23- Tefsir Ders 23 hayat veren nurun keşif notları

23- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 23

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

Kıymetli izleyenler!

Dersimiz devam ediyor. Rûh konumuz rûh idi yine rûhla dersimiz 65, 66. dersler olarak devam etmektedir.

Rûh hayat cevheridir şunları da içine alır; his, şuur, akıl, idrâk, irâde. Psikoloji ise rûhu şuur olarak ele alır ve etki tepki olayı olarak inceler. Rûhun kuvvetleri duyusal acı, tatlı, hoşlanma, nefret gibi duyusal kuvvetleri vardır. Zihinsel kuvvetleri idrâk, düşünce, tasarı, tasavvurlardır. Aklî kuvvetleri vardır rûhun istek ve irâde gibi harekete geçiren kuvvetler. Demek ki rûhumuzda bütün kuvvetlerimiz rûhumuzdadır. Bedenimiz onun elbisesi gibidir. Bedenin içinde bütün organ ve sistemlerde hücrelerde kendini gösterir.  Rûhtan bedene bedenden rûha büyük bir etkilenme vardır. İnsan işte rûh ve bedenden meydana gelmiştir. Rûh yükseldikçe hayatın mânâsı yükselir. Rûhu ne yükseltecektir işte bütün konu burada merkez burasıdır. Rûhu haram ve günahlar, küfür, şirk, nifâk alçaltırken îmân İslam ve onun ilkeleri hayat veren bu değerler rûha hayat veriyor, bedene hayat veriyor ve rûh yükseliyor. Rûh îmân ve İslam ile şanlı Kur’an ile yükselir. Bütün rûhları rûhuyla kuşatan o büyük rûh Hz. Muhammed’in rûhudur. Bütün Peygamberlerinde imamıdır.

 

Sevgili dostlarım, kıymetli izleyenler!

 

Eğer insanı gerçek insan olarak ele aldığınız zaman İslam’ın ortaya koyduğu bir insan tipi var. İslam’ı ortaya koyan Allah insanı yaratan Allah işte İslam insanoğlunu yükseltmek için ona hayat vermek en mükemmel bir insan modelini ortaya koymak için Cenab-ı Hak insanı İslam fıtratında yarattı ve İslam’la, Kur’an ile Hz. Muhammed ile de insanlığın gelişmesini, yükselmesini tekâmüle ulaşmasını da işte İslam ile gerçekleştirdi. İslam’sız insan ve rûhlar âlemi yükselemez. Rûhlar hangi âlemde yarışırsa îmânsız rûhlar aşağı, îmânlılar Amel-i Sâlih rûhlar yukarı gitmeye namzettirler. Îmânlı rûhlar derece alırken îmânsızlar küfürde ileri gidenler, şirk de ileri gidenlerde istidrâcı aşağı doğru sürekli istidrâç alırlar. Birisinin ki kerâmet ise, öbürünün ki istidrâçtır.

Dakika 5:04

İşte nûr ile narı karıştıranlar, hakla bâtılı birbirine karıştıranlar gerçek insan modelinin İslam’ın ortaya koyduğu insan tipi, gerçek hayatın bu olduğu, gerçek hayat tarzı Allah’u Teâlâ’nın istediği hayat tarzı İslam’ın ortaya koyduğu hayat tarzıdır. İslam insanoğluna bunun için teklif edilmiş, İnsan bunun için mükellef kılınmıştır. Allah insanı Rahmetiyle, Rahmeti Rahmân ile Rahmeti Rahim ile hem dünyâda hem ukbâ da nimetlerinin içine gark edip cennetin almak istiyor. İnsan geri asılıyor ve aşağı gidiyor. Allah’tan kaçman mümkün değil, kurtulman mümkün değil o yarattı o kuşattı bütün âlemi öyleyse rûhun yükselişi başka değil İslam ve îmân ile hangi îmân, işte Hz. Muhammed’in Kur’an-ı Kerim’in İslam’ın ortaya koyduğu tevhîd îmânı. Önce Allah’ı isim ve sıfatlarıyla tanı, Kur’an-ı Kerim’i keşif eyle o zaman gerçek îmânın ne olduğunu anlayacaksın. İnsanlığa en büyük iyilik doğrulukları insanlara söylemektir. Yağcılık insanlara en büyük kötülüktür hele de itikâdî, ameli, ahlâkî, dînî konularda yağcılık yapmak, gerçeği bâtılla karıştırmak insanlığa da, kendisine de en büyük kötülüktür. Rûhun mertebeleri vardır en yüksek rûh halîfeliğe mazhar olan Peygamberlerin rûhudur. Bunların rûhu kâmil mânâda rûhtur, en başta da Hz. Muhammed’in rûhu gelmektedir. Mûcize vahiy idrâkin üstünde birer ilimdirler. Buraya dikkat! Mûcize vahyi yâni Vahyi İlâhî idrâkin üstünde birer ilimdirler. Bunlar idrâk üstü, akıl üstü, tabiatüstü direk Allah’tan Peygambere gelen, Peygamberin şahsında zuhûr eden mûcizeler ve Peygambere Allah’tan gelen Vahyi İlâhî’ler bunlar birer, birer en üstün İlim bunlardır. İlimlerin kaynağı Hakk’ın, hakîkatin kaynağı rûhlara, bütün âleme, insanlığa hayat verende işte budur. İşte bu hayat veren dersin içerisinde bulunuyoruz. Mezara kadar bu hayat veren nizâmın tabii ki derslerinden öğüt almaya onlarla hayat bulmaya çalışacağız. Bunun için birbirimize faydalı olmalıyız.

 

Alışılmışa şartlanmış olanlar var neye alışmışsa ona şartlanmış bunlar aklın en aşağı ölçüsüyle hareket edenler, mûcizeyi, Vahyi İlâhî’yi inkâr etmişlerdir ve bunların aklıda küçülmüş, hattâ bâtıla esir olmuş duruma düşmüştür, yazık olmuştur. Aklın, ilmin konusu inkâr edilemez burada tam bir gericilik vardır. Aklın, ilmin konusu inkâr edildiği zaman işte yobazlık, gericilik kendine zarar, bütün insanlığa zarar, tutuculuk, şartlanma, tabulara takılıp kalma buradadır. İslam ise iki günü birbirine eşit olan ziyândadır diyen Hz. Muhammed’dir, bunu söyleyen İslam’dır, âlemlerin rahmet Peygamberidir. Sadece deneysel ilmin fenninde içine hapsedilemez.

Dakika 10:32

Her şey o birkaç tane yaptığın deneyden ibâret değil ki insanlığı sen onun için hapsedemezsin ki burada ifrât ve tefrîtin önüne geçilerek yeni buluşlara keşiflere doğru yürü sürekli terakkî et rûh terakkîden yanadır. İşte Vahyi İlâhî’yi inkâr ettiğin zaman, ilmi inkâr ettiğin zaman, mûcizeyi inkâr ettiğin zaman aklı önünü kesip aklın önünü kesiyorsun ve aklı durduruyorsun. Deneylere devam et, araştırmalara devam et, yeni buluşlara yeni keşiflere doğru yürü. Ama Allah inkâr edilerek, mûcize inkâr edilerek, Vahyi İlâhî inkâr edilerek sen nereye gideceğini zannediyorsun? Aşağı gidiyorsun.

 

Gelişimi, değişimi unutma İslam dini rûh sürekli gelişimden, yükselişten yanadır. Ne zaman küfür îmânın önünü keser îmân ortadan kalkarsa aşağı gidiş başlar. Yukarı gittiğini sanıyorsun İblîs şarkı garkı dolaşır ama artık yukarı çıkma şansı kalmamıştır, kovulmuştur. Çünkü Hakk’ı Hakk’ın kânûnları olan İlâhî nizâmı, hilâfeti kabûl etmemiştir. Hilâfet Allah’ın kullarına bu âleme kânûnlarıyla hâkimiyetidir. Yoksa çıkıp da bir kişinin ben halîfeyim ben sana hâkim olacağım demesi değildir. Allah’ın kânûnlarının insanlığa hâkim olmasıdır. Yâni İlâhî nizâmdır. İlâhî kânûnların işlemesidir Hilâfet. Burada da insanoğlu görevlidir, bunları uygulamakla görevlidir. İblîs buna karşı çıktığı için aşağıya atılmış ve yukarı çıkma şansını da elinden kendisi almıştır. Çünkü ne îmân etmiş, ne tövbe etmiştir. Hâlâ şerde ısrâr etmiştir ve Âdemoğluna, insanoğluna düşmanlıkta da ısrâr etmiştir. Hilâfet düşmanlığı yâni İlâhî nizâma karşıdır. Halîfe şahıs birkaç tane şahıstan ibâret değildir. İlâhî hâkimiyettir hilâfet insan burada bu görevi yerine getirmek için yaratılmıştır. Yoksa Firavun olsun Allah’ı tanımasın, benim dediğim olacak. Allah’ın dediği olmayacak, Allah’ın kânûnları da ne oluyormuş ki çağdışı artık onlar geride kaldı diyen zihniyet yarın Allah’ın elinden nasıl kurtulacaktır? Allah çağ dışı olmaz, kânûnları da olmaz, hele Kur’an gibi, İslam gibi bir bütün çağların önünde çağları içinde taşıyan bir İlâhî nizâma sen dediğin zaman işte îmânın önünü kesmeye çalışıyorsun. Allah’ın önünü kesemezsin ki- kendi önünü kestin birde kandırdıklarının önünü kesmiş oluyorsun ve yukarıya gideceğin yerde aşağıya gidiyorsun. Yazık olmuyor mu? Biz Âdem’in çocuklarıyız, hepimiz Allah’ın kullarıyız. Kendine de yazık ediyorsun, bütün insanlığa da, kandırdıklarına da yazık ediyorsun. Bu iblîsin becerisidir, iblîsin faaliyetidir. İblîsin safından çık Allah’ın safına gir.

Dakika 15:03

Allah’ın safında olmak için Allah’ın hükümranlığını kabûl et, Allah’ın kânûnlarını kabûl et, ölüp Allah’a dirilip hesap vereceğini unutma. İnkâr etmekle sen bu işten paçanı sıyıracağını mı sanıyorsun? Suçlu kaçarken de yakalanır. Sevdiği zaman ne yapar? Severek gider, kendiliğinden teslim olur. Kaçsan da kurtulamazsın. Çünkü Allah’ın orduları âlemleri kuşatmış uçsuz, bucaksız orduları var. Azrâil’in (AS.) bir tek askerinin elinden kurtulamazsın. Dünyâda benim şunum var, bunum var bütün dünyânın orduları senin olsa ne işe yarar Azrâil geldiği zaman (AS.). Gel kardeşim îmânınla Allah’a teslim ol Allah’ın emrine gir. Bu bir kişiye teslim olmak değildir. Allah’a teslimiyettir. Peygamberler ve hakiki âlimler Allah’a çağırırlar, fakat şeytânın uşakları kendine çağırırlar. Eğer bir âlim, bir mürşit kendine çağırıyorsa orada yanlışlık vardır. Allah’a çağıran Kur’an’ı Kur’an olarak katkı yapmadan onun keşfiyle sadece Kur’an’ın bilinen o bilinmeyene telakkî eden keşif yolunda Kur’an’ın Tefsîrî ve tevîlî konusunda rivâyetinden ayrılmadan dirâyetine geçerek bu işte uzman olanların yolunu da tâkip ederek müçtehitlerin yolundan ki bu Ehl-i Sünnet yoludur sapmadan burada çalışmana devam et. İslam’ın emirlerine, Kur’an’ın emirlerine birer birer teslim ol ve tasdik eyle ki îmân yerleşsin, ikrâr eyle ki Allah da mahlûkatta seni Müslüman tanısın. İkrâr etmezsen o zaman sen hakîkati bâtıldan saklıyorsun buda câiz değil katiyen… Yoksa Müslüman muamelesi göremezsin saklarsan… Ölüm tehlikesi olmadıkça burada saklamak da câiz değildir bunu da bil. Ölüm tehlikesi olduğu zaman bile bu fazîlet değil ayrıca rûhsattır. Onun için gel kardeşlerim değerli insanlar Allah sizi ‘’Ahseni Takvim de’’  yarattı. Burada ki size efendi dediğimiz sizin güzel yaratılışınızadır temiz yaratılışınızdır. Küfre efendi demeyiz, şirke efendi denmez, nifâka efendi denmez, zâlime efendi denmez, fâsık fâcirlere efendi denmez. Bunlara efendi demek gerçek efendilere hakâret olur. Hakîkate de tamâmen ters düşer. Zulme yağcılık olmaz yeni buluşlara keşiflere doğru yürü, gelişimi değişimi unutma! İslam ilme, akla, mûcizeye, Vahyi İlâhî’ye dayanır.

Burayı unutma! İslam neye dayanır? Akla, mûcizeye, Vahyi İlâhî’ye dayanır. İslam parlayan, ebedî sönmeyen sevgi güneşidir. İslam A’dan Z’ye sevgidir, Rahmettir, haktır, hakîkattir, Vahyi İlâhî, İlâhî kânûnlardır. İslam’a karşı koymak kendini ebedî mahvetmekten başka neye yarar. Başarı elde edilmesi mümkün değildir. İslam Allah’ın kurduğu düzendir. İslam mağlup olmaz, İslam mahkûm olmaz, İslam esir olmaz. Çünkü Allah’ın safında Allah’ın indinde, Allah’ın kurduğu düzen. Allah’a kimsenin gücü yeter mi? Bir Müslüman şehit olabilir ölüm mukadderdir, şehitlik en büyük rütbedir. Öldürebilirsiniz, mahkûm edebilirsiniz, en ağır cezâları verebilirsiniz.

Dakika 20:24

Müslümanın rûhu zindânlarda hür dolaşır. Rütbe üstüne rütbe alıp orada da Allah der. Kalbin önüne geçilmez, rûhun önüne geçilmez, yaşadığı müddetçe Allah der öldüğü zamanda Allah’a uçmaya, Allah’u Teâlâ’nın lütfuna mazhar olmak için elinden geleni yapar. Müslüman budur değerli kardeşim. Hikâyeler, romanlar, saçmalar, hurâfeler, düzmeler, İslam da onların yeri yoktur. İslam güneşten daha parlak bir hakîkatin güneşidir. Onun için tüm güzellikler İslam’dadır. İslam’ın her şeye güzelliklere, rahmete dayanır, merhamete dayanır, adâlete dayanır. Bütün insanlığın mutluluğunu ister. Çünkü İslam’ın konusu insanoğludur, insanın mutluluğudur. Ayrım ve ötekileşme yoktur. İslam da sadece ötekileşmeyi ortaya çıkaranlar Müslümanlar değildir. Îmâna karşı koyan küfrün ehlidir, îmân hakîkattir. Şimdi îmâna karşı küfür hem saldırıyor, hem de diyor ki bunlar bölücü diyor.

Ey kâfir, ey küfrü taşıyan adam! Îmân, İslam bir hakîkattir. Sen ona karşı koyuyorsun onu ötekileştiriyorsun. O zaman îmân kendini savunmayacak mı? Bâtıl kendini savunuyor da hak ve hakîkat kendini savunmayacak mı? Allah elini, kolunu bağlayıp da sana teslim mi olacak? İslam Allah’ın nizâmıdır. Serseriliği bırak, akıllı ol, yanlıştan vazgeç, iftirâ ediyorsun bir Müslüman, Müslüman’ım diyor. İslam’ın gereğini yapıyor bu Allah’ın kesin emridir. Bunu sen ötekileştirdiğin zaman bölücü sensin, irticâcı sensin, yobaz da sensin. Bunun inanmak, inanç hürriyeti, ibâdet hürriyeti anayasalarda yazar ama sen keyfine uygularsın oradaki maddeyi ve beride Müslümanı cezâlandırmaya kalkarsın. İnanç hürriyetini de başında oturduğun anayasada yok sayarsın. Tabii ki hak ve adâletten olanlara sözümüz yoktur. Burada Hakk’a karşı koyan zihniyetedir bu sözlerimiz, hakîkate karşı koyan zihniyetedir. İslam bir sosyal adâlettir. İslam bütün insanlığı kucaklayan merhamettir.

İslam’ı tanı Ey kara yobaz! Ey güneşi üfürmekle söndüreceğini zanneden serseri! Ben sana acıdığım için konuşuyorum gel vazgeç o tavrından îmâna gel, İslam’ gel, Müslüman ol Allah’ın emrine gir. İslam’ın kânûnları İlâhî kânûnlardır. Bunları tanımıyorum dediğin zaman Firavunlara uşak olmaktan başka bir şeye yaramazsın ve dünyâ da bölücülüğe de böyle devam edersin. Tabulara putlara tapmaya devam edersin. İslam putları kırmış, insanları gerçek ebedî hürriyet yolculuğuna ne yapmış? Ismarlamıştır. İslam ebedî hürriyet yolculuğudur. Allah’a bağımlıdır. Allah’tan başka her şeye hürdür. Dine, ilme önem vermeyenler, hem de hârika peşinde koşanlar, yeni fikir, yeni görüş olduğunu zanneden hem ilkel, hem câhil hem sapık, hem başıbozuk olmaktan öte gidemezler.

Dakika 25:18

Kur’an-ı Kerim Kur’an mûcizesi, cihân şümul kânûnlardır. Sen Kur’an’ı bilmiyorsun, birinin kitâbını açmış okuyorsun, Kur’an’dan bir âyette keşfetsene bu İlâhî kânûn Kur’an-ı Kerim’in her âyeti ictihâd kapısı kıyâmete kadar açık. Başkalarının sözlerini sen kânûn kabûl edip oradan ictihâd yapıyorsun. Kur’an-ı Kerimi öğren oradan ictihâd eyle… Bütün çağlara en modern cevapları, en güzel cevapları Kur’an-ı Kerimde bulacaksın. Kur’an mûcizesi cihân şümul kânûnlardır. İlâhî destek Peygamberleredir. O Ahlâki taşıyan rûhlaradır.

İşte Kur’an’dan yana, Peygamberden yana olan kişi Allah’tan yana Allah’ın himâyesinde olan kişidir. İşte rûhların yükselmesi buna bağlıdır. O Ahlâkı taşıyan rûhlar işte yükselen rûhlardır. İslam’ın önünü kesme insanlık yükselir. İslam’ı iyice öğret insanlığa bütün insanlık yükselir. Kur’an-ı Kerim’i dünyâya güzel öğret. Bunu kısıtlama eğer İslam’ı güzel öğretirsen, dünyânın tümüne özgürlük gelir, dünyâya tüm adâlet gelir. İslam’ı kısıtlarsan dünyâya küfür, cehâlet gelir. O zaman cehâletin olduğu yerde adâlet olmaz, zorbalar at oynatır. 70 milyonun hakkını yıllardır sömüren bir avuç azınlığa bak kim bunlar. Şu veya bu bahaneyle 6 milyarın hakkını sömüren, yiyen şu dünyâdaki Emperyalistlere bak ve Siyonistlere bak ve devletler üzerindeki bunların faaliyet raporlarına bak. Milletler, mazlumlar, garipler, yetimler, fakirler nasıl sömürülüyor, hunharca insanlık nasıl öldürülüyor. İslam’ı dünyâya hâkim kılda, Allah’ın merhametini ortaya koy İlâhî adâleti karınca incinmediği gibi en şerefli yaratık insanoğlu insanın bile üzerine toz kondurmayan İslam dinidir. İnsana değerini veren İslam’dır çünkü İslam’ı ortaya koyan Allah insanı Allah yaratmıştır. İnsana da İslam’ı takdîm etmiştir. Biz bu İslam’dan bahsediyoruz.

Tevrât ve İncîl’de ki Peygamberlere yapılan, yakışmayan isnâtlar bugün Tevrât’ı açıp bakın Peygamberlere iftirâ atılıyor. İncîl’de böyle bunlar tamâmen Allah’ın gerçek Tevrât’ına iftirâdır. Uydurma Tevrât gerçek Tevrât’a iftirâ atıyor. Gerçek İncîl’e uydurma İncîl iftirâ atıyor. Peygamberlerin hepsi yüksek şahsiyetlerdir. İslam’ın Amentüsündedir bütün Peygamberler, bütün İlâhî kitaplar, bütün İlâhî kitaplara İslam toz kondurmaz ama uydurma adı altında Tevrât adı altında yazılan uydurma kitaplar, İncîl adı altında yazılan uydurma İncîl’ler işte Peygamberlere iftirâ yağdırıyorlar. Peygamberlere yapılan yakışmayan isnâtlar tahrîf neticesidir. Neden böyle olmuştur? Tevrât tahrîf edilmiş, bozulmuş, İncîl tahrîf edilmiş, bozulmuş da onun için.

Dakika 30:08

Gerçek İncîl’in anlattığı Mûsâ, Îsâ başka, gerçek Tevrât’ın anlattığı Mûsâ, Îsâ Allah’ın şerefli kulları Peygamber bunlar. Îsâ (AS.) Meryem’in oğludur, babasızdır annesi vardır. Âdem (AS.) babasız anasız yaratılmıştır yoktan Allah her türlü yaratmaya kâdir değil mi? Allah her türlü yaratmayı bilen değil mi? Bu âlemleri yaratan o değil mi? Başka bir yaratıcı gösterin eğer bu gerçekleri kabûl etmiyorsanız, Allah’ı kabûl etmiyorsanız.  Kur’an’ı, Muhammed’i, Peygamberliği, İlâhî kitapları, Vahyi İlâhî’yi kabûl etmiyorsa bir yaratıcı göster. Yaratıcı olmaz, tek yaratıcı Allah’u Teâlâ’dır, ondan başkada İlâh yoktur. O Subhan’dır, O ve Teâlâ ve Tekaddes’tir, Tebâreke ve Teâlâ’dır, O Sübbuh ve Kuddüs’tür. Kemâl sıfatlarla muttasıftır, noksan sıfatlardan münezzehtir.

Rûhu’l Kudüs Cibrîl’i şereflendirmek için ona Rûhu’l Kudüs denmiştir, Cebrâil’dir (AS.). Meryem Sûresinin 17’nci âyetinde Cibrîl’in Meryem’e insan şeklinde gelip Îsâ (AS.) müjdelemesini anlatır. Cebrâil (AS.) gelmiş Meryem annemize Îsâ (AS.) müjdelemiştir. Îsâ’ya (AS.) Meryem’e Yahûdî’nin iftirâsına karşı teyîd temizlikle, Rûhu’l Kudüs’le, temiz rûhla ne yapmıştır Cenab-ı Hak Îsâ’ya, Meryem’e, Yahûdî’nin iftirâsına karşı İslam hem Meryem’i annemizi, hem Îsâ’yı o iftirâlara karşı şuanda bütün Amentünün içerisinde Kur’an-ı Kerim’in içinde o iftirâlar Yahûdî’nin kendisine yakışan Siyon Yahûdî’sinin icâdıdır, Meryem tertemizdir. Îsâ Veled-i Zinâ değil tertemiz Meryem’in oğludur, Allah’ın kuludur ve Peygamberdir. Hz. Muhammedi müjdelemeye gelmiştir. İncîl de ona indirilmiştir. Kendi çağının Peygamber’idir ne yazık ki göz açtırmamışlar, çarmığa germek istemişler, Allah da onu onların elinden kurtarmıştır.

 

Hz. Muhammed (S.A.V) Nahl Sûresinin 102’nci âyetinde Kur’an-ı Kerim’in inişi Cibrîl’i Emin ile Rûhu’l Kudüs’le Zekeriyyâ’yı (AS.), Yahyâ’yı şehit etmeleri, Îsâ’yı çarmığa germek istemeleri, öldürmek için bunlar ne yapmışlardır? Bunlara yaptıklarının aynısını Hz. Muhammedi’de öldürmek istemişlerdir. Putperestlerle Ebû Cehil Mekke Putperestleriyle anlaşmışlardır, her türlü suikast düzenlemek istemişlerdir. Ama Allah hiçbir zaman onlara fırsat vermemiştir. Çünkü Allah kendi yaktığı ışığını söndürmez. İslam ışığını Allah kendi yakmıştır, kendi parlatmıştır, ebedîyyete kadar o parlayacaktır. Bütün dünyânın kâfiri üf dese güneş söner mi? Üflemekle güneş söner mi? Gözünü yummakla güneş yok demekle güneş kaybolur mu? Gözünü yumduğun zaman seni o körlüğünden başka bir şey değildir.

Dakika 35:05

Sen görmüyorsun güneş parlamaya devam ediyor. Ama biz senin de perîşân olmanı istemiyoruz. Sende bu İslam, îmân güneşinden nasîbini al, göğsünde îmân parlasın Kur’an sana hayat versin. Çünkü Kur’an-ı Kerim hayat veren kitaptır. Her kelimesi Allah kelâmıdır. Hangi harfini okursan bir harfini sana 10 sevâp vardır asgaride o sevâp o nûr sana hayat veriyor. Kur’an sana hayat veriyor. İnancına, rûhuna, kalbine hayat veriyor, yaşantına hayat veriyor. Dünyâna nizâm ve intizâm veriyor. Tam hayatı sana mükemmel eşi bulunmayan modern hayat tarzını sana dizayn haline getiriliyor. Getirmiş, kurmuş bu düzeni inanıp bu İslam sarayında yaşamaya babayiğit lâzım, îmânlı babayiğit lâzım işte inananların tümü o saraydadırlar. Herkes çalıştığı kadar karşılığını alacaktır. Birde fazladan Allah’ın lütfuna mazhar olacaklardır. Müslümanlar görevlerini iyi yaparlarsa İslam’ın güzelliği ortaya çıkar. İslam’ın, Kur’an’ın keşfedilmesinin bir şartı da dünyâ Müslümanları İslam’ı bilip İslam’daki o güzelliği sergilemesi lâzım. 14 asır bu şanlı tarih bunun ispâtıdır, 14 asır İslam güneşi dünyâyı aydınlatmışta bugün niye aydınlatmasın, yarın niye aydınlatmasın. Müslümanlar görevlerini hakkıyla yapıyor mu? Yapmıyor. Tarihte Tevrât’a Mûsâ’ya karşı beni İsrâil’in durumu neyse bir asırdır Müslümanların gevşekliği, lakaytlığı, Kur’an’dan uzaklaşması, İslam nûrundan uzaklaşması, İslam’ın hayat veren hayat tarzından uzaklaşmasıyla Müslümanlar sürünüyorsa bugün sebebi budur. Yeniden bu yüce müesseseye, yeniden şanlı Kur’an’a sarılmak zorundadır. Bu hem kendi kurtuluşudur, hem insanlığın kurtuluşudur. Kurtarıcı Allah’tır, ortaya koyduğu yüce değerlerdir. Hayat veren İslam’ın değerleridir. İslam A’dan, Z’ye tamâmen değerlerdir, tüm İlâhî değerlerdir, beşeri değer değildir İslam İlâhi’dir. قُلْ deki

قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ ﴿١٠٢﴾

 

İşte kıymetli efendiler!

 

Rûhu’l Kudüs onu diyor indirdi Rabbinden hem de hak ile indirdi. Neyi? Kur’an-ı Kerim’i. Îmân edeni, hidâyet üzere olanı müjdelemek için. İşte görüyorsun (لِلْمُسْلِمِينَ ) Müslümanlar için bakın burada bir müjde var çünkü îmân edeni bu hidâyet üzere olan herkesi Cenab-ı Hak ne yapıyor? Hem tespit ediyor, hem de müjdeliyor. Kur’an-ı Kerim’i işte bunun için indirdik diyor. Îmân edenle etmeyen ortaya çıkacak. Müslümanlar, hakîkî Müslümanlar müjdelenecek îmân edenler için… Dikkat et! Tam bir hidâyet, tam bir müjde bu tamâmen Müslümanlar içindir.

Dakika 40:13

İslam ve îmân Müslüman da biri iç dünyâsı, biri dış dünyâsıdır. Îmân iç dünyânda İslam ise hem iç hem dış dünyânda parıl, parıl parlamaktadır; gerçek İslam’ı yaşadığın zaman. Kafan Kur’an kafası onun nûruyla parlayan bir zihniyet oluşacaktır. Kalbin Kur’an îmânı onun nûruyla parlayan bir kalp oluşacaktır. Onun için İslam tarzında İslami bir modelle insan tipini Allah bunun modelini, örneğini, önderini ortaya koymuş. Hz. Muhammed İslam’ın örneği ve önder şahsiyetidir. İslam da örnek ve önder olarak ebediyyâtâ kadar örnek alınacak şahsiyet, önder olacak şahsiyet Hz. Muhammed’dir, İnsanı Kâmil’dir, Peygamberlerin İmâmı’dır, Evliyâların Sertâçı’dır, Rasûlü Kibriyâ’dır, Şefiî Rûzi Cezâdır.

 

Gerçek Tevrât’ta Hz. Muhammed’i şöyle târif ediyordu; yüzü güzel, saçları güzel, orta boylu, beyaz tenli diye diğer vasıfları da doğru anlatırken tahrîf edilen, bozulan Tevrât’ta uzun boylu, düz saçlı diye târif ediyor. Dikkat et! Mavi gözlü diye yazdılar niye tahrîf ettiler, Tevrât’ta Hz. Muhammed’i târif eden âyetleri değiştirdiler. Niçin? Müslüman olmasın diye yaptılar insanlar. Niçin tahrîf ettiler? Riyâset elden gider korkusuyla Tevrât’ı bozdular. Mevki makam korkusu bunlar dünyâ ehli bunların içine dünyâ girmiş, âhiretten nasipleri kesilmiş ve Allah’tan bunlar uzaklaşmış iblîsin safına girmişler.

 

Hayber’in fethinde, Hayber kalesinin fethinde zehirli koyun eti ikrâm ettiler Peygamberimize, Peygamberimizi zehirleyip öldürmek istediler.

 

Kıymetli dostlarım!

 

Allah’ın öldürmediğini kimsenin öldürme şansı yoktur. Allah’u Teâlâ eğer yaşamasını zaferini, başarısını takdîr etmişse onun önüne geçemezsin. Her ortamın bir kendine mahsûs hak ettiği bir mihenk taşı vardır, bir ölçüsü vardır, her ortamda her şey neyi hak ediyorsa Allah onu orada verir. Hz. Muhammed’i Allah âlemlere rahmet olarak gönderdiğini kendisi söylüyor, kendisi görevlendiriyor. Senin bu hîlelerin seni mahveder. Muhammed’e bir şey yapmadı, yapamaz, onun rütbesi arttı da arttı yükseldi de yükseldi. Senin de küfrün arttı da arttı, alçaldın da alçaldın. Ne yaptın? Kendine yazık ettin. Belki niceleri Müslüman olacaktı engel oldun bugünde böyle, yarında böyle, geçmişte de böyleydi zâten.

Birde okumuş olduğumuz âyetlerde (قُلفُ )  kelimesi geçmektedir, (قُلفُ) kılıflılar, kaşerliler, duyarsızlar, hidâyet kaçkınları, inatçı, melûnlar, kalbi perdeliler Tevrât bunlara sizi Âhir Zaman Peygamberi kurtaracak demişti. Kim demişti bunu? Tevrât’ı Şerif demiştir. Ne demişti? İsrâil’e dedi sizi Âhir Zaman Peygamberi kurtaracak demişti, onu bekliyorlardı, onun hürmetine duâ ediyorlardı. Sonra ne yaptılar? Bunlar Peygamber kâtilidir, öbür Peygamberleri katlettikleri gibi Muhammedide öldürmek istediler.

Dakika 45:35

Hani önce Tevrât ne diyordu? Siz ne diyordunuz? Ne yaptınız? Tabî Müslüman olan, Hakk’ı, hakîkati gören, hakîkî Tevrât’a bağlı kalanlar için değil bu sözler. Kendi Tevrât’ına ihânet eden, kendi Peygamberlerine ihânet edenler Hz. Muhammed’e aynı ihâneti düşündüler. Bugün yıllardır Filistin’de kan akıtanlar ve o kanın akmasından yana olanlar, soykırım uygulayanlar Tevrât’la ne alâkaları var, Mûsâ ile ne alâkası var. Bunlar Siyonist ve Emperyalist uşaklarıdırlar. Tevrât öyle emretmiyor, kendi uydurdukları Tevrât öyle yazıyor.

Nîmetleri, devletleri ellerinden gitmiş esir yaşıyorlardı, son ümitleri Hz. Muhammed idi onu Arap’tan geldi diye inkâr edip düşman oldular. İşte Siyonizm orada da kendini gösterdi ırkçılık Hz. Muhammed idi onu Arap’tan geldi diye karşı çıktılar hâlbuki İsrâil’in dayandığı kök nedir? İshâk’tır (AS.). İshâk (AS.) kimdir? İsmâil (AS.) kardeşi değil midir? Hz. Muhammed İsmail’den geliyor, Beni İsrâil ise nereden geliyor? İshâk ’tan geliyor, Yâkup soyundan geliyor. Bunların köklü ikisi de kardeş iki kardeş arasında bile, onların soyları arasında bile bakın ortada tam bir faşizan, tam bir Siyonist zihniyet var. İki kardeş arsında ayırım yapan İsmâil’in soyundan, İbrâhim’in oğlu İsmâil’in soyundan geldi Muhammed diye Peygamberliğine karşı çıkmak hangi vicdâna, hangi akla sığar. Bunlar böyle yaptılar. Bizim İsrâil’in içinden, İshâk’ın soyundan gelseydi kabûl edeceklermiş. Allah size mi danışacaktı Muhammedi Peygamber gönderirken? Allah sizin emrinizde mi? Bundan vazgeçin vazgeçmediniz geçmeyenlere söylüyoruz bugün vazgeçin Müslüman olun.

         İslam bütün âlemin dinidir, bütün milletlerin dini İslam’dır, Hz. Muhammed bütün milletlerin Peygamberleridir. Allah bütün âlemlerin Rabbisi olduğu gibi. Muhammedide Allah görevlendirmiştir, Kur’an-ı Kerim’i Allah göndermiştir ve İslam dînini ortaya Allah kendi koymuştur, bunun başka anlamı yoktur.

İblîsin Hz. Âdeme yaptığı gibi İblîs ve bütün şeytânlar İblîsin emrinde insanoğluna başta babamız Âdeme düşmandırlar. Tâ baştan insanoğlunun Allah’ın kânûnlarıyla Hilâfeti ortaya koyunca Cenab-ı Hak iblîs karşı çıktı. Bunlarda iblîsin Âdeme yaptığı gibi rezil rüsva olup bu bezirgânlar tekrar Allah’ın gazâbına, hışmına çarpıldılar, tabî çarpılacaksın. Allah ile savaş olmaz. Allah ile savaşılıp da savaş kazanılmaz.

Dakika 50:02

Elbette Allah’ın kahrına, gazâbına uğrayacaksın. Ama İslam sana diyor ki gel rahmete gel Allah’ın gazâbına gitme diyor. Allah’ın rahmeti, gazâbından daha ileride ama sen gazâbına gidiyorsun.

Bana verdiğiniz sözde durun, sözü yerine getirin. Kime diyor bunu?

يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُواْ نِعْمَتِيَ الَّتِي

(İlâ Âhiri’l Âyeh) Cenab- ı Hak İsrâil’e diyor bu âyeti kerimede de ve emsâli âyetlerde bende vaadimi yerine getireyim, Kur’an’a îmân edin, ilk kâfirlerden sakın olmayın, yalnız benden korkun, âyetlerimi az pahaya satmayın, riyâset elden gider korkusuyla Tevrât’ı tahrîf etmeyin.

وَآمِنُواْ بِمَا أَنزَلْتُ

(İlâ Âhiri’l Âyeh) Ne diyor? Benim inzâl ettiğime îmân edin diyor. Yâni Kur’an’a îmân edin, indirdiğim Kur’an’a îmân edin ne yazık ki bu şansı kaybedenler oldu, bu şansı yakalayanlar da oldu. Gerçek Tevrât’ı okuyan Yahûdî âlimleri Müslüman oldular. Ama işte dünyâya bağlı kalanlar, Riyâset elden giden diyenler mevki makamı kaybetme korkusuyla Müslüman olamadılar. Bu durum aynı şey Hristiyan âleminde de durum kendini göstermiş, yazık olmuştur.

Huzur içinde yaşanan yer Dârül İslam’dır. (Dar) ne demektir? Dar huzur içinde yaşanan yer demektir ki bunun adı Dârül İslam’dır. Bütün Hak ve özgürlükleri, hak ve özgürlüklerin tamâmını insanoğluna veren İslam dinidir yâni Allah’ın adâleti İslam ile tecellî eder. İslam’ı doğru uygulamayanlara bakıp da İslam şöyledir demek kimsenin haddine düşmemiştir. Çünkü İslam’ı uygulamayan biri varsa o suç onundur. İslam’ın suçu olmaz.

(البصير) her yönüyle gören, sırlara âşinâ olan, her şeye vakıf olan demektir ki işte Cenab- ı Hak kendisi her şeyi görendir ve bütün görenlere de görme gücünü verende odur.

Yahud âhiret inancını Te’vîl ile Arz-ı Mukaddeste devlet kuracağız yâni Arz-ı Mev’ud dedikleri Arz-ı Mukaddeste devlet kuracağız, dünyâyı istîlâ edeceğiz, biz dünyâ devleti olacağız, başkaları yok olacaklar. Bunların âhiret inançları, idealleri budur. Bu Tevrât’a taban tabana iftirâ ve yalandır, uydurmadır, Mûsâ’ya tamâmen taban tabana uydurma ve yalandır. Bu tam bir Siyonizm’in ortaya koyduğu eli beratlı bir yalandır. Çünkü gerçek Tevrât’ta ve Mûsâ’nın ortaya koyduğu ilkelerde böyle bir şey yoktur. Bu Tevrât’a iftirâ olur, Mûsâ’ya iftirâ olur, Mûsâ büyük bir Peygamberdir, Tevrât İlâhî bir kitaptır. Onların kendi uydurdukları kitaplarında bunlar daha bunun gibi nice insanlığa karşı bir defa en hâin maddeleri kendileri uydurmuşlardır, yazmışlar, koymuşlardır.

Yahud kötü niyet, ahdi bozma, Hz. Peygamberliğini yalanlama, Allah’ın dostlarına Cebrâil’e (AS.) düşmanlık, vefâsızlık, göz bağcılık, sapıklık, Tevrât’ın Hz. Muhammedi (A.S.V) haber veren âyetlerini kabûl etmemeleri gibi nedenlerle Allah’ın gazâbına uğradılar.

Yahud’in Efendimize birçok sorular sordular Peygamberimize onlardan biriside şudur bâzıları;

Nutfe babadan olduğu hâlde çocuk anaya niçin benzer?

 Cevap: Kimin suyu galip gelirse çocuk o tarafa benzer dedi Peygamberimiz.

Diğer soruları İsrâil’in kendine haram kıldığı yemek nedir dediler?

Dakika 56:30

Cevap: Yâkup (AS.) hastalığım iyi olursa deve etini, sütünü yemem içmem demişti diye Peygamberimiz cevap verdi yâni deve sütü deve eti dedi. Yâkup’tan (AS.) geliyor. Zâten onlarda kendilerini İshâk ve Yâkup soyu olarak kabûl ederler. Ama ne Yâkup’un yolundan gidiyorlar, ne İshâk’ın, ne İbrâhim’in, ne Mûsâ’nın, ne Îsâ’nın, ne Tevrât’ın, nede diğerlerinin İncîl’e savaş açmışlar, Îsâ’yı çarmığa germek istemişler, yüce Peygamberleri katletmişler. Biz bu kâtiller sınıfına, hâinler sınıfına söz ediyoruz. Yoksa gerçek inancın sâhibi olan hiçbir Yahûdî, hiçbir İsrâil bizim düşmanımız da değildir. Biz Hakk’a düşman olanlara sözümüz onlara Kur’an-ı Kerim kime hitâp ediyorsa biz onlara hitâp ediyoruz. Bunun için kıymetli efendiler, iyiler her zaman müstesnâ edilmiştir.

Yine sorularından biri şuydu; Peygamberimize sordular. Sana hangi melek vahiy getirir? Dediler.

Peygamberimiz Cibrîl’i Emin Cebrâil (AS.) deyine bakın ne dediler.

O bizim düşmanımızdır dediler. Cebrâil’e düşman adamlar ve îmân etmediler. Cebrâil Allah’ın emrinde görevli bir Melek Cebrâil’e düşman olan Allah’ın düşmandır zâten.

Bakın îmân etmediler, bütün soruları bildiğini söylediler. Peygamberimiz tüm sorulara en güzel cevap verdi. Yine îmân etmediler. Bakın itirâf ettiler Muhammed her söze cevap veriyor, hep doğru cevap verdi dedikleri hâlde yine îmân etmediler.

Hz. Ömer Yahud’in havralarına dershanelerine zaman, zaman uğrardı. Onlara sordu sizde Cibrîl düşmanlığı nereden geliyor? Dedi Hz. Ömer sordu Yahûdîlere havrada o zaman.

Dediler; Buhtünnassar çocukken onu arayıp bulup İsrâil tutup öldürmek istemişler. Bak, bak Buhtünnassar çocukken onu arayıp bulup İsrâil tutup öldürmek istemişler. Kimi? Buhtünnassar’ı çocukken o bizi yakıp, yıkacak demişler.

Dakika 1:00:00

Cebrâil’de (AS.) takdîr öyle ise öldüremezsiniz eğer öldürürseniz o çocuk değil demektir demiş. Cebrâil doğru söylemiş ama doğruyu adam kabûl etmiyor ki o öyle söyledi Cibrîl onu Buhtünnassar’ı müdafaa etti zannına kapılıp Cebrâil’e düşman olmuşlar. (AS.) suçu kendinde aramayan burada suçlu kendileri Cebrâil doğru söylemiş ama doğruyu kabûl etmiyor adam. Suçu kendinde aramayan Allah’ta suç arayanlar ki çünkü Cebrâil’i Allah görevlendirdi.

Hz. Ömer sormuş bunlara ve yemin vermiş Tûr-i Sinâ da Mûsâ’ya Tevrât’ı indiren Rahmân adına en büyük Yahûdî yeminidir ki bu doğru söyleyin Tevrât’ta Muhammed’i (A.S.V)  görüyor musunuz demiş?

Önce sükût ettiler sonra Tevrât’ta Muhammed’i (A.S.V) görüyoruz dediler. Dikkat edin! Lâkin ona vahiy getiren Cibrîl’dir. Cibrîl bizim düşmanımızdır dediler.

Hz. Ömer yine yemin verdi Cibrîl’in Allah katında ki mevkisi nedir? Dedi Hz. Ömer.

Dediler; o Cibrîl sağında, Mikâil solunda dediler. Hz. Ömer onlara Allah’ın sağındakilere düşman olan solundakine de düşmandır dedi.

 

İşte kıymetli efendiler!

 

Bu ikisine düşman olan Allah’a da düşmandır dedi Hz. Ömer daha onun önünde durulur mu?

Efendimizin (A.S.V) yanına geldi ki Cibrîl (AS.) bu âyetleri getirmiş, Efendimiz (A.S.V) bu âyetleri okuyor. Cibrîl Peygamberliği bize getirecekti Muhammed’e götürdü gibi bahânelerle îmân etmeyenler işte îmân etmedi. Niye? Önüne küfrün bir gerekçesini koydu. Cebrâil (AS.) Allah’ın emrini yerine getirdi. Peygamberlik Muhammed’e geldi. Başkasına gelseydi bu başkasına götürecekti Cebrâil bir Allah’ın kulu, bir emir kuludur. Allah ne derse onu yapmaya mecburdur. Cebrâil (AS.) bunu yaptı.

İbn-i Sebe de Cibrîl Peygamberliği Ali’ye getireceği yerde, Muhammed’e götürdü demişler. Bakın; İşte İbn-i Sebe de yine sanalı bir Yahûdî’dir, kara kadın oğludur, anası kara bir kadın, babası bir Yahûdî bakın İbn-i Sebe de aynı Siyon Yahûdî’sinin Tevrât’a ihânet eden Yahûdî’nin yaptığını yaptı.

Ne dedi İbn-i Sebe de? Cebrâil (AS.) Peygamberliği Hz. Ali’ye getireceği yerde Muhammed’e götürdü dedi. Demekle ne yaptılar. İslam’ı içinden bölmeye çalışmışlar Ehl-i Bid’at yolu açmışlardır. Bugün Hz. Ali’ye İlâhî diyen, Ali’yi İlâhlaştıran bir sınıf varsa işte bunların kökünde İbn-i Sebe vardır.

Dakika 1:05:00

Ehlibeyt bizimdir, Hz. Ali bizimdir, Hasan, Hüseyin, Fatma, bizimdir, Hatice annemiz bizimdir. (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Siyon Yahûdî’si İbn-i Sebe’nin ve onun yolundakilerin değildir. Ne yazık ki; Hz. Ali Hz. Muhammed’in hem damadı hem de 4’üncü İslam Halîfesi, hem büyük bir kahraman çok büyük bir âlim tam bir Müslüman olan Ali’nin yolundan bakın Ali adı altında İslam yolundan bir grubu İbn-i Sebe böyle sapıttı. Hz. Ali, Ali’nin yüzüne (أنْتَ رَبُّكُمُ الْأَعْلَى )  dedi, sen bizim büyük Rabbimizsin dedi. Hz. Ali bunları kılıçtan geçirdi, bir kısmını da sürgün etti, hattâ ateşe vurduğu bile rivâyet olunmaktadır. Hz. Abbâs’ın gelip niye ateşe vurdun dediğinde öfkemden ne yaptığım bilmediğim dediği rivâyetler vardır.

Bugün Ehl-i Sünnetin dışında İbn-i Sebe’nin yolunda, İslam’ın içerisinde tam bir fitne çıkarmak için İbn-i Sebe bu hâinliğini, mahsûllerini almıştır, hâlâ bu yanlış yol devam etmektedir. 12 İmamlar bizimdir, Câfer-i Sâdıklar bizimdir. Yahûdî İbn-i Sebe‘nin değildir. İbn-i Sebe nasıl ki Hristiyanlar Îsâ’yı İlâhlaştırdılar Îsâ’nın yolundan saptılar Hz. Ali’yi de İlâhlaştırıp İslam yolundan bir grubu sapıtmak için yaptılar. Hz. Ali’de Allah’ın değerli bir kuludur. Ama hiç kimse İlâh olamadığı gibi Ali’de İlâh değildir, Muhammed’de İlâh değildir, Îsâ’da Mûsâ’da İlâh değildir, Kimse İlâh olamaz. Allah’tan başka İlâh yoktur.

Bunun için kıymetli dostlarım! Kur’an ’sız Ali yolu olmaz, Muhammed yolu olmaz. Sünnet’siz Hadis-i Şerifleri, İslam Fıkhını, Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâatını İslam anlayışını ret ederek Müslümanlık olmaz. Bir grup böyle yaptı İbn-i Sebe grubu, diğer başkaları başka türlü yaptı Ehl-i Sünnetin dışında Ehl-i Bid’at mezhepleri türedi. Müslümanlar da burada uyanık olsunlar. Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat müçtehitlerinin icmâ ümmetin İslam anlayışından kimse ayrılmasın. Cenab-ı Mevlâ hidâyetini eksik etmesin, hepimiz için Allah’ın hidâyetini, lütfu keremini onun refâkatini istiyoruz, Avni muavenetini istiyoruz. Bunlar Siyon oyunudur. Gerçek insâf sâhibi hakîkî Tevrât’tan yana olan, gerçek Hz. Mûsâ’dan yana olan, doğrudan sapmayan hiçbir Yahûdî’ye sözümüz yoktur. Aynı yanlışı yapan Müslümanlar içinde Kur’an-ı Kerim aynı şeyleri onlara da söylemektedir. Birisi tam ibâreyle işâret ederken biriside mânânın işâreti ile delâletiyle her yanlışa Kur’an-ı Kerim işâret eder. Doğruyu gösterirken de her doğruya işâret eder. Bunun için yanlış kimde olursa olsun yanlış yanlıştır.

Dakika 1:10:03

Cenab-ı Hak bâzen ferdî kast eder. Ama zikrinde umum vardır, bâzende umumu kast eder ve Cenab-ı Hak bâzende şahsı anlatmak ister. Demek ki cüz-i konuşmak külle işâret eder. Atalarımız kızım sana söylüyorum gelinim, gelinlerim, diğer evlatlarım, iyi âile halkım hepiniz iyi dinleyin demektir.

Bunun için Cenab-ı Hak şanlı Kur’an-ı Kerim’i en iyi anlayan kullarından eylesin. Cebrâil (AS.) Abdullah anlamındadır. Allah’ın emrettiği gibi emri yerine getiren Allah katında güçlü, itibârlı bir melektir Cebrâil (AS.) Yahûdî’nin rûh hâli anlatılıyor. Yahûdî’nin rûh hâli yâni Cebrâil’e düşman olan Yahûdîlerin rûh hâli bozuk rûhlardır. Tiliv tâkip izlemek ardına düşmek, satır, satır okumak gibi anlamları da vardır. İnsan, cin şeytânları, insan ve cin şeytânları benna, gavvas, aherin, desiseciler ve sanatkârları da vardır. Yâni şeytân dendiği zaman daha önceki dersimizde de kısmen geçti. İnsan ve cin şeytânları bunların bennası var, gavvas’ları var, aherin’leri var, desiseciler ve sanatkârları bile var. Bunlar yalanlarla pislik karışımı ile kâhinlerle iş birliği içindedirler. Cin çağırma, gönül çalma, çelme, büyü gibilerle uğraşırlar. Bir doğruyla istismâra devam ederler. Bir doğruyu yanlışların içine katarlar, yanlışları doğru göstermeye çalışırlar. Bunlar fitne çıkarmışlar Süleymân’ın (AS.) hükümranlığı bir ara elinden çıkmış, Allah’ın izniyle yine gâlip gelmiştir. Hepsini emri altına aldı, sihir kitaplarını mahzene gömdürdü. Süleymân’ın (AS.) ölümünden sonra insan suretine bir şeytânın Süleymân (AS.) şeytân değil sihirbaz idi dedi. Cinleri, şeytânları, rüzgârı sihirle büyülerdi dedi bunu şeytân söylüyor yine. Mahzende ki gömülü sihir kitaplarının yerini gösterdi. Yalanlar, iftirâlar yayıldı. Âsaf Bin Beria’nın adına sahte imzalar atıldı. Sihir kitapları yayıldı.

İşte kıymetli efendiler!

Hîle, yalan, sahtekârlıkla neler yapıldı. Hîle, desise yayılmış sihir, hokkabazlık, siyasi içtimaı entrikalar çevirdiler. Hz. Muhammed’e gelince (S.A.V) ne yapsak ona Cibrîl haber veriyor dediler. Yâni Süleymân’a yaptıklarını ve Süleymân’dan sonra yaptıklarını Hz. Muhammed’e yapmak istediler. Ama bak burada Cebrâil düşmanlığının biride ne yapsak diyorlar Muhammed’e Cebrâil gelip haber veriyor dediler ve Cibrîl’e düşman oldular.

Dakika 1:15:06

 

Kıymetli dostlarım!

 

Bir insanın aklı gider, îmânı elinden giderse Cebrâil’e düşmanlığın Allah’a düşmanlık olduğunu göremez, Kur’an düşmanlığının Allah düşmanlığı olduğunu bilemez, Muhammed Allah düşmanlığı olduğunu bilemez. Niye? Artık küfür, bâtıl zihniyet iç dünyâsına yerleşmiş yanlışı doğru diye seçmiş Allah bu duruma düşürmesin. Düşenleri de Kur’an’ın hayat veren yüce değerleriyle, Kur’an irşâdıyla doğruyu bulmayı nasîp eylesin. Tabî hidâyet Allah’tandır. Dersimiz İnşa’Allah sihir konusu daha bitmedi Süleymân (AS.) ilgili âyetler sihirden bahsediyordu. O âyetlerin keşfi üzerinde devam edeceğiz İnşa’Allah diğer derslerimizde.

Dakika 1:16:25

 

 

 

 

(Visited 132 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}