[jw7-video]

396- Tefsir Ders 396 hayat veren nurun keşif notları

396- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 396

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(Hac Sûresi 1’inci Âyet-i Kerime’den 37’nci Âyet-i Kerime’ler)

 

‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ Rasûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ecmaîn’’

‘’Bismillahi Zişân azimû sultan şedidül burhan kaviyyül erkâm MâşâÂllah’u kân Eûzubillahi min külli şeytani insün ve can’’

 

Kıymetli izleyenler,

 

Dersimiz Hac Sûresi ile devam etmektedir. Bu sûre-i celile de Medine döneminde inmiş fakat bazı âyetleri Mekkî’dir dolayısıyla bu sûrenin Mekkî ve Medenî konusunda ihtilâf edilmiştir. Âyet sayısı 78’dir, fakat uzun âyetlerin birkaç âyete bölünmesiyle âyet sayısı değişebilir ama aslında tek bir noktası bile değişmez. Bunun için Hac Sûresi bizlere Yüce Allah’u Teâlâ’nın nice hikmetlerini açıklamaktadır diğer yüce âyetler ve sûrelerde olduğu gibi.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْۚ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظ۪يمٌ﴿١﴾

يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّٓا اَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارٰى وَمَا هُمْ بِسُكَارٰى وَلٰكِنَّ عَذَابَ اللّٰهِ شَد۪يدٌ﴿٢﴾

 

(Sadakallâhülazîm)

 

Ey insanlar! Yüce Rabbimiz diyor ki bize: Ey insanlar! Bütün insanlık âlemine Cenab-ı Hak bu yüce kelâmını yüce fermanını duyuruyor. Ey insanlar! Rabbinizden sakının, O’nun emirlerine itaat edin sakın isyân etmeyin gerçek Müslüman olun. Şüphesiz o kıyâmet gününün sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Kıyâmet zelzelesi korkunç bir zelzeledir, tariflere sığmaz. Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirdiğinizden geçer. Ve her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları hep sarhoş görürsün, hâlbuki sarhoş değillerdir. Fakat Allah’ın azâbı çok şiddetlidir. Kadın kucağındaki çocuğu bırakmış haberi yok atmış. Niye? Kıyâmet zelzelesi çok şiddetlidir. Hamile kadınları çocukları hep düşürmüşler insanlar hep sarhoş. Bu hangi sarhoşluk? Allah’ın azâbı çok şiddetlidir de onun için.

 

Dakika 5:00

 

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ﴿٣﴾

كُتِبَ عَلَيْهِ اَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَاَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْد۪يهِ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ﴿٤﴾

 

İnsanlardan bazıları Allah hakkında bir bilgisi olmadığı hâlde tartışır da her azılı şeytanın ardına düşer. (O şeytan ki) hakkında şöyle hüküm verilmiştir; Şüphesiz kim onu dost edinirse, o muhakkak onu sapıtır ve doğruca cehennem azâbına götürür. Şeytanın dostluğu budur kişiyi cehenneme götürür. Şeytan dostluğu nedir derseniz? Gerçek İslam îmânın ve Amel-i Sâlih’in yok da Allah’a itaat etmiyorsan Yüce Allah’ın emirlerinin tersini yapıyorsan bu şeytana itaattir.

 

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنْ كُنْتُمْ ف۪ي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَاِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْۜ وَنُقِرُّ فِي الْاَرْحَامِ مَا نَشَٓاءُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلاً ثُمَّ لِتَبْلُغُٓوا اَشُدَّكُمْۚ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفّٰى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ اِلٰٓى اَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْـٔاًۜ وَتَرَى الْاَرْضَ هَامِدَةً فَاِذَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَٓاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَاَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَه۪يجٍ﴿٥﴾

 ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّهُ يُحْـيِ الْمَوْتٰى وَاَنَّهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ﴿٦﴾

 وَاَنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ لَا رَيْبَ ف۪يهَاۙ وَاَنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ﴿٧﴾

 

Ey insanlar! Yüce Rabbimiz bütün insanlık âlemine bakın ne diyor; Kur’an-ı Kerim bütün insanlığın Kitâbı’dır, Hazreti Muhammed bütün milletlerin Peygamberidir. Onun için Kur’an-ı Kerim’den; “Ey insanlar!” diyor. Eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz… Cenab-ı Hak şüphecilere diyor ki: Eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz, (bilin ki) ne olduğunuzu size açıklamak için şüphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra bir alakadan, sonra yapısı belli belirsiz bir parçasından yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir çocuk olarak dünyaya gelmemizi takdir ederiz ve bir çocuk olarak dünyaya doğarsınız. Sonra sizi olgunluk çağına erişmeniz için bırakırız. Bununla beraber kiminiz öldürülür kiminiz de önceki bilgisinden sonra, hiçbir şey bilmemek üzere, ömrünün en fena zamanına ulaştırılır. Yani düşkün ihtiyarlık, bunaklık gelir.

 

Dakika 10:00

 

Bir de yeryüzünün görünsün ki kupkurudur; fakat biz onun üzerine su indirdiğimiz zaman, harekete geçer, kabarır ve her güzel çiften bitkiler bitirir. İşte bunlar gösteriyor ki, Allah şüphesiz haktır. Şüphesiz ölüleri O diriltir ve O her şeye kâdirdir. Kıyâmet ise şüphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir şeksiz şüphesiz. Cansız topraktan bir canlıyı yaratmak bir ölüyü diriltmekten daha fazla bir gücün olmasını gerektirdiği de hiç şüphe yoktur. Çünkü bir ölü dirilecek daha önce yaşamış ama bir toprak kupkuru toprak can yok hiçbir şey yok bir kuru topraktan bir varlık yaratıyor insan gibi mükemmel bir varlığı. Bunu yaratan bütün âlemleri yoktan yaratan ölüyü diriltmez mi? Ey gâfil, ey câhil kendime gel! Sana verilenleri inkârda kullanma îmânda, İslam’da, hakta kullan da gel bir îmânlı Müslüman ol. Cenab-ı Hak ne diyor; Sonra sizi bir nutfeden meniden daha doğrusu menideki tohumundan (ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ) sonra bir alakadan yani erkeğin spermasının kadının yumurtacığını aşıladıktan sonra bir kan pıhtısı şeklinde görünen bir maddeden (ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ) sonra yapısı belli belirsiz bir çiğnemlik bir et parçasından yarattık (لِنُبَيِّنَ لَكُمْۜ) ki, size bunu açıklayıp bildirelim diye. Yüce Allah doğruları söylemekten çekinmez. Tedriç kânûnuna şöyle bir bak ortada bir tedriç kânûnu bulunmaktadır. Cenab-ı Hak derece, derece bir tedrîci olarak yaratıyor istediği zaman birden de yaratmaya her şeye kâdir. Ama öyle dilemiş öyle yaratıyor insanların anlamasına daha müsait olduğu görünüyor birde her şeyi hikmetle dolup taşmaktadır. Çağımızım bu konudaki bilimsel teorilerine de bakın ne diyor uygun düşmektedir. (وَتَرَى الْاَرْضَ هَامِدَةً) “Yeryüzünü yanmış kül olmuş görürsün.” Ama peşinden ne oluyor; Cenab-ı Hak yeryüzü yeşilleniyor. Buna göre yer küresi vaktiyle yanar bir ateş kütlesi olduğundan zamanla sönmüş olan toprak esas itibari ile yanıp sönmüş bir ateşin kül hâlindeyken katılaşıp tortullaşmasından ibârettir ki hayatın son derece zıttıdır hayat olmayan bir ortamdır. (فَاِذَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَٓاءَ) Böyleyken üzerine suyu indirdiğimiz vakit o yanmış olan toprak harekete geçmekte. Yani atomları ve elementleri bir canlanma gücünü ortaya koyarak canlılığın en açık bir belirtisi olan bir sarsıntıyla harekete geçmekte (وَرَبَتْ) ve koparıp gelişmekte (وَاَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَه۪يجٍ) her güzel çiften bitkiler bitirmektedir.

 

Dakika 15:32

 

(ذٰلِكَ) O,( بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ) Allah’ın hak olduğunu varlığının gerçek ve değişmez olduğunu (وَاَنَّهُ يُحْـيِ الْمَوْتٰى) ve ölüleri O’nun dirilteceğini (وَاَنَّهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ) ve O’nun gerçekten her şeye kâdir olduğunu (وَاَنَّ السَّاعَةَ) ve gerçekten o saattin sarsıntısı korkunç bir şey olan o dehşetli vakit dünyaların dünyasını başlarına yıkacak olan kıyâmetin (اٰتِيَةٌ) geleceğini göstermek içindir. Ey dünyalılar! Bu dünyayı inkârcının, küfrün, şirkin, zulmün tepesine bu dünyayı Allah yıkacak kaldırıp mezardan büyük mahkemeye getirecek sırat köprüsünün üstüne seni çıkaracak. Altın cehennem karşıya geçmek şartıyla cennet îmân ve Amel-i Sâlih’in İslam’ın, îmânın, Kur’an’ın olmadığı müddetçe ne “Sırat ’tan” geçebilirsin ne büyük mahkemeden beraat edebilirsin kurtulma şansın yok. Îmân et îmân Müslüman ol. Allah ne dediyse haktır ne diyecekse haktır çünkü Allah mutlak hak varlıktır. (C.C) (لَا رَيْبَ ف۪يهَاۙ) Bunda şüphe yoktur. (وَاَنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ) ve şüphesiz Allah kabirlerde yatanları tekrar diriltecektir.

 

 

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍۙ﴿٨﴾

ثَانِيَ عِطْفِه۪ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِۜ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذ۪يقُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ عَذَابَ الْحَر۪يقِ﴿٩﴾

ذٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَاَنَّ اللّٰهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ۟﴿١٠﴾

 

Yüce Rabbimiz bak ne diyor; İnsanlardan kimi de vardır ki ne bir bilgiye, ne bir delile, nede aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışır. Bakın bu hiçbir konuda insan bilmediği konuda tartışamadığı gibi Allah hakkında yalan yanlış hiçbir konuda tartışmaya giremez bu da küfrün cehâletin bu eli beratlısıdır ve tam bir cehli mürekkeptir. Allah yolundan şaşırtmak (saptırmak) için büyüklük taslayarak (tartışır). Dünyada ona bir rezillik vardır. Kıyâmet gününde ise ona cehennem azâbını tattıracağız diyor Cenab-ı Hak. Ona “Bunlar, senin ellerinle kazandığın günahlar sebebiyledir” denir. Şüphesiz Allah kullarına zulmeden değildir adâletini uygulayandır.

 

 

Dakika 20:13

 

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللّٰهَ عَلٰى حَرْفٍۚ فَاِنْ اَصَابَهُ خَيْرٌۨ اطْمَاَنَّ بِه۪ۚ وَاِنْ اَصَابَتْهُ فِتْنَةٌۨ انْقَلَبَ عَلٰى وَجْهِه۪۠ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةَۜ ذٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُب۪ينُ﴿١١﴾

يَدْعُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُۜ ذٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَع۪يدُ﴿١٢﴾

 

Yüce Rabbimiz: İnsanlardan kimi de Allah’a bir yar kenarındaymış gibi ibadet eder dil ucuyla, eğer kendisine bir iyilik gelirse ona yatışır. Yani rant için yapar menfaatine uygunsa, ve eğer başına bir belâ gelirse yüzüstü dönüverir. Dünyayı da âhireti kaybeder. İşte apaçık kayıp budur. Hayat imtihandır imtihanların her türlüsünü kazanmak zorundasın. Menfaatine uyarsa Müslümansın uymazsa sırt döneceksin öyle mi? O zaman dünya da rantınla mezarı, mahşeri, cenneti ebedî kaybedersin. İslam iki cihânı kazandırandır bunda şüphe yoktur. Aklını başına al! Cenab-ı Hak ne diyor;  dünyayı da âhireti de kaybeder, işte apaçık kayıp budur.

 

يَدْعُوا لَمَنْ ضَرُّهُٓ اَقْرَبُ مِنْ نَفْعِه۪ۜ لَبِئْسَ الْمَوْلٰى وَلَبِئْسَ الْعَش۪يرُ﴿١٣﴾

 

Allah’ım bırakır da kendine zarar, ne de menfaat veremeyecek şeylere yalvarır durur. İşte derin sapıklık budur. (هُوَ الضَّلَالُ الْبَع۪يدُ) Cenab-ı Hak yine buyuruyor ki; Herhalde o zararı faydasından daha yakın olana yalvarıyor herhalde o zararı faydasından daha yakın olana yalvarıyor. Yalvardığı şey ne kötü yardımcı ve ne kötü yoldaştır. İnsan Rabbisine yalvarmalı O’nun dışında kime yalvarırsan yalvar onlar muhtaçtır onlar da âcizdir onlarda ki gücü de Allah vermiştir dilerse alır. Kula kulluk olmaz kula yalvarma Allah’a yalvar. Burada tabii örnekler veriliyor; Nadr Bin Hâris, Ebû Cehil gibi İslam’a karşı şeytanca mücadele verenlerin ileri gelenleri burada tabi ki nüzul sebeplerindendir. Fakat burada cüzü zikreder ama küllü murâd eder  ders umûmîdir sadece Ebû Cehillere sadece Nadr’lara değil her çağa her çağdaş Ebû Cehillere hitap vardır. Onun için Müslüman kenardan Müslüman dil ucuyla Müslüman değil bütün ruhu kalbi bütün varlığıyla maddî manevî bütün kuvvetleriyle Müslümandır Allah’ın emrindedir.

 

Dakika 25:04

 

İşine gelirse Müslüman gelmezse Müslüman değil öyle Müslümanlık yok. Bize bir iyilik gelirse onun hak olduğunu kabul ederiz diye de Müslümanlık olmaz. İslam’ın hepsi iyiliktir kötülüğü kendinde ara. İslam’ın hepsi rahmettir hepsi  ilim irfân hak ve hukûkun üstünlüğü tam bir adâlettir. Tam bir ilim irfândır İslam. Kötülüğü kendinde ara, bozuk kafanda ara, sakat sakat kalbi ara. İslam seni düzeltmeye geldi kurtarmaya geldi aptallığı bırak ve Hakk’ı tanı Allah’ın emrine gir.

 

اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ اِنَّ اللّٰهَ يَفْعَلُ مَا يُر۪يدُ﴿١٤﴾

 

Yüce Rabbimiz: Şüphe yok ki Allah, îmân edip sâlih ameller işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere kesin kez koyacak cennete yerleştirecek. Şüphesiz Allah dilediğini yapar.

 

مَنْ كَانَ يَظُنُّ اَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللّٰهُ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ اِلَى السَّمَٓاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغ۪يظُ﴿١٥﴾

 

Yüce Allah bak ne diyor; Allah’ın ona dünya da ve âhirette yardım etmeyeceğini sanan kimse hemen yukarıya bir ip uzatsın, sonra (kendini intihar edip) boğsun da baksın bu hilesi kendisini öfkelendiren şeyi giderecek mi? Bu da azılı Muhammed düşmanlarına diyor Cenab-ı Hak. Azılı ve İslam düşmanlarına, hak düşmanlarına diyor. Diyor ki; Âhiret penceresinden bakın hadi diyor ölümü tadın âhiret penceresinden bakın. Muhammed’e Allah yardım etmez diyenlere diyor bunu Cenab-ı Hak.

 

وَكَذٰلِكَ اَنْزَلْنَاهُ اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍۙ وَاَنَّ اللّٰهَ يَهْد۪ي مَنْ يُر۪يدُ﴿١٦﴾

 

İşte biz onu (Şanlı Kur’an’ı) böylece, apaçık âyetler olarak indirdik. Şüphesiz Allah dilediğini doğru yola eriştirir. Doğruya hidâyet eder, doğruya sevk eder. Kimi sevk edeceğini de biliyor. Kin ve kıskançlığıdır. Kimin? Peygambere azılı düşman olanların kin ve kıskançlığı, Allah’ın Peygamber’e dünya ve âhiret yardımı o derece kesin ve şüphesizdir ki, onu istemeyenin hakkı kahrından kendi kendini boğmaktır. İntihar etsinde âhiretten bir baksın. (هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغ۪يظُ) Bu hilesi kin beslediği şeyi kesin giderecek mi? Peygambere kininden düşmanlığından adamlar böyle yapıyorlar. Ve işte böyle Kur’an’ı birçok açık belgelerden ibâret olan âyetler hâlinde indirdik. (وَاَنَّ اللّٰهَ يَهْد۪ي مَنْ يُر۪يدُ) Şüphesiz Allah dilediğini doğru yola iletir. Allah bize inanmak için bütün imkânları bize vermiş akıl, irâde, fikir, düşünce, maddî manevî kuvvetler vermiş bunları Allah’a îmân yolunda kullan. Bunları inkâra kullanma, hürriyetini kötüye kullanma, özgürlüğünü kötüye kullanma yazık edersin kendine.

 

Dakika 30:15

 

 

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَالَّذ۪ينَ هَادُوا وَالصَّابِـ۪ٔينَ وَالنَّصَارٰى وَالْمَجُوسَ وَالَّذ۪ينَ اَشْرَكُواۗ اِنَّ اللّٰهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌ﴿١٧﴾

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَٓابُّ وَكَث۪يرٌ مِنَ النَّاسِۜ وَكَث۪يرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُۜ وَمَنْ يُهِنِ اللّٰهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍۜ اِنَّ اللّٰهَ يَفْعَلُ مَا يَشَٓاءُ﴿١٨﴾

(Sadakallâhülazîm)

 

Kıymetli ve muhterem izleyenler,

 

Yüce Rabbimizin yüce kitabının hayat veren nurun dersleri keşif notları irşâd notlarıyla dersimiz devam ediyor. Hac Sûresi’nin 17’nci âyetine gelmiş bulunmaktayız. Şanlı Kur’an-ı Kerim’in başından beri sırasıyla devam ediyoruz. Kur’an-ı Kerim’in o cennet bahçesinden onun hayat veren nurunun çeşmesinden doya doya yiyelim içelim hayat bulalım. Hayat veren kitap Allah’ın Kitâb’ı Kur’an-ı Kerim indir, İslam ebedî nurlu hayatı kazandıran ilâhî bir nizâm ilâhî kurumdur. Bunun için iyi anlayıp iyi dinlemeli Kur’an Üniversitesi’ne kayıt olmalıdır, İslam Üniversitesi’ne kayıt olmalıdır katıksız katkısız İslam’ı kendi kaynaklarından öğrenmeye, bilmeye, gereği gibi îmân ve amel etme gayretinde olmamız gerekmektedir. Şüphesiz îmân edenler, Yahûdî olanlar, Sâbiîler, (yıldıza tapanlar), Hristiyanlar, ateşe tapanlar ve (Allah’a) eş koşanlar (yok mu?), Allah, kıyâmet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir. Dünyada çeşitli inanç grupları bulunuyor bu inanç gruplarının içinde sadece Allah’a kendisinin istediği kabul ettiği var o da mü’minlerin inandığı bütün peygamberlerin ortaya koyduğu Hazreti Muhammed’in de geçmişi tamamen yenilediği ve değişmeyen geçmişte de şimdi de değişmeyen esaslar îmân esasları var bunların başında Allah’ın birliği var. Bunun yanında Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu yeni ilâhî hükümler var geçmişi nesh edip hükümlerini ortadan kaldırıp geçmişi tamamen yenileyen tarafı var birde ebediyyâta kadar getirdiği yeni hükümler var. Onun için gerçeği doğru bilelim doğru anlayalım. Cenab-ı Hak bu âyet-i kerimede bunu açıkladıktan sonra diyor ki: Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan da birçoğu hep Allah’a secde ediyor.

 

Dakika 35:15

 

Birçoğunun üzerine de azâb hak olmuştur diyor. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikrâm edecek kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.

Şimdi kıymetli dostlarımız, buradan baktığınız zaman sevgili izleyenler; Bu âyeti kerimelere dikkat edelim! Cenab-ı Hak burada bakın Allah’ın birliği ve Hazreti Muhammed’in Peygamberliği gibi îmân edilmesi gereken temel esaslara inananlar bunlar tabii ki mü’minlerdir. Bunlar (اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا) işte birinci sınıf bu; “Şüphesiz o îmân edenler” diyor burada gruplara ayırdı. Cenab-ı Hak dünyadaki inanç sistemlerini değişik inançtaki insan gruplarını temelde bak burada ayırdı. Dedi ki; (اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا) birinciye; “Şüphesiz îmân edenler” dedi. Kim bunlar? İşte bütün Kur’an-ı Kerim’in şahsında, Hazreti Muhammed’in şahsında Allah’ın birliğine bütün ilâhî kitaplara bütün peygamberlere İslam dini inanmayı emrediyor. Bu İslam’ın îmânın ezelî ve ebedî evrensel hak bir îmândır. Şeriatını ise yepyeni ortaya koymuştur. Bütün peygamberlerin peygamberliğini tasdik etmek İslam’da îmân esâsıdır. İlâhî kitapların varlığını ama ilâhî olanları uydurma olanları değil, ilâhî kitapları onların varlığını tasdik etmeyi ve onların Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini ortadan kaldırdıkları hâriç bir de Kur’an’ı teyit edip tasdikinden geçenler var. Bunları da ne yapar; İslam içine almıştır. Geçmişin geleceğin değerlerini içine alan yepyeni bir İslam şeriatı Şârî Teâlâ Allah’u Teâlâ’dır. Şârî Teâlâ’nın ortaya koyduğu hükümlere kurallara da şeriat denir ki işte İslam şeriatı ilâhî Şârî Teâlâ’nın ortaya koyduklarıdır. Bunun için Cenab-ı Hak burada inananlardan maksadın İslam’ı A’dan Z’ye inanıp kabul edenler. Çünkü İslam’ın îmânı evrenseldir bütün peygamberler Müslümandır. Bunun için sadece Cenab-ı Hak çağların, zamanların, şartların değişmesiyle şeriatları Allah kendi yeniler yenilenmiştir geçmişte en son yenilediği de geçmişi tamamen yenilediği şeriat İslam nizâmıdır İslam’ın kendisidir. İkinciye Cenab-ı Hak ne dedi; (وَالَّذ۪ينَ هَادُوا) Yahûdî olanlar bakın, bunları müminlerin içinde saymadı. Niye? Şimdi eğer Yahûdîler Mûsâ’ya Tevrât’a doğru inansalardı çünkü Tevrât’ta, Mûsâ’da, Hazreti Muhammed’in geleceğini haber verdi Muhammed’in Peygamberliğini kabul etmeleri gerekiyordu. İslam îmânının içinde îmân var, Tevrât’ta var bakın dikkat et, İncîl’de var, Îsâ da var, Yahyâ’lar, Zekeriyâ’lar, İbrâhim’ler, Dâvûd’lar, Süleyman’lar, İlyas’lar, Elyasa’lar, Eyyûb’ler, Yahyâ’lar, İshâk’lar, İsmâil’ler, Yâkub’lar, Yusuf’lar bunlar hep var. Nuh’lar, Hûd’lar, Sâlih’ler, İdris’ler, Şit’ler var. İslam bunların tümünü tasdik eder. Yahûdî Mûsâ’nın dinini kabul eden Yahûdî Tevrât’ı kabul eden Yahûdî Muhammed’in Peygamberliğini tasdik edip Allah’ın birliğine inanıp Kur’an-ı Kerim’e de inanması gerekiyor.

 

Dakika 40:45

 

İnanmıyorsa yarın Cenab-ı Hak huzuruna alacak herkesi. Dünyada bir sürü bâtıl dinler var hakkın dışında Allah hükmünü verecek. Yahûdî olanlar bakın üçüncüye (وَالصَّابِـ۪ٔينَ) Sabiî’ler, kim bunlar? Yıldıza tapanlar. Bunları da bir grup olarak zikretti Cenab-ı Hak bak mü’minlerden saymadı bunları da. Bu konuda ‘’Mâide Sûresi 69 da’’ gereken bilgi vermiştik oraya bakılırsa oradan bu konuda daha da açık bilgiler alınır. Şimdi Cenab-ı Hak bunun yanında bunu da zikrettikten sonra bakın (وَالْمَجُوسَ) Mecûsileri burada zikretti Cenab-ı Hak. Mecûsiler de ateş perestler ateşe tapanlar. (وَالَّذ۪ينَ اَشْرَكُواۗ) Allah’a eş koşanlar daha başka kim varsa. Şimdi bu âyete bakıyoruz bu âyette altı tane bakın inanç gruplarından bahsedildi adları din bunların ama hiçbiri gerçek din değil altı tane dinden söz edilmiş oldu ama din Allah katında sadece İslam başka Allah katında din yok. Ancak bunlardan yalnız birincisi îmân sahibi olarak gösterilmiş. Demek ki geri kalan beşinde ne var; ehli îmâna uymayan taraflar var ve burada küfür var. Çünkü Yüce Allah’ın İslam ile ortaya koyduğu değerleri kabul etmiyor inkâr ediyor. Zaten inkârın adı küfürdür kabul etmiyor çünkü. Bunun yanında (وَالَّذ۪ينَ اَشْرَكُواۗ) şirk koşanlar ifadesi tahsisten sonra genelleme olarak ve diğer müşrikler demek olabilirse de burada açıklanan şirkten maksat hiçbir yönüyle ne doğrudan ve nede dolaylı bir şekilde herhangi bir tevhîd iddiasının karıştırılmadığı bir şirk olması. Çünkü Hristiyanlar Allah’ı üç diyorlar üç, birdir diye bir tevhîd iddiasında bulundukları gibi Mecûsiler ve cümleden olarak Zerdüştiler de bir Mâbûd’a inandıklarını iddia etmektedirler. Bu sûretle  (وَالَّذ۪ينَ اَشْرَكُواۗ)  cümlesi sırf sineviyyet ikilemi iddia eden mâneviyye mani dinine (Maniheizm) inananlar ile birden çok ilahın varlığını kabul eden putlara tapan müşrikleri göstermiş oluyor. Dolayısıyla Sâbiîler de Sâbiîler’den maksatta Hristiyanlar gibi açıkça eş koşmayı iddia etmeyenlerdir. (اِنَّ اللّٰهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ) “Kıyâmet günü şüphesiz Allah onların aralarını ayırır Allah hükmünü verir.”

 

Dakika 45:00

 

(اَلَمْ تَرَ) Görmedin mi? (اَنَّ اللّٰهَ يَسْجُدُ لَهُ) Gerçekte Allah’a hep şunlar secde ediyor ve secde edenleri Cenab-ı Hak saydı. (مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ) Göklerdekiler ve yerdekiler Allah’a secde ediyorlar. Bunlar biliyorsunuz. (وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَٓابُّ) Güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar ve bütün canlılar (وَكَث۪يرٌ مِنَ النَّاسِۜ) ve insanlardan birçoğu ne yapıyorlar; Allah’a secde ediyorlar. Şimdi demek ki, birde serbest irâdeleriyle isteyerek Allah’ın emirlerine boyun eğen ve O’na itaat secdesi eden insanların ancak bir kısmıdır ki, işte bunlar mü’minlerdir. (وَكَث۪يرٌ مِنَ النَّاسِۜ) İnsanlardan birçoğu kaydının atıf cümlesi kabilinden olmak üzere (وَكَث۪يرٌ مِنَ النَّاسِۜ ) İnsanlardan birçoğu secde eder takdirinde olduğunu söylemişlerdir. (وَكَث۪يرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُۜ) Birçoğunun üzerine azâb hak olmuştur diyor. Bakın birçoğu da secde etmiyor Allah’a. İtaat secdesini yerine getirmeyen ne kadar şeytanlar ve şeytanlara uyan insanlar bulunmaktadır bunlar Allah’a itaat etmiyorlar İtaat secdesi yapmıyorlar. Onun için Kur’an-ı Kerim’i iyi anlayıp iyi dinlemeli Allah bir dünyada 5,6 tane 50 tane, 100 tane din yok bir tane din var. (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ ) O da tek İslam dinidir. Bütün milletlerin dini İslam’dır, bütün peygamberlerin getirdiği din İslam’dır, bütün peygamberler bir Müslümandır. Bunu unutmamalıdır. (هٰذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا ) Cenab-ı Hak (ف۪ي رَبِّهِمْۘ)

 

هَذَانِخَصْمَانِ اخْتَصَمُوا ف۪ي رَبِّهِمْۘ فَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍۜ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُؤُ۫سِهِمُ الْحَم۪يمُۚ﴿١٩﴾

 يُصْهَرُ بِه۪ مَا ف۪ي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُۜ﴿٢٠﴾

 وَلَهُمْ مَقَامِعُ مِنْ حَد۪يدٍ﴿٢١﴾

 

Cenab-ı Hak bu yüce âyetlerinde de; Şu ikisi diyor Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır diyor. O’nu inkâr edenler için ateşten elbiseleri biçilmiştir başlarının üstünden kaynar su dökülür. Bununla karınlarındaki ve derileri eritilir. Bir de bunlara demirden kamçılar vardır. Küfrün, şirkin azâbı çok şiddetli cehennemde bu tür azâblar uygulanacaktır ne beter azâblar var.

      

كُلَّمَٓا اَرَادُٓوا اَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ اُع۪يدُوا ف۪يهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَر۪يقِ۟﴿٢٢﴾

 

 

Uğradıkları gamdan (dolayı) oradan ne zaman çıkmak isteseler, her defasında oraya geri çevrilirler: “Yakıcı azâbı tadın” denir. Korkunç azâblar var ateş dağları var ateş dağlarının tepesine tırmanıyorlar ateş dağlarının tepesinden tekrar ateşin dibine atılıyorlar. Bunların yıllar ateş dağlarına tırmandıkları geri atıldıkları azâb üzerine azâb çektikleri görülmektedir.

 

Cenab-ı Hak;

 

 

Dakika 50:15

 

اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ ف۪يهَا مِنْ اَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤً۬اۜ وَلِبَاسُهُمْ ف۪يهَا حَر۪يرٌ﴿٢٣﴾

 وَهُدُٓوا اِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِۗ وَهُدُٓوا اِلٰى صِرَاطِ الْحَم۪يدِ﴿٢٤﴾

 

Şüphesiz Allah îmân edip faydalı güzel Amel-i Sâlih işleyenleri, Amel-i Sâlih sahiplerini, altından ırmaklar akan cennetlere koyacak, kesin kez bunlarda cennete gidecek. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar. Ne zevk istiyorsan ne cevher istiyorsan akıl hayâle gelmeyen güzellikte bunların bütün hazineler cevherler ‘’Cennet-i Âlâdadır’’. Orada ki elbiseleri de ipektendir. Ama dünya ipekleri gibi değil tariflere sığmayan güzellikte orada ipekli elbiseler cevherler orada yakuttan, zümrütten, elmastan, altından, gümüşten ama oraya mahsus. Orada güzelim saraylar inciden yapılmış saraylar köşkler hesaba sığmayan çünkü orada ebediyyât yurdu ora. İslam kişiyi ebediyyât yurduna hazırlıyor. Ölümsüz hayata kavuşmanın kek kaynağı ve bütün onun unsurlar İslam’ın kendindedir. Hem sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, hem de övülmeye lâyık (olan Allah’ın) yoluna eriştirilmişlerdir. Bakın sözün güzelini işitecek ‘’Cennet-i Âlâda’’ ne söz varsa sözlerin en güzel orada ve işittiklerin bütün güzellikleri işiteceksin. Bütün zevki sefanın en güzeline orada göreceksin, zevk üzerine zevk edeceksin. Ora zevki âlem yeri ama ebediyyât yurdu. Gerçek zevk, gerçek mutluluk işte oraya hazırlayan İslam’ın kendisidir. İslam’ın yüce değerleri sana ebedî değerler kazandırıyor seni değer üzerine değerle dereceni arttırıyor. Burada 19’uncu âyet-i kerimede Cenab-ı Hak ne diyor; “Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır.” Bunlar hak bâtıl karşı karşıya mahkemede duruşma hâlindedirler. Yarın Allah’ın huzuruna îmânlılar da huzuru ilâhî de olacaklar îmânsızlar da. Mahkemede herkes hazır bulunacaklar ki bunlar duruşma mahkemede duruşma hâlindedirler orada ki hâkim Yüce Allah’ın kendisidir zamandan mekândan münezzeh olarak.

 

İbn-i Abbâs’tan yapılan bir rivâyete göre (هَذَانِخَصْمَانِ) den itibaren üç veya dört âyet Medine’de nâzil olmuştur. Ebû Zer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) den yapılan bir rivâyette Bedir Savaşı günü Hazreti Hamza, Hazreti Ali ve Hazreti Ubeyde Bin Hâris (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) üçünün Kureyş ’ten Rebia’nın oğulları Utbe ve Şeybe ve birde Utbenin oğlu Verit ile yaptıkları çarpışmaları husûsunda inmiştir bu âyetler.

 

Dakika 55:05

 

Çünkü burada bunlar bunun sadece örnekleridir. Bedirde hak bâtıl cihâdı yapılıyordu hak bâtıl mücâhedesi vardı hak ile bâtıl karşı karşıyaydı. Burada îmânın kahramanları işte orada mahkemede hazır bulundular îmânsızlara karşı îmânsızlar da mahkemeye getirildiler. Dünyada böyledir hak bâtıl karşı karşıyadır. Yarın Rûz-i Cezâ’da büyük mahkemede Mahkeme-i Kübrâ’da da hak bâtıl orada da karşı karşıyadır hükmü Allah verecektir (C.C). Onun için kıymetli dostlar; Allah’tan yana olmalı haktan hakîkatten yana olmalıdır. Allah Celle Celâlühü hak  varlıktır. Allah’tan, O’nun ilkelerinden yana olmadıkça hiç kimsenin hak dediği hak  değildir, hukûk dediği hukûkta değildir. Hukûkun üstünlüğü Allah’ın bütün mahlûkata verdiği haklardır. Her mahlûkun hakkını vereceksin ki, hukûk ve hukûkun üstünlüğü ve adâlet tecellî edecektir. Hak sahibinin hakkını vermeden adâlet olur mu? Sonra sen kafana göre adâlet dağıtıyorsun adâletten bahsediyorsun. Allah’u Teâlâ yarattı bu âlemi herkese hakları o verdi bütün mahlûkatın haklarını Allah verdi. Ve Allahu Teâlâ’nın hukûkunu ve o hukûkun üstünlüğünü eşsiz yüceliğini tanımamız gerekiyor.

 

Bunun için Cenab-ı Hak;

 

اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذ۪ي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَٓاءًۨ الْعَاكِفُ ف۪يهِ وَالْبَادِۜ وَمَنْ يُرِدْ ف۪يهِ بِاِلْحَادٍ بِظُـلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ۟﴿٢٥﴾

 وَاِذْ بَوَّأْنَا لِاِبْرٰه۪يمَ مَكَانَ الْبَيْتِ اَنْ لَا تُشْرِكْ ب۪ي شَيْـٔاً وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّٓائِف۪ينَ وَالْقَٓائِم۪ينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ﴿٢٦﴾

 وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالاً وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ﴿٢٧﴾

 لِيَشْهَدُوا مَنَافِـعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ ف۪ٓي اَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۚ فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْـبَٓائِسَ الْفَق۪يرَۘ﴿٢٨﴾

 

Yüce Rabbimiz bu âyet-i kerimelerde de bize neler buyuruyor; Kur’an-ı Kerim Hakk’ı haykırıyor bize.

 

Şüphesiz inkâr edenlere, Allah’ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescid-i Haram’dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azâb tattırırız. Bir zamanlar Kâbe’nin yerini İbrâhim’e şu şekilde hazırlamıştık: Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma, şirk koşma; tavaf edenler, orada (kıyama) duranlar, rükû edenler ve secdeye varanlar için Kâbe-i Şerif’i evimi tertemiz et.

 

Dakika 1:00:00

 

İnsanların hacca çağır; yürüyerek veya incelmiş binekler üstünde (uzak yollardan) her derin vadiyi aşarak sana gelsinler. Tâ ki kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar; Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları o kurbanlıkları belli günlerde kurban ederken Yüce Allah’ın adını ansınlar, sakın başkası adına kesmesinler. Siz de onlardan yiyin, yoksullu, fakiri de doyurun. Sonra kirlerini giderip temizlesinler. Adaklarını yerine getirsinler, Kâbe’yi tavaf etsinler.

 

Kıymetli dostlarımız,

 

Cenab-ı Hak burada bunları söylerken bakın yüce âyetleri de daha neler bize buyuruyor;

 

ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ﴿٢٩﴾

 ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه۪ۜ وَاُحِلَّتْ لَكُمُ الْاَنْعَامُ اِلَّا مَا يُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْاَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِۙ﴿٣٠﴾

 حُنَفَٓاءَ لِلّٰهِ غَيْرَ مُشْرِك۪ينَ بِه۪ۜ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَكَاَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَٓاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ اَوْ تَهْو۪ي بِهِ الرّ۪يحُ ف۪ي مَكَانٍ سَح۪يقٍ﴿٣١﴾

ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَٓائِرَ اللّٰهِ فَاِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ﴿٣٢﴾

 لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّـهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟﴿٣٣﴾

 

Yüce Rabbimiz bak bu âyet-i kerimelerde de ne buyuruyor; Tâ ki kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar, dedikten sonra; Emir budur ki, Allah’ın yasaklarına kim saygı gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin katında şüphesiz hayırdır. Size bildirile gelenden başka bütün hayvanlar helâl kılınmıştır. O hâlde o pis putlardan kaçının ve yalan sözden sakının. Allah için, O’na sakın eş koşmayın, O’nun birliğine inanmış kimseler olun. Allah’a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgârın bir uçuruma sürüklediği şeye benzer. Kendisinin paramparça etmiş olur ama bu parçalar cehennemde bir araya geliyor ebedî azâb çekiyor. Ölümde yok cehennemden çıkmak da yok, onun için sakın şirk konuşmayın inkâr etmeyin. Bu böyledir, kim Allah’ın nişanelerine, kurbanlıklarına saygı gösterirse, şüphesiz o kalplerin takvâsındandır.

 

Cenab-ı Mevlâ bunu da böyle buyurduktan sonra;

 

وَلِكُلِّ اُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكاً لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۜ فَاِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ فَلَـهُٓ اَسْلِمُواۜ وَبَشِّرِ الْمُخْبِت۪ينَۙ﴿٣٤﴾

 

Cenab-ı Hak her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine Yüce Allah’ın adını ansınlar ‘’Bismillahi Allahu Ekber’’ diyerek kurbanları kessinler diye böyle diye bir mâbed yapmışızdır. Her birimizin hepinizin ilâhı bir tek ilâhtır Allah tektir.

 

Dakika 1:05:25

 

Bütün insanların, cinlerin, âlemlerin tek Rabbisi Allah birdir. Onun için yalnız ona teslim olan Müslümanlar olun. Bak Cenab-ı Hak ne diyor; (فَلَـهُٓ اَسْلِمُواۜ) diyor. Müslüman olun Allah için Müslüman olun. Birileri için değil sadece ve sadece Allah için Müslüman olun. (وَبَشِّرِ الْمُخْبِت۪ينَۙ) diyor bak, Cenab-ı Hak. Bak ne diyor; Ey Muhammed! Allah’a itaat eden o mütevâzi alçak gönüllüleri müjdele. Bakın, Cenab-ı Hakk’a teslim olmuş Allah’ın kullarına kibirli gururlu değil çok mütevâzi, gönlü tamamen sevecen, merhamet dolu, şefkat dolu, tevazuuyla kuşatılmış mü’minleri müjdele diyor. Müslüman kimseye tepeden bakmaz. Çünkü kime baksın ki Allah’ın kullarına tepeden bakılır mı? Hepsi Allah’ın kullarıdır sadece Müslüman ne yapar neye bakar? Yanlışı gidermek işin bakar o da herkesin kârinedir herkesin faydasına dostluğunadır. İslam bütün herkesi kurtarmaya ve kâinatı korumaya geldi.

 

Onun için kıymetli dostlarımız;

 

اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى مَٓا اَصَابَهُمْ وَالْمُق۪يمِي الصَّلٰوةِۙ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ﴿٣٥﴾

 

Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. ‘’Allah Celle Celâlühü, Allah Celle Celâlühü, Allah Celle Celâlühü’’ Allah’u Teâlâ’nın büyüklüğü karşısında nasıl kalbin titremez ki, O’na nasıl saygı göstermezsin ki, O’nun karşısında nasıl el pençe durmazsın ki, O’nun için secdelere nasıl kapanmazsın ki, O’nun için el bağlayıp nasıl kıyamam durmazsın ki, O’nun için rukülere nasıl eğilmezsin ki? O bizim yaratanımız, O bizim Rabbimiz âlemlerin Rabbisi. O’na saygı göstermeyen O’nu tanımayan ne kadar bir bedbaht biliyor musun? Bu saygısızlığı sakın yapma! Bunu nefsime söylerken sizde Allah’ın kulları hepimiz beraber Allah’ın kullarıyız. Birbirimize söylememiz gerektiğini Allah emrediyor. Birbirimize hayırlı hak ve gerçek olanları söyleyeyim. Allah’a saygı gösterelim Allah’a saygı iyi bir Müslüman olmakla oluyor. Nasıl saygı göstereceğimizi Allah bize kendi öğretiyor. Namaz Allah’a saygıdır ama Allah’ın istediği gibi Muhammed’in öğrettiği gibi olacaktır (A.S.V). Kafana göre uydurduğum şeyler namaz ibadet olmaz. Hazreti Muhammed, Ashâb-ı Güzin, Ehlibeyt nasıl namaz kıldıysa öyle kılacaksın. Kur’an-ı Kerim’de Allah nasıl emrettiyse, Hazreti Muhammed nasıl öğretti uyguladıysa öyle yapacağız. İslam bu, senin kafana göre, benim kafaya göre, herkesin kafasına göre İslam yok.

 

Dakika 1:10:00

 

Allah’ın istediği teklif ettiği İslam Muhammed’in uyguladığı öğrettiği İslam, bunun kaynağında Kur’an-ı Kerim var, Hazreti Muhammed var, hadis-i şerifler var, müçtehit yüksek âlimler var, Sahâbîler var, bu yolu ilim olarak bize kadar getirenler var, kıyâmete kadar da bizim bu emâneti bizden sonrakilere iyi teslim etmek görevi var. Emânete ihânet edemez, hem bileceksin, hem yaşayacaksın emâneti koruyacaksın senden sonra ki nesillere dosdoğru eğmeden bükmeden dosdoğru teslim edeceksin. Onun için ne diyor Cenab-ı Hak; Onların diyor bakın (اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ) Allah anıldığı zaman o kalpleri titreyenler (وَالصَّابِر۪ينَ) sabredenler (عَلٰى مَٓا اَصَابَهُمْ) dünya musibetlerle dolu. Kime bir musibet isâbet etmişse o isâbet eden musibetler karşısında sabredenler ki Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. ‘’Allah (C.C)’’ Onlar başlarına gelene sabreden namaz kılan kimselerdir. Namazı mi’râc olarak Allah’ın huzurunda olduğunu bil, Allah’u Teâlâ’nın bize bizden yakın olduğunu bil O’na öyle saygı göster yakîn bir îmân ile O’na îmân et ilme’l yakîn Allah’ı tanı Ayne’l yakîne ulaş oradan da Hakka’l yakîne terakkî ettirileceksin Allah’ın lütuflarıyla. Onun için gel seve seve Müslüman ol ve İslam’ın gereğini yerine getir. Kur’an-ı Kerim Üniversitesi’ne kayıt ol bu dersleri kaçırma. Bunlar katıksız katkısız Kur’an-ı Kerim hayat veren nurun dersleri irşâd notlarıdır ve keşif notlarıdır. Kendin bilirsin bizden söylemesi. Cenab-ı Hak kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar diyor. Bak namazı doğru kılarlar yerli yerince ve namazlarına devam ederler devamlı kılarlar tâ mezara kadar ve bunun yanında (وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ) “Allah’ın verdiklerini de Allah yolunda harcarlar.” Müslüman cömerttir veren eldir alan el değildir Müslüman. Müslüman yeryüzünden fakir bırakmamak için Allah’ın merhamet elidir Müslümanlar. Cömert Müslümanların eli Allah’ın cömert elindedir.  Müslümanın eliyle Allah’ın merhameti ve rahmeti nimetleri dünyadaki yoksullara ihtiyaç sahiplerine uzanır ve bu merhamet elidir, imdat elidir ve bütün insanlığı sevgiyle merhametle kuşatan insanları merhamet kanatları altında kollayan merhamet kanatları merhamet eli Müslümanların elleridir ve Allah’ın elindedir ‘’Celle Celâlühü.’’ Bu tabii ki Allah’ın emri anlamında O’nun hükmü hükümranlığı altında anlamınadır yoksa Allah’ın bizim elimize benzeyen bir tarafı yoktur.

 

Dakika 1:15:10

 

Allah’ın eli vardır ama mahlûkata benzeyen bir elden bahsedilmiyor. Allah’u katında O’nun yüce kudretine mahsus bir elidir. Onun için mahlûkata Allah’ın hiçbir zât-ı sıfatı benzemez benzeri yoktur şeriki, naziri yoktur. Burada Allah’ın emri, hükmü kudretinin kuşatması hâkimiyeti vardır. Onun için İslam Allah’ın yeryüzüne merhametinin tecellîsidir ve Müslümanın eliyle de bu merhamet yeryüzünde ne yapar; veren el cömert eller yoksullara uzanır. Yoksullara, yetimlere, garibanlara, dullara uzanan el İslam’ın elidir Müslümanın eliyle ulaşır. Onun için İslam bütün milletleri kucaklar İslam’ın kalbi bütün kalpleri kuşatır, İslam’ın vicdanı bütün vicdanları kucaklar. İslam’ın vicdanı da evrenseldir, merhameti de evrenseldir. Çünkü İslam Allah’ın yeryüzünde hâkimiyetidir ve O’nun kânûnlarının uygulanmasıdır O’nun rahmetinin, barışının, adâletinin uygulanmasıdır, hukûkun üstünlüğünün uygulanmasıdır, haksızlıkların ortadan kaldırılmasıdır, bütün mahlûkata merhamet tecellîsidir. Yerde, gökte bir çiçeği bir yaprağı bile isrâf edemezsin yersiz heder edemezsin ekosistemi dahi korumak zorundasın. Çünkü bunlar bizim hizmetimize bizim faydamıza sunulmuştur yer gök her şey, yerde gökte ne varsa bize hizmet ediyor. Bunun için yaratılmış isrâf edemezsin menfaatine kullan, cimri olma ama cömert ol yerli yerince kullan. Hayırda isrâf olmaz ama zararlı olan her şeydeki harcamalar isrâftır bir kuruşu bir çiçeği isrâf  edemezsin bunlar değerlendirilmelidir. Sen kimin malını israf ediyorsun? Allah’ın nimetleri Allah’ındır Allah’ın yolunda sarf edeceğiz bunları. İşte isrâf etmemek, iktisat buradadır. Hazreti Muhammed ne diyor; “iktisat eden fakirlik yüzü görmez.” Allah nimetini bozmadan kalitesini bozmadan onun yaratılışını koruyarak faydalan ve başkalarının da faydasına sun. Cimri kotul olma benim olsun başkasının olmasın deme bu Müslüman da olmayacak bir şey. Müslüman cömerttir Allah’ın verdiği rızıkları Allah yolunda harcayan adamdır. Günde beş defa Allah’ın huzuruna giden bir adam Kur’an okuyan bir adam namazda ne okuyoruz? Kur’an okuyoruz Allah’ın huzurunda Allah’ın Kitâb’ını okuyarak namaz kılıyoruz âyetleri okuyoruz Allah’ın sözlerini. Allah’ın huzurunda âyet okuyarak bir insan cimri olabilir mi? Hasist olabilir mi? Kâtil, terörist olabilir mi? Yalancı sahtekâr olabilir mi? Allah’ın huzurundasın. Ve mahlûkatın zararına ve insanlığın zararına  çalışabilir mi? Mi’râc, mi’râc bu Allah’ın huzurundasın el bağladığın varlık yüce varlık Allah’u Teâlâ’ya bağlıyorsun. Bize bizden yakın kalplerimizi içini dışını bütün külliyâtını muhteviyâtını biliyor. Kalbimize bakıyor sürekli bizi görüyor.

 

Dakika 1:20:10

 

Bizi bizden daha iyi görüyor. Çünkü O yarattı O yaşatıyor O’nun verdiği hayatla biz hayat buluyoruz O’na aitiz. Aklını başına al! Bunları ben kendi nefsime söylüyorum ama sen de dinle. Çünkü Kur’an-ı Kerim sana da geldi, bana da geldi, hepimize geldi. Kur’an-ı Kerimi hepimiz dinleyeceğiz. Kur’an’ı dinlemem demek Allah’u Teâlâ’yı yok saymak demektir. Ben Allah’ı dinlemem diyorsun hâşâ diyebilir misin bunu? O zaman sen kendine bir put bulmuşsun o putla sen cehennemi boylarsın. Bu put ya nefsindir, ya iblîsindir, ya başkalarıdır. Kim olursa olsun bunun kimliği fark etmez ki. Allah’a kulluk etmeyen birinin kuludur. Bunu unutma! Birinin kuludur bunun kim olması önemli değil ki. Birisi tutmuş ineğe tapıyor, birisi tutmuş böceklere tapıyor, birisi tutmuş ruhlara, biri tutmuş tabiata tapıyor.  Natüristler ayrı, Animistler ayrı, öteki ayrı, beriki ayrı, bunun putperest olduktan sonra öteki put, beriki put olmuş ne fark eder. Birisi ağasına tapıyor, birisi paşasına tapıyor bunların tamamı şirktir. Allah’a kul olacaksın Allah’a Celle Celâlühü.

 

Onun için kıymetli dostlarım, Cenab-ı Hak bu yüce emirlerini bize duyurduktan sonra;

 

وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَٓائِرِ اللّٰهِ لَكُمْ ف۪يهَا خَيْرٌۗ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلَيْهَا صَوَٓافَّۚ فَاِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْقَانِـعَ وَالْمُعْتَرَّۜ كَذٰلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ﴿٣٦﴾

 

Kurbanlık deve ve sığırları Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı hâlde keserken üzerlerine Allah’ın adını an. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene yedirin. Bakın istemeyene dediği kim biliyor musun? İsteyemeyen, vakarlı, haysiyetli yoksullar vardır isteyemezler. İşte onları ara bul isteyen istiyor zaten isteyemeyenleri sen bul onlara ver onlara yardım et öncelikle. Onlar vakur haysiyetli, şerefli onları bul isteyemiyor. Onun için Cenab-ı Hak kanaat edip istemeyene de isteyene de yedirin böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredersiniz.

 

Şöyle bir düşün bir deve sana itaat ediyor gelip bıçağın önüne yatıyor. Dağda yayılıyor sütleniyor etleniyor senin kapına geliyor sütü de sana, eti de sana sırtına da alıp birde seni gezdiriyor diğer canlılarda böyle. Ot yerde biter senin için biter çiçekler burcu burcu kokar senin için, meyveler tatlanır dallarda senin için, güneş orada parlar senin için yıldızlar senin için ışıldar, yağmurlar şırıl şırıl senin için yağar. Okyanuslar senin için doldurulmuş yeraltı madenleri ve yer üstündekiler senin için. Sen kim için be adam?

 

Dakika 1:25:010

 

(إِلَّا لِيَعْبُدُونِ) Sende Allah’a ibadet ve kulluk için yaratıldın bunu unutma! Be adam sen kimin için? Bunları senin için. Cenab-ı Hak, şükredersiniz diyor. Bak, şükür nedir? Gerçek şükür etmen için iyi Müslüman olman gerekiyor îmânında hatâ olmayacak amellerin sâlih olarak ihlâsla amel işleyeceksin ve Yüce Allah’ın şeriatın kurallarına bizden istediği Muhammed’in gösterdiği ibadet edeceksin (A.S.V). Yerli yerince şeriatın ölçülerine uyarak ibadet edeceksin. Rastgele olmuyor bu iş rastgele Allah’a kulluk olmaz. Bir komutanın karşısında doğru dikilmezsen, arkanı eğsen, önünü eğsen kumandan sana ne yapıyorsun der. Hâkimin karşısına geçtiğin zaman hâkimin karşısında ters dursan hâkim sana ne yapıyorsun der ters konuşsan yine öyle. Allah’a da Allah’ın istediği gibi kulluk edeceksin ibadet edeceksin. Hoplayıp zıplayıp da ben ibadet ediyorum diyemez. Namazın, orucun kuralları var bu kuralları kimse koymadı Allah koydu Muhammed Mustafa uyguladı ve öğretti insanlık âlemine (A.S.V). Onun  için şunun bunun uydurduğu bid’atler uydurukçular ibadet değil dinde değil dinle alâkası yok. Din, Allah’ın ortaya koyduğu kânûnların bizzat kendisi ve kuralları da kendi koymuş o kurallara göre din, ibadet, şeriat onun kuralları uygulanır yerine gelip Mütedeyyinlik dindarlık budur. İlâhî kurallara uymadan dindarlık olmaz. Bunun adını ne koyarsan koy istersen bunun adını sofist koy istersen bunun adını başka koy. İhvanlar âlemi koy, Sofiler âlemi koy, işte şeriat  koy, tarikat koy fark etmez kurallara uyacaksın.  Bir şeyin adında bir şey koymakla o iş hallolmaz. İslam’ın adı İslam’dır kuralları bellidir dindarlık budur dindarlık en büyük aydınlıktır. Aydınlanma ve aydınlatma İslam’ı doğru bilmekten geçer.

 

Onun için Yüce Rabbimizin yüce âyetleriyle derslerimiz devam ediyor.

 

لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْۜ وَبَشِّرِ الْمُحْسِن۪ينَ﴿٣٧﴾

 

Buyuruluyor. Ne diyor Yüce Rabbimiz burada; Elbette onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmayacaktır. Allah kanı ne yapsın, eti ne yapsın Allah’a ne ulaşıyor? Ancak ona sizin takvânız ulaşacaktır takvânız erecektir O’na. Takvâ nedir? Allah’a itaat etmenin, ibadetini yerli yerince yapmanın, isyân etmenin, haram ve günahtan kaçınmanın adıdır. O et fukaranın sofrasına gittiğin zaman fukara sevinince Allah seviniyor işte. Yetimleri sevindirdin mi bir yetimi Allah seviniyor. Fukarayı sevindir ki, Allah senden râzı olsun senin adına sana karşıda Allah sevgisini göstersin. İşte Allah’a sevilmenin yolları bunlar gerçek îmân gerçek cömertlik Allah’ın dediklerini yapmak.

 

Dakika 1:00:30

 

Çünkü o hayvanların kanı, eti Allah’a ulaşmıyor. Ya? Takvân ulaşıyor takvân Allah’a itaatin fakir sevindi mi Allah seviniyor senden râzı oluyor, Allah’ın râzı olacağı işi yapmış oluyorsun. İşte Müslüman budur Allah’ın râzı olduğu Allah’ın sevdiği işleri yapmak. Sevmediğinden râzı olmadığından kaçınmak bunların adı nedir? Haram ve günahlar. Allah bunlardan râzı mı? Değil. Allah şirki kabul ediyor mu? Etmiyor. Küfrü ne yapıyor? Etmiyor. Küfür, şirk, zulüm, nifâk, fâsıklık, fâcirlik bunlar cehennemden çıkmıyor bunlar. Bak bunlara öyle bir cezâ uygulanmış ki sevmediği gibi burada Yüce Allah bunlara adâleti ilâhî ile bunlara gereken cezâyı vermiş cehennemden çıkmıyor bunlarda îmân yok.  Îmânı olmayan gerçek îmân herkesin bâtıl bir inancı var işe yaramadıktan sonra putpereste puta inanıyor bunlar îmân değil ki. Îmân İslam îmânıdır Allah’ın birliği ve ilkelerini kalbin tasdik etmesidir. Allah’ı Allah’ın tanıttığı gibi Allah’ı bileceksin. Allah nasıl tanıtıyor? Kur’an-ı Kerim’le, Peygamberiyle, kevnî ve kitâbî âyetleriyle, esmâsıyla, evsâfıyla tanıtıyor. Yaptığı eserleriyle de tanıtıyor yarattıklarıyla da. Yerde gökte ne varsa her zerre Allah’ın birliğini ve varlığını ispat ediyor. Her bir atom diyor ki; Maddenin bölünmez en küçük parçası dahi diyor ki; Beni yaratan var diyor yaratan bütün âlemleri yaratan var diyor işte o yarattı beni diyor. Çünkü yaratmazsa ben olmazdın diyor. Cihanda her şey bunu söylüyor her şey Allah’ı tesbih ediyor her şey Kelime-i Tevhîd okuyor bütün âlemler ‘’Elhamdülillah’’ diyor ‘’Ettehiyyâtü’’ okuyor. Dikkat et! Sen namazda ‘’Ettehiyyâtü’’ okuyorsun kâinatta ‘’Ettehiyyâtü’’ okuyor. Sen ‘’Elham’’ okuyorsun kâinatta ‘’Elham’’ okuyor, sen ‘’Bismillah’’ diyorsun kâinat ‘’Bismillah’’ diyor. Sen Allah’ı tesbih ediyorsun bütün âlem Allah’ı tesbih ediyor. Çünkü Allah’ın yarattığı kânûnlarla ayakta duruyor o kânûnlara göre Allah’a herkes mahkûm. Allah hâkim hâkimiyet tamamen Allah’u Teâlâ da (C.C).

 

Onun için Cenab-ı Hak ne diyor; Allah’a ulaşan sizin takvânızdır. Onları bu şekilde sizin buyruğunuza verdik ki, size yolunu gösterdiğinden dolayı, Allah’ı tekbir ile yüceltesiniz. O’nun yüceliğini sürekli dile getir yüceliğini dilinden bırakma. O Tekbir nedir? Allah’u Ekber buyur ‘’Allahu Ekber Allahu Ekber Lâ ilâhe İllallahu Vallahu Ekber Allahu Ekber Velillahi’l Hamd’’ Allah’ı tekbir et. Tekbir, tehlil, tesbih, tezkir ve istiğfar ve salavat onların hepsini namaz, daha fazlasını namaz, 5 vakit namaz içinde toplamıştır. Namazını doğru kıl kaliteli kıl kaliteyi arttır.

 

Dakika 35:00

 

Papağanlığı bırak, sportif hareketleri bırak kaliteli bir ibadet yap Allah’a ihlâs ile tam. Allah seni görüyor onu unutma! Onun seni gördüğünü hiç unutmadan O’nun seni görüyor gibi O’na ibadet et. Bunları hep kendi nefsime söylerken Kur’an-ı Kerim hepimize geldiği için beraber dinliyoruz.

 

Cenab-ı Hak onları bu şekilde sizin buyruğunuza verdi ki, size yolunu gösterdiğinden dolayı, Allah’ı tekbir ile yüceltseniz. Ey Muhammed Mustafa Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem! Vazifelerini güzelce yapan iyilik sevenleri müjdele diyor. Görüyorsunuz  Allah müjde veriyor. Kur’an ile Hazreti Muhammed ile görevini güzel yapanları müjdele diyor. Bu müjde nedir? Bu müjdenin içinde Allah’ın affı var, mağfireti var, lütufları var cennet var, Allah’ın cemâli var, varda var. Bu müjdenin içi dolu bu müjdeyi almak için iyi bir Müslüman olmak gerekiyor. Elimizden geldiği kadar gücümüzü Allah yolunda kullanalım. Zaten gücümüz nispetinde O’na kulluk edince fazlasınız bizden istemiyor. Gücümüzün yettiği kadarını istiyor. (لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا) buyuruyor. Onun için bizim gücümüzü tamamen Allah verdi Allah’ın verdiklerini biz de O’nun yolunda kullanalım bu yolda harcayalım gücümüzün yettiği kulluğu yapalım.

 

Dakika 1:37:15

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 66 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}