5- Tefsir Ders 5 hayat veren nurun keşif notları

5- Kur‘an-ı Kerim Tefsîr Dersi 5

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘مَن جَاء بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثَالِهَا

 

Cenab-ı Hak burada  ‘dindardan  bahsederken  ne  diyor?  ‘’Kim  iyilikle  gelirse  ona  en  az  on  katı  verilir’’  diyor.  Yani  bir  iyiliği  on  kat  artırılıyor  ama  bir  günah  bir  günah  yazılıyor,  yani   bir  günah  işleyene  iki  günah  yazılmıyor.  Burada da  Yüce Allah’ın   nasıl  rahmetinin  önde  olduğunu, lütfunun  önde  olduğunu,  gâyesinin   kullarına  rahmet  etmek, merhamet  etmek  bol  bol  ödüller  vermek  olduğu  ortaya   çıkmaktadır.  Şimdi  yüce  Allah’ın  birde  Fâtihâ’nın  içinde  melik  ismi  geçmektedir.  Melik nedir?  Mâlik nedir? Buna da dikkat edelim  ve  burada  Rabbimizi  Melik  ve Mâlik  olarak da  iyi  tanıyalım.  Melik, mâlik  mutlak  hükümdar.  Âlemlerin yegâne hükümdarı,  mutlak  hükümdarı  ve  dîn  gününün   cezâ  gününün, mahşer  gününün de  mutlak  hükümdarıdır.  Onun  için  Cenab-ı  Hak  kendini  burada eşsiz  hükümdar  olarak  tanıtmaktadır.  İzâfî vekâleten  tüm  hükümranlıklar  sona   ermiş, mutlak  hükümdarın  kudreti  altında  bütün  o  geçici  hükümdarlar  toplanmıştır.  Nerede?   Rabbanî memleketin   vatandaşı   derecesine  göre  paylarını  alacaklardır.   Demek ki  bütün  hükümdarlar,  o  geçici  hükümdarlar   o  kendini  hükümdar  zanneden  firavunlarda  tamâmı  adilleri de  zâlimleri de  mutlak  hükümdarın  kudreti  altında  toplanmışlardır.  Rabbanî  memleketin  vatandaşı  derecesine  göre  paylarını  alacaklardır. Rabbanî  memleketin  vatandaşları  olmayanlar  yani  Rabbi  tanımayanlar,  kendini  asîl  hükümdar  zanneden  firavunlar,  İlâhî  kânûnları  kabûl  etmeyenler  ikinci  memleket  yok ki;  Ey  firavunlar!  Ey  firavuna  inanan  onların  uşakları  ikinci  memleket   yok ki  oraya gitseler nereye  gideceksiniz?  O mutlak muktedir  hükümdarın  huzurunda Allah’ın  orduları  tarafından  yakalandınız,  zincire  vuruldunuz  getirildiniz  oraya.  Haydi  firavunlar  ordularınızı  çalıştırın  kurtarın  kendinizi. Bunlar sonsuz, nasipsiz  ve  azâb  içinde  kalacaklardır.  Bunlar sonsuz  nasipsiz  ve  azâb  içinde  kalacaklardır.     Yokta  olmayacaklardır,  ölüm  yokki  yok  olsalar. 

Bunlara  ölümsüz  bir  azâb  vardır.  O  gün  şöyle  denilmektedir:  (لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّار)‘’ limenil  mülkül  yevme  lillahil  vahidil  gahhar’’   

Bugün mülk  kimindir?  Dendiği zaman,  (الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ) Vâhid’il  Kahhârındır  diye   cevap   verilecektir.  Vâhidi  Kahhâr  olan  Allah’ındır  denecektir. Allah Vâhidi  Kahhâr’dır.  O gün  onlar  kabirlerinden  kalkarlar, meydana  çıkarlar,  hiçbir şey  Allah’a  gizli  değildir.  Onların   hiçbir şeyi  gizli   kalma  imkânı  yoktur. Yine  o gün   ‘’ وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ’’  bakın    Gâfir  Sûresi  16’ncı  âyeti   – İnfitâr  Sûresinin  19’uncu âyetinde  bunlar   bildirilmektedir. O gün  emir Allah’ındır  diyor.  Başka hükümdar yok ki o  zâlim  hükümdarlar  zincire  vurulmuş ve  cehennemin  kapılarına  getirilmiş  âdil  hükümdarlarda  mükâfatlarını  almak üzere  cennete  gönderilmek  üzere oraya  getirilmişlerdir. 

Dakika 5:15

Cenab-ı  Hak  melik  ismiyle  bunları  bize tanıtırken  kendini  tanıtıyor, mâlikî  ferdi  mülkiyeti  anlatmaktadır.  Burada ferdi  mülkiyet  bütün  âlemler  içinde  dışında  ne varsa,  mülk  ve milk  tamâmen  Allah’ındır.  Bu  ferdi  mülkiyeti  anlatıyor.  Melik ise  sosyal  mülkiyeti  anlatmaktadır.  Çünkü sosyal  mülkiyette de  Cenab-ı  Hak  ne  yapıyor?  Adâleti   bütün  kullarına  taksim  etmek  üzere  adâleti  istiyor  adâleti  uyguluyor.  Bütün âlemler  tam  bir  mîzan, tam  bir  ölçü, tam  bir  adâlet  üzere  yaratılmıştır İslam  kânûnlarıyla da  dünyada  tam  bir adâlet  yapılmak  isteniyor. 

İslam tam  adâletin, İlâhî  adâletin, sosyal  adâletin   merhametin, ilmin  irfânın  tâ  kendisidir.  Hükümdarlık, can  ve  mal  üzerinde  tasarruf  kuvveti, yönetim  kudretidir ki umumun  faydası  için  görüş, emir, tekbir, yasak, uyarma, mahrum  etme, hukuk, yetki, icrâ  ederek  toplumu  düzene  sokma.  Bağımsız, genel nitelikli yönetim  kudretine  hükümdarlık  denir.  İşte Allah’ın  hükümdarlığı  tam  bir  muktedir  hükümranlıktır.  Buraya  dikkat  edilsin!  ‘’Genel  nitelikli  yönetim  kudretine  hükümdarlık denir’’   tam  muktedir  hükümdar  sadece  Allah’u Teâlâ’dır. 

 Memleket, hükümdarın birde  memleketi  vardır. Memleket, vatan, dar,  yurt, otorite  yeri, mülk  yeri, meşrû  ferdî  mülkiyetin  hak ve  özgürlüklerin, adâletin, ahlâkın  bulduğu ve  yaşandığı  yerdir.  Buna Dârul İslam denir.  Demek ki  memleket  deyince  vatan, dar, yurt  dediğimiz  zaman  otorite  yeri, mülk  yeri  meşrû  ferdî  mülkiyetin  hak  ve  özgürlüklerin, adâletin  sosyal  adâletin, ahlâkın  bulunduğu  ve  yaşandığı  yerdir.  Bunun adı  Dârul  İslam’dır yani İslam  memleketidir.  Bu  memlekette  geçerli  kânûnlar Allah’ın kânûnlarıdır. Dârul  İslam’ın  asıl  hükümdarı  bizzat Allah’tır. Ey dünya!   Gel, bunu  anla.   Beşerî  kânûnlar  insanları  mutlu  etmedi. Çağdaş  kânûnlar  Allah’ın  kânûnlarıdır.  Çağdaşlık, medeniyet,  en   üstün  medeniyet,  ulaşılmaz  medeniyet  Allah’ın  ortaya  koyduğu  kurduğu  düzenin  adıdır. Onun  için  Dârul  İslam’ın  asıl  hükümdarı  Allah’tır. Çünkü onun  kânûnları  uygulanır.  Dünyada ki vekilleri onun kânûnları, hükümleri  ile  hükmeden  emirler, halîfelerdir. Bütün  insanlık  burada  görevlidir. Bütün  insanlık  ferdî  ictimâî  tamâmen  Allah’ın  hükümleriyle  hükmetmekle, onun  kânûnlarını  uygulamakla  bütün  insanlık  görevlidir.  Başta  bu  hak  dâvâyı  kavrayan   müslümanların  görevidir  ve  bütün  insanlarında  görevidir  çünkü  bütün  insanlık Allah’ın  mülkünde  Allah’ın nimetini  tüketmektedirler.   Allah’ın verdiği  hayatla  yaşamaktadırlar.  Allah’ın nimetlerini  tüketiyorlar, Allah’ın  mülkünde  barınıyorlar.  Onun  için  Allah’ın  emirlerine  hüküm  ve  kânûnlarına  karşı  gelme  hakkı  ve cesâreti  ve  gücü  kimsede  yoktur  olamaz karşı  koyan  sonuca  katlanacaktır.

Dakika 10:22

Kıymetli efendiler, 

İnsanoğlunu yaratırken  ben  yeryüzüne  halîfe  yaratıyorum  demiştir  Cenab-ı  Hak.  İşte insanlık  demek  hilâfetin  birlikte  yeryüzünde  İlâhî  düzenin,  sosyal   düzenin,  sosyal  adâletin  Allah’ın  kurduğu  düzenin   tamâmen çalıştırılması  işletilmesi,  o  düzenin  birer  birer  görevlisi  olmak  zorundadır  her insan. 

Beşerî  sistemlere  gelince  katı  sosyalizim  milkiyeti  boğar.  Mülküyet  diye  birşey  yoktur  bu rejim  felç  olmuş  insana  benzer.  Nitekim bunu  katı  sosyalizmi  denediler,  ve  yıkıldılar.   Milleti felç  eder,  bunun  birisi  kominizm’dir,  komünizme   benzeyen  bütün  sistemler  aynıdır.  Liberalizm  bu da  katî  katı  bir  ferdiyetçiliktir.  Toplumu  sosyal  mülküyeti  boğar.  Bakın  burada  dikkat  edilsin!  Liberalizm de  katı  ferdiyetçilik vardır toplumu,  sosyal  mülkiyeti  boğmaktadır  belirli  kişiler  faydalanır, adâlet  topluma  yansımaz.   Toplum  can  çekiştirircesine  kriz  yaşar, dünya  sürekli  liberalizminde  egemenliği  altında  krizin  içinde  yaşamaktadır.  Bir  avuç  refah  içinde    yaşayanlara  bakıp da  aldananlar  tamâmen  gaflet  içindedirler.  Ne liberalizm nede katı sosyalizm, bunlar  insanlık  için  refah  verecek   sistemler  değildir.  Nizâm,  İlâhî nizâmdır,  kânûn İlâhî  kânûnlardır.  Adâlet  sosyal  adâlet  İlâhî  adâlettir.  Bunun için  Türkiye’nin  hâline  bir  bakın  yıllardır  bitaraf  on  parmağı  balda,  fil  dişi  kulelerde   yaşarken!  Bitaraf  karnını  zor  doyurmaktadır büyük  kitlelerin  hakkı  yenmektedir.  Gelir  dağılımı  âdil  olmamıştır  çünkü  bitarafında katı  bi  sosyalizm  tipi  vardır,  bitarafında  liberalizm  vardır ve  liberalizmle  katı  sosyalizm  milletin  hakkını  yeyip  durmaktadır. İşte    milletin  kanını  emenler  bunlardır.   Bitarafta  felç bir   durum   vardır   bitarafta  krizler vardır.  Nitekim  şuanda  dünya  bu  krizi  yaşamaktadır. Felç  durumunu  yaşayanlar  şimdi  kriz  durumuna  geçmislerdir. Çünkü  adâlet  topluma  yansıyor, liberalizmde  zengin  korunuyor  fukara, yetim, gariban, fakirler, yoksullar korunmuyor. Sosyal  adâlet   onlara  uygulanmıyor  çünkü   yok  o  sistemlerde  katı  sistemlerde ferdiyetçilerin  olduğu  yerde  sermâye  korunuyor  emeğin  hakkı  yok   birisi de emeği  koruyor  diyor  sermâyeyi  yok  ediyor. İslam  hem  emeğin   hem  sermâyenin  adil  bir  topluma  yansımasından  yana  hak  düzenini  kuran  eşsiz  düzen  İslam’dır. 

Kıymetli  dinleyenler!

Fâtiha’yı Şerif’  çok  şey  söylüyor.  Birde şöyle diyor:  Ey insanlar!   Ey  akıl  sahipleri! Siz sadece iyiliğe kayıtsız şartsız  olgunluğa  saygı  gösterenlerden  iseniz Cenab-ı  Hak  diyor ki; ben  Allah’ım  her olgunluk  benimdir diyor.  Eğer kudret, güç ve  iyilik  etmeye  saygı  gösterenlerden  iseniz?  Ben  âlemlerin  Rabbiyim ve  eğer  geleceğe  tamah  ederek  saygı  gösterenlerden  iseniz?  Ben  Rahmân ve Rahimim.  Eğer  korkma  ve  ürkme  ile  saygı  gösterenlerden  iseniz?  Ben  din  gününün  Ruz-i  Cezâ’nın  sahibiyim, Mâlikim, mutlak  hükümdarım  diyor. 

Dakika 15:43

Saygının  bütünü   sebeplerini, zâtında toplayan  ve  kendine  ibâdet  edilen  tek  İlâhım  diyor Cenab-ı  Hak.  Bütün  saygıların  tamâmı  Allah’a olmalıdır Allah  içinde    kullarına  tabii ki  sevgi  ve  saygıyla  şevkatle  karşılanmalıdır.  Cevap  oku  kelime-i tevhidi,  şimdi  oku  kelime-i  tevhidi ondan  başka  İlâh   yok, ondan  başka  hükümdar  yok. 

(إِيَّاكَ نَعْبُدُ) ‘’İyyâke nağbudu’’  cevap budur. Kul  olan  bir kul ki  Allah’a  ne diyor  toplu  hâlde, milli   hâlde ancak  sana  kulluk  ederiz.  Tam  bir  iltifat  üslubu  ile  akıl  sahibinin  cevabı  (إِيَّاكَ نَعْبُدُ) ‘’iyyâke nağbududur’’.  Yani  ‘’biz, biz!  Ancak  sana  kulluk ederiz’’  diyerek  cevap  vermektedir. Haydi  sözünde  dur, bu kulluk  anlaşması  Allah’a  verilen  sözdür, kul  ile  Rab anlaşmasıdır. Kulluk,  ibâdet  burada ortaya  çıkmaktadır.  Bu eşsiz  muktedir  hükümdara  karşı  kulların  birlikte  söylediği  budur,  yapılan  anlaşma  budur.  Ancak  sana  kulluk  ederiz. 

İbâdet nedir? Şimdi birde bunun  üzerinde  mademki  verilen  cevap  ancak sana kulluk,  ibâdet  olduğuna  göre  ibâdet  nedir? İbâdet niyete  bağlı  sevâbı  ve  Allah’a (C.C)  yaklaşmayı  ifâde  eden  özel  itâattir.    Eğilmek, tevâzu, ibâdettir ki  namazın  içinde bunların  hepsi  görülmektedir. Allah’a yönelmek Allah’a ibâdettir.  Allah’ın (C.C)  râzî  olduğunu yapmak, Allah’ın  yaptıklarına da  râzî  olmak ibâdettir,  ubûdiyettir.  Kulluk  görevini  yerine  getirmektir. İtâat  hayır  ameli  yapmaktır  ki tefekkür, Kur’an-ı  Kerim  okumak  yardım sever  olmak, yardımlarda  bulunmak,  sadakalar  vermek, vakıflar  kurmak, köle âzâd etmek  bunların  tamâmı  ve  benzerleri  itâattir  ve  Allah’a  yakınlıktır. Bunlara  genel  itâatlar  denir.  Birde  özel  itâatlar  vardır ki bunlar  niyete  bağlıdırlar.  İşte  ibâdet  niyete  bağlı  olanlardır.  Bunlar özel  itâatler:  namaz, oruç, cihat, hac, zekât, savaşmak  gibi  bunlar  hep  niyete  bağlıdırlar.  Bunlar  niyetsiz  olmaz. Ümit  ve  korku  ibâdet  duygusunun  başlangıcıdır,  insan  duygusunu  neye  bağlarsa  taptığı  odur.   Duygularını  düşüncelerini  Allah’a bağla,  başkasına  bağlanıyorsan  ona  tapıyorsun  farkında  değilsin.  Çünkü Allah’ın  yerine  kimse  konmaz,  çünkü O  eşi  bulunmayan  varlık.  Onun  emirlerini  yerine  başka  emirler  konamaz,  çünkü  O  O’nun  emirleri de  eşsiz emir ve kânûnlardır.

Dakika 20:12

İnsan  hayatı  tat ile  acının  güzergâhıdır. Geçit  yeridir  bunu  iyi  bil. Hayat  tamâmıyla  imtihândır imtihân  olduğu  için  insan  hayatı  tat  ile  acının  güzergâhıdır geçit  yeridir  imtihânı da kazanmak  zorundasın.  Geçici  şeylere  bağlanan  gönül,  buna  dikkat  et!  Fânîye  bağlanan  gönül  zarara   tehlikeye  adaydır.  ‘el  hayyül  kayyum’ a bağlan.   Diril  ve  ayakta!  El Bâkî’ye  bağlan  o  ezelî  ve  ebedî,  tüm  kudret  onda  O’na  bağlan. 

 Peygamber  Efendimiz  (A.S.V)  ne diyor? ‘’Mü’min,   tâze ekin  gibidir rüzgarla  eğilir  doğrulur  yine  dosdoğru  olmaya  devam  eder’’      ‘’Münkir  çam  gibidir  kırılır  artık  kalkamaz’’      ‘’ mü’min  Bâkî’ye  sarılır  münkir  Fânîye  sarılır’’

Mü’minle  münâfık,  mü’minle münkir, mü’minle müşrik  arasındaki  fark  işte en büyük  farkın  birisi  budur.  Mü’min  Bâkî’ye  sarılır ki  Bâkî  Allah’tır.  Münâfık, münkir,  müşrik  ise  fânîye  sarılır onlarda  Allah’ın  yarattıklarından  herhangi  birisidir.  Bu nedenledir ki  Mü’min  Müslüman  dâimâ  Allah’a  sıkı  tutunan  sıkı  bağlanan  kişidir.  Allah’a sıkı  tutunmak  demek  şeriatın  emirlerini  bir, bir  uygulamak  demektir.

Âbîd  dünyada  bütün  benliğinden  tecrit  edilerek, arınarak    tam  bir  edep  tevâzu ile   hürmeti  itâati arz  eder ki   tam  hürmeti  tam  itâati  Allah’adır.  İşte  buna  ‘Âbîd’  denir.   Boyun  eğerek  zilletini de  arz  eder.  Kime?  Allah’a  boyun  eğer,  zilletini  Allah’a  arz  eder.  Maddede  mânâda  her şey  senin   mülkündür  Allah’ım!  İrâdeler, vicdanlar senin lütfundur  Allah’ım!  Övme  övülme  senindir  Allah’ım  diye  feryât eder. 

Ey insan!  Yükselmek aczini  bilmekle  olur. ibâdet kibrin aşağılığın ilacıdır hürriyetini   tamâmen   Allah’a  bağlan.  Ona tam boyun eğ tam itâat eyle tüm iyilikleri onun için yap.  Ölüme râzî ol, başkasına boyun eğme başkasına tapma.  Başka sistemler beşeridir, İlâhî  nizâm   ve  kânûnlarına  sıkı  bağlan.  Her şeyini  ona  fedâ  et  hem de  seve  seve.  Her şeyi  o  vermedi mi  sana?  Her şeyi o verdi sende seve seve ona fedâ  et.  Bütün  varlığınla  ona  bağlan, İslam’dan  tâviz  verme.   Ümmetten  sakın  ayrılma  buna  dikkat  et.  İslam’dan  tâviz  verme!  Ümmetten   sakın   ayrılma.  Bütün  dostluğunla  Allah’a  bağlan,  gidişin  hep  Allah’a  olsun.  Tam kuvvet bunda.  Biz  diyenler, cihan  hâkimiyetini  kuranlardır.  Haydi  ey  İslam  dünyası!  biz diyerek  Hak’la  bütünleşelim.  Elham’ı Şerif,  Fâtihâ’yı Şerif günde   en  az  kırk  defa  bu  çağrıyı  yapıyor.  Hakîkî şeriatçılar, hakîkî  ehli  târîkçiler,  ey  kâşifler   Ârifler, ey ehli  hakîkat!  Kur’an’ın  rûhunda  bir  olalım.

Dakika 25:00

Kur’an’ın  rûhunda  tevhîd  îmânında  birleşelim.  Tevhîd  nizâmı  olan  İslam’da  birleşelim. Şahlanıp  şaha  kalkalım. Dünyayı da, kendimizi de, insanlığı da  kurtaralım. Allah’ın  huzuruna  Ruz-i  Cezâ ’da  ak yüzle  çıkalım. Bunun için  (وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ) ‘Sizden  bir  topluluk  olsun  diyor  Yüce Allah    -İmrân  Sûresi  104’te  Ne  diyor sizden  bir  topluluk olsun,  ne yapacak  bu  topluluk     (يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ) ‘’Yedune  ilel  hayri’’  insanlığı  hayra  çağıracak, İslam  tam  hayırdır.  İnsanlığı hayra çağıracak İslam tam hayırdır. (وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ) ‘mârûfu emredecek.     (وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ)    ‘Münkerden   nehy edecek.    (وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ)   işte  diyor  bunlardır  felâha  erenler diyor. Bir defa  Kur’an-ı  Kerimi,  İslam’ı,  dünyaya  en  ehil  dillerden  tebliğ  etmek  zorundayız.   Buna  cihâd-ı  kebîr  denmektedir.  Şuanda  aczimizle  bunu  yapmaya  çalışıyoruz. 

Yine  Cenab-ı  Hak   -İmrân  Sûresi  103’üncü  âyette de  şöyle  diyor:  (وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا ۚ ) ‘’toptan  Allah’ın  ipine  sarılın,  dağılıp  parçalanmayın,    fırkalara  bölünmeyin’’  diyor.   (وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ تَفَرَّقُوا)   Sakın ola ki  parça  parça  fırka  fırka  olanlardan  olmayınız.  (وَاخْتَلَفُوا) ihtilâfa düşmeyiniz,  (مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْبَيِّنَاتُ ۚ ) çünkü  hak  ve  hakîkat,  açık  açık  deliller  İslam’ın  ortaya  koyduğu  hakîkatler  geldikten   sonra  artık  ihtilâfa  hiç mi  hiç  yer  yoktur  dağılıp  parçalanmaya  gerek  yoktur.  İslam  bütün  hakikatiyle   inkişaf  etmiş  ortaya  değerlerini  koymuştur.  Bu değerler  ortaya  geldikten  sonra  sakın  dağılıp  parçalananlardan  olmayınız,  ihtilâfa  düşenlerden  olmayınız  diyor  Cenab-ı  Hak.  (وَأُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ) eğer  dağılır  parçalanırsanız o  dağılıp  parçalanan  fırka  fırka  olan,  parça  parça  olan  hakîkat  ortada iken  ihtilâf  içinde bulunanlar  için  büyük  bir  azap  vardır  diyor  Cenab-ı  Hak.  Bu da  işte  parçalanmanın  şu  çağımızda  bu  asrımızda  Müslümanların  ne  hâle  geldiğine  bir  bakın.  Bunun  sebebi  hakîkat  ortada  olduğu  hâlde  Müslümanlar  paramparça  olmuşlardır.   Müslümanlar kurtuluş  istiyorlarsa ki  herkes  ister,  işte  Kur’an’ın  rûhunda  tevhitte  İslam’da  birleşmek  zorundadır.  Ümmetin içine  gel  gir  oradan   ayrılma    ‘’ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ ’’  Sizin  üzerinize  savaş  yazıldı  diyor  Cenab-ı  Hak.  Şimdi siz onu hoşlanmayabilirsiniz kerih  görebilirsiniz,  şunu da  unutmayın  ‘’ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ’’   sizin  hoşlanmadığınız  bir şeyde Allah  diyor  onda  hayır  ortaya  koymuştur  o  sizin  için  hayırlıdır.  O sizin hoşlanmadığınız şeyin sizin için hayır olup olmadığını siz bilmiyorsunuz ama Allah biliyor.  ‘’ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ’’  siz  bir şeyi  çok  hoşlanabilirsiniz  ama  o  şey  sizin  için  şerdir  diyor.  Siz  onun   şer  olduğunu  bilmezsiniz.                               ‘وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ’’   Allah  biliyor  siz  bilmiyorsunuz  diyor.    ‘’ فَسَتَذْكُرُونَ مَا أَقُولُ لَكُمْ’’  size  söylediklerimi  yakında  anlayacaksınız,  hatırlayacaksınız.  Sizin için ne söylemişsem  ‘’ وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ’’  Ben bütün işlerimi Allah’a  ısmarladım.  ‘إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ’’  Allah kullarını görüp durmaktadır. Söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız!   Ben  işimi  Allah’a  havâle  ediyorum,  Allah  kullarını  çok  iyi  görüyor.

Ey kıymetliler!

İşte bunun peşinden  Cenab-ı  Hakk’a  kul  kulluk  görevini  yaparken  tabî  yardım  isteyecektir.  Kimden?  Yalnız  Allah’tan.  ‘’ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ’’  yalnız  ve  yalnız  ne diyor?  Senden yardım  dileriz  diyor.    Kıymetli  efendiler,  şimdi  Allah’ın   yardım  ve  lütuf  konularına  geldik.  Elham’ın bu bölümüne geldik.  Cenab-ı  Mevlâ  Rabbisinin  bütün  yardımlarını, inâm  ve  ihsânlarını  kazanan  kullarından   eylesin  İnşa’Allah  buradan  ötede  5’inci dersimizle  devam  edeceğiz.

Dakika 31:05

(Visited 346 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}