[jw7-video]

319- Tefsir Ders 319 hayat veren nurun keşif notları

319- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 319

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(Tevbe Sûresi 28’inci Âyet-i Kerime’den 47’nci Âyet-i Kerime’ler )

 

‘’ Rabbi Eûzu bike m‘in hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en yahdurûn’’

 

‘’Bismillahi Zişân azimû sultan şedidül burhan kaviyyül erkâm mâşââllahu kân Eûzubillahi min külli şeytani insün ve can’’

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلاَ يَقْرَبُواْ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا وَإِنْ خِفْتُمْ عَيْلَةً فَسَوْفَ يُغْنِيكُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ إِن شَاء إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ ﴿٢٨﴾

Kıymetli dinleyenler,

Yüce Rabbimizin yüce Kitâb’ı tamamen nur olan ve hayat veren yüce Kur’an’ın yüce âyetleriyle hayat veren nurun dersleri ile devam etmekteyiz. Hayat veren nur Kur’an-ı Kerim’in İslam’ın kendisidir işte İslam’ı ortaya koyan Yüce Allah’tır ve Hazreti Muhammed’le İslam âleme tecellî ettirilmiştir Yüce Allah tarafından.

Ey îmân edenler! Müşrikler bir rics’tir yani şirk pisliktir ve pislikten ibarettir. Şirke dikkat ediniz. Artık bu yıldan sonra Mescid-i Haram’a müşrikler yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız Allah sizi dilediğinde lütuf ve ihsânı ile zenginleştirecektir. Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir. (آمَنَّا وَصَدَّقْنَ) “Amennâ ve Saddaknâ” (إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ ) Yüce Rabbimiz âlim ve hâkimdir, her şeyi ilmiyle kuşatmıştır ezelî ve ebedî hâkimiyet O’ndadır her şey O’nun elinde hikmetle dolup taşmaktadır.

قَاتِلُواْ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُواْ الْجِزْيَةَ عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ ﴿٢٩﴾

Yüce Rabbimiz bu âyet-i kerimede de: Kendilerine kitap verilenlerden oldukları hâlde ne Allah’a, ne de âhiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Rasûlünün haram kıldığını haram tanımayan haramlara helâl diyen ve hak dinin din edinmeyen kimselerle alçalmış oldukları halde elden dilde verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın diyor. Burada îmânın, hakkın, adâletin, barışın istiklâli için ve yeryüzüne hakkın, hakîkatin, barışın yerleşmesi için işte diyor bunlarla bu şartlar gerçekleşinceye kadar savaşın diyor. Yani yeryüzüne barışı mutlaka yerleştirin ki, İslam dini tamamen barıştır bu yeryüzüne yerleşmeden, İslam hâkim olmadan barış olmaz olmuyor. İşte dünyada görüyorsunuz dünyanın hâline dünyada bir taraf sömürülüyor bir taraf öldürülüyor.

Dakika 5:45

وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللّهِ وَقَالَتْ النَّصَارَى الْمَسِيحُ ابْنُ اللّهِ ذَلِكَ قَوْلُهُم بِأَفْوَاهِهِمْ يُضَاهِؤُونَ قَوْلَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَبْلُ قَاتَلَهُمُ اللّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ ﴿٣٠﴾

اتَّخَذُواْ أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِّن دُونِ اللّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُواْ إِلاَّ لِيَعْبُدُواْ إِلَهًا وَاحِدًا لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٣١﴾

Bu âyet-i kerimelerde de Cenab-ı Hak bakın; Yahûdîler, “Üzeyir Allah’ın oğlu” dediler, Hristiyanlar da “Mesîh Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir diyor. Kim? Yüce Allah diyor bunlar bunları uydurdular diyor. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin nasılda saptırıyorlar. İşte bu Îsâ’nın, İncîl’in yolundan sapmışlar Tevrât’ın ve Mûsâ’nın (Aleyhimüsselâmların) yollarından saptıklarını ve başkalarını da nasıl saptırıyor sapıtıyor olduklarını Cenab-ı Hak burada bildiriyor. Onlar, Allah’tan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler diyor. Kim? Yüce Allah diyor. Meryem oğlu Mesih’i de Rab edildiler. Oysa onlar bir olan Allah’a ibadet etmekle emir olunmuşlardı. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur Allah’tan başka Rab yok. Allah’ın eşi, benzeri, dengi, şeriki, naziri yok ki. Üzeyir de bir anne babadan doğmuş bir insandır. Allah’ın kıymetli kullarından, Îsâ Aleyhisselâm da yine bir kıymetli bir Peygamber Meryem’in oğludur, Allah’ın kuludur. Hiç kimse Rab olamaz Allah’tır Rab başka Rab yoktur. Ama bunlar ne yaptılar diyor? Onlar Allah’tan başka bilginlerinin ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler. Meryem oğlu Mesih’i de Rab edildiler oysa onlar bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Tevrât, İncîl, Mûsâ Allah bir diyordu onlar hiçbir zaman Allah iki demedi ki onlar biz Rab oluruz demediler ki. Ama sonradan sahte Tevrât’ın yolundan sapanlar kendilerini Rab ilân ettiler ve Îsâ’ya da, Üzeyir’e de iftira ettiler ve en büyük kötülüğü kendilerine yapmışlar ve sapıtmışlardır. Bunun içinde Cenab-ı Hak bunlara haber veriyor Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur, Allah’tan başka Rab yoktur. Müşriklerin ortak koştukları şeylerden de Allah münezzehtir. O, Yüce Allah münezzehtir.

Dakika 10:20

Münezzeh ne demektir? Yüce Allah’ta eksiklik mahlûka benzeyen sıfatlar yoktur. Yüce sıfatlar ulûhiyete mahsus bütün yüce sıfatlar Allah’ta vardır hiçbir mahlûka kendinden başka hiçbir şeye benzemez. Yarattığına Allah benzemez benzemekten eşi benzeri, şeriki, naziri, dengi olmaktan münezzehtir. Yüce sıfatlarla muttasıf eksik sıfatların hiçbiri O’nda yoktur.

Şimdi Cenab-ı Hak bunları duyurduktan sonra diyor ki;

يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللّهُ إِلاَّ أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ ﴿٣٢﴾

Yüce Allah diyor ki; Bunlar benim diyor yaktığın bir parlattığım nurum var diyor. Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. İslam, Kur’an baştan sona Allah’ın nurudur. İslam ‘ı söndüremezsin hiç kimse söndüremez Kuran’ı yok edemezsiniz. Çünkü Allah’ın Kitâbı’dır bu âlemler Allah’ım hepimiz Allah’ın kullarıyız. Bütün peygamberleri görevlendiren onları gönderen Allah’u Teâlâ bütün peygamberler Allah’ın elçileridir. Hepsi tek olarak Allah’ın emrindedirler Allah’ın emri tektir, o da İslam’dır. Bu Kur’an’ın nurunu İslam nurunu kimse söndüremez ancak kişinin kendi îmânını söndürür, bir de sapıttıklarını söndürür onlarla beraber şeytanla beraber cehennemi doldururlar yazık olur. Önceden bu gerçekleri bu bilmemiz gerekiyor Kur’an-ı Kerim’de bizlere önceden 14, 15 asırdan beri gerçekleri Kur’an cihâna haykırıyor kıyâmete kadar da haykıracaktır ve ebedî ilâhî Allah’ın kânûnlarıdır. Allah’ın ebediyyû’l-ebed sönmeyen nuru Kur’an-ı Kerim, İslam nurudur. Bunlar diyor Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar Allah da râzı olmuyor. Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlamayı diliyor. Yani isteseler de istemeseler de Allah bu âlemlere hâkimdir İslam’ı da hâkim kılacaktır bu barış sağlanacak adâlet temin edilecektir. Bu bilinen Allah’ın ortaya koyduğu İslam budur birilerinin uydurduğu din din değildir. İslam adına birileri uydurup, uydurup konuşuyor onlar İslam değil Kur’an-ı Kerim’i âlimlerle, müçtehitlerle müfessirlerle, yüksek âlimlerle, ilim irfân sahipleriyle Kur’an-ı Kerim anlaşılır İslam anlaşır. Hazreti Muhammed’in keşfettiği Kur’an İslam anlayışı Ulemâ tarafından korunarak gelmiştir Hazreti Muhammed’e Kur’an’ı keşfedip mânâsını açıklayan Allah’u Teâlâ’dır. Peygamberler kendiliğinden bir şey yapamazlar Allah’ın emrinin tebliğ ederler.

Dakika 15:00

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ ﴿٣٣﴾

Öyle bir Allah’tır ki, Yüce Allah eşi benzeri olmayan her şeyin de bir olan Allah işte o Allah Rasûlünü Muhammed’i hidâyetle ve hak din ile bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir. Allah’ın dininin dışındaki dinler insanlar tarafından uydurulmuştur. Allah nasıl üstün yüce ise Allah’ın dinini de diğer uydurulmuş bütün dinlerden üstündür. İşte onlara üstün kılmak için Allah Hazreti Muhammed’i ve Kur’an’ı ne yapmıştır? Göndermiş ama hidâyetle tam bir hak din ile ve bütün uydurma insanoğlunun uydurduğu bütün dinlerin üstüne hak din olan İslam’ı üstün kılmak için gönderdiğini söylüyor Yüce Allah. Yani açıkça diyor ki; (لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ) diyor. Peki, müşrikler karşı koyarlarsa ne olur? Onlar da diyor ki;           (وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ) Müşrikler hoşlanmasalar da, istemeseler de ben İslam’ı bütün uydurukça dinlerin üzerine üstün kılmak üzere tam bir hak din ile gönderdim Muhammed’i ve hidâyetle gönderdim diyor Yüce Allah. Hz. Muhammed tam bir hidâyet Peygamberidir bütün insanlığın kurtuluşunu vesilesidir ve bir dinin, dini hak Peygamberidir ki Hakk’ın dini ile gönderilmiş bir Peygamberdir bütün cihâna. Ve bu hak din Hakk’ın dini hak ve hakîkat olan bu din dünyada ki, bütün uydurukça ne kadar inanç sistemleri varsa din adına ne uydurulduysa onların diyor üzerine üstün kılmak üzere Muhammed’i hidâyetle dini hak ile tam bir hak din ile gönderen benim diyor Yüce Allah. İşte o gönderen Allah benim diyor âlemlerin eşsiz Rabbisi diyor. (وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ) Müşrikler Allah’a şirk koşanlar istemeseler de İslam her şeye üstün gelmiştir üstün gelmeye ebedî devam edecektir. Bunun için İslam’a karşı konmaz, konulamaz İslam’ın nuru söndürülemez çünkü insanlığın kurtuluşuna gelmiştir. İnsanlığın kurtuluşuna gelen bir dini kim söndürebilir ki, hiç imkân ve ihtimali var mıdır?

Bunun için Cenab-ı Hak ne buyuruyor ki;

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّ كَثِيرًا مِّنَ الأَحْبَارِ وَالرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ ﴿٣٤﴾

Ey îmân edenler! Şurası bir gerçektir ki diyor Cenab-ı Hak, Yahûdî hahamları ile diyor Hristiyan rahiplerinin birçoğu insanların mallarını haksız yere yerler. İşte İncîl’in, Tevrât’ın yolundan sapanlar insanların mallarını topladı bunlar ve malları tıkız ettiler yığdılar mal yığdılar ve Allah yolundan da saptırdılar. Niçin? Tevrât’ın yolundan saptıkları için, İncîl’in Mûsâ’nın Îsâ’nın yolundan saptıkları için hem mal topladılar, hem insanları saptırdılar diyor. Kim? Yüce Allah diyor. İncîl’i kim gönderdi vaktiyle? Yüce Allah gönderdi. Tevrât’ı kim gönderdi vaktiyle? Allah gönderdi. Mûsâ’yı Îsâ’yı kim gönderdi görevli peygamber olarak? Allah gönderdi. Kur’an’ı kim gönderdi? Allah gönderdi. Muhammed’in kim gönderdi? Allah gönderdi. Niçin gönderdi Kur’an’ı ve Muhammed’i? Geçmişteki kitaplar ne yapıldı? Onların yolundan sapıldı kitaplar bozulduğu için Allah Kur’an ile onları yeniledi.

Dakika 21:05

Zaten İncîl ile Tevrât’ı yenilenmişti, Tevrât ile öncekileri yenilenmiştir, Kur’an-ı Kerim’le hepsini yeniledi. Allah birdir, bir olan Allah’ın kullarıyız bu gerçeği göz ardı edemeyiz. Allah Doğruları söylüyor Allah yanlış söylemez, herkes yanlışı kendinde arasın. Bunlar birde diyor altın ve gümüşü hazine doldurup, onları Allah yolunda sarf etmeyenleri bu yüzden acıklı bir azâb ile müjdele! diyor. Eğer bu din adamları topladıkları malları fakirlere, fukaraya dağıtsalardı Tevrât’ın, İncîl’in, Kur’an’ın emrini yerine getirmiş olacaklardı. Ne yazık ki, o gün nasıl Tevrât’a muhâlefet ettilerse, Tevrât’ın hükmünü uygulamadılar yolundan saptılarsa, İncîl’in yolundan saptılarsa bugün Kur’an-ı Kerim’e de aynı oyun oynamak isteyenler var. Ama Kur’an-ı Kerim son kitap Kur’an’ın bozulma şansı yok ki. Kim Kur’an-ı bozmaya kalkarsa kendisi mahvolur ve olmuştur 14,15 asırdan beri Kur’an dünyada milyonlarca Kur’an var bir harfinde bile eksilme yok, bir ziyadelik yok, eksilme yok. Ruhlar da, kalpler de, ezberler de, kitaplarda, hafızalar da Kur’an-ı Kerim Allah’ın himâyesinde kıyâmete kadar korunarak gitmektedir, korunarak gelmektedir, ebediyyû’l-ebed korunarak gidecektir. Bu korumayı Allah kendi üzerine almıştır Kur’an-ı Kerim’i ben indirdim onun muhafaza edeni benim diyor.                           (اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ) işte âyet-i kerime de Allah kendisi bunu söylüyor. Kur’an-ı Kerim’in bozulma şansı yok kişi kendini bozar kandırıldıklarını sapıttıklarını bozar. İslam’ın bozulma şansı yok kıyâmete kadar ebedî. Cenab-ı Hak ne diyor; Bu malı yığıp da insanları tıkız edip insanları sapıtan, o malı Allah yolunda harcamayan fakire, fukaraya vermeyen bunlara ne diyor;

يَوْمَ يُحْمَى عَلَيْهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوَى بِهَا جِبَاهُهُمْ وَجُنوبُهُمْ وَظُهُورُهُمْ هَذَا مَا كَنَزْتُمْ لأَنفُسِكُمْ فَذُوقُواْ مَا كُنتُمْ تَكْنِزُونَ ﴿٣٥﴾

Cenab-ı Hak diyor ki; O gün o altın ve gümüşler ateşte cehennem ateşinde kızdırılacak da diyor bunlarla onların alınları, sırtları, yanları dağlanacak, o mal o kişiyi yakacak. Niye? Fukaranın hakkını yiyor, insanları sapıtıyor, mal yığıyor, mal topluyor. Din kisvesi altında dinsizliğe eşit hayat yaşıyor. Birde bunları dini kullanarak yapıyor bunları.

Dakika 25:00

İşte diyor Cenab-ı Hak bunlar (هَذَا مَا كَنَزْتُمْ لأَنفُسِكُمْ فَذُوقُواْ مَا كُنتُمْ تَكْنِزُونَ ) haydi şimdi diyor tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını. Bu ateşte bunlar işte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğimiz şeyler… Mal ateştir Allah yolunda kazanılıp helâl yoldan kazanılıp Allah yoluna, fakire, fukaraya dağıtmadıkça, harcanmadıkça mal ateştir sahibini yakacaktır. Haydi, şimdi tadın bakalım diyor Cenab-ı Hak. Dünyada mal tatlıydı şimdi ateşi cehennem azâbını tadın diyor azâbın tadını tadın ateşte bunu azâbıyla muazzep olduklarını söylüyor. Haydi, şimdi tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını denilecektir diyor Cenab-ı Hak bunlara böyle denilecektir diyor. İşte Cenab-ı Mevlâ malı da dünyadaki yaşantının hepsini her nefesi hak yolda solumalı, hak yolda kazanmalı, hak yolda harcamalı bütün varlığımızla hepimiz Allah’a aitiz. Allah’ın mülkünde Allah’ın dinini kullanıp Allah’ın dediğinin tersini yapamazsın, yaparsan Allah’ın kânûnu var, mahkemesi var. Tepende duruyor hak ettiğin suçun cezâsı belası tepende duruyor ister kabul et ister etme Yüce Allah doğruyu söylüyor. Cenab-ı Mevlâ bakın bir de birçok yanlışları haber veriyor doğruları Cenab-ı Hak ortaya koyuyor ki, ebedî mutlu hayatı bulsun insanoğlu kurtulsun tüm tehlikelerden. Dünyada, mezarda, mahşerde her tehlikeden kurtulup murâdına erip gerçek mutlu hayatı yakalamanın yolu Allah’u Teâlâ’nın ortaya koyduğu İslam’ın, şanlı Kur’an’ın, hayat veren nurun derslerini iyi anlamak iyi kavramaktır.

إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ ﴿٣٦﴾

Allah’u Teâlâ’nın nur saçan Kitâb’ı bu âyetler bak ne diyor; Nur olan Kur’an-ı Kerim. Doğrusu, Allah katında ayların sayısı on iki aydır diyor Yüce Allah. Çünkü âlemleri O yarattı, ayı güneşi O yarattı gökleri ve yeri yarattı günkü Allah yazısında (böyle yazılmıştır). Bunlardan dördü haram aylardır buda doğru olan dinin hükmüdür İslam’ın İslam şeriatının hükmüdür diyor. Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize haksızlık yapmayınız. Müşrikler size karşı topyekûn savaştıkları gibi sizde onlara karşı topyekûn savaş açın, savaşın ve şirke, zulme meydan vermeyin. Barışı kaçırmayın elden, adâleti kaçırmayın. Hakkı yok edipte bâtılı hâkim kılmayın. Hakkı, hakîkati, barışı ve adâleti hâkim kılın ve iyi bilin ki Allah muttakilerle beraberdir. Muttaki kimdir? Muttaki, Yüce Allah’ın istediği gibi inanan Allah’a itaat eden şeriatın kuralları yerine getiren, Allah’a isyân etmeyendir.

Şimdi bunun yanında Cenab-ı Hak birde nesî ’den bahsediyor

Dakika 30:36

إِنَّمَا النَّسِيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُحِلِّونَهُ عَامًا وَيُحَرِّمُونَهُ عَامًا لِّيُوَاطِؤُواْ عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللّهُ فَيُحِلُّواْ مَا حَرَّمَ اللّهُ زُيِّنَ لَهُمْ سُوءُ أَعْمَالِهِمْ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ ﴿٣٧﴾

O “Nesî” (denilen bir haram ayı geciktirmek âdeti), olsa olsa küfürde fazlalıktır ki diyor, kâfirler onunla şaşırtılır. Çünkü küfrü ile özgür irâdesiyle orayı seçiyor “nesî yolunu” seçmiş. Bu da ne oluyor? Küfürde fazlalıktır diyor kâfirler onunla şaşırtılır. Niye? Öyle istiyor özgürlüğüne de müdahale edilmediği için bir şekilde kendi isteğiyle şaşırtılıyor irâdesini öyle kullanıyor. Onu bir yıl helâl, bir yıl haram sayarlar ki, Allah’ın haram kıldığının sayısına uydursunlar da Allah’ın haram kıldığını helâl kılsınlar. İşte böylece kendilerine kötü işleri güzel gösterildi. İnkârcıların nefisleri, iblîsleri, özgür hür irâdeleri kötüyü güzel olarak kabul etmiştir. Haramı helâl demiştir, helâle de haram demiştir. Onun içinde kendi kötülükleri bunlara süslenmiştir Allah da kâfir olan bir kavmi doğru yola iletmez. Niçin? İnkârı seçmiş özgür irâdesiyle îmânı kabul etmiyor, Allah’ın teklifini kabul etmiyor tam tersini yapıyor Allah îmân et diyor o küfrediyor. Allah adâleti, benim hükümlerimi, kânûnlarımı uygula diyor o kendi keyfine uygun olanı uyguluyor Allah’ınkini kabul etmiyor. Onun için de Allah imtihan meydanında kimsenin özgürlüğünü kısıtlamaz. Özgürlük olduğu yerde imtihan vardır. Cenab-ı Hak bu dünyayı imtihan meydanı yaratmış ve insanı özgür, hür yaratmıştır. Özgür, hür olduğu için insanoğlu imtihandan geçmektedir. Ya Allah’ın dediklerini yaparsın veyahut da onun kânûnlarına çarpılırsın. Allah’ın hukûku en yüce hukûktur O’nun adâleti en yüce adâlettir. Eğer sen Allah’ı yok sayıyorsan Allah’u Teâlâ’nın mahkemesinde uyanırsın orada hesaba çekilirsin. O zaman bunun sonucuna katlanırsın, bunun sonucu ebedî cehennemdir. Bu duruma kimse düşmesin herkes cennete Allah’ın bitmez tükenmez rahmet sofrasına Allah çağırıyor. İnanmayanlar Allah’ın rahmet sofrasında dünyada yerler ama öbür âlemde cenneti bulamazlar cehennemi hak etmiş olarak bulurlar. Hâlbuki dünyadaki rahmet sofrasının ebediyyû’l-ebed ölümsüz sofrası nerededir? Cenneti Âlâ ’da hazır ol vaziyetindedir cennette hazır cehennemde hazır. Onun için Cenab-ı Hak kullarının ebediyyû’l-ebed İslam sofrasına çağırmıştır. Mutluluk ebedî işte hayatın bizzat kendisi odur ebedî mutlu hayat İslam’ın seni hazırladığı hayattır.

Dakika 35:40

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌ ﴿٣٨﴾

Ey îmân edenler! Size ne oldu ki: “Allah yolunda cihâda çıkın” denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Şunu da bilin ki dünya hayatının zevki âhiretin yanında ancak pek az mı az bir şeydir. Yani (إِلاَّ قَلِيلٌ) diyor Cenab-ı Hak az mı az diyor. Çünkü bir hadis-i şeriften istiklâlen dünyanın âhiret yanında kıymeti sineğin kanadı kadar bile değildir. Çünkü dünya fâni olmak üzere yaratılmıştır dünya bir müddet için vardır. Birde insanların şahsi dünyası vardır, birde dünyanın kendi ömrü vardır, insanların dünyanın içinde bir de şahsi ömürleri vardır. İnsan ömrü daha kısadır dünyanın ömrü kıyâmettir. ‘’Mevti Külli’’ insanın ömrü de nedir? Ecel saatinin gelmesiyle biter. Bunu herkes biliyor ki kaç sene yaşıyor yaşayanlar. Doktor ol, filozof ol, sosyolog ol, psikolog ol, devlet başkanı ol, general ol, fakir ol, zengin ol herkesin ölüm ensesinde Azrâil Aleyhisselâm ensesinde herkesin duruyor. Ecel saati geldi mi canı alınıyor ve götürülüyor hak ettiği yere götürülüyor. Onun için Allah yolunda dünyada Allah ne diyorsa onu yapmamız gerekiyor Allah her şeyin güzelini, doğrusunu söylüyor. Allah’ın hiçbir emrinde kusur olmaz, yanlış olmaz, eksiklik olmaz. Her emri Allah’ın yücedir Allah nasıl yüceyse Kur’an-ı Kerim’in kendisi Allah’ın Kitâbı’dır. Allah’ın emir ve kânûnları Allah’ın hakkı ve hukûkudur ki, bütün mahlûkata Allah hakkını vermiştir bizden de adâlet istiyor. Bunu uygulayın diyor bu hak ve hukûkun üstünlüğüne riâyet ederek her hak sahibine hakkını vermek, barışı, adâleti sağlamak insanoğlunun görevidir diyor Yüce Allah. Başta inananlara: “Ey îmân edenler! diyor. Îmân etmeyen daha bu işi bu gerçeği kabullenememiş. Burada îmânın, hakîkatin dışında kalmış o onu da kurtarmak gerekiyor. O îmânsızı da kurtarmak gerekiyor. Nasıl? Onun inanmadığı konu da hakîkati önüne götürüp onu tebliğ edeceksin ona gerçekleri. Yüce Allah ona Kur’an’ı dünyaya tebliğ edin diyor. ( فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ) Kur’an’ı dünyaya anlatın diyor.

Dakika 40:00

إِلاَّ تَنفِرُواْ يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا وَيَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ وَلاَ تَضُرُّوهُ شَيْئًا وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٣٩﴾

Yüce Rabbimiz; Eğer topluca savaşa katılmazsanız, O size acı bir azâba uğratır ve yerinize başka bir kavmi getirir ve siz O’na zerrece bir zarar veremezsiniz Allah’ın her şeye gücü yeter diyor. Çünkü eğer inananlar doğru dürüst olanlar ilim irfân sahipleri bilim adamları meydanı ehli küfre, zorbalara, zâlimlere meydanı bırakırsa ne olur o dünya? Mahvolur, perişan olur.

إِلاَّ تَنصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُواْ ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُواْ السُّفْلَى وَكَلِمَةُ اللّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٤٠﴾

Yüce Rabbimiz bu âyette de diyor ki: Eğer siz ona benim şanlı Habîbim Muhammed’e, onun getirdiği hak dine, o barış dinine, o hidâyet Peygamberinin getirdiği hidâyet vesilesi olan İ’lâ ’yı Kelimetullahın Kur’an’ın hâkimiyetine… Dünya da barışı sağlamak için gelen, hak ve adâleti sağlamak için gelen, bu hak dine siz yardım etmezseniz Muhammed’e ve dinine Allah ona yardım eder diyor. Allah yardım ediyor. Niye? Hak yolunda olana Hakk’ın yardımı dâima hazır ve nazırdır. Hani o kâfirler, onu Mekke’den çıkardıkları vakit sadece iki kişiden biri iken ikisi de mağara da bulundukları sırada arkadaşına yani Ebu Bekir’e: “Üzülme çünkü Allah bizimle beraberdir” diyordu. Kim diyordu? Hazreti Muhammed diyordu. Mekke’den Peygamberimizin çıkmasına hicret etmesine kâfirler sebep oldular. Çünkü Hazreti Muhammed’i öldürmek istiyorlardı. Peygamber kâtillerin dâima vardır. Îsâ’yı çarmıha germek isteyen kâtil zihniyet Muhammed’e de aynısını yapmak istedi. Yahyâ’yı, Zekeriyyâ’yı şehit eden katleden zihniyet Hazreti Muhammed’e de aynısını yapmak istedi. Mûsâ’yı yok etmek isteyen zihniyet Hazreti Muhammed’in aynısını yapmak istedi ve Nuhları, Hud’ları, Sâlihleri, İbrâhim’leri yok etmek isteyen zihniyet, İbrâhim’i ateşe atan zihniyet Muhammed’e de her kötülüğü yapmak istedi. Ama Allah Muhammed ile bütün peygamberlerle Allah beraberdir hak yoldakilerle beraberdir. Îsâ’yı çarmıha germekten Allah kurtardı onu da öldüreceklerdi asacaklardı ama Allah kurtardı. Muhammed de ne yaptı? Muhammed’e Allah’ın orduları geldi bütün cephelerde Allah’ın orduları, görünmez orduları Muhammed’in safında kâfirlerle savaşıyordu. İster inan, ister inanma bunu Allah söylüyor! Allah doğru söyler mi? Elbette, Allah hep doğru söyler ezelî, ebedî Allah’ın her sözü doğrudur ve eşsiz en yücedir. Kendisi gibi Allah’ı sözleri yücedir. Allah’ı sen mahlûkatı ilâhlaştırırsan işte o zaman zaten saptın işi baştan sapıttın.

Cenab-ı Hak ne dedi;

Dakika 45:00

Üzülme dedi Peygamberimiz arkadaşı Ebû Bekir’e: “Çünkü Allah bizimledir” diyordu. Allah ne diyor bak burada; Allah onun kalbine Sekinet ve kuvvet indirilmişti ve onu görmediğiniz bir orduyla desteklemiştir. Şimdi bak buraya bak (فَأَنزَلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ) Yüce Allah Muhammed’in kalbine üzerine Sekinet’i indirdi. (وَأَيَّدَهُ) onu güçlendirdi de destekledi. Ne ile? (بِجُنُودٍ) Ordularıyla. Ama o orduları kâfirler görmüyordu. Bugün de îmânsızlar görmüyor ama Allah’ın dediğini iki kere iki dörtten daha yakîn ve kesin görüyor ve inanıyor. Cenab-ı Hak (بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا) O sizin göremediğiniz görmediğiniz ordularla Muhammed’i destekliyordu. Buna dikkat et! Ve onu görmediğiniz bir orduyla desteklemişti. (وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُواْ السُّفْلَى) Cenab-ı Hak ne diyor; Kâfirlerin sözünü alçaltmıştı kâfirin sözü en alçak sözdür. Yüce Allah bakın yüce olan Allah’ın kelimesidir İ’lâ ‘yı Kelimetullah ki buda ulya en yüce kelimedir. (لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ) Kur’an’ın her kelimesi yücedir ve Kelime-i Tevhîdin içinde ne var? Kur’an var, İslam var. İcmâli Îmân, Kelim-i Tevhîd ile başlıyor. (لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ) Bunun için de îmân var, Kur’an var, İslam var, bütün peygamberler var, bütün ilâhî kitaplar var, ebediyyû’l-ebed deliller var, ezelî şehadet geçmişin bütün şahitliği var.  Bu öyle bir kelime ki ezelî ve ebedî içine alan bir yüce, yüce mi Yüce Allah’ın ulya kelimesi, kâfirin kelimesi süfla’dır, aşağıların en aşağısıdır. Nedir o?  (لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ) Lâ ilâhe illallah Muhammedur Rasûlullah’ı kabul etmiyor ya birilerini ilâhlaştırıyor, puta tapıyor şirke gidiyor veyahut da inkâr ediyor. Hangi taraftan küfür kişinin eğer iç dünyasına girdi mi, şirk girdi mi işte onun kabullendiği o şirk kelimesi, küfür kelimesi aşağıların en aşağısı alçakların en alçağıdır diyor. Kim? Yüce Allah diyor. Yani biz birileri gibi falan şöyle diyor, filan şöyle diyor diyenlerden değiliz. Biz Allah ve Peygamber ne diyorsa onu söylemek zorundayız ve Peygamberimiz Kur’an’ı nasıl keşfettiği ise biz onun yüce kâşifin keşfini rivâyette ve dirâyette o keşifler üzerinde duruyoruz. Çünkü Kur’an’ı açıklayan kimdir? Kur’an’ı Hz. Muhammed’e açıklayan Allah’u Teâlâ’dır ve Kur’an-ı Kerim Allah’tan aldığı gibi insanlara açıklayan Hz. Muhammed’dir. Kur’an’ın gerçek kâşifi Hz. Muhammed’dir, Ashâb-ı Güzin’dir ve müfessirlerimiz, müçtehit âlimlerimiz, fâkihlerimiz bizim İslam filozoflarımız vardır ki, hukûk filozoflarıdır bunlar. Bunların eşi benzeri bu dünya da bulunmaz.

Dakika 50:00

Niçin bulunmaz? Kur’an’ın eşi yok onların hukûku ilâhî hukûk onların elindeki kânûn ilâhî kânûn. Birinin ortaya koyduğu düzmece değil, insanların ortaya koyduğu değil, bugün yapıp yarın bozdukları değil, yapma bozma şeyi de değil ilâhî olan hukûk ki, Allah’ın kânûnları. Onun için Kur’an-ı Kerim’i falan şöyle dedi, filan böyle dedi diye din anlatılmaz din de olmaz. O zaman birilerine Rab olarak ortaya çıkarırsın Kur’an’ı doğru anla, doğru anlat bir, Peygamberin iyi anla iyi dinle ve Peygamber İslam’ı nasıl uyguladığı, nasıl anlattı, nasıl anladıysa, nasıl yaşadı, nasıl yerleştirdiyse böyle anlamak zorundayız hepimiz. Kimsenin keyfini değil bu herkes bütün varlığıyla, bütün tefekkürü tezekkürüyle, bütün maddî ve manevî kuvvetleriyle Allah’ın ortaya koyduğu yüce değerlere bağlanmadıkça îmân etmiş olmaz. Birisini alacaksın keyfine uygun olanı öbürünü almayacaksın. Allah’ın bir emri güzel bir de çirkin mi senin yanında? Öyle îmân yok, öyle bir îmân tarzı yok İslam Allah’ın emirlerini bir bütündür. Onun için Allah’ın emirlerini bütün olarak kabul edeceksin. Cüz-i inkâr, küllî inkâr akaid ve kelâma bu kânûn olarak yerleşmiştir. Cüz-i inkâr eden, küllî inkâr etmiştir. Küllî inkâr eden zaten cüzleri inkâr etmiştir. Onun için Kur’an-ı Kerim’in bir kelimesini, bir cümlesini, bir hükmünü katiyen kimsenin inkâr ederek îmânlı olması mümkün değildir. İnkârın olduğu yerde îmân olmaz, şüphenin olduğu yerde de olmaz. Bunun için işte Cenab-ı Hak bize gerçekleri duyuyor. (وَكَلِمَةُ اللّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ) Allah azîz ve hakîmdir.

Kıymetli dostlarımız,

Kur’an-ı Kerim en güzel şekilde her şeyi Allah Kur’an ile insanlara açıklıyor bütün gerçekleri. İyi Kur’an’ı sen Allah kulak vermiş sen kulağını tutuyorsun Kur’an-ı Kerim’e karşı, Allah göz vermiş gözünü yumuyorsun hakîkate karşı, kalp ve akıl vermiş sen kalbini Kur’an için kullanmıyorsun. Aklını, fikrini sen anlayışla anlayış gücünü Kuran’ı anlamak için kullanmıyorsun, iyi o zaman Allah’u Teâlâ’nın sana verdiklerini de Allah yolunda kullanıyorsun bunların hesabını vereceksin. Allah sana aklı, kalbi, ruhu Allah’ı inkâr etsin diye mi Allah sana bunları verdi? Kur’an’ı inkâr etsin diye mi verdi? Muhammed’i inkâr etsin diye mi verdi? Allah’tan gelen diğer bütün ne varsa geçmişte bugün İslam ile ebediyyâta kadar giden bütün yüce değerleri inkâr etsin diye mi verdi? Hayır. Kulum ebedî mutlu olsun, îmân etsin, Allah’ın emrinin idâresini kabul etsin, Allah’ın emrine girsin diye verdi. Başkalarına kul olsun diye vermedi başka yaratıcı yok ki. Nasıl başkasının sen emrine girer de ona kulluk yaparsın? Allah’ı kabul etmezsin? O’nun emirlerini kabul etmezsin? Hiç olacak iş mi bu? Onun için Cenab-ı Hak diyor ki;

Dakika 55:00

انْفِرُواْ خِفَافًا وَثِقَالاً وَجَاهِدُواْ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٤١﴾

Ey Müminler, ey inananlar! Gerçekleri bütünüyle kabul edenler ister hafif teçhizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edin. Eğer bilirseniz böylesi sizin için daha hayırlıdır. (ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ) Yani sizin için böylesi pek mi pek hayırlıdır. Böyle yapmazsanız barış elden gider, sulh elden gider adâletin yerine zâlimler zulmüyle egemen olurlar. Sakın ola ki diyor Yüce Allah benim emirlerimi yerine getirin diyor. Çünkü İslam’da cihâd Allah’ın kesin emridir terör İslam’da yasaktır. “Haksız bir adam öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir, bir hayat kurtarmak da bütün insanlığın hayatını kurtarmış gibidir.” Bunu söyleyen Kur’an-ı Kerim’dir aç Mâide Sûresi’ni gör orada Yüce Allah’ın kelâmını. İslam’ın her hareketi sulh, barış, adâlet, mutluluk ve ebedî mutluluğa seni hazırlamaktır onun için dersimizin adı hayat veren nurun dersleri diye bu adı biz onun için koyduk. Niçin? Biz Kur’an’ı Kerim’i tebliğ ve aynı zamanda bütün insanlığın kurtuluşuna Kur’an-ı Kerim vesile olsun diye. Çünkü onun için gelmiş Kur’an-ı Kerim insanlığın kurtuluşuna gelmiş mutluluğuna Allah birdir bütün insanlar Allah’ın kulları bir tek Allah’ın kulları herkes. Niye bu dünyada ikilik beşlik bu kadar bölünme parçalanma neden bu düşmanlıkların hiç bir sebebi yok? İnsanoğlu düşmanlığı kendi uyduruyor kendi üretiyor. Allah dostluk, adâlet, kardeşlik, îmân istiyor, Amel-i Sâlih istiyor ve ebedî mutluluğu kuluna teklif ediyor o Allah’ın hakkı İslam Allah’ın hakkı ve hukûkudur. Ben her mahlûkata hakkını Allah vermiştir. Her hak sahibinin hakkını vermedikçe işte yetkili olan herkes mesuldür Allah’a hesap verecektir. Hukûk senin uydurduğun değil Allah’ın ortaya koyduğu hukûk ve hukûkun üstünlüğü, Allah haktır O’nun emirleri hukûktur. Allah nasıl yüce ise Allah’ın hukûku işte hukûkun üstünlüğü burada, yücelik buradadır. Tabiatüstü, insanüstü, cinler üstü kâinat üzerinde âlemlerin üzerinde bir hukûk, yüce hukûk ve hukûkun yüceliği, üstünlüğü işte burada. Sen Allah’ı tanıdığın zaman bunun tabiatüstü, insanüstü olduğunu anlayacaksın. Allah’ı tanımadan Kur’an-ı Kerim’i tanıyamazsın, Kur’an-ı tanımadan da Allah’ı tanıyamazsın. Gel Allah’u Teâlâ’yı tanıyorsan Kur’an’ı tanımaya çalış Kur’an-ı Kerim’i öncelikle tanı ki, Allah’ı doğru tanıyasın. Kur’an-ı Kerim’i doğru tanımazsan işte İncîl, Tevrât doğru anlattıydı bak birileri çıktı birilerini ilâhlaştırdı. Allah’a ne yaptılar? Şerik koştular, denk koştular Allah bir iken nice ilâhlar Rablar icâd ettiler uydurma Rablar ilâhlar çıktı ve değerli şahsiyetlere de iftira ettiler. Çünkü hiçbir değerli şahsiyet ben Rab’bım demez ve ben Allah’ın oğluyum kızıyım demez, Allah’ın çünkü eşi benzeri yok Allah bir.

Dakika 1:00:30

لَوْ كَانَ عَرَضًا قَرِيبًا وَسَفَرًا قَاصِدًا لاَّتَّبَعُوكَ وَلَكِن بَعُدَتْ عَلَيْهِمُ الشُّقَّةُ وَسَيَحْلِفُونَ بِاللّهِ لَوِ اسْتَطَعْنَا لَخَرَجْنَا مَعَكُمْ يُهْلِكُونَ أَنفُسَهُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ ﴿٤٢﴾

Eğer o sefer, yakın bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydı mutlaka peşine düşer gelirlerdi, Hazreti Muhammed’e diyor. Hazreti Muhammed dünyaya adâleti barışı sağlamak için ne yapıyordu? Cihâda gidiyordu “Tebük” bunlardan biri. ‘’Tebük Seferi’’ Fakat o meşakkatli yolculuk kendilerine uzun bir sefer geldi. Bununla beraber: “Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çıkardık” diyerek Allah’a yemin edecekler, nefislerini helâke sürükleyecekler. Allah biliyor ki, onlar iyice yalancıdırlar. Peygamberimize cihâda katılmamak için bir sürü bahane, yalan uyduranlara Allah uyduracakları da önceden haber verdi tam bir mûcize âyetidir. Kur’an’ın her âyetinde olduğu gibi bu da tam bir mûcizedir Peygamberimiz Tebük’te iken Medine’de savaşa katılmayan, cihâda katılmayan ne kadar sahtekâr, yalancı, tembel, katil, câhil varsa bunların durumun Allah ruhlarını Hazreti Muhammed’e okuyarak önceden haber verdi. Bunlar dedi bir sürü bahâne uyduracaklar, yemin edecekler ama dedi Cenab-ı Hak (إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ) (وَاللّهُ يَعْلَمُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ) Allah biliyor ki, onlar iyice yalancıdırlar diyor. Yalanlarını Allah önceden haber verdi. Bunların çoğu münâfıktır.

عَفَا اللّهُ عَنكَ لِمَ أَذِنتَ لَهُمْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكَ الَّذِينَ صَدَقُواْ وَتَعْلَمَ الْكَاذِبِينَ ﴿٤٣﴾

Allah seni affetsin. Hz. Muhammed’e Cenab-ı Hak diyor ki: Ey kulum ben seni affettim diyor. Bak, önce affını müjdeliyor ki Habîbini üzmemek için. Doğru söyleyenler kimler, gerçekten yalancılar kimlerdir, bunların iyice belli olmasını beklemeden niçin onlara izin verdin? diyor.

لِمَ أَذِنتَ لَهُمْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكَ الَّذِينَ صَدَقُواْ وَتَعْلَمَ الْكَاذِبِينَ

Peygamberimizden izin isteyen cihâda gitmemek için onlara Peygamberimiz izin vermişti. Allah’ta ne diyor? O doğru söyleyenler kimler bunu araştırdın mı?  Diyor. Gerçekten yalancılar kimlerdir bunu araştırdın mı? Bunların iyice belli olmasını beklemeden niçin onlara izin verdin? Diyor. Cenab-ı Hak bakın, hem Peygamberimizi hep bütün görevlerin mükemmel yapılmasını bakın hak bir metotla, hak bir hüküm ve emirle yüce bir emirle Cenab-ı Hak diyor ki, durumu diye araştır ve ona göre gerçekçi olmayanların yalanlar da kanma diyor.

Dakika 1:05:00

لاَ يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ أَن يُجَاهِدُواْ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِالْمُتَّقِينَ ﴿٤٤﴾

Bakın ne kadar acı haberler geldi münâfıkların aleyhine. Allah’a ve âhiret gününe inananlar, mallarıyla ve canlarıyla cihâd etmeyi görev bildiklerinden (zaten geri kalmak) için yani cihâda katılmamak için senden izin istemezler îmânı olan bunu yapmaz diyor Cenab-ı Hak. Allah’a ve âhirete inanan böyle bir izin istemez diyor cihâda katılır diyor. Allah o muttakilerin kimler olduğunu bilir. Yani doğru söyleyenle, yalan söyleyenleri biz biliyoruz diyor Cenab-ı Hak.

إِنَّمَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ فَهُمْ فِي رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُونَ ﴿٤٥﴾

Eğer sizinle beraber cihâda çıkmak isteselerdi diyor, elbette onunla ilgili olarak birtakım hazırlıklar yaparlardı. Fakat Allah davranmalarını istemedi de onları yoldan alıkoydu ve: “Oturun oturanlarla beraber” denildi. Cenab-ı Mevlâ burada bakın münâfıkların savaşa katılmasını istemediğini kendi de bildiriyor fakat katılmamasını istemek için tabii önceden araştırma yapılması da isteniyor. (وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ فَهُمْ فِي رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُونَ ) Senden izin isteyenler olsa, olsa Allah’a ve âhiret gününe inanmayanlar olabilir. Onların kalpleri hep işkillidir. Bundan dolayı süper içinde bocalayıp dururlar.

وَلَوْ أَرَادُواْ الْخُرُوجَ لأَعَدُّواْ لَهُ عُدَّةً وَلَكِن كَرِهَ اللّهُ انبِعَاثَهُمْ فَثَبَّطَهُمْ وَقِيلَ اقْعُدُواْ مَعَ الْقَاعِدِينَ ﴿٤٦﴾

Cenab-ı Hak böyle dedi. Savaşa katılmasını istemediklerini Allah böyle dedi yani onların savaşa katılmasını Allah da istemedi.

لَوْ خَرَجُواْ فِيكُم مَّا زَادُوكُمْ إِلاَّ خَبَالاً ولأَوْضَعُواْ خِلاَلَكُمْ يَبْغُونَكُمُ الْفِتْنَةَ وَفِيكُمْ سَمَّاعُونَ لَهُمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ ﴿٤٧﴾

Eğer içinizde sizinle beraber cihâda çıkmış olsalardı… Bakın münâfıklar cihâda çıksa İslam ordusunun, barış ordusunun içine girseler ne yaparlar? Bozgunculuk etmekten başka hiçbir şeye yaramayacaklardı bozgunculuk yapacaklardı ve aramızda fitne sokmak için uğraşacaklardı. Münâfığın işi, müşrikin işi fitne fesattır. (وَفِيكُمْ سَمَّاعُونَ لَهُمْ) Cenab-ı Hak ne diyor; İçinizde onların laflarına kanacaklar da vardır diyor. Bazen de mü’mindir, Müslümandır ama saftır. Karşıda ki dost mu konuşuyor, düşman mı konuşuyor bunu anlamadan münâfığın sözüne kanacak saf akıllı, hafif akıllılar da vardır Müslüman mü’min olmakla beraber.

Dakika 1:10:00

(وَفِيكُمْ سَمَّاعُونَ لَهُمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ) Allah o zâlimleri iyi bilir. Allah her şeyi biliyor. Zâlimleri biliyor ruhlar o yarattı ruhları okuyor. Münâfığın ruhunu ayrı okuyor müşriklerin iç dünyasına ayrı okuyor anlatıyor Kur’an ile dünyaya hiç kimsenin bilemeyeceği Kur’an-ı Kerim ruhların muhteviyâtını kişinin iç dünyasını Kur’an-ı Kerim sana anlatır. Niçin anlatır? Herkes yanlış doğruyu bulsun mutlu olsun diye küfürden, şirkten, nifâktan kurtulsun diye. Kur’an-ı Kerim kurtarmaya geldi. Ameliyat eden doktor, niçin ameliyat ediyor bir organı orada kesilecek yeri kesiyor? Vücudu kurtaracak, bir adamın sağlığını kurtaracak sağlığına kavuşturacak, ona vesile olmaya çalışıyor. İslam’ın dünyada yaptığı tıraşlar, nedir? Budamalar bir ağacın niçin budarsın? Onun daha iyi olması için. Niçin tıraş olursun? Daha iyi olman için. Çürük dişlerini niye çekip atarsın. Niye mikroplara ilaç sıkarsın? Demek ki, İslam dini dünyada ortaya koyduğu ilâhî adâletle barışı sağlamak için Allah ortaya en yüce hükümlerini ortaya koymuştur. Adâlet demek zararları ortadan kaldırmak faydalı bütün insanlığın faydalanacağı faydayı, rahmeti sağlamak demek huzuru temin etmek, mutluluğu temin etmek ruhlarda, kalplerde, bedende ve enfüsî ve âfâkî âlem de ve yeryüzünde ve gökyüzünde kâinatı korumak ve tabiatı bozmamak. Hani küresel bir tehlikeden bahsediliyor. İslam kânûnları İslamiyet tabiatı sana bozdurmaz bilime herkesi teşvik eder bilimsel çalışmaya ama bilim adı altında falcılık yapıp kâinatı bozmana da müsaade etmez. Bilim İslam da faydadır, zararı deftir, faydalıyı celptir. Adam, bilim adı altında ne yapıyor? Bilimi katlediyor bilim adı altında aynen falcının, cincinin sihirbazın birilerini aldattığı gibi. Gerçek bilim İslam dininin insanoğlunu teşvik ettiği bilimdir. Bu da bütün insanlığın faydasına olandır teknik teknoloji de bunun bir parçasıdır.

Cenab-ı Mevlâ bütün insanlığın hayrına çalışmayı, bütün dünyada barış ve adâleti sağlamayı nasîb-i müyesser eylesin. İslam tamamen Allah’ın kânûnlarıdır, tamamen adâlettir, bütün insanlığın mutluluğuna gelmiştir. İster kabul etsinler ister etmesinler bu bir hakîkattir gözünü yumsan da güneş var, karanlığa sen gitsen de güneş var ve güneşten kaçan yarasalar gibi ne yaparsan yap güneş var. Onun için İslam bir hakîkattir inkâr etseler de hakîkattir yarın mezarda, mahşerde karşılarına çıkacaktır. Allah’ın orduları büyük mahkemeye getirecektir. Gelin hep beraber el ele verelim gönül gönüle barışı dünyada sağlayalım. İslam’ı yok etmeye çalışmak demek dünyada barışı yok etmek demektir bunun anlamı budur.

Dakika 1:15:03

 

 

(Visited 113 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}