[jw7-video]

499- Tefsir Ders 499 hayat veren nurun keşif notları

499- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 499

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

(Kadir Sûresi 1’inci Âyet-i Kerime’den 5’inci Âyet-i Kerime’ler)

 

(Beyyine Sûresi 1’inci Âyet-i Kerime’den 8’inci Âyet-i Kerime’ler)

 

‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ Rasûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ecmaîn.”

 

Estağfirullah bi-adedi zünûbina hattâ tuğfer Allah’u ekber hattâ tuğfer.”

 

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,

 

Dersimiz Kadir Sûresi’ne gelmiş bulunmaktadır. Kadir Sûresi de Medine-i Münevvere döneminde inzâl edildi rivâyetleri vardır ve başka rivâyetler de bulunmaktadır. Âyet sayısı beştir, sıra numarası 97’dir.

 

بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

 

اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِ﴿١﴾ۚ

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِۜ ﴿٢﴾

لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍۜ ﴿٣﴾

اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ ﴿١﴾

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِۜ ﴿٢﴾

لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍۜ ﴿٣﴾

صَدَقَ اللهُ اْلعَظِيمُ

“Allah’u-Ekber”.

 

1 – Biz o (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.

2 – Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?

3 – Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

4 – Melekler ve Ruh (Cebrâil veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler.

5 – O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.

İşte kıymetli dostlarımız, Şanlı Kur’an’ın nur saçan âyetlerinin anlamını verirken şimdi de Kadir Sûresi’nin nur saçan bizlere feyiz veren ruhları nurlandıran, işte şimdi bu sûrenin bu âyetlerinin kısa anlamından, öz anlamından sonra bir de keşif notlarına bir bakalım.

Yüce şânımızla diyor Cenab-ı Hak, “O Kur’an’ı biz indirdik” diyor. Yüce Allah’ın bütün şan yüceliklerin hepsi Allah’tan, tabii O’nun Kitâb’ı da şanlı bir kitap ki bu Kur’an-ı Kerim. “Yüce şâımızla biz indirdik Kur’an-ı Kerim’i Kadir Gecesi’nde“ diyor. Yine Buhârî Şerifte o (hü) Kur’an-ı Kerim’e râcidir. Çoğunluk müfessirlerdeki görüşte odur. Râzî bu konu da ittifâk var demiştir. Âlûsî Hattâbî’nin İkrâ’ya işaret var demiş. Kâdî Ebû Bekir İbnü’l Arabî de beğenmiş. Kur’an-ı Kerim’in inmeye indirilmeye başlaması, yani ilk indiriliş Kadir Gecesi’nde başlamış. Kıymetli dostlarımız, Bakara Sûresi’nin 185’inci âyetinde de Ramazan-ı Şerifte 23 sene de perdeypey nâzil olduğuna o âyette de rastlıyoruz Ramazan-ı Şerif’te indirildiğine Kur’an-ı Kerim’in.

 

Dakika 5:01

 

Yine Alak Sûresi’nin 15’inci âyetinde Bedir Harbine Ebû Cehil’in câni kafasının kesilip cehenneme doğru sürülmesi ki buna işaret bulunmaktadır. Enfâl Sûresi’nin 41’inci âyetinde de iki toplumun karşılaştığı Bedir Günü, gün geceyi de içine aldığı için Kadir’in gecesi faziletli olduğu gibi gündüzü de faziletlidir. “Bedir Vakası” Kadir Gecesinin sabahında oldu. Bu Ramazan’ı Şerif’in 17’sinde vuku bulduğunu Âlûsî, Hasen bunları nakletmişlerdir. İşte Kadir Gecesinin sabahında Bedir’de hak bâtıl ayrıldı. Bâtılın ordusu orduları, bâtılın kuvvetleri, zâhir de Bedir’de çok güçlü olarak hakkın karşısına geçtiler. Güçlü orduları vardı, daha İslam kendisi yeni doğduğu için güçlü bir zâhirde hiç mi hiç ordusu yoktu, 300-500 kişilik bir kuvveti görülüyordu. Silah araç ve gereçler de yoktu. Fakat bunun karşısında bâtılın şirkin ordusu güçlüydü. Netice de hakla bâtıl karşılaştı, hak zâhir de ordusu da olmayabilir. Ama hak haktır, hak ebedî-ezelî gâliptir hiç mağlup olmaz. Bedir’de bakın küfrün ordusu, bâtılın, şirkin ordusu, ne yaptı? Onun başını çeken, o küfrün başı cehlin başı olan koca küfür kafalar kesildi ve cehenneme yollandı. Allah’ın görünmeyen orduları da geldi, Müslümanlara hakka yardım etti. Her zaman böyledir, Allah’a inan maddî-manevî kuvvetlerini hazırla. Düşmanından üstün kuvvetler hazırla. Allah’ın desteğini al yardımını. Haklı olduğun zaman bâtılın karşısında Allah seni ebedî destekler. Kıymetli dostlar, cuma gününde saat eşrefi saat gizlendiği gibi Kadir Gecesi de sene içinde gizlendi. Ramazan-ı Şerif’te son 10 gününde tek veya çiftler de özellikle 27’nci gecesinde olması, “Bedir Gecesi” “Kadir Gece”lerinden biri idi. “O sene Kadir Gecesi Ramazan’ı Şerif’in 17’sine rastlamıştı.” Dikkat et buna! İbn-i Abbâs’tan gelen haber de (Radıyallâhu Anhüma ve Erdahüm Ecmaîn) İkrime “Kur’an-ı Kerim toptan Kadir Gecesi dünya semâsına indi, icâb ettikçe oradan indirdi.” Hakîm, Beyhakî Hakîm Bin Cübeyr ‘den İbn-i Abbas (Radıyallâhu Anh) Vâkıâ Sûresi 75’inci âyetini okudu.

 

Dakika 10:00

 

“Parça parça ayrı ayrı nâzil oldu” dedi. Dünya semâsına toptan indiriyor, ondan sonra icâb ettikçe ayrı ayrı nâzil oluyor, parça parçaya. Tabii ki şartların durumuna göre, nüzul sebeplerine göre Kur’an-ı Kerim geliyordu. Saîd Bin Cübeyr ‘den “Dünya semâsına indi, yıldızların seviyesinde oldu”. Rasûlüne kısım, kısım ardarda indiriyordu, icâb ettikçe. Furkân Sûresi 32’de “Parça parça indirdik, ağır ağır okuduk”. Hakîm, Levh-i Mahfûz’dan dünya semâsında ki Beytü’l-İzze’te bir defa da toptan indi. Kullarının kelâmının ve amellerinin cevabıyla Sevgili Peygamberimize Cebrâil Aleyhisselâm onun “Sefereye” kâtip meleklere yazdırdı. Efendimize Cibrîl böyle indirdi ve böyle yazıldı. Başı ile sonu 23 senedir. Aynî Buhârî Şerhin de böyle nakletmiştir. İndirilenin şeref ve fazileti ondan dolayı bunun adına Kadir Gecesi denmiştir. “Kadir” güç yetirmek, hüküm hayâ takdir şeref azâmet, baskı gibi anlamlar taşımaktadır. Râzî, “Kadir-Kader” birdir demiştir. Yani Fahrettin Râzî, Kadir ile Kader birdir demiştir. İbnü Cerîr, Mücahitten hüküm gecesi demiştir ve Duhân Sûresi’nin 3 ve 4’üncü âyetlerini okumuş. “Her hikmetli emrin hükmedilmiş işlerin büyük emirlerin ayırt olunduğu gece, takdir gecesi, hüküm ve kaza, ezelî takdirin içinde sene seneler, asırlar, devirler mühim ve büyük işlerdir”. Zührî’den gelen haber de şeref gecesi, tasdik gecesi meleklere yeryüzü dar geliyor diyor. O gece de, yani Kadir Gecesi’nde. Yine Kadir Gecesi’nde amel, hayır, sevap, cihâd, ibadet, hayır, hasenat, onsuz bin aylık amelden daha hayırlıdır. “Kadir Gecesi içinde bulunmayan bin Aydan daha hayırlıdır” diyor. Bu Muhammed Mustafa (Sallallâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) ve ümmetine lütfu ilâhîdir. Allah’ın lütfu ihsânıdır (Celle Celâlüh). Beyhakî, Mücahitten bir erin (asker) bin                                                                                          ay Allah yolunda silah kullandığını Efendimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm) anlatınca Ashâb düşündü. Suyûtî, Ali Bin Urve ’den yine Efendimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm) 4 kişinin âbid yani göz açıp yumuncaya kadar bile günah işlemeden 80 sene ibadet etmeleri, bunlar Eyyûb Aleyhisselâm, Zekeriyâ, Hazkil Bin Acûz, Yuşâ Bin Nûn gibi kimselerin olduğu (Aleyhimüsselâm) bunları Peygamberimiz anlatınca Ashâb-ı Güzin (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) hayran olmuştu.

 

Dakika 15:20

 

Ashâblar, Cibrîl bu sûreyi getirdi. Yani Cebrâil Aleyhisselâm Ümmet-i Muhammed’e bu sûreyi getirdi. Efendimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm) pek sevindi. Sevgili Peygamberimize ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Kendi ümmetinin ömrünün kısa olduğunu görmüştü. Diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı Kadir Gecesi verildi Ümmet-i Muhammed’e. (Aleyhissalâtu Vesselâm) o Şanlı Peygambere salat-ü selâm olsun. Bizlere de onun şefaati nasîb olsun. Onun şeriatına sıkı sıkıya tâbî olmayı Allah bizlere nasip eylesin.

 

Tirmizî, İbnü Cerîr, Hakîm ve diğerleri Hz. Hasan Bin Ali’ye bir adam Muaviye’ye bîatten sonra mü’minlerin yüzlerini karartan dedi. Hz. Hasan da “Rahimekellahu” “beni azarlama”, Efendimize (Aleyhissalâtu Vesselâm) rüya da Beni Ümeyye minberi üzerinde gösterildi. Onun fenasına gitmişti de ona ağır gelmişti. Bu sûre ve Kevser Sûresi nâzil oldu. “Kadir Gecesi onların bin aylık saltanatından hayırlıdır” diyen haberi Hz. Hasan’dan bakın rivâyet etti. Kâsım bu da bir mûcizedir, onların saltanatı bin aydır yani ebedî saltanatı bin aydır. Kadir Gecesi o saltanattan da daha hayırlıdır. Hz. Hasan bu haberi verdi, bu da gâlip haberlerdendir ve mûcizedir Peygamberimizin pek çek mûcizesi vardır, onlardan biri de budur. Müzenî’ nin bu hadis münker demesi tereddütlüdür. Hatip bunun benzerini İbn-i Abbâs’tan rivâyet etmiştir. Şimdi bak burada güçlük kuvvet kazanıyor. Şimdi Hz. Hasan’ın hadisini rivâyetine Müzenî’n bu hadis münker demesi o tereddüt ortaya koyduysa da Hatip ne diyor: “Bunun benzerini İbnü Abbas’tan rivâyet etmiştir” diyor. Dolayısıyla Kadir Gecesindeki amel içinde Kadir Gecesi bulunmayan onsuz yani bin ay elden daha hayırlıdır. Hz. Hasan’ın (Radıyallâhu Anh) Hz. Muaviye ye emirliği teslimi 41’inci senesidir Hicret’in 41’inci senesi, Rebiyülevvelinden Emevîlerin sonuncusu ikinci Mervân’ın öldürüldüğü 132’nci senesi. Sonu bu Saltanat 91 sene 8 veya 10 ay takribi 1100 aydır.

 

Dakika 20:06

 

100 ay fark. İbnü Esîr, Kâdî Cemâleddin Ebû’l Fidâ gibi tarihçiler hadisi kabul etmişlerdir. Ebû’l Fidâ Emevî halîfeleri 14’tür diyor, birincisi Hz. Muâviye sonuncusu Mervân Câbir ’dir. Yaklaşık 1000 aydır, saltanat sınırlı. Şimdi Hz. Hasan’a bir adam (Ya müsevvide vücûhil mü’minin) diyor. Şimdi “Kadir Gecesi’nin hayrı sınırsızdır”. Hişâm Bin Abdülmelik’ten sonraki 8 sene yıkım senelerdir. 1’inci ve 2’nci Yezîd’in sapıklık yılları, 8 küsur sene çıkarılınca geriye bin ay kalıyor. İşte bu da tam bir mûcizedir. Bu da 83 sene yapıyor. İşte Emevî saltanatının parlak devri 83 senedir bu birinci ve ikinci Yezîd’in sapıklık yılları. Yani 8 küsur sene çıkarılırsa geriye bin ay kalıyor. Bu da tam mûcizenin kendisini ortaya çıkarıyor. Çünkü 1’inci ve 2’nci Yezîd’in seneleri yıkım seneleridir. Yani yükselme ile güçlenme ile alâkası yoktur. Daha sonra nice asırlara devletlere, hayırlara sahip olunmuştur. Efendimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm) ve ümmetine müjdedir. Kadir Gecesi hem Peygamberimize hem ümmetine bizlere müjdedir. Çoğunluk buradaki bu gece de ruh ve melekler iner diyor Cenab-ı Hak. Allah’ın emri ile O’nun izniyle her bir emir için. Buradaki ruhtan maksat Cebrâil Aleyhisselâm’dır çoğunluk böyle demiştir. Bazıları da o büyük bir melektir demiş, yerler gökler ona bir lokma olur demişlerdir apayrı bir melek demişler. Yusuf Sûresi’nin 87’nci âyetinde rahmet anlamında (وَلَا تَايْـَٔسُوا مِنْ رَوْحِ اللّٰهِ). “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin”. (قُلِ الرُّوحُ مِنْ اَمْرِ رَبّ۪ي). Burada da İsrâ Sûresi 85’te “Ruh Rabbinin emirlerinden bir emirdir”. Rabbâni bir emir. “Biz ancak Rabbimizin emri ile ineriz” diyor bak Cebrâil Aleyhisselâm. Meryem Sûresi 64’te (وَمَا نَتَنَزَّلُ اِلَّا بِاَمْرِ رَبِّكَۚ). “Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz”. Her emirden izniyle Allah’ın izniyle inerler. İşin önem ve büyüklüğü burada kendini gösterir. Nahl Sûresi ikinci âyette “Melekleri kullarından dilediğine emrinden ruh ile indirir” ve bu gece selâm gecesidir sırf selâmettir. “Mukaddem” haber,” muahhar mübtedâ”. Selâm da vakıf olmaz. Selam da vakıf olmaz.

 

Dakika 25:04

 

İbn-i Abbâs’tan gelen de vakıf olur demiş. Öbürlerini de vakıf olmaz demiş. O zaman da selâm “mahzuf mübtedânın” haberi olur. Bu Nahivciler mastarın mamulünü önce getirmek olmaz demişler. Zarflar bundan istisnâ edilmiştir. Allah’u Teâlâ’dan Yüce Allah’ın tarafından selâm, cümleyi Murtaza sırf hayır ve selâmettir. Her emirden görevli meleklerin ve ruhun inmesi ile tazzik ve rûhâniyet gecesi mefhumu muhalifi de yoktur. Yani ters anlamı yoktur, Râzî (Rahmetullâh) İmâm-ı Şâbi’den “Gündüzü de gecesi gibidir, hayır ve selâmettir” demiştir. Müddesîr Sûresi’nin 34’üncü âyetinde (وَٱلصُّبْحِ إِذَآ أَسْفَرَ). “Ağardığı zaman sabaha andolsun.” Duhâ Sûresi 1’inci âyette “Kuşluk vaktine andolsun” diyor Yüce Rabbimiz. Meleklerin mü’minlere selâm ve duasının çokluğu, tam selâmet hayır menfaat olup şerden, âfatlardan, şeytanlardan, tam selâmettir diyor. Rüzgâr yıldırımlardan, benzerlerinden Ebû Müslim “Her bölümünde ibadet bin aydan daha hayırlıdır” diyor. Yani o gece de âfatlar, yıldırımlar ve benzeri belâlar olmaz diyor. Her bölümünde ibadet bin aydan daha hayırlı. Diğer geceler de farz gecenin ilkinde, nafileler orta da, dua seher de olması müstehaptır, bu gece de dua sünnettir. Yani Kadir Gecesi’nde dua sünnettir. Tirmizî’nin ve diğerlerinin haberinde bu rivâyette Hz. Âişe’den yapmışlardır ki Âişe Vâlidemiz (Allâhümme inneke afüvvün tuhibbül afve fa’fu annî). Sevgili Peygamberimiz bu duayı Âişe Annemize kendisi bu gece de öğretmişlerdir. Bu duayı oku demiştir, oku buyurmuştur sevgili Peygamberimiz. Yine Kadir Gecesi’nde tertîl ile Kur’an-ı Kerim oku, namaz kıl, dua et, istiğfâr et, tefekkür de bulun, hayır hasenât işle, hepsini topla. Yani bunların hepsini yap, Kadir Gecesi’nde ve mümkün olduğu her zaman. Ama Kadir Gecesi’nde özel olarak bunları yapmaya çalış. Ömrünün her anını değerlendir, ömrünün her anını Kadir Gecesi imiş gibi bilmeye de çalış, gücün nispetinde. Efendimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm) bunların hepsini yapardı. İbnü Recep, Beyhakî, akşamı, yatsıyı, sabahı cemaatle kılan Kadir Gecesinden payını alır rivâyetini yapmışlardır. Terâvih ile kıyam meydana gelir, İbnü Hacer, Heytemî Kadir Gecesi’ni görene, saklamak sünnettir. Allah’ın dilediği kimseler kemâli ile faziletine erenler.

 

Dakika 30:09

 

Nurlar meleklerin inmesini görmek, keşfe ermek, Rasûlullah hakkında Mî’rac Gecesi; Nasıl ki en faziletli gecedir, Ümmet hakkında da yani Ümmet-i Muhammed hakkında da Kadir Gecesi en büyük faziletli bir gecedir. Yani ümmet için Kadir Gecesi pek hayırlı bir gecedir. Büyük olayların her biri bir Kadir Gecesine rastlamıştır. Sene içinde dönen gizli bir gecedir. Sene içinde gizli bir gece, çoğunluk 27’nci gecesi yani Şanlı Ramazan’ın şerefli Ramazan’ın 27’nci Gecesidir demiştir, çoğunluk böyle demiş. Gündüzünüzü, gündüzünü de gecesi gibi ihyâ etmelidir, bu da sünnettir. Yeryüzünde bir yerde gece olurken öbür yerde gündüz olur. İcâbet için gündüzü ile hesap edilmelidir. “Biz kullarını Kadir Gecesinin hayır ve faziletine erenlerden eylesin Yüce Rabbimiz”. Tekrar ediyorum Yüce Rabbimiz, Yüce sıfatların Yüce Kudret’in Esma-ül Hüsnâ’nın sahibi O Rahmân ve Rahîm olan Hannân Mennân olan Yüce Rabbimiz, biz kullarını Kadir Gecesinin hayır ve faziletine erenlerden eylesin.

 

Âlûsî Sofiyye’ye göre özel bir tecellî gecesidir diyor. Toplantıya mârifet makâmına alındığı, erenlere katıldığı vakit Kadir Gecesi diyor. Sofilere göre böyledir diyor Âlûsî olayı naklediyor. Hak yolcusu sevilince mertebesini de tanıtırlar. Dikkat et bunlar tasavvufi sözlerdir. Hak yolcusu sevilince mertebesini de tanıtırlar, İbnü Farıd (Ve küllül leyâli leyletül kadri indenet kemâ küllü eyyâmil likâ yevmu cumâtin). “Eğer o sevgili yaklaşırsa bütün geceler Kadir Gecesidir” diyor. Ne kadar güzel söylemiş. Eğer sevgili seni seviyor, sen de o yüceyi bütün varlığınla seviyor, aczini itiraf ediyorsan işte O yüce de seni sevmişse bütün geceler senin için Kadir Gecesidir. Bunu kazanmaya çalış, nasıl ki bütün kavuşma günleri cuma günüdür. Yüce Allah (Celle Celâlüh) (Vallâhül hâdi velâ maksûde illâ hû). Bunu çok oku, (Vallâhül hâdi velâ maksûde illâ hû). (Vallâhül hâdi velâ maksûde illâ hû). Allah (Celle Celâlüh) doğru yolu gösterendir.

 

Dakika 35:04

 

Ancak maksûda şâyan O’dur. Bütün maksadın Yüce Allah olsun. Çünkü Allah hidâyet eden tek varlıktır. Cuma günü Kadir Gecesi’ni, aynı zamanda cuma günü Kadir Gecesi Mî’rac Gecesi ve diğerleri huzuruna kabul etmesi için dilediğini huzuruna aldığı geceler, içinde ilâhî nur, ilâhî esintiler, ilâhî tecellîler, ilâhî lütuflar vardır. Şanlı Kur’an vardır, Levh-i Mahfûz’dan Beyt’ül- İzze’ye gelen Şanlı Kur’an vardır. Oradan da Muhammed Mustafa’nın (Sallallâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) Kur’an-ı Kerim kalbine yerleştirilmiş, oradan da bütün cihâna parlamış, Ashâbların kalplerine, Ümmet-i Muhammed’in kalbine, mü’minlerin kalbine Kur’an-ı Kerim yerleşmeye başlamış, kalp semalarında Kur’an’ın âyetleri yıldızlar gibi parlamaya başlamış, daha da parlak olarak.

 

Şimdi bu konuya bir daha değinelim;

 

Cuma günü Kadir Gecesi, Miraç Gecesi ve diğerleri… Yüce Allah’ın huzuruna kabul etmesi için, dilediğini huzuruna aldığı geceler, içinde ilâhî nur, ilâhî esintiler, ilâhî tecellîler, ilâhî lütuflar vardır. Şanlı Kur’an vardır, Şanlı Kur’an Levh-i Mahfûz’dan Beyt’ül-İzze’ye geldi, oradan Hz. Muhammed’in kalbine indirildi. Hem beyân edildi. Kur’an-ı Kerim’in beyânı da inzâli de ilâhîdir. Şanlı Kur’an’da mânânın Murâdî İlâhî olan mânânın Hz. Muhammed’e o da Ashâblarına ve ümmetine ne yapmış? Allah’tan aldığı beyân ile tebliğ etmiştir. Murâdî İlâhî işte Hz. Muhammed’in ortaya koyduğu İslam Murâdî İlâhî olan İslam, Ehl-i Sünnet yoluyla devam etmektedir.

 

İşte kıymetli dostlar, şimdi Kadir Sûresi’nin bu kısa bir keşif notlarını sizlere verdikten sonra insanların en hayırlısı kimlerdir? Peygamberlerdir. Peygamberlerin en faziletlisi derecesi en yüksek olanı da Hz. Muhammed’dir. Peygamberlerden sonra “Sıddıklar”, ondan sonra “Şehitler”, ondan sonra “Sâlihlerdir” ki bunlarla berâber olanlar Naim Cennetlerinde ebediyyû’l-ebed mutlu olarak işte ölümsüz hayata kavuşan bahtiyarlar bunlardır. Kıymetli dostlarım, Hayatveren nurun dersleri keşif notları, irşâd notları isimli dersimiz şu anda Beyyine Sûresi gelmiş bulunmaktadır. Sizlere Beyyine Sûresi’nin de yüce öz anlamını verelim ve peşinden keşif notlarına geçelim.

Dakika 40:08

 

Yüce Allah Kur’an ile iki cihânda nur saçan, içi dışı nur olan ebediyyû’l-ebed Nur’un Alâ Nur olan kullarından eylesin ki bu nur îmân nurudur, İslam nurudur. Allah’a kul olmanın faziletidir. O faziletin nurudur ki lütfu ilâhî Allah’ın lütfu ihsânıdır. Şimdi sizlere Beyyine Sûresi ile dersimiz nur saçmaya, hayat vermeye devam etmektedir.

 

Elbette ki Beyyine Sûresi de Medine-i Münevvere döneminde indiğine dâir haberler olduğu gibi bunda ihtilâfta edilmiştir. Mekkî olduğu da rivâyetlerde vardır, âyet sayısı 8’dir, sıra numarası 98’dir.

 

Kıymetli dostlarımız,

 

İşte Cebrâil Aleyhisselâm (Lem yekün) Sûresi’ni yani Beyyine Sûresi’ni getirdi. Dedi ki “Ey Allah’ın Rasûlü, Rabbin sana bunu Ubey’e okumanı emrediyor” dedi. Hz. Peygamber de Ubey’e Cebrâil bana bunu sana okutmamı emretti” buyurdu. Ubey “Ben anıldım mı ey Allah’ın Resulü?” dedi. “Evet!” buyurdu. O da ağladı ve işte bu çok sahihtir. Ahmet Bin Hanbel’in de Buhari’de de Katâde’nin Enes Bin Mâlik (Radıyallâhu Anh)’den de şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Hazretleri Allah’u Teâlâ bana (لَمْ يَكُنِ الَّذ۪ينَ كَفَرُو)’yu evet sana okumamı emretti buyurdu. (Ve semmâ bî). “Allah benim adımı da mı andı?” dedi. “Evet!” buyurdu. Bunun üzerine Ubey ağladı, Buhârî’nin diğer iki rivâyetinde ise (Lem yekün) yerine Kur’an-ı Kerim denilmiştir. Şimdi Şanlı Sûre’nin Yüce nazmını, Yüce metnini size okuyalım, hem metninden, nazmından hem mânâsından feyiz almaya ölümsüz hayatveren nurun derslerinden feyiz almaya, keşif notlarından, irşâd notlarından feyiz almaya devam edelim.

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

 

لَمْ يَكُنِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِك۪ينَ مُنْفَكّ۪ينَ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُۙ﴿١﴾ 

رَسُولٌ مِنَ اللّٰهِ يَتْلُوا صُحُفاً مُطَهَّرَةًۙ﴿٢﴾

ف۪يهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌۜ ﴿٣﴾

وَمَا تَفَرَّقَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُمُ الْبَيِّنَةُۜ ﴿٤﴾

وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُوا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَ حُنَفَٓاءَ وَيُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُوا الزَّكٰوةَ وَذٰلِكَ د۪ينُ الْقَيِّمَةِۜ ﴿٥﴾

اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِك۪ينَ ف۪ي نَارِ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِۜ﴿٦﴾

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِۜ ﴿٧﴾

جَزَٓاؤُ۬هُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُۜ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ ﴿٨﴾

 

صَدَقَ اللهُ اْلعَظِيمُ (Allah’u-Ekber).

Dakika 45:34

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,

 

Bu yüce âyetlerin şu yüce mânâsının, nur saçan şöyle bir yüce anlamına bir bakalım;

 

1 – Kitap ehlinden ve müşriklerden (Hakk’ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi.

2 – (Bu delil), tertemiz sayfaları okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamberdir.

O Peygamber Hz. Muhammed’dir. Âlemlere Rahmet Peygamberi bütün çağların, milletlerin Peygamberi ki son Peygamber, Âhir zaman Peygamberi.

 

3 – O sayfalarda, en doğru hükümler vardır.

 

Şanlı Kur’an’ın bütün hükümleri en doğrudur. Çünkü Allah Kitâbı’dır, yepyeni kitaptır ve ebediyyû’l-ebed Allah’ın korumasındadır.

 

4 – Kitap ehli, ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.

5 – Hâlbuki onlar, dini sadece Allah’a tahsis ederek, Allah’ı birleyerek, ancak Allah’a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.

6- Kitap ehlinden ve puta tapanlardan kâfir olanlar, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır, onlar İnsanların en şerlisidir, dünyadaki insanların en kötüsü bunlardır. Her küfür ehli kötüdür bunlarda bunların en kötüsüdür.

 

7- İnanan ve güzel amel işleyenler de insanların en hayırlılarıdır.

 

8- Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır, Allah onlardan râzı olmuş, onlarda Yüce Allah’tan râzı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine saygı gösterene mahsustur. Ki-bu saygının temelinde gerçek bir İslam îmânı var ve Amel-i Sâlih var.

 

Çok kıymetli ve muhterem efendiler, İşte Yüce Rab bu âyeti kerimeler de, bu yüce âyetleri ile yüce mesajlar vermektedir. Kur’an-ı Kerim’i dinleyen anlayan Allah’u Teâlâ’yı anlayan, dinleyen kişidir. Kur’an-ı Kerim’i anlamayan, dinlemeyen kişi, Allah’u Teâlâ’ya âsîdir. Onun için hayatveren nurun dersleri Kur’an-ı Kerim’in bizzat kendi dersleridir. Bu okulda hepimiz okuyup, mezara kadar îmân ve amel diplomasını sapasağlam alıp berzahtan mahşere Allah’ın huzuruna gelmek için hazırlanalım. Ölüm, hak ve gerçektir. Ölüm Dünya ile ahiret arasında bir kapıdan geçmektir.

 

Dakika 50:01

 

Bir köprüdür, ölümsüzlüğe geçişin adıdır, onun için Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu hayat tarzı, Allah’u Teâlâ’nın emirleri ile uyum sağlamaktır. Batı ile Doğu ile kuzey ile güney ile uyum sağlayıp da Allah’la (Celle Celâlüh) Allah’ın emirleri olan Muhammedî şeriatla uyum sağlamayanların vay hâline! Duyduk duymadık demeyin!

 

Kıymetli dostlarım,

 

Kur’an-ı Kerim’de “Tıval-i Mufassal”, mufassal yani uzun sûreler. Bunlar Tıval-ı Mufassal Hucûrat Sûresi’nden Bürûc Sûresi’ne kadar olanlara Tıval-ı Mufassal deniyor. “Evsat-ı Mufassal” da Bürûc Sûresi’nden (Lem yekün) yani bu Beyyine Sûresine kadar olan sûrelere de Evsat-ı Mufassal deniyor. Bu Beyyine Sûresi’nden Kur’an-ı Kerim’in sonuna kadar olan bu kısa sûrelere de “Kısarı Mufassal” denmektedir. Fıkıh kitaplarımız da, o kıymetli fâkihlerin eserlerindeki Allah hepsine çok rahmet eylesin. Sabah ve öğle de sabah ve öğle namazlarında Tıval-ı Mufassal miktarınca Kur’an-ı Kerim okumak faziletlidir. İkindi ve yatsı namazlarında Evsat-ı Mufassal miktarınca Kur’an-ı Kerim okumak bu namazlar da fazilettir. Akşam da yani akşam namazında Kısarı Mufassaldan veya o miktarca okumak güzel görülmüştür, fazilettir, sünnettir. Hâcet, zarûret hâli müstesnâdır. Öyle anlar olur ki bir hâcet hâlin olur, zarûret hâlin olur, o zaman istediğin gibi okursun. Fakat normal ve müsait ortamlar da bu fazileti kaçırmayın bilhassa imam bulanlar buna dikkat etsin. Cemaat de zaten imama iptida eden cemaate cemaat denir. İmam, Muhammedî şeriatla tamamen onu benimsemiş onu öğrenmiş, onu yaşıyor. Öyle bir imama da cemaat tâbî olacaktır. İmam tamı tamamına Muhammedî şeriata Şeriat-i Muhammedî’yeye ye tâbî olacak ve cemaat de öyle bir imama tâbî olacaktır. Peşinde imamın namaz kılıp da imamına muhalefet edenler hem de İslam’ı bilmeyenler, bunlar imama tâbî olmuş olmazlar, imamla namaz kılmış da olmazlar. Bunlar sportif yatıp kalmışlardır, bugün bu tür cemaatlere de rastlamaktayız. İmam dönse de bu cemaatten bazılarına Muhammedî şeriatın bir hükmünü anlatsa o cemaat de bir gruba bağlı, grubunun görüşüne de ters düşse Kur’an’ın emri Kur’an’ın kendisi, grubundan yana hareket edip Kur’an’a karşı çıktığı zaman o cemaat, kişinin îmânı bile yoktur. Ne namazından bahsediyorsunuz boşa yatıp kalkıyor adam. Allah bunlara Müslüman olmayı nasîb eylesin, Kur’an-ı Kerim’in yerine kimse konmaz.

 

Dakika 55:02

 

Muhammedî şeriatın yerine kimse konmaz. Allah’ın yerine başka ilâh olmadığı için başkası ilâh kabul edilmez. Peygamberin yerine başkası peygamber konmaz, sen birilerini gitmişsin liderini, önderini veya şunu veya bunu peygamberin yerine koymuşsun, onların sözlerini de Kur’an-ı Kerim’in yerine koymuşsun, kendinde bu işi bilmiyorsun. Ok gibi de Kur’an’a karşı çıktığını da bilmiyorsun ve kendini de Müslüman zannediyorsun. Yapma! Muhammedî şeriatı İlmel yakîn, öğrenmeye çalış. Ondan sonra Aynel yakîne, Hakka’l yakîne, istesen de istemesen de seni alıp götürecekler. Şimdi ölüm var mı? Kesin, biliyor musun bunu. Kesin öleceğini biliyor musun? Kesin biliyorsun gafletin, câhilliğin var ama kesin öleceğini biliyorsun. Çünkü ölenleri görüyorsun, ölmeyen kimse yok, ölmeyecek kimse de yok Allah’tan başka. Öyleyse öleceğini bilmek İlmel yakîndir kesin bir bilgidir. Başka türlü olması imkân ve ihtimâli yoktur öleceksin. Ölen kişi yoktan yaratılmıştır, yoktan yaratılan dirilecektir, diriltilecektir, ölmeye başladın can çıkmaya başladı, Azrâil’in görevli melekler geldi, ölüm Melekleri canını alıyorlar. Gözünden perde kalkmaya başladı, bu da Aynel yakîndir. Bak İlmel yakîn, Aynel yakîne öldün ölümün gerçekleşti. Ölüm denilen o olay başına tam geldi. Öldün işte bu da Hakka’l yakîn. Kur’an-ı Kerim’in bütün ilimleri İslam’daki Muhammedî şeriatın bütün ilimleri İlmel yakîndir, vahye dayalı olan ve tevâtür ile bize gelen her ilâhî emir İslam’da İlmel yakîn kesindir, şek ve şüphesi yoktur, bozulma şansı da yoktur. Şimdi birileri işte âhâd haber diyor, şu haber bu haber diyor. Hadis-i şeriflerin sıhhatine bakmıyor, kendine gelen haberin zayıflığına güçlülüğüne de bakmıyor. Kendi neye saplandıysa onu müdafaa ediyor, onun borusunu öttürüyor. Şimdi kendi görüşünü bildiğin kadar, muhaliflerin görüşünü de ilmî tetkiklerle akademik araştırmalarla araştır. Bizim âlimlerimiz çok güzel çalışmışlardır. Fâkihlerimiz çalışmış, müçtehitlerimiz çok güzel çalışmışlar. Müfessirlerimiz, muhaddislerimiz çalışmışlar. O Akâid kelâm âlimlerimiz güzel çalışmışlardır. Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat âlimleri o ekol de ta mezara kadar çok başarılı çalışmışlar, okumuşlar, okutmuşlardır. İşte mezhep budur, Muhammedî okulda okuyan o Yüce İslam’ı iyi bilen ve insanlara da öğreten o değerli müçtehitlerin okulu işte mezheptir. Bilenlerin ilminin yolunu takip etmektir. Mezhep âlemini Allah’ın yerine, Peygamberin yerine koymak değil, İslam’ı bilen zât-ı muhteremlerin o ilmi ile hareket etmek, bilenle bilmeyenin hareket etmesidir. Bilmeyen bilene tâbî olacaktır. Mezhepler Muhammed’i okuldur. Müçtehitler bu işi okumuşlar, o okul da mezara kadar okumuşlar okutmuşlar. Biliyorlar bu işi, mezhep karşıtı güçler ne yaptıklarına dikkat etsinler. Muhammedî okul, Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat okuludur.

 

Dakika 1:00:08

 

Bu kıyâmete kadar devam edecek olan bir okuldur. Müçtehitler bu Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat ekolünde Yüce İslam’ı iyi bilen, iyi öğreten, iyi okuyan, iyi okutan bunlar işte ve bu yolda kıymetli eserler vermişler. Bir Hanefî ekolünde ki müçtehitlerin İslam anlayışı ile üç kıtada asırlar İslam adâleti tecellî etmiştir. Ehl-i Sünnet müçtehitlerinin, fâkihlerinin, onların İslam hukûkunun güzel okumuşlar, güzel öğretmişler ortaya İslam hukûkunun üç kıta üzerinde uygulamışlar 14 asır. Sen şimdi çıkmışsın daha dün, seni kimin kullandığını bile bilmeden Ehl-i Sünnet âlimlerine hak mezheplere, onun ekolüne karşı çıkıyorsun. Dikkat et! Seni kim kullanıyor? Daha senin kendine bir bak, kendini gözden geçir. Hattâ sana ben şunu tavsiye ederim, senin öyle sakat tarafların var ki Müslüman olmaya çalış. Çünkü bilenleri devreden kaldırırsan, Kur’an-ı Kerim’i biliyor bu Ehl-i Sünnet ekolünde ki müçtehitler o âlimler. Kur’an’ı müçtehitleri ve bilenleri eğer sen ortadan kaldırıp Kur’an-ı Kerim’i bilmeyenlerin eline bırakıp, o zaman başıbozukluğu istiyorsan bu dine ihânet eden en büyük hâin sensin, bunu da unutma, dinsizliğe köprü işte. Bunun için el-Kevserî gibi âlimlerimiz mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür demiştir. Yine Ramazan el-Bûti gibi zatlar da mezhepsizlik en büyük bid’attir, şeriatın önünde en büyük engel, en büyük bid’at mezhepsizliktir demişler. Mezhep nedir? Bak tarifini yaptık. Mezhep; Hz. Muhammed’in ortaya koyduğu Yüce İslam’ın bilenlerin okuludur. Müçtehitlerin, İmâm-ı Âzâm Ebû Hanife’nin bir ekolü oradan nice müçtehitler yetişmiş. Bunlar İslam’ın okulunda okuyan insanlığı da okutan zât-ı muhteremlerdir. Ebû Hanîfe Okulu budur, Mâlik ekolü budur. Şâfiî, Hanbelî ekolü budur. Sen kimsin? Sen, bunlara karşı çıktığın zaman neye karşı çıktığını biliyor musun? Kur’an-ı Kerim’i bunlar iyi biliyorlar. Bu Hz. Muhammed’in Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat ekolünde ki okul da okuyan müçtehitler, 14 asırdan beri bunların eserleri meydan da, bunların Kur’an-ı Kerim’i nasıl anladıkları, nasıl anlattıkları da meydanda. Sen anlamamışsan bunu doğru, senin kafanda sakatlık var. Bunu doğru anla, bugün o müçtehitlerin, o fâkihlerin, o müfessirlerin, o muhaddislerin (Rahmetullâhi Aleyhim Ecmaîn) bütün İslam âlimlerinin hattâ niyeti hâlisâne olup da yanılanlarında Allah hepsine rahmet eylesin. Bir müçtehidin yanılması da mukadderdir. Biz mezhepteki kişileri tâbû hâline getirmiyoruz. Bizim burada övdüğümüz, sahip çıktığımız bir şey var. Bizim buradaki sahip çıktığımız onların ilmi mükemmeldir, Kur’an-ı Kerim’i güzel biliyorlar.

 

Dakika 1:05:00

 

Kelime, kelime Kur’an ı Kerim’in anlamlarına şöyle bir keşfet. İyi anla Kur’an-ı Kerim’i, bütün cepheleriyle anla. O müçtehitleri sen hayranlıkla karşılarsın. Allah onlara ilim vermiş, müçtehit olmuşlar, yeryüzünden Arş’ı Âlâya doğru dört tane ilmin direkleri dikilmiş. Sağlam mı sağlam dilekler dikilmiş. Bunlar İslam’ı bilen bir aynı zamanda İslam’ın okulunda iyi okumuş zât-ı muhteremler. Bunlar o çağında büyük filozoflarıydılar, bu çağında gerçek İslam filozofları kâşifleridirler. Onlar benim anlattığımdan daha kıymetli kişilerdir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’i, sünneti, icmâyı, kıyası doğru değerlendiren müçtehitlerimizin sayısı çoktur. Ehl-S sünnet ekolü budur, mezhep anlayışı da budur. İslam okulunda iyi okuyanların, iyi okutanların işte izlediği metot ve sistemdir mezhep, ilmi iyi bilenin, ilmi ile hareket etmektir. Sen bu dördüne de karşı çıktığın zaman ne yapmak istediğine bak, o zaman İslam birliğini bölen parçalayan sensin. Bilenleri devreden çıkarıp, bilmeyen câhilleri müçtehit naylon müçtehit taslaklarını ortaya çıkaran sensin. Namazsız, abdestsiz, taharetsizleri müçtehit yerine koymaya çalışan sensin. Bu birliği dağıttıktan sonra İslam nizâmının Muhammedî şeriatın önünde en büyük engel de sensin. Hilâfet ordularına silah çekip, Müslüman askerleri o ajan emperyalistlerin ile birlikte hareket eden, Müslümanlara silah çeken, kılıç çeken, Müslüman kanı akıtan, hâinlere dikkat et. Oyuna gelme! Bunların her birisine İslam’ın azılı düşmanları kral yaptı. Bunları bey yaptı, bunları bürokrasinin içinde önemli kadrolara getirdi. Her birine bir mevki makâm verdi. Niye? Müslümanları İslam birliğini böldüler, parçaladılar düşmana yardım ettiler de onun için. Bunları düşman ödüllendirdi, hâlâ ödüllendiriyor. Bunlar dünya da barışın, adâletin, hukûkun üstünlüğünün karşısındaki zâlimlerdir. İslam Birliği, İslam kardeşliği, dünyada ki evrensel barış, sosyal adâlet ve evrensel merhamet Yüce İslam’ın kendisidir. Mikropları yaşatacaksın, insanları öldüreceksin. Zâlimden yana olmak demek bu demektir. Mikropları üretmeye çalışan, insanları öldüren, mikrop üreticisi. Cehâlet mikrop üretmektir. İlim irfân ise insanlığı mutlu yaşamasına çalışmaktır. İşte kıymetli dostlarımız, bu konuya da böyle değindikten sonra hedefimiz de sadece yanlışlar vardır. Şahıslar yoktur, çünkü şahıslarla bir işimiz yok. Biz yanlışlarla savaşalım birlikte doğruluk dünyanın tepesine hâkim olsun, dünya da herkes mutlu olsun. İslam dünya da herkesi kurtarmaya gelmiştir.

 

Evet, bu gerçeği de duyurduktan sonra Hz. Ömer Ebû Mûsâ el-Eş’ari’ye sabah öğle Tıval-ı Mufassaldan oku diyor.

 

Dakika 1:10:04

 

Çünkü o Ebû Mûsâ el-Eş’arî gönderdiği yerde vâlîdir ve namaz kıldırıyor cemaatine. İkindi yatsı namazlarında Evsat-ı Mufassaldan oku, akşam namazında Kısarı Mufassal ile namazları kıldır. Bunları oku diye o Emîr’ül-Mü’minîn Hz. Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) vâlîlerine bilhassa Ebû Mûsâ el-Eş’arî böyle yazdığı delillerle ortaya konmuştur. Mufassal 7’sinin yedide birine denir. Hanefîler Hucûrat ’tan başlar, Dürrü’l-Muhtar, Bürûc Sûresi’ni tuvalden saymışlardır. Hanefî ekolünde ki büyük âlimler, (Lem yekün) Sûresi’ni de bu Beyyine Sûresi’ni de evsattan saymışlardır. İbn-i Âbidîn’e baktığımız zaman bu da teferruatlı bilgiler verilmektedir. İbn-i Âbidîn biliyorsunuz ki kıymetli bir fıkıh kitabıdır ve Hanefî ekolünde ki büyük âlimler yazmışlar ama bütün müçtehitlerin görüşlerine de yer vermişlerdir. Bu gerçekte duyurulduktan sonra bunlardan ehli kitaptan küfürleri yani Allah’a, Kur’an-ı Kerim’e, Rasûlullah’a Yani Hz. Muhammed’e îmân etmemeleri, inkâr etmeleri, Tevrât’a, İncîl’e de küfür anlamındadır. Çünkü Tevrât’a inansalardı, İncîl’e inansalardı, Kur’an-ı Kerim’e de inanacaklardı. Mûsâ’ya Îsâ’ya inansalardı Hz. Muhammed’e de kesin inanırlardı. Çünkü Mûsâ Aleyhisselâm, Îsâ Aleyhisselâm Hz. Muhammed’i haber verdiler. Tevrât ve İncîl Hz. Muhammed’i haber verdi. Bütün özelliklerini Tevrât’ta İncîl’de Allah bildirdi. Kimi? Hz. Muhammed’in bütün özellikleri Tevrât’ta yazılı, İncîl’de de yazılı. İncîl’e Tevrât’a inanmayan insanlar Kur’an’a da inanmadılar ve Mûsâ’nın yolundan Îsâ’nın yolundan sapanlar Hz. Muhammed’e de inanmadılar. İstisnâlar hâriç.

 

İşte müşrikler Allah’tan başkasına ilâhlık isnâd etmeleridir. Allah’tan başka ilâh yoktur. Birilerini ilâhlandırdığın müddetçe birilerine ilâh sıfatı vermeye kalktığın müddetçe şirkten kurtulamazsın. Şirk ile de ebedî cennete giremezsin. Politeistler Allah’ın Zât’ının birden fazla olduğuna inananlardır. İşte bu tam şirktir, Nâziât Sûresi 24’te Firavun ne demişti?                              (أَنَا۠ رَبُّكُمُ ٱلْأَعْلَىٰ). “Ben sizin en büyük Rabbinizim” demişti. Bugün dünya da firavunlar çoğalmıştır. Nefisleri ilahlaştıran, zihniyetin tanrısı çoktur. Her biri bir firavundur.

 

Dakika 1:15:00

 

Kasas Sûresi 38’de “Kendinden başka ilâh tanımayan Firavun gibiler ki kendi arzularını ilâh edinenler Allah’tan başka bir şeye tek başına veya ortaklaşa ilâhlık payı verenlerin hepsi müşriktir. Zâtın birliği ile sıfatın çokluğu böyle değildir. Yüce Allah Zât’ında birdir, sıfatlarında da birdir. Esmâsında da birdir. Her şeyinde Yüce Allah birdir, O’nun sıfatlarının çok olması Zât’ının yüceliğini anlatmak içindir. Zât’ını tanıtıyor sana, Zât-ı birdir ama o zatı anlatan bütün sıfatlarında anlattığı O bir tek Zât-ı sana tanıtmak içindir. Bunun için Zât ’ın birliği ile sıfatın çokluğu öyle değildir. Şirk Allah’ın Zât’ında cüz-i veya küllî çokluk inancıdır. Allah’u Teâlâ’nın Zât’ında ne cüz-i ne de küllî çokluk düşünülemez, Allah Zât’ında birdir. Sıfatlarının tamamı esmâsı da O yüce bir olan Zât’ının yüceliğini anlatan sıfatlardır ve esmâsıdır. Bunun için burada el ile tüm müşrikleri içine alır. Ahde yoranlar, puta tapanlara tahsis etmişler. Vâkıâ Sûresi 79’da Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim hakkında da ne diyor: “Ancak temiz olanlar, Şanlı Kur’an’a dokunabilirler”. Yani Kur’an-ı Kerim’e abdestle dokunun, temiz olarak dokunun. Zâhirinden dört mezhep böyle anlamıştır. Dört mezhebin ekolünde ki bütün âlimler böyle okumuş, böyle okutmuşlardır. Bugün birileri çıkmış Kur’an-ı Kerim’e abdestsiz dokunulur diyor. Bunlara prim vermeyin, Kur’an-ı Kerim Allah’ın Kitâb’ı, ona saygı gerek. Abese Sûresi 13 ve 16’ncı âyetinde de “Tertemiz yüce makâmlar da mukaddes sahifeler de yazılı bir öğüttür Kur’an-ı Kerim” diyor. Dikkat et! “Tertemiz, yüce makâmlar da mukaddes sahifeler de yazılı öğüttür Allah’ın Kitâb’ı Kur’an-ı Kerim”. Buna abdestli olarak dokunulur, saygı gösterilir. Hem kendine hem lafzına, hem mânâsına, hem hükümlerine her şeyine. Oradaki yazısı mürekkebi kâğıdı nedir? Onun dışında elbisesi gibidir harflerin o harflerin içinde nedir? O yazılan mürekkeple yazılan harflerin içinde bile Yüce Allah’ın o harflerle sana tecellî eden bir kelimesi yok. Kelimeleri var, o harflerin içinde o. O harfleri bir elbise kabul edersen o mürekkebi kâğıdı, onun içinde “Kelâmullah” var. Şimdi sen elbiseye bakacaksın içindekine saygı göstermeyeceksin öyle mi? Hiç olacak bir şey değil, Kur’an-ı Kerim’e abdestsiz dokunulur diyenlerin zâhirde yanıldıkları gibi manada da yanıldıkları görülmektedir. Bu yanılgılardan hangimizde ne varsa yanılgıdan vazgeçmeli doğruyu kabul etmeliyiz.

 

Dakika 1:20:03

 

Kur’an-ı Kerim’e saygısızlığı, abdestsiz dokunmayı, bir ilim diye millete görüş diye millete dayatmak doğru değildir. Hak yazıları, temiz sayfalar içinde bozulmaz kitaplar. “Tevrât’ta, İncîl’de ki son Peygamberi bekliyoruz” diyorlardı. Kim? Yahûdîler Hristiyanlar. Hz. Muhammed’i bekliyorlardı, Çünkü Tevrât’ta İncîl’de Hz. Muhammed yazılıydı. “Onu bekliyoruz” diyorlardı, Hz. Muhammed gelince inananlar hariç öbürleri küfre saplandılar. Bugünkü dünyaya bir bakın, bugünkü dünya da Hristiyanlık, Yahûdîlik niye var? Bunun sebebi Tevrât’a ve İncîl’e inanmadıkları için bunlar bugün var. Mûsâ’nın Îsâ’nın yolundan saptıkları için var. Eğer Mûsâ’ya Îsâ’ya (Aleyhimüsselâm), Tevrât’a İncîl’e inansalardı Hz. Muhammed’i Tevrât haber verdi, İncîl haber verdi, Mûsâ haber verdi, Îsâ müjdelemeye geldi özel olarak. Ne oldu bugün? Adamlar Muhammed’i bekliyoruz diyen işte Hristiyan Yahûdî âlemi, Ehl-i kitap denilen kişiler, Hz. Muhammed gelince ne yaptılar? Küfre saplandılar. Kur’an-ı Kerim’i de Hz. Muhammed’i de inkâr ettiler. Müslüman olanlar hâriç tabi. Fakir, fâsık, vâize, zengin olmadıkça bu hâlimden ayrılmam demiş. Zengin olmuş, kötülüğünü daha da arttırmış. Bakın, birileri hep böyle der. Fakir, fâsık, vâize zengin olmadıkça bu hâlimden ayrılmam demiş, zengin olmuş kötülüğünü daha da arttırmış, bugün de böyle diyenler var o gün de vardı. Yani zengin olsam şunu yaparım bunu yaparım diyenler var. Zengin olunca azıp kuduranlara bakın, Allah’a O’nun Muhammedî şeriatın hükümlerine kafa tutanlara bakın. Tepeden bakanlara bir bakın. İşte dediklerinin tersini yaptılar. Kıymetli dostlarım, Kâdî Abdülcebbâr delil diyor gelince de ayrılacak değillerdi diye anlam vermiş. Hattâ bu mânâ da değildir. Hattâ bu mânâ da değildir, Fahrur Râzî buna karşı çıkmıştır. Şanlı Peygamber gelinceye kadar faziletini anıp duruyorlardı. Yani çünkü Hz. Muhammed’i Tevrât övüyordu. Bütün sıfatları ile övüyor özelliklerini bildiriyordu, İncîl de böyleydi, şimdi bekliyorlardı Hz. Muhammed gelsin Âhir zaman Peygamberi de Müslüman olalım diye, gelince durum tersine tam tersini yaptılar. Gelince de bir kısmı mü’min bir kısmını inkâr ettiler ve küfre saplandılar. Eski inançlarının çürüklüğünü gördüler, sarsıldılar, perişan oldular. İnfikâk yapışmış iken ayrılması… Şimdi bir yanlışa insanlar yapışmışsa oradan ayrılması Allah’ın hidâyetine bağlıdır, kolay bir iş değildir.

 

Dakika 1:25:00

 

Ebû Cehil ne yaptı? Şirkine iyi sarıldı küfrüne ve kelle gitti, Peygamber düşmanı olarak geberdi gitti cehenneme, onun gibi adamlar niceleri. Tefrika dağılmaktır, İslam dünyayı bir bütün görür, çünkü hepsi Allah’ın mülküdür. Bütün insanlar Allah’ın kullarıdır, İslam dünyayı evrensel olarak bir bütün görür. Gerçekte birleşmeyi dünyaya evrensel barışı hukûkun üstünlüğünü ve ruh birliğini, Gâye birliğini dünyaya İslam getirmiştir. Bölücülük gerçeği kabul etmemektir, irtica hakîkate karşı çıkmalıdır. Allah’ın ilkelerine karşı çıkanlar bölücüdür, mültecidir, bağnazdır, çağdışıdır. Bakara Sûresi 89, “Müşriklere zafer istiyorlardı.” Gelince onu ne yaptılar? İnkâr ettiler. Şimdi müşriklere karşı ehli kitap ne yapıyordu? Yani Yahûdî, Hristiyanlar müşriklere, putperestlere karşı zafer istiyorlardı. Yani O Peygamber Âhir zaman Peygamberi gelsin de biz muzaffer olalım diyorlardı. Ne yazık ki o Şanlı Peygamber gelince hem o Peygamberi, hem Kur’an-ı Kerim’i inkâr ettiler, inanmadılar. Bakara Sûresi 89 da bu bildirilmektedir ve emsali âyetlerde de bulunmaktadır. Şöyle dua ediyorlardı? Bakın Muhammed’i bekleyen Hristiyanlar yani ehli kitap Yahûdîleri ve Nasranîler;

 

(Allahümmeftah Aleynâ vensurnâ binnebiyyil mebûsî fi âhiriz-zeman)-Allah’ım bize fetih nasip et, Âhir zaman da gönderilen Peygamber hürmetine bize yardım et diyorlardı. Hz. Muhammed’in hürmetine Allah’a dua ediyordu Ehl-i kitap yani Yahûdî, Hristiyanlar. Onun zuhuru yaklaştı diyorlardı, gelince de küfre saplandılar ve inanmadılar. Bugünkü dünyanın hâline bir bakın.

 

Dakika 1:28:19

 

(Visited 58 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}