günde çağdaş silâh gücünü elinde tutuyordu. Müslümanların elinde o günde fazla bir silâh gücü yoktu. Çünkü İslam silâh gücü değil dünyada barış gücü vardır. Îmân, ilim, irfân, adâlet gücüne önem verir insanlığın refahına mutluluğuna önem verir. Ama hangi çağda olursa olsun ehli küfrün zâlimin karşısına Müslüman elindeki imkânları ile çıktığı zaman yine zafer İslam’ındır, Allah’ındır. Çünkü İslam Allah’u Teâlâ’nın nizâmı düzenidir Müslüman da onun açık-seçik Allah’ın askeridir yeryüzünde barışın kardeşliğin, merhametin, ilmin, irfânın ordularıdır. Terörü yok etmek için, küfrün yerine îmân cehâletin yerine ilim, irfân egemen olması için.

 

Çok kıymetli efendiler, Rabbimiz söylüyor biz de söylemeye çalışıyoruz aczimizle beraber. Cenab-ı Hak;

 

وَلَنُسْكِنَنَّكُمُ الأَرْضَ مِن بَعْدِهِمْ ذَلِكَ لِمَنْ خَافَ مَقَامِي وَخَافَ وَعِيدِ ﴿١٤﴾

وَاسْتَفْتَحُواْ وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ ﴿١٥﴾

Cenab-ı Hak buyuruyor ki: Ve onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. Bu, makamından ve tehdidinden korkan içindir. Cenab-ı Hak, burada da ne diyor;                                   (ذَلِكَ لِمَنْ خَافَ مَقَامِي) makamından (وَخَافَ وَعِيدِ) ve vaadinden el betteki korkan içindir ve onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. Yani kıymetli dostlarım, bu âyet-i kerimede sonsuz müjdeler bulunmaktadır. Nedir? Zulüm ortadan kalacak, adâlet dünyaya İslam adâleti hâkim olacak ve tamamen Allah’ın rahmeti o engin mi uçsuz bucaksız sevgi ve merhametle dolu İslam cihâna egemen olacaktır.

 

Dakika 20:05

 

Çünkü Cenab-ı Hak vaadi daima tecellî etmiş “Vaadi Subhânisi” yerine gelmiştir. Allah vaadinden döner mi? Hiç dönmez. Onun için Cenab-ı Hak: Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. Bu, makamından ve tehdidinden korkan içindir. İslam’da korku tektir Allah korkusudur Allah sevgisidir. Mevki makamdan zamandan mekândan münezzeh olan Allah burada ne diyor; Bu insanlar anlasınlar diye bak, burada makamından diyor. Allah zamandan mekândan münezzehtir onun bu yüceliğidir, azamet ve kudretidir O’nun hükümranlığıdır bu. O’nun için O’nun yüceliğinden o’nun celâliyetinden azamet ve kudretinden korkanlar için diyor bakın ve benim tehdidinden yani kesin azâbından azâbının şiddeti biliyorsunuz sınırsız büyük azâb sahibi ama zulümden münezzeh kendisi. Hangi suça hangi cezâyı vereceğini iyi biliyor her şeyi bilen. Bunun için Cenab-ı Hak, (Peygamberler, düşmanlarına karşı) fetih istediler ve her zorba inatçı hüsrana uğradı. Peygamberlerin karşısında her zâlim belâsını bulmuştur. Çünkü

 

وَاسْتَفْتَحُواْ وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ ﴿١٥﴾

 

Cenab-ı Hak ne diyor; (Peygamberler, düşmanlarına karşı) fetih istediler ve her zorba inatçı hüsrana uğradı diyor.

 

مِّن وَرَآئِهِ جَهَنَّمُ وَيُسْقَى مِن مَّاء صَدِيدٍ ﴿١٦﴾

يَتَجَرَّعُهُ وَلاَ يَكَادُ يُسِيغُهُ وَيَأْتِيهِ الْمَوْتُ مِن كُلِّ مَكَانٍ وَمَا هُوَ بِمَيِّتٍ وَمِن وَرَآئِهِ عَذَابٌ غَلِيظٌ ﴿١٧﴾

 

Cenab-ı Hak burada da bakın ne buyuruyor; Ardından cehennem vardır. Dünyadaki helâk olmak yetmez kâfirin işi dünyada helâk olup orada işi bitmez kabir azâbı başlar ondan sonra cehennem azâbı başlar. Azâb aratarak devam eder orada kendisine irinli su içirilecektir. Kan, irin, kaynar su karışmış irin karıştırılmış içecekler var diyor onlar içirilir cehennemliklere. Çünkü onlar dünyada helâllere haram dediler haramlara helâl dediler. Allah’ın kânûnları tanımadılar. Allah’ın kânûnu tanımazsanız hangi kânûnu ihlal etmişseniz o kânûna göre cezânız verilmiştir verilecektir. Bunu unutma! Her suçun bir karşılığı vardır ona uygun cezâsı vardır tam ilâhî adâlet üzere. (جَزَاء وِفَاقًا) buyuruluyor. Bunun için, onu yutmaya çalışacaklar, fakat boğazından geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm gelecek, fakat ölemeyecek. Cehennemde ölüm yok ki her taraftan ölüm kuşatmış gibi onu gelecek öyle azâb çekecek öyle çekecek ki ölemeyecek. Ölüm yok azâb devam ediyor her taraftan ölüm kuşatmış gibi görünüyor azâb üstüne azâb ama ölemiyor azâb devam ediyor.

 

Dakika 25:35

 

Arkasından da çetin bir azâb gelecektir. Yani azâb üstüne azâb, azâb hafifletilmiyor azâb üstüne azâb Allahümme ecirnâ minennâr.“ bu duaya devam edin. ‘“Allahümme ecirnâ minennâr.“  ve edhilne‚l-Cennete meâl ebrâr’’ ‘Allahümme ecirnâ minennâr.“ Allahümme ecirnâ minennâr.“ Allahümme ecirnâ minennâr.“ Ne demek: Allah’ım! Bizi ateşten cehennemden azâbın her türlüsünden kurtar ya Rabbi. Bakın, kurtuluş azâbtan cehennemden kurtuluş nedir? Gerçek îmân olmadan İslam îmânı gerçek îmân gerçek Amel-i Sâlih olmadan cehennemden kurtuluş yoktur. Sakın sahte müjdelere aldanmayın! Kur’an-ı Kerim bakın Kur’an’ın verdiği müjde gerçek hak müjdedir. Kur’an’ın verdiği tehlikeli haber gerçek tehlikedir. Hepsi Hak’tır Kur’an-ı Kerim gerçek hakîkattir çünkü Kur’an, Azîmüşşân Kelâmullah ’tır. Allah her şeyin doğrusunu biz kullarına Kur’an-ı Kerim’le bildirmiştir. Kur’an-ı Kerim’i iyi tanı Hazreti Muhammed’i iyi tanı Yüce İslam’ı iyice anla gereğini yap kendine yazık etme! İslam hak bir din. Güneş üzerine doğan gerçek güneş, gerçek nur ölümsüz hayata seni hazırlayan Yüce İslam’ın bizzat kendisidir. Gerçek hayat İslam hayatını yaşa başka hayat birilerine göre hayattır. Gerçek anlamda hayat İslam’ın ortaya koyduğu hayat tarzıdır bunu unutma!

 

مَّثَلُ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمْ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ لاَّ يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُواْ عَلَى شَيْءٍ ذَلِكَ هُوَ الضَّلاَلُ الْبَعِيدُ ﴿١٨﴾

 

Rablerini inkâr edenlerin durumu tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte asıl uzak sapıklık derin sapıklık işte budur diyor. (ذَلِكَ هُوَ الضَّلاَلُ الْبَعِيدُ) Kâfirin ameli fırtınanın külü savurup yok ettiği gibi inkârcıların amelleri yok olacaktır. Hepsi hüsrân, hepsi hüsrân derin bir dalâlet sapıklık sonuç bu. Neden? Nedeni açık Allah ve O’nun emirleri İslam ile tecellî etmiş. İslam tamamen Allah’ın emir ve kânûnlarının bir tanesini dahi inkâr edemezsin bir tanesini. Cüz-i inkâr, Külli

İnkârdır. Allah’ın hiç bir emri inkâra gelmez, şüpheye de gelmez. Kur’an-ı Kerim’in âyetlerini ve sünneti hele mütevâtır sünnetleri, icmâ ve kıyası Kur’an’a mütevâtır sünnete dayanan yüce  haberlerden bir tanesini inkâr ettiğin zaman ayakların doğru cehenneme kayar kendini cehennemin dibinde bulursun. Duyduk duymadık demeyin!

 

Dakika 30:11

 

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللّهَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحقِّ إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ ﴿١٩﴾

وَمَا ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ بِعَزِيزٍ ﴿٢٠﴾

Yüce Rabbimiz bakın buyuruyor; Gökleri ve yeri gerçekten Allah’ın yarattığını görmedin mi? O dilerse sizi yok edip yepyeni bir halk getirir. Başka milletler başka insanlar başka toplumlar yaratır. Her şey O’nun elinde, onun için yaratıldın bu yaratılış varoluş en büyük nimettir kıymetini bil Allah’ı tanı, yaratanı tanı, nimetin sahibini tanı, kudret ve kuvvetin sahibini tanı gel kendine yazık etme! Bu, Allah’a göre önemli bir şey değildir. Yani kolaydır bir milleti yok edip yerine başka bir millet getirmek önceki yarattıklarını yok edip başkalarını yaratmak Allah için kolay şeydir. Nuh kavmini yok etti peşinden Hud kavmi geldi onları da yok etti ve onlar da aynı sapıklığın içine düştüler inanlar hep kurtuldu. Peki, ne oldu? Hud kavmini yok etti. Kimi getirdi? Semud kavmi geldi. Onlar da sapıttılar onları da yok etti yine inananları kurtardı. Sonuç böyle gidiyor tâ mahşere Rûzi Cezâya kadar. Sonuçta ne olacak? Bütün îmânsızları üst üste cehenneme dolduracak ve sonuç böyle sonuçlanacak. İnananları îmân ve Amel-i Sâlih sahiplerini de cennetlere yükseltecek. Cennet üstüne cennet, yükseliş üstüne yükseliş, nimet üstüne nimet, salâh, felâh, refah üstüne felâh, necâh üstüne necâh ve nimet üstüne nimet tarifler sığmaz.

 

Bunun için Cenab-ı Hak bu hak kelâmında yine yüce Kur’an’da ne diyor;

 

وَبَرَزُواْ لِلّهِ جَمِيعًا فَقَالَ الضُّعَفَاء لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُواْ إِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنتُم مُّغْنُونَ عَنَّا مِنْ عَذَابِ اللّهِ مِن شَيْءٍ قَالُواْ لَوْ هَدَانَا اللّهُ لَهَدَيْنَاكُمْ سَوَاء عَلَيْنَآ أَجَزِعْنَا أَمْ صَبَرْنَا مَا لَنَا مِن مَّحِيصٍ ﴿٢١﴾

 

Cenab-ı Hak bu yüce âyetinde de, bakın ne diyor; (Kıyâmet günü) İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacaklar herkes hesap verecek. Ve zayıflar büyüklük taslayanlara şöyle diyecekler: “Bizler, sizlere uyumuştuk. Sahte önderlere dikkat edin! Bak peşinden gidenler o sahte önderlere ne diyorlar: “Bizler, sizlere uymuştuk izinizden gitmiştik. Şimdi siz, Allah’ın azâbından en ufak bir şeyi bizden def edebilir misiniz, Savabilir misiniz?” Onlar da diyecekler ki: “Allah bizi hidâyete erdirseydi, biz de size doğru yolu gösterirdik. Artık şimdi biz de sızlansak da sabretsek de birdir. Çünkü kaçacak yerimiz yoktur” dediler. Ey sahte önderlerin peşinden giderler kimseyi ilâhlaştırma!

 

Dakika 35;03

 

Ata dinini, ana dinini, baba dinini, şunları birilerini Rablaştırmayı bırak.  Allah’a dön, Hazreti Muhammed’in ve Kur’an’ın İslam’ın ortaya koyduğu bu yüce hakîkatlerle Allah’a yönel. Birilerine kulluk etmeyi bırak. Eğer bir insanın dilinde, gönlünde, hayatında, yaşantısında gerçek ilim îmân ve Kur’an yoksa onları önder kabul etme onları kurtarmaya git onlara sen faydalı ol onları taklit etme. Civcivin tavuğu takip ettiği gibi bir koyunun önden gidip öbür koyunların onun peşinden gidip bir koyun kayadan hopladı öldü. Ötekiler de peş peşe hoplayıp öldüler. İşte sahte liderlerin peşinden koyun misâli intihara gidenler gibi olmayın yapmayın böyle. Kendinizi acımıyor musunuz aklınız yok mu? Allah’u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri hepinize akıl vermedi mi? Aklını doğru tarafta kullan, aklını yanlışa kullanma! Firavunun da aklı vardı mahvetti bak aklını yanlışa kullandı. Ebû Cehil de çok akıllıydı ama aklını küfre kullandı şirke, zulme kullandı inkâra kullandı cehennemi boyladı. Hakk’ın kılıcını yedi, Allah’ın adâletinden kimse kurtulamaz. Allah’ın rahmeti varken niye sen azâbına gidiyorsun ki? İşte onun için ne dediler, o sahte önderler ve peşinden gidenler: “Çünkü kaçacak yeriniz yoktur.” Allah’tan kimse kaçabilir mi? (صَبَرْنَا مَا لَنَا مِن مَّحِيصٍ) dediler.

 

وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الأَمْرُ إِنَّ اللّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلاَّ أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي فَلاَ تَلُومُونِي وَلُومُواْ أَنفُسَكُم مَّا أَنَاْ بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُمْ بِمُصْرِخِيَّ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَآ أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿٢٢﴾

وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ تَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ ﴿٢٣﴾

 

Dikkat et! İş bitince şeytan onlara şöyle diyecek: mahşerde şeytan hutbe okuyor. Bakın,  dünyada şeytanı dinlediler  orada da dinleyecekler ama  oradaki dinleme çok farklı. Dünyada şeytanın vesvesesine kulak verdi nefsine hoş gelen şeytanın vesveselerini kabul etti Allah’ınkini kabul etmedi. Bak şeytan orada ne diyor, iş bitince şeytan onlara şöyle diyecek: “Şüphesiz ki Allah size gerçek olanı vaad etti. Görüyorsunuz şeytan ne diyor: “Allah gerçeği söyledi ve vaad etti diyor. Bende size vaad ettim, ama sonra caydım!” Bak şeytan ne diyor; ben diyor sonra caydım!” zaten benim size karşı bir gücüm yoktu” diyor.

 

Dakika 40:02

 

“Ancak ben size (küfür ve isyâna) çağırdım.” bak ben sizi küfür ve isyâna çağırdım siz de geldiniz yani benim sözümü kabul ettiniz diyor şeytan ben çağırdım siz geldiniz. Niye geldiniz? İşte mesela burada, Allah Hakk’a çağırdı gelmedin, şeytan küfre çağırdı geldin. “O hâlde beni kınamayın” diyor. Bak şeytan ne diyor; “O hâlde beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beni Allah’a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim.” Doğrusu zâlimler için acı bir azâb vardır! Şeytanı görüyorsunuz mahşerde hutbe okuyor. Ama dikkat et, kendi açısından neler söylüyor, Kur’an-ı Kerim sana bugün bunu önceden sana haber veriyor. Kur’an-ı Kerim ezelîn, ebedî Kitâb’ı. Aklın varsa Kur’an-ı Kerim’i iyi anla iyi inan gereğini yap! İş işten geçmeden sana Kur’an-ı Kerim bütün gerçekleri önceden haber veriyor. Onun için Kur’an-ı Kerim beşir ve nezir bir kitaptır. Hz. Muhammed beşir ve nezir Peygamber’dir.

 

(وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ تَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ ﴿٢٣﴾)

 

Bak burada müjdeye bak; Îmân edip sâlih ameller işleyenler ise, îmân edip sâlih ameller işleyenler ise Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere yerleştirilirler. Cenneteler bunlar onlar cennetteler îmân ve Amel-i Sâlih sahiplerine ve Allah bu îmân ve amellerin vesilesiyle lütuf ediyor cenneti lütuf var lütuf. Oradaki dirlik temennileri “selâm!”dır. (تَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ) orada ki tahiyye bakın onların tahiyyesi selâmdır. Orası selâm yurdu ebedî saadet, ebedî mutluluk. Selâm da onun dilden dışarıya yansıyanı hayat selâm hayatı yurt selâm yurdu yaşantı saadet ve selâmet dilden dışarı taşan selâm, selâm üstüne selâm, nur üstüne nur, mutluluk üstüne mutluluk felâh, refâh, necâh ki, dillerin tâbir edemeyeceği mutluluk bunlar ve kurtuluş.

 

İşte kıymetli dostlarım, İşte Kur’an-ı Kerim işte hakîkat ortada Cenab-ı Hak, hak ve hakîkati söylemeye Kur’an’ın nuruyla tecellî etmeye ebedî devam ediyor. Bu nurdan kaçma karanlığa kaçma. Kur’an’ın nurundan onun îmân ve amelinden kaçmak, karanlığa küfrün karanlığına cehennemin dibine kaçmak olur yazık olur, tek kelimeyle pek yazık olur.

 

أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاء ﴿٢٤﴾

تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا وَيَضْرِبُ اللّهُ الأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ ﴿٢٥﴾

 

Dakika 45:05

 

Yüce Rabbimizin yüce âyetlerinden de anladıklarınızı size aktarmaya devam ediyoruz hayat veren nurun dersleri. Görmedin mi? Allah nasıl bir misâl verdi. Güzel bir söz, kökü yerde sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. Îmân köklü bir ağaçtır bunun meyvesi güzel ameller güzel ahlâktır. Sevgi çiçekleri açar dalları ezele ebede ulaşır. Deryâlar gibi bunun neyi vardır; sana kazandırdığı lütuflar vardır. Îmân ağacı sürekli İslam ağacı sana saadet meyveleri verir mutluluk meyveleri orada ebedî saadet çiçekler açar. Her Allah demen de o ağaç parlar burcu, burcu çiçekler kokar meyveler tatlanır. Her Subhânallâh derken  o ağaç yenilenir ve îmân nur üstüne nur, kuvvet üstüne kuvvet kazanır. Her güzelim ibadetler o ağacın meyvesini verimini artırır. Farzlar, vacipler, sünnetler, müstehaplara o ağaç bütün meyveleri ile donatılmış, tâ buradan cennete uzanmış cennette senin için hazırlıklar yapılıyor güzel ameller karşılığında. Senin cennetin buradaki kazandığın amellerin karşılığında her gün orada melekler çalışıyor. Senin amelinin karşılığında cennet hazır, ama sen fazilet üstüne fazilet kazandıkça orada cennette senin için hazırlık üstüne hazırlıklar yapılıyor. Cennetler hazır ama faziletler uçsuz bucaksız Allah’ın lütfuyla devam ediyor. Dikkat et! Burada Cenab-ı Hak güzel meyve veren bir ağaçla bir misâl gösterdi. (O ağaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Bak, Rabbinin izniyle diyor dikkat edin! Hidâyet ulaşmış gerçek îmân parlamış ve Allah’ın lütfuyla güzel ameller işliyorsun güzel ahlâk sahibisin. Elinden dilinden bütün senin her bütün âzâi cevârihlerinden ne yapıyor; Sevgi dökülüyor güzel amel güzel ahlâk yansıyor karşıya. Her şeyiyle Allah’a itaat ve Amel-i Sâlih var söz ve davranışları tamamen sevap kaynaklı sevaptan başka bir şey üretmiyor bu, bu kişinin îmân ağacı, sevap meyveleri var. “Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misâller verir.” Cenab-ı Hak      (لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ ) buyurdular.

 

وَمَثلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِن فَوْقِ الأَرْضِ مَا لَهَا مِن قَرَارٍ ﴿٢٦﴾

يُثَبِّتُ اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ وَيُضِلُّ اللّهُ الظَّالِمِينَ وَيَفْعَلُ اللّهُ مَا يَشَاء ﴿٢٧﴾

 

Kötü sözün durumu da, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer. Bu odun olur doğru cehenneme atılır. Kötü sözler nedir; Her küfür, her şirk, her nifâk, her zulüm ile ilgili her söz en kötüsüdür. Kişinin ağzından çıktığı kalbimde bunlar varsa işte Cenab-ı Hak: “Kötü sözün durumu da yerden koparılmış kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.” Bu ne olur kötü bir ağaç, yakılır ateşe atılır. Kötü insan, kötü amel sahibi, kötü söz sahibi insanın yakışacağı yer cehennemdir başka yere yakıştırılmaz.

 

Dakika 50:40

 

İslam kurtarmaya geldi. Ey insanlık âlemi kötülüklerden vazgeçin! Allah îmân edenlerin dünya hayatında da âhirette de sağlam bir söz üzerinde tutar. Îmânını sağlam sözü nedir?

(لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ)

Okunuşu
Amentü billahi ve melâiketihi,
ve kütübihî ve rusülihî ve’l yevmi’l-âhıri
ve bi’l-kaderi, hayrihî ve şerrihi mina’llâhi teâlâ
ve’l-ba’sü ba’de’l mevt.
Haggun, Eşhedü en lâ ilâhe illAllâh ve eşhedü enne
Muhammeden abdühû ve rasûlühü.

Anlamı
Ben Allah’u Teâlâ’ya, meleklerine, kitaplarına,
peygamberlerine, âhiret gününe, kadere; hayır ve şerrin
Allah’u Teâlâ’nın yaratmasıyla olduğuna inandım.
Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şahâdet ederim ki,
Allah’u Teâlâ’dan başka ilâh yoktur. Ve yine şahâdet
ederim ki, Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) O’nun
kulu ve Peygamberidir.

Dakika 51:30

İşte bu İslam ağacının ebediyyû’l-ebed nurdan parlayan bir aslı esâsıdır bunun içeriği İslam’ın tamamıdır. Bunun içeriği İslam’ın tamamıdır Kur’an-ı Kerim’in tamamı bu işte tafsîli ve îmânı icmâli içeriğindedir. Kur’an-ı Kerim’i âyet, âyet açtıkça o “Lâ ilâhe İllallah’ın” içindeki o çekirdeğin içinde bütün İslam’ı bulursun. Tek bir çekirdekten bir ceviz ağacının tuttuğu sahaya bak. “Lâ İlâhe İllallah” bu îmânın aslî işte buradan kaynaklanarak ne yapıyor;  ezelî ve ebedî bir onun yansıyan uçsuz bucaksız nurun hudutları hudutsuz hudutları ortaya çıkıyor. Çünkü Allah’u Teâlâ’nın ezelî ebedî olduğuna inanan bir îmân burada parlıyor. İşte bu îmânın içerisinde de İslam bulunuyor. İslam’ı iyi anla, iyi dinle, bu temeli iyi at. İcmâli îmânla kalbe îmân çekirdeği atılır tafsîli îmâna dönüşür orada ne yapar;  artık tam bir kök, tam bir gövde, tam bir dal bucak sarar ki buradan cennete doğru cennete uzanır. Öyle meyveler verir ki hep sevap meyveleridir bu sevap meyveleriyle birlikte bunun gireceği yer sadece cenneti âlâdır başka yere yakışmaz onun yeri cenneti âlâ cemaline ulaşır.

İşte kıymetli dostlarımız, Cenab-ı Hak dünya hayatında da âhirette de sağlam bir söz üzerinde tutar. Zâlimleri de sapıtır saptırır ve Allah dilediğini yapar. Şimdi

وَيُضِلُّ اللّهُ الظَّالِمِينَ وَيَفْعَلُ اللّهُ مَا يَشَاء

  Niye zâlimleri sapıtıyor diye bazıları düşünür. Zâlimler sapmayı istediler irâdelerini kötüye zulme kullandılar da ondan. Allah kimseyi kâfir yaratmadı İslam fıtratı üzere yarattı imtihan meydanına koydu. Adam imtihan özgürlüğünü kötüye kullandı, zulme kullandı zâlim oldu, Allah’ta istediğini verdi. Sapıklık isteye sapıklık verir ve sapıtır onu istiyor. Îmân isteyene, itaat isteyene, Amel-i Sâlih işleyene de onun karşılığını veriyor.

Dakika 55:00

Allah kimseye haksızlık ve zulüm etmez. Allah zulümden münezzehtir (C.C). Sen kendin istiyorsun bunları O da veriyor. Vermeseydi imtihan olmazdı özgürlük olmazdı özgürlük olmayınca imtihan olmaz. Onun için kendi görevini iyi yap sana verilenlerin tamamını Allah’ın yolunda kullan.

 

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ بَدَّلُواْ نِعْمَةَ اللّهِ كُفْرًا وَأَحَلُّواْ قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوَارِ ﴿٢٨﴾

جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا وَبِئْسَ الْقَرَارُ ﴿٢٩﴾

وَجَعَلُواْ لِلّهِ أَندَادًا لِّيُضِلُّواْ عَن سَبِيلِهِ قُلْ تَمَتَّعُواْ فَإِنَّ مَصِيرَكُمْ إِلَى النَّارِ ﴿٣٠﴾

قُل لِّعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُواْ يُقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَيُنفِقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلانِيَةً مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خِلاَلٌ ﴿٣١﴾

 

Yüce Rabbimizin yüce âyetlerinden bakın neler anlıyoruz. Allah’ın nimetlerine nankörlükle karşılık veren ve sonunda milletlerine helâk yurduna konduranları görmedin mi? Bakın onlar, cehenneme girecekler. O ne kötü bir karargâhtır. Allah’ın yolundan sapıtmak için Allah’a eşler koştular şirk koştular. Allah’ın eşi benzeri yoktur onlar eş koştular birilerini Rap edindiler şirke saplandılar. De ki: “Şimdilik eğleniniz!” Bakın, bir süre veriliyor yaşama süresi, eğlenme, oyun, eğlence birisi oyuna eğlenceye kullanıyor onu biri hak ve hakîkat amelleriyle ömrünü hiç isrâf etmiyor. “Şimdilik eğleniniz! Çünkü varacağınız yer ateştir!” Küfür içinde hoplayıp, zıplayan gülenler ebedî ağlayacaktır. Şirkin içinde hoplayıp, zıplayan, eğlenenler ebedî ağlayacaktır. Ey helâl ortamda îmânınla Amel-i Sâlih’inle Kur’an’ın, sünnetin, icmânın, kıyasın, İslam’ın ortaya koyduğu ölçülere göre yaşa gerçek sevinmen, gerçek sevinmen olsun. Sevgin sahte olursa, küfrün içindeki küfre istinâden sevinirsen şirkin seni şımartmasıyla sevinirsen ebedî ağlayacaksın. Yapma gel kendine bu kötülükleri etme! Cenab-ı Hak bu yüce âyetlerini bize kendisi açıkladı Hz. Muhammed’e, Hz. Muhammed de insanlara açıkladı. Esas Kur’an-ı Kerim’ Hz. Muhammed’ini açıkladığı gibi muhafaza ederek bize kadar geldi ve kıyâmete kadar gidiyor. Bu, Ehl-i Sünnetin İslam anlayışıdır ehli bid’at yolundakilerin yanlışları da bulunmaktadır. “Ey Muhammed!” diyor bak Cenab-ı Hak. îmân eden kullarıma söyle namazı dosdoğru kılsınlar. Kim diyor bunu? Yüce Allah diyor. Îmân eden kullarıma söyle: (يُقِيمُواْ الصَّلاَةَ) “Namazı dosdoğru kılsınlar, alış-veriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah için) harcasınlar, cömert olsunlar.” Zekâtlarını, fitrelerini, hayır hasenatlarını tam yapsınlar sakın cimri olmasınlar.

 

Dakika 1:00:05

 

Allah’ın verdiği rızıkları Allah yolunda harcasınlar yani (وَيُنفِقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ) diyor Cenab-ı Hak hem de gizli ve açık verin harcayın Allah yolunda sen bir verirsin Allah sana gerisin geri binlerce verir. Çünkü nimetin sahibi O. Kimin nimetini kimden esirgiyorsun ki? Cimri adam en serseri adamdır aptal. Îmânın İslam’ın olduğu yerde cimrilik olmaz nimetin sahibi O. İsrafta olmaz yerli yerince mutedil bir hareket tam bir adâlet üzere ne yaparsın; nimetlerden faydalanırsın harcarsın Allah yolunda. İslam merhameti İslam adâleti İslam’ın sevgi merhamet anlayışı yeryüzünde fakir bırakmamaktır müslim gayrimüslim fakir bırakmaz. Adâleti sosyal adâleti herkese uygular. Onun için İslam güzel bilinmelidir. Cenab-ı Hak ne diyor harcayın diyor cimri olmayın.

 

اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَّكُمْ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَسَخَّرَ لَكُمُ الأَنْهَارَ ﴿٣٢﴾

 

Yüce Rabbimizin Allah öyle bir Yüce Allah’tır ki (C.C); gökleri ve yeri yarattı. Şöyle bir bak göklere, yerlere bir bak bunların tamamını o Yüce kudret yarattı. Ey Yüce Rabbim! Sen eşsiz büyüksün, seni hakkıyla övemedik hakkıyla seni tanıyamadık hakkıyla sana biz kulluk edemedik sen eşsiz yücesin sen seni övdüğün gibisin. Allah’ım! Sen yüce sıfatlarla muttasıfsın noksan sıfatlardan münezzehsin. Ey Yüceler Yücesine olur bizi affeyle. Sana hakîkî kul eyle îmânımızı kâmil ve daim eyle, bütün amellerimizi sâlih eyle, ahlâkımızı en güzel ahlâk eyle senin yolundan ne olur kıl kadar ayırma saptırma Allah’ım. Ya Rabbi! Ümmet-i Muhammed’e hidâyet eyle.

 

Kıymetli dostlarımız,

 

Gökleri ve yeri yarattı. Şahı Nakşibend göklere bakınca, Yüce Allah’ın büyüklüğünden dolayı bir daha bakamaz Allah’ın korkusu kuşatır belini doğrultmazmış. Neden sormuşlarda: Allah’ın büyüklüğü karşısında diyor öyle utanıyorum ki kusurlarımdan diyorum büyükler böyle. Mevlana neden boynunu eğri tutuyorsun demişler (Kaddesallâhu Esrârehüm) O’na hakkıyla kulluk edemedim de onun için boynumu eğri tutuyorum O’na boynum hep eğri demiş. Bütün büyükler böyledir küçükler ne yaptığını bilmez. Câhiller cesur gibi görünürler sevgiyi saygıyı Allah’a olan saygıyı bilmezler. Onun için herkes bu hayat veren nurun okuluna kayıt olsun herkes bu dersleri izlesin dünyanın neresinde varsa bu dersler izlenmeli Yüce Allah’ın emrine girmelidir.

 

 

Dakika 1:05:25

 

Gökten su indirdi, bütün dünya bir araya gelse bir damla su yaratamaz. Onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardık. Bakın kuraklık olunca yeryüzü perişan oluyor, yağmurlar yağınca başka türlü oluyor. Emri gereğince denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi, ırmakları da emrinize verdi. Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi. Dikkat edin! Güneş bize hizmet ediyor ay bize hizmet ediyor hem de Allah’ın emriyle. Bak O bizim emrimize vermiş. O, vermeseydi bizim güneşi emrimize alma imkânımız var mıydı? Bir kuzu gelip de emrimize vermeseydi koyun gelip kasabın önüne yatar mıydı? Devenin önünden bir çocuk çekse çekip çocuğun peşi sıra bir deve gidiyor o deve o çocuğa veya bize itaat eder miydi? Eğer emrimize vermeseydi uçaklar yapabilir miydi? Bize bunları veren kim? Güneşi ayı dahi bizim emrimize veren Allah, bize akıl zekâ fikir veren Allah, bizim elimizde neler yaratıyor keşiflerde bulunuyoruz. Ne ile? Allah’ın verdikleriyle.

 

Onun için dikkat et! Cenab-ı Hak bu âyeti kerimede ne diyor;

 

وَسَخَّر لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَآئِبَينَ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ ﴿٣٣﴾

 

Sizin için musahhar kıldı diyor bak. Sizin için ayı ve güneşi, geceyi ve gündüzü musahhar kıldı diyor. Yani bize hizmet ediyor size hizmet için sizin emrinize verdim diyor. Allah’ın güneşe ihtiyacı var mı? Yok. Aya var mı? Yok. Gezegenlere, galaksilere, yerlere, göklere, cennete, cehenneme Allah’ın ihtiyacı olur mu? Hiçbir nimete Allah’ın ihtiyacı yok kulları için yaratıyor kullarının hizmetine veriyor. Ey insanoğlu, kıymetini bilsene!  Eğer kıymetini bilip îmân edip iyi bir Müslüman olmadan ölürsen en büyük kötülüğü kendine yapmış olacaksın. İslam seni kurtarmaya yanlış yoldan senin doğruya çevirmeye geldi. Gel cennetin yoluna çekiyor İslam seni. Allah’ın rızâsına giden yol İslam’ın Kur’an-ı Kerim’in yoludur işte bu hayat veren nurun dersleri sana orayı gösteriyor. Allah’a çağırıyor. Ağaya, paşaya çağırmıyoruz aklını başına al! Şu gruba bu gruba da çağırmıyoruz. Bizim grubumuz Allah’ın rızâsında Allah yolunda kim varsa onların hepsi bizim kardeşlerimiz.  Allah’u Teâlâ’nın yolunda olmayan yanlış yolda olanlara da biz Kur’an ile onları yanlıştan benim doğruya çağırıyoruz ki onlarda kurtulsunlar. Kurtarıcı biz değiliz İslam dini Kur’an-ı Kerim Allah’ın hidâyeti kurtaracak. İslam hidâyettir Allah’ın hidâyet tecellîsidir. Kur’an-ı Kerim hidâyet Kitâbı’dır Hz. Muhammed hidâyet önderi ve rahmet Peygamberidir. Unutma bunları!

 

Cenab-ı Hak nur saçan âyetlerini bize bildirmeye devam ediyor. Ne diyor;

 

 

Dakika 1:10:17

 

 

وَآتَاكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ وَإِن تَعُدُّواْ نِعْمَتَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا إِنَّ الإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ ﴿٣٤﴾

 

O, kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Yüce Allah biz neye muhtaçsak bizim için ne lâzımsa hepsini yarattı, kâinat nimetle dolu cennet cennete göre tariflere sığmayanlarla dolu dünya dünyaya göre dolu nimetlerle. Ve Allah’ın nimetlerini saymak isterseniz sayamazsınız. Ne diyor;

 

نِعْمَتَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا

 

Bak, onları saymaya kalksanız sayamazsınız. Hangi nimetini sayacaksın? Hiçbirini sayamazsınız. Yer gök nimetle dolu denizlere bakın, karalara bakın, kıtalara bakın, ovalara dağlara bakın yerlere göklere bakın. Hangi nimetin hangisini sayabileceksin? Bunların hangisine şükür edebileceksin? Bari isyân bari etme gücün yettiği kulluğu yap da itaat et isyân etme bari o zaman seni Allah şükür etmişlerden kabul ediyor. Gücün nispetinde iyi Müslüman olmaya gayret et gücün nispetinde gücünü Allah yolunda kullandığın zaman iyi Müslümansın. Cenab-ı Hak ne diyor; Allah’ın nimetini nimetlerini saymak isterseniz sayamazsınız doğrusu insan çok zâlim çok nankördür.

 

إِنَّ الإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ

 

İnsanoğlu çok zâlim, çok nankördür. Bunca nimetlerin sahibi Allah’a derin saygı içinde îmân ve Amel-i Sâlihle bu saygısını göstermesi gerekirken isyânda, küfürde, şirkte devam ediyor. Nimete takılmış kalmış nimetin sahibini hiç düşünmüyor. Nimeti yiyor harıl, harıl tüketiyor. Nimeti verene karşı saygın nerende? Saygı nedir? Gerçek îmân, gerçek Amel-i Sâlih’tir. Yani İslam’da Allah’ın ne teklif ettiyse bize (C.C) o emirleri bir, bir yetine getirmektir.

 

Kıymetli dostlar,

 

Cenab-ı Hak bakın bu âyetlerde böyle bizlere nur saçan hakîkatleri ortaya koydu. Bizde gücümüz nispetinde onları açıklamaya çalıştık ve dersimiz hayat veren nurun dersleri devam ediyor. Mezara kadar Allah’ın lütfuyla, hidâyetiyle devam edecektir etmelidir. Niye? “İnsanların en efendisi hayırlısı insanlara faydalı olandır” diyor. Kim? Hz. Muhammed diyor (AS.). Yüce Rabbimizde zaten bütün insanlığı hayra çağırıyor. Nurun içine çağırıyor. Karanlıktan kurtulun diyor.

 

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَذَا الْبَلَدَ آمِنًا وَاجْنُبْنِي وَبَنِيَّ أَن نَّعْبُدَ الأَصْنَامَ ﴿٣٥﴾   

رَبِّ إِنَّهُنَّ أَضْلَلْنَ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ فَمَن تَبِعَنِي فَإِنَّهُ مِنِّي وَمَنْ عَصَانِي فَإِنَّكَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٣٦﴾

رَّبَّنَا إِنِّي أَسْكَنتُ مِن ذُرِّيَّتِي بِوَادٍ غَيْرِ ذِي زَرْعٍ عِندَ بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ رَبَّنَا لِيُقِيمُواْ الصَّلاَةَ فَاجْعَلْ أَفْئِدَةً مِّنَ النَّاسِ تَهْوِي إِلَيْهِمْ وَارْزُقْهُم مِّنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَشْكُرُونَ ﴿٣٧﴾      

رَبَّنَا إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْفِي وَمَا نُعْلِنُ وَمَا يَخْفَى عَلَى اللّهِ مِن شَيْءٍ فَي الأَرْضِ وَلاَ فِي السَّمَاء ﴿٣٨﴾

Dakika 1:15:59

Ey kıymetli izleyenler,

Hatırla ki; Bir zaman İbrâhim (AS.) şöyle demişti: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl!” Mekke için söylüyor. “Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!” Bak yalvarıyor İbrâhim (AS.). “Rabbim! Çünkü onlar yani putlar insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular. Şimdi kim bana uyarsa, tâbî olursa yani peygamberliğimi, getirdiğim şeriatı kim kabul ederse o bendendir; kim bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Görüyorsunuz İbrâhim’in (AS.) buradaki duasına bakın. İbrâhim (AS). Cenab-ı Hakk’a bakın nasıl bir merhametle merhamet dolu bir peygamber o da Hz. Muhammed’in dedesi İsmâil’in babası Aleyhisselâm. Bak yine yalvarış devam ediyor. “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyt-i Haram’ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükür etsinler. Bugün Mekke-i Mükerreme ’de ki bolluğun bereketin içerisinde İbrâhim Aleyhisselâmın duasının içinde Hazreti Muhammed vardır. Âlemlere bakın, rahmet Peygamberinin bereketi İbrâhim’in de duası vardır. Dikkat edin! Ne diyor “Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükür etsinler.” Kâbe-i Şerif’e, Mekke’ye, Medine’ye dünya nimetleri akım, akım akıyor bu Allah’ın lütfudur. İbrâhim’in duası Hz. Muhammed’in âlemlere rahmet Peygamberi olmasıdır daha hikmetler üstüne hikmetler vardır. Bütün her şeyi tam bilen Yüce Allah’tır. Cenab-ı Hak bu yüce emirleriyle bakın; “Ey Rabbimiz!” diyor yine İbrâhim Aleyhisselâm. “Sen bizim gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da şüphesiz bilirsin. Çünkü yerde ve gökte, Allah’tan hiçbir şey gizli kalmaz.

 

الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاء ﴿٣٩﴾

رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء ﴿٤٠﴾

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ ﴿٤١﴾

Dakika 1:20:07

Yüce Rab ne diyor; “İhtiyarlık hâlimde diyor bana İsmâil’i ve İshâk’ı lütfeden Allah’a hamd olsun. Şüphesiz ki Rabbim duamı çok iyi işitir” diyor. Yüce Allah’a böyle yalvarıyor hamd ediyor.  Rivâyetlere göre 99 yaşındayken İsmâil Aleyhisselâm’ı ona Hacer Annemizden ona lütuf ediyor. 112 yaşlarında iken de İshâk Aleyhisselâm’ı Allah Sâre Annemizden Allah İbrâhim Aleyhisselâm’a lütuf ediyor rivâyetler de. Bakın, ikisi de yaşlı birinde 99 yaşında Sâre Annemizde o yaşlara yakın ve İshak’ta da112 yaşındayken Allah ona iki tane büyük nur veriyor. İsmâil Aleyhisselâm da Peygamber, İshâk Aleyhisselâm da Peygamber. İsmâil’in soyundan da cihân Peygamberi Hz. Muhammed geliyor. İshâk’ın soyundan da nice peygamberler gelmiştir ama onlar kavim peygamberleridir İsrail Peygamberleridir Benî İsrâil kavmine gönderilmiş peygamberler. Fakat Hz. Muhammed İsmâil’in soyundan bütün âlemlere, bütün çağlara kıyâmete kadar gönderilmiş bir cihân Peygamberidir ki, Âhir zaman Peygamberidir. Tüm milletlere tüm çağlara gönderilmiş.

Şimdi Cenab-ı Hakk’a yalvarışı devam ediyor. Diyor ki, namazlarda okursunuz bu duaları. “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle!” Her anne baba evladı için Allah’a böyle dua etmelidir. “Ey Rabbimiz! Duamı kabul et” diyor. “Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni ana babamı ve mü’minleri bağışla” diye yalvarıyor. İşte duaları tekrar edeyim hepiniz bu duaları okuyorsunuz bakın Kur’an-ı Kerim de işte İbrâhim Sûresi’nin burada İbrâhim’in duası devam ediyor ta 36’ncı âyetten 41’inci âyete kadar. Son iki âyetinin de dualarını hepiniz aşağı yukarı bilmeniz gereklidir. Nedir o;

 

رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء ﴿٤٠﴾

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ ﴿٤١﴾

الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاء ﴿٣٩﴾

 

Bu da Yüce Allah’a hamd ediyor. O’na: İsmâil’i, İshâk’ı yaşlılık hâlinde ey bana veren Allah’ım diye Allah’a hamdü senada bulunuyor. Ne diyor; “Benim Rabbim dualarını ve her şeyi en iyi duyandır diyor. Anlamını verdiğimiz işte bu âyetler aynı zamanda duadır hem namazda dua olarak okunur hem de sûre olarak okunur bu şekilleriyle Kur’an dualarını öne almakta fayda vardır. İkinciye sünnetin dualarını hadis-i şeriflerde ki duaları almalı ve üçüncüye de gerçek âlimlerin selef duaları vardır ki, Kur’an-ı Kerim’in anlamına uygun, sünnetin anlamına uygun büyük âlimlerimizin yaptığı dualar vardır. Fakat hiçbiri meselâ  Kur’an’daki duaların yerine geçmez.  Kur’an’da ki dualar Allah’ın kelâmıdır hem de âyettir hem duadır. Onun için Kur’an dualarını öncelikle öne alın sünnet dualarını alın ondan sonra öbürlerine sıra gelirse de onları da alın.

Cenab-ı Hak iki cihânda murâdına eren hayat veren nurun dersleriyle iki cihânda nurun içinde ebedî kalan karanlıklardan ebedî kurtulan kullarından eylesin.

 

Dakika 1:25:57

 

 

 

 

(Visited 80 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}