[jw7-video]

54- Tefsir Ders 54 hayat veren nurun keşif notları

54- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 54

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

İşte hikmetin içreğinde hayat bulmak vardır. Hikmet ilâhî emirlerin bizzat kendisidir. Çünkü hikmetin sahibi Allah’tır. Bu hikmet kul tarafından iyi anlaşır, iyi kavranırsa işte kişi oradan da doya, doya hayat bulacak, mutlu olacaktır. Yine hikmet Allah’a itaat (C.C) mutî olması ki itaat ve taatte bulunması, itaat ilâhî kuralları bilmek, taat ise o kuralların gereği Allah’a kulluk, ibadet etmektir. Fıkıh ise din ve amelden ibârettir. Fıkıh ise din ve ameldir. Bu da Kuşeyrî ’den bize intikâl etmiş bir, gerçek bir ifadedir.

Fıkıh: Yüce Allah’ın emirlerini lehimize olan, aleyhimize olan bütün emirleri delilleriyle bilmenin adına fıkıh denir. Her Müslüman bu konuda bilgi yarışında olmalıdır. Fıkıh baştan sona hikmettir. Yine hikmet nurdur, vesvese ile ilhâm fark edilir. Bakın burada hikmetin bir bize verdiği hayattan biriside vesvese ile ilhâm fark edilir, gerçek makam anlaşılır. Hikmet öyle bir nurdur ki kalbe gelen vesvese midir, desise midir, ilhâm mıdır bunu fark eder. Neticede ne olur? Gerçek makam anlaşılır, doğru anlaşılır, eğriyle doğru fark edilir, birbirinden ayırt edilir. Vesvese kalbe şeytandan gelir, ilhâmlar ise Cenab-ı Hak’tan gelir, melekler vasıtasıyla gelir ve doğrudan gelir. Şimdi birde nefisten gelen hevâ vardır bu nefisten gelen gururla, kibirle, nefsin arzularıyla ilgilidir. Şeytandan gelen vesvese ise şeriata karşı koyda ne yaparsan yap der. Ama ilhâm Havâtırı Hak ise Cenab-ı Hak’tan gelir ki ya melek aracılığıyla gelir kalbe ilhâm veyahut da doğrudan Allah’u Teâlâ feyiz olarak verir. Bunlar Kur’an-ı Kerim’e, İslam’ın emrine uygun olarak gelir ve daha çok şeriata uyman tavsiye edilir, İlâhî emirlere uyman tavsiye edilir. İşte bu hikmetin kalpte parlayan nuru ile kişi doğruyu yanlışı birbirinden fark eder. Doğru hızlı kararlar yine hikmetin gücüne bağlıdır. Kişide hikmet kuvvetliyse doğru kararlar, hızlı kararlar verir ve hep doğru karar verir. Yanlışa Cenab-ı Hak ona müsaade etmez. Çünkü onun içini hikmetle donatmıştır. Yine hikmet doğruya iletir. Kişide hikmet varsa daima onu doğruya iletmektedir, yanlıştan da onu korur. Yine hikmet ruhların sükûnu, güveni ve durağıdır yani son durağıdır. Ruhların sükûnu, güveni ve durağıdır.

Dakika 5:03

Ruhlar hikmetle sükûnet içinde, huzur içindedir. Hikmet ruhu parlatan nurla kalbi donatır ve ruhu donatır. Yine hikmet Hak’tan sebepsiz dosdoğru bir işarettir. Demek ki dosdoğru Cenab-ı Hak’tan sebepsiz bir işarettir ama dosdoğrudur. İşte Havâtırı Hak bundandır. Tüm hâllere Hakk’ı tanık tutmaktır. Çünkü Müslüman içinde bulunduğu hâl, sıfat, durum neyse orada Hakk’ı tanık tutmak bu da hikmettir. Hakk’ı tanık tutmak nedir? Hakk’ı onu sürekli gördüğünü ve muhasebe altında, murakabe altında tuttuğunu teftiş ettiğini işte o hâl içinde buluna kul bu şuurla Cenab-ı Hakk’ın kendisini gördüğünü sürekli bilir. Onun içinde Hakk’ı tanık tutmak işte budur. Sen Allah’ın seni gördüğünü hiç unutma gerçek senin iç ve dış âleminin her şeyine gerçek Hak şahit bizzat Allah’ın kendisidir. Kendi şahittir başkalarını da şahit tutar ve seni sana şahit tutar ve senin yaptıklarını senin vücuduna konuşturur. Ağzına mühür vurur ve senin ellerini, kollarını sana şahit tutar ve ayaklarını, vücudunu konuşturur. Hakk’ı tanık tutmak bu da hikmettendir. Din ve dünya düzenidir hikmet. Eğer tam bir ilâhî kurallara göre bir dünya düzenin varsa bu İslam’ın mükemmel, muntazam düzenidir bu tam bir hikmettir. Yine hikmet Ledün’ni İlmidir. Ledün’ni İlmi ne demektir? Bu Allah’ın vergisidir, hak vergisi olan bir İlimdir. İktisâbî ilimlerin yanında eğitim yoluyla, öğretim öğrenim yoluyla elde ettiğin ilimlerin birde (Ledün’ni) tarafı vardır ki; Bu Allah’ın sana lütuf ettiği ilimlerdir. Hz. Muhammed’in ilmi ve Cenab-ı Hakk’ın tahsîsi olarak bazı kullarına bu ilimden daha çok vermiş, onlara tahsîs etmiştir. Hızır Aleyhisselâm’da ki ilimde işte bu ilimdendir. Kehf Sûresinde buna işaret edilmiştir. Yine hikmet ilhâm vârid olması ilhâmın inmesi için sırrı saklamakta hikmettir. Cenab-ı Hak sana gizli lütfundan, kereminden, Ledün İlminden verdikleri bir sırdır. Bunları da saklayabilirsen bu da hikmettendir. Bunların hepsi hikmettir saydıklarımız 23 madde üzerinde saymaya çalıştıklarımızın tamamı hikmettendir ve böyle sayılmıştır. Hikmetin keşfi üzerinde durmaya devam ettik. Şimdi Cenab-ı Hak Allah (C.C) kabz eder, bast eder.

Dakika 10:00

Kabz sıkar bast aynı zamanda genişlendirir rahat ettirir, açar, sıkar, daraltır. Kimisine darlık verirken, kimisine genişlik verir. Bunların tamamı hikmete dayalıdır. Büzülme genişleme olur. Kimisinin kalbi daralır sanki patlayacak hâle gelir. Kimisinin de kalbi genişlik içindedir, huzur içindedir. Cenab-ı Hak (وَاللّهُ يَقْبِضُ وَيَبْسُطُ) buyurmuşlardır. O iki kelime üzerinde evliyâ okullarında nice dersler verilmiştir kalbin hâlleriyle ilgili. Senin günahlarından, yanlışlarından dolayı Yüce Allah’ın kalbe tecellîleri vardır. Cemali tecellîler senin sevap işlediğin zaman Yüce Allah’u Teâlâ’ya samimi, sıkı, ihlâsla bağlandığın zaman, sevap içinde yarıştığın zaman Cenab-ı Hak lütfuyla, keremiyle cemâlî tecellîler de bulunur. Kalp genişler huzur içindedir. Ne zaman kişinin itikâdında sakatlık varsa, Kur’an-ı Kerim’i doğru algılamamış doğru inanamamışsa, İslam’ın Amentüsüne doğru inanmamışsa Allah’ın esmâsından, evsâfından herhangi biri konusunda yanlış bir kanaati varsa işte bu yanlışlara, haram ve günahlara karşı Cenab-ı Hak celâlî tecellîler ile kalbi daraltıyor, sıkıyor. Kimisini içinden patlatıyor, içinde bombalar patlıyor. Kimi insanlar onu bilmiyor, kimisi de sıkıntı çekiyor. Cendere de sıkılmış gibi sıkılanlar var. Yaşantısı böyle ölürken de çeke, çeke canı alınanlar var Sekerat-ı mevtte. Bütün mahlûkata acısını dağıtsanız mahlûkatı perişan edecek bir acı ve sıkıntıyla can verenler var. Kimse onu görmez ve bilmez. Cenab-ı Hak kişinin kalbine kalbinden daha yakındır, dilediğini sıkar, dilediğini genişlendirir, kimisine huzur verir, kimisini de işte darağacında sıkılır gibi sıkar. Bu neyin karşılığındadır bunlar? Kalbin kazanımları karşısındadır. Kalbini Allah’a teslim et bütün kalbinle Allah’ı sev, bütün kalbinle İslam’a inan, sakın ola ki İslam’ın hiçbir emrine itiraz etme. Zelle zerre kadar şüphen hiçbir şeyden şüphen olmasın, İslam’dan şüphe etme, Kur’an-ı Kerim’den ve Muhammed’in Peygamberliğinden sakın şüphe etme, Hz. Muhammed’in ortaya koyduğu İslam nizamının kânûnlarından şüphe etme çünkü İslam tamamen ilâhî’dir. O zaman kalbin rahat eder. Tecellîler de bu cemâlî tecellîler gelir, feyiz üstüne feyiz, huzur üstüne huzur, nur üstüne nurlar gelir, hikmetler dolar, taşar. İnsanoğlunu yanlış yönlendirenler şeytanın görevini yapanlardır. (وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ) herkesin Allah’ın huzuruna dikileceğini kimse unutmasın. Bugün yeryüzünde geziyorsun, otları ayağın altında, çimenler ayağın altında mezara girdiğin an o otlar çimenler senin üstünde bitecekler. Her şey örtülecek, günahların örtülmeyecek. Yaşarken böyle mezardaki durum mezar ya cennete, ya cehenneme dönüşecek berzah âlemi.

Dakika 15:10

Mahşerinde mezardan kalkıp, mahşere fırlayacaksın. Allah’ın orduları oraya toplayacak, orada da sonuç ya cennet, ya azâb evi olacaktır. Bunun için Bakara Sûresinde 245’de Cenab-ı Hak; “Allah’a ödünç verene fazlasıyla geri döner diyor.” Her yaptığın hayır Allah’a ödünç vermektir. Bunları kat, kat Cenab-ı Hak sana lütfuyla verecektir. Cennetten bir karış yer alabilir misin çalışmakla? Alamazsın.  Sana cenneti verecek. Neyle? Lütfundan verecek îmân ve İslam sebebiyle, Amel-i Sâlih sebebiyle sana cennet verecek, bunu lütfuyla verecek sana yoksa cennetten bir karış yer alamazsın. Dünyadan bir şeyler almak için ömür boyu çalışıyorsun. Ebedî hayatın mevki makamı, selam yurdu işte Allah’ın iki tane Dârül İslam dediği, Dârusselam dediği iki yurdu vardır. Bütün âlemlerin sahibidir. Ama iki tane huzur yurdu vardır. Dünyadaki İslamî yaşantı, dünyaya göre Dârül İslam’dır ve bu dünyaya göre cennettir seni bu Dârül İslam’dan alır, Dârusselama cennete koyar. Neyle? İslam vesilesiyle, İslam, îmân sebebiyle seni hem dünyanı, hem mezar, mahşerini hem de ebedî hayatını cennete dönüştürmektedir. Bunu lütfuyla yapıyor. Cehennem durumuna gelince bu bir adâleti ilâhî’dir. Her günahın karşısında bir ceza vardır onun için adâlet tecellî etmektedir. Elbette ki Allah adâletin sahibidir. Zulümden münezzehtir.

Şimdi Cenab-ı Hak, inkıbaz ne diyor burada yokluğu tattırmak, ilâhî kabz ruhî kalbin kendine dönüşü bu inkıbaz. Üzüntü gelir eğer bu üzüntü sürerse melankoli kişiyi boğar. Dengeli olmazsa işte hastalı ortaya çıkar. Ruhî kalbin kendine dönüşü mutlaka bu imbisat hâlinde inkıbazdan imbisata dönüşecek. Kalbin Rahmânî nefeslere kalbin nefeslere kavuşmasıyla olur. Kalbin Rahmânî nefeslere kavuşmasıyla bu olur hayat verir. Hayat gerek içte, gerek dışta Hak ile alış veriş içindedir. Dikkat et! Hayat gerek içte, gerek dışta Hak ile alış veriş içindedir. (Beyne’l-havf ve’r-recâ) buna dikkat et! İşte varlığı tattıran tamamen hayat veren Cenab-ı Hakk’a aittir. Sana ne yapıyor? Hayatın tadını da tattırıyor kazancına göre. Eğer kazancın kötüyse bunun karışlığın da ortaya ne çıkıyor? İnkıbaz çıkıyor ve hayatın acısını da tatmak zorunda kalıyorsun. İnkıbazın sebebi günahlardır ve günahın karşılığında gelen cezalar. Buradan da bir hayat gelir ama açı bir hayat gelir.

Dakika 20:17

İmbisatın karşılığı ise işlediğin sevapların karşılığında huzur gelir kalbe bu da hayat verenin sana hayat vermesidir ama bu mutlu bir hayattır. Demek ki bunu kazanan ikisini de kazanan kulun kendisidir. O zaman Cenab-ı Hak hayırlı kazanç sahibi ol kalbine kötü şeyler kazandırma. Onun için imbisatın kalbin Rahmânî nefeslere kavuşması işte o zaman mutlu bir hayat verir. Bütün kalbin Allah’ı sever, bütün kalbinle Allah’a tevekkül eder, bütün kalbinle Allah’a tam îmân eder, yakîn bir îmânla eğer îmân ederde Allah’u Teâlâ’nın rıza hâlini Allah senden razı, sen Allah’tan razı olarak bir yaşantı tarzın, inanç tarzın ortaya çıkarsa işte ortaya bir imbisat çıkıyor ki mutlu bir hayat. Sonra hayatın bütün acı ve tatlıları, mutlulukları kişin göğsünden akan ırmağa benzer. Hayat kişinin bağrından akarak gider. Bağrını hayata iyi hazırla kalbini, ruhunu hayata hazırla, Kur’an ile hazırla, îmânla hazırla, Hz. Muhammed’in getirdiği yüce değerlerle hazırla. Bütün psikologları toplasan sana ruhun içeriğini, ruhun gıdasını neden mutlu olacağını, neden perişan olacağını, bütün psikologları getirseniz yaratan gibi tarif edemez. İşte yaratanın ruha gıdayı takdim etmesi İslam’da vahiy ile olmuştur. Cenab-ı Hak ruhun, kalbin bütün gıdasını İslam’ın, Kur’an’ın içine koymuştur. Sanki kalp cennet bahçesinden yer içer. Ne zaman? Kur’an-ı Kerim’in mânâ ve nuru kalbi kuşattığı zaman, kafaları kuşattığı zaman. Onun için hayat gerek içte, gerek dışta Hak ile alışveriş içindedir. Sevgi akımı elem ile haz, korku, ümit kaynaşması işte bunlara dikkat et. Sevgi akımı elem ile haz, korku ile muhabbet kaynaşması gözyaşıyla hikmet nuru oluşur. Hangi gözyaşı bu? Birisi ağlıyor acı bir olay olmuş orada o da ağlıyor bu bir merhamet neticesidir ama muhabbet gözyaşları kalpteki sevgi ateşinin yanmasıdır. Bu sevgi ise Allah sevgisidir. Bütün kalbin Allah sevgisiyle dolup taşmalıdır. Oradaki sevgi bütün âlemlere, tüm mahlûkata, yerlere, göklere başta insanın tümüne yansıyacaktır o sevginin sahası uçsuz, bucaksızdır. Çünkü kalpler deryaları içine alır, ruhlar deryaları içine alır. Eğer kalbin ve ruhun Allah sevgisiyle dolup taşarsa, bütün mahlûkatı sevecek sevgi, artacak sevgi oluşur. O zaman kapından içeri girince çocuklarının karşısında sevgi çocuklarına yansır, hanımına yansır, onlardan da sana yansır.

Dakika 25:06

Bakarsın ki evinin içi sevgiyle dolmuş. Sevgi güneşi doğmuş evin ruhlar parlıyor, yüzler gülüyor ve seviniyor. İşte burada sevgi ateşi kalpte yanarsa Allah için, Allah sevgisinden dolayı, Allah korkusundan dolayı ağlayan gözler kıymetlidir o yaşlar kıymetlidir. Yoksa putun karşısında putperestte ağlıyor, yalvarıyor putuna bununda bir gözyaşı var ama şirk, şirkin gözyaşlarıdır. Şirk dolu bir kalp, şirk dolu bir ruh ve puta yapılan bir ibadet bunlar kişinin başına belâdır. İşte nur ile narı ayırt edemeyenler ne yapıyorlar? Nara nur diye koşuyorlar ve nuru da nar diye kaçıyorlar. İslam nurdur. İslam’ın dışında ne kadar ne varsa nardır, nar ateş demektir.

Kıymetli efendiler!

Sevgi akımı nedir? Allah’u Teâlâ’yı sevdiğin müddetçe Allah’ın sevgisi de seni kuşatacaktır. Allah’ın kullarına merhamet ettiğin müddetçe Allah’ın merhameti seni kuşatacaktır. Sen Allah yolunda harcadığın müddetçe Allah’ın rahmeti seni kuşatacaktır. Senin için yokluk diye bir şey düşünülemez. Zenginin mahiyetinde olan kişi fakirlik görür mü? Allah safında olan Allah’ın rızasını kazanan ve Allah’ını bütün varlığıyla Allah’ı seven insanlar hiçbir zaman ne sıkıntı, ne korku taşımazlar. Çünkü eşsiz zenginin ve zengin edenin huzurundadırlar, onun rahmet kapısındadırlar, onun emrindedirler. Bir köle düşün en zengin bir kapıda bulunan bir köle yoksulluk görür mü? Sen ise Allah’ın kulusun îmân taşıyan, İslam Kur’an taşıyan bir mü’min Müslümansın Allah buna değer veriyor, îmâna değer veriyor. Kendi kitâbının, kendi kânûnlarının ilkelerini yaşayanlara değer veriyor, onlar buradan hayat buluyor. Gerçek hayat tarzı budur. Ben hayatımı yaşayacağım diyor Allah’ın emirlerini tanımıyor. Hangi hayatı yaşayacaksın, hangi Allah’ı buldun? Sana kim hayat veriyor Allah’tan başka? İşte bu yanlıştan bütün insanlığın kurtulması gerekmektedir. Allah’ı bırakıp da ben hayatımı yaşayacağım, Allah’ın verdiği mutlu hayatı bırakıp da başka yanlış yollar da hayat bulacağını mı zannediyorsun? Küfürden hayat olmaz. Şirkte, günahta, haramda, isyanda Allah’a isyan ederek hayat olur mu? O kalbi sana kim verdi? O kalbi sana kim mutlu edecek? Onun gıdasını nereden alacaksın? Armuttan, elmadan mı alacaksın? Kebaptan mı alacaksın? O mideni besler, kemiğini etini besler. Ama ruhunu ne besler kalbini ne besler, aklını ne geliştirir? Kur’an’ın nur saçan hayat veren işte o ezelî ebedî değerler sana hayat verir kalbine ruhuna. Kur’an’ın mânâsını nur saçan o nur olan mânâyı kalbine şırıl, şırıl akıt, Kur’an’ın çeşmesinden kalbin içsin, Annenin memesini emer gibi kalbin Kur’an’ın âyetlerinin mânâsını emercesine oradan feyiz alsın. Mutluluk cennet bahçelerinin tamamı Kur’an-ı Kerim’in âyetlerindedir. Kur’an’ın bahçesinden kalbin yesin içsin mutluluk orada. Îmân var orada, İslam var orada, Hz. Muhammet var orada, Muhammed’in uyguladığı yüce değerler var orada, Allah’ın hükümranlığı var orada, Allah’ın kânûn ve nizamı var orada, ilâhî ilkeler var orada.

Dakika 30:32

Bunun için kıymetli efendiler, yine Bakara Sûresinin 231’inci âyet-inde öğüt, nimet, kitap, hikmet bunlara dikkat et. Öğüt’ü Allah’tan al yani Kur’an’dan al. Nimet tamamen Allah’a aittir, Allah’ın nimetleridir ve kitâbı iyi kavra işte bunların tamamın hikmettir. Bu hikmetlerin tamamı da Kur’an’ın öğütleridir. Kur’an eşittir hikmet, hikmet eşittir Kur’an-ı Kerim.

Yine Lokman Sûresinin 12’nci âyet-inde ne diyor: Bilmek, anlamak hikmettir. Neyi bilmek? Hakk’ı, hakîkati bilmektir. Anlamak, neyi anlamak? Hakk’ı, hakîkati anlamak işte hikmettir. Hak nedir, hakîkat nedir? Bunun kaynağı nedir? Hakk’ın önderi Hz. Muhammed elindeki rehber ve delil Kur’an-ı Kerim İslam’ın bizzat kendisidir. İslam üniversitesi Arş-ı Âlâ’nın üniversitesidir. Oradan mezun olan Levh-i Mahfuz’dan gelen dersleri okuyup oradan mezun olandır. Dünya üniversitelerini oku onlar dünyadaki maddeyi incelerler, işte yerde toprağı incelerler, yerbilimlerini denizler incelerler, gökleri astronomik olarak işte yıldızları, ay, güneşi incelerler ve insan vücudunu incelerler, insan anatomisini, biyolojisini incelerler dünyadaki bilimler. Onlar faydalıdır, güzeldir ama Arş-ı Âlâdan gelen İlimlerin yanında bunlar nedir? Kendi çapın da ilimlerdir. Ama bütün hak ve hakîkat nerededir? Arş-ı Âlâdan Levh-i Mahfuz’dan gelen Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın ilimlerini okuyarak dünyadaki kevnî âyetlerin kânûnlarını da çözmeye çalış. İşte o zaman kitâbî âyetlerin ve kevnî âyetlerin keşfiyle uğraşılmış olur. Şimdi dünyadaki bütün üniversitelerdeki yapılan dersler tabiat kânûnlarının keşfi için çalışılmaktadır. Bu güzel bir çalışmadır ama Allah’ı inkâr ederek değil, Kur’an’ı dışlayarak değil, İslam’ı dışlayarak değil, îmânı dışlayarak değil, ruhunu yok sayarak değil. Esas kalbin ve ruhun ilimlerini de tahsil ederek ki bu işte İslam’ın bir yüzü mânâ, bir yüzü maddedir. Bir yüzü ahiret, bir yüzü dünyadır. Nasıl vücudun ruh ve bedenden meydana geldiği gibi İslam ezelî içine alır, ebedî içine alır, dünyayı âhireti içine alır. Cenneti sana gözünle görmekten daha sağlam tarif eder cehennemîde. Çünkü Kur’an-ı Kerim Allah’tan geldiği için, bunun muhabiri Hz. Muhammed olduğu için haberin en doğrusu, hakîkatidir. İlimlerin en hakîkatidir, ilimler üstüdür. Kur’an-ı Kerim A’dan, Z’ye mucizedir. Bunun için hikmeti anlarken, keşfederken işte kendimizi de keşfetmiş oluyoruz. Allah’ın verdiğini Allah’a harcarsan Allah’la alış veriş ticaretin sürekli artar.

Dakika 35:02

Allah’ın bir şeye ihtiyacı yok. Allah ne diyor? Ey kulum fakire ver diyor bana vermiş olursun, yoksula ver bana vermiş olursun. Adâleti yeryüzünde sağla işte beni memnun etmiş olursun. Böyle emrediyorum çünkü. Yeryüzünde en güzel bir hayat tarzını Cenab-ı Hak ortaya koymuş bunu uygula diyor. Mutlu hayatı yaşa başkalarının mutlu olmasına vesile ol diyor. İslam bu, bunun içi hikmet dolup taşmaktadır. Zengin mal yığarsa fukaranın, yoksulun muhtacın hakkını vermezse, bu mal neye yarar? Yağlı domuzlar vardır yağlı domuzları şöyle bir bak bunlar yağlı domuzları neye yarar. İşte değerli efendiler, malın değer kazanması, servetin değeri bugün yeryüzünde insanoğlunu mutlu etmeye yöneliktir. İslam bunu emreder. Âdil bir taksimat, âdil bir dağılım ve tam bir mutlu eşitlik ortaya çıkmadığı müddetçe zenginin yığdığı mal ateş olur kendini, sahibini yakar. Dünyada da fakiri zengine düşmana eder ve emek ve sermaye düşmanlığı ortaya çıkar. İslam düşmanlıkları değil yeryüzüne adâleti ve barışı yerleştiren yegâne dindir. İnsanlığın tümünün dini, refahı ve mutluluğu İslam’dır. Bu İslam bütün insanlığın dinidir. Âdem’den başlamış bütün Peygamberler yoluyla Muhammed’le kıyâmete kadar devam ediyor. Birileri inanmıyorsa İslam bir şey kaybetmez, inanmayanlar kaybedecektir. Allah’a yarın hesap vereceklerdir. İslam’ı Ali, Veli ortaya koymadı ki,  ağalar, paşalar dini değil ki İslam Allah’ın ortaya koyduğu bütün insanlığın dini. Bu hayat İslam hayatını iyi anlayan, iyi kavrayan hem hayat bulacaktır, hem de başkalarının mutlu olmasına vesile olacaktır.

Nisâ Sûresinin 54’üncü âyet-i kerimesinde de; Peygamberlik tam bir hikmet müessesidir. Çünkü Peygamberi Allah görevlendirir, Peygamber bu hikmeti bilen Allah’ın bu hikmetine mazhar olan Allah vermiştir bu hikmeti ve bunu insanlığa uygulayan zât-ı muhteremlerdir bütün Peygamberler Aleyhimüsselam. Yine hükümranlık, âdil bir hükümranlık hikmet ve ilimdir. Eğer mutlu bir adâleti uygulayan hükümranlık ortada âdil bir devlet sistemi varsa işte bu hikmettir burada ilim vardır, hikmet vardır. Yine hikmet kitap ve hikmet verdik diyor Cenab-ı Hak Nisâ 54’de biz Peygamberimiz Hz. Muhammed’e ve diğer bazı peygamberlere ve bütün peygamberlere de bilhassa resul peygamberlere ne diyor: Kitap verdik, hikmet verdik. İbrâhim’in (AS.) soyuna ki Hz. Muhammed İbrâhim’in soyundan, İsmail’in soyundan geliyor. İsmail İbrâhim Aleyhisselamın oğludur. Ne diyor? Hikmet verdik, kitap verdik diyor. Bakın bir Peygamber’in ortaya çıkışı hele de âlemlere Peygamber olarak, rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in gelişi A’dan, Z’ye hikmet dolup taşmaktadır ve kitap verilmiş ki insanlığın bütün mutluluk kânûnlarının tamamı o kitapta Kur’an-ı Kerim’de bulunmaktadır. Diğer kitaplar da kendi çağların da böyleydi.

Dakika 40:17

Yine Cenab-ı Hak Rabbinin yoluna hikmetle davet et diyor. (ادْعُ إِلِى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ)  Şimdi Allah’ın yoluna hikmetle davet nedir? Kur’an-ı Kerim A’dan, Z’ye hikmet olduğu için Kur’an’la bütün insanlığı Allah’ın yoluna, Rabbinin yoluna davet et diyor, hikmetle diyor. İşte o hikmet Kur’an-ı Kerim’dir ve Hz. Muhammed’in Peygamberliğidir ve Allah’tan Muhammed’e inzâl olunan İslam adına ne varsa hepsidir.

Yine Nahl Sûresinde bak ne diyor Cenab-ı Hak; 125’inci âyet Kur’an ve ince sırları verdik yani hikmet verdik diyor. Kur’an-ı verdik, ince sırları verdik yani hikmet verdik diyor. (وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا) kime hikmet verildiyse ona hayrı kesir verilmiştir. Yani uçsuz, bucaksız hayırlar ona verilmiştir diyor. Ruhî emri- ruhtaki emir, ruh bir Emri Rabbânî ‘dir yani Allah’ın mahlûkudur. Onun için ruhî emri ruhtaki emir bir hikmettir. Ruhi kalp ve ruhtaki kalp bu hikmet dolup taşmak zorundadır. Çünkü hikmet yeri, îmân yeri ruh ve kalptir. Fahrettin Râzî gibi büyük bir allâme, büyük âlim, büyük müfessir hikmet ilimdir diyor, Kur’an’dır diyor, dinde takvâdır diyor. ( و ر َ َ فِي دِينِ اللَّهِ) yani dinde vera’dır diyor. Bunlar birer, bire birisi hikmet, birisi hikmetin kaynağıdır. İlim hikmettir, Kur’an hikmetin kaynağıdır, hepsinin sahibi Allah’u Teâlâ’dır. Dinde takvâ hikmettir. Takvâ nedir? İslam’ı yaşamanın adıdır. İsyan etmemek, âsî olmadan Allah’a itaat ederek tam bir İslamî yaşantı takvâdır. Vera nedir? Şüphelilerden de sakınmaktır. Haşyet: Allah korkusudur. Demek ki Vera’nın içinde bir Allah korkusu var, Allah sevgisiyle dolup taşmak var. Nedir o? Şüpheliden bile kaçınıyor ki o Allah sevgisinden, Allah korkusundandır. Vera’nın içinde bunlar takvânın içinde bunlar vardır. Sonuç; sağlam bilgi, sağlam amel işte hikmettir, hayır-i kül yani hayırların tamamı hikmettir. “Re’sul-hikmeti mehafetullah” hikmetin başı nedir? Allah korkusu, Allah sevgisidir. Mü’min Müslüman Allah’a iki kanatla uçar. Allah’a gider. O bir tarafta Allah korkusu, bir tarafta Allah sevgisi onun kanatlarıdır bunlarla uçar. Müslümanın dışındakiler ne yaparlar? Ya tamamen kendilerini emin görmüşler, kanatlarının biri yoktur. Veyahut da tamamen ümit kesmişlerdir yine öbür kanatları yoktur.

Dakika 45:00

Bunların kanatları yoktur. Çünkü Allah korkusu Allah’ın ilkelerine bağlı kalmaktır. Allah sevgisi Yüce Allah’ın ortaya koyduğu bütün değerlerle Allah’ı sevmektir. Kur’an’ın âyetlerine göre Allah’ı öveceksin. Kur’an-ı Kerim’deki tanınan Allah’ı tanıyacaksın, Allah’ın Esmâ ve Evsâfıyla onun sıfatlarını doğru tanıyıp, doğru Allah’a inanacaksın. Ne diyor: (قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ) Allah birdir de Allah zatında bir, sıfatlarında bir, efâlinde bir, her şeyinde bir. Şerik yok, nezir yok, dengi yok. Samet’tir de nedir Samet; her şey ona muhtaç ama kimseye o muhtaç değil. Peki, (لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ) nedir? Vacibü’l Vücut hiçbir zaman baba olmadı, çocuğu evladı olmaz. Allah onlardan münezzehtir, o bir yaratıcı Hâliktır, âlemlerin Rabbi ’sidir. O Vacibü’l Vücuttur, kendi varlığı zatının iktizâsıdır, eşi benzeri olmadı olmayacaktır. (وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ) bu Allah’ın kendisini, kendini tanıtmasıdır. Diğer isim ve sıfatları da böyle, Kur’an-ı Kerim’in diğer âyetleri de böyle. Amentüyü doğru bil, Kelime-i Şehadetin. Kelime-i Tevhîdin içini doldur. İçi boş olan yanlış şeyler doldurulan tevhîd, tevhîd değildir. Şirk dolu niceleri tevhîdin içine şirk doldurmak istiyor. Dili tevhîd okuyor, yaşantısın da birçok tanrı kabul etmiş. Böyle tevhîd olur mu? Bunun için tağutları inkâr etmeden, ret etmeden Allah’a îmân makbul değildir. Bir insan hem tağutun emrinde, hem Allah’ın emrinde olmaz. Onun için sonuç nedir? Sağlam bilgi, sağlam amel, sağlam îmân, sağlam bir İslam yaşantısı, sağlam bir İslamî anlayış. Çağdaşlıkların, çağların bütün ilerisinde bütün çağlar İslam’ın, Kur’an’ın yanında bir avuç kadar anca kalırlar. İslam bütün çağları kuşatmıştır. Bütün zamanların, bütün çağların, milletlerin dinidir. Çağlar yaşandıkça Kur’an’ın içindeki sayfa o zamanın sayfası açıldıkça Kur’an ona hemen cevap verir. Bu nasıl ki annenin bağrından doğar doğmaz sütleri hazırdır annenin ona süt verir. İşte zamanın şartları zuhur eder etmez Kur’an da hemen onun emri, cevabı hazırdır. Kur’an-ı bilirsen bu. Şimdi elmanın kimyasını incelemeye çalıştığın kadar Kur’an-ı Kerim’in âyetlerini de keşfetmeye çalışsaydın. Kur’an-ı Kerim’in çağların önünde, üzerinde bütün zamanları mekânları kuşatan Allah’ın ilmiyle kuşatılmış olduğunu ve Kur’an-ı Kerim’in Kelâmullah, Allah’ın kelâmı olduğunu anlar, Kur’an-ı Kerim’e, İslam’a çağdışı demezdin. Çağdışılık senin kafanda, beynin de, cehâletin de, gafletin de. İslam’ı, Kur’an’ı keşfetseydin âyetlerini, meal okumuşsun sen. Eğer İslam’dan okudum diyorsan belki bir meal okumuşsundur. Mealleri de keşfedeceksin. Mealler ki ağzı kitli hazineler gibidir onu da açacak, keşfedecek baba yiğit lâzım. Bunun için Yüce Allah’u Teâlâ’yı iyi tanıyan, Kur’an-ı Kerim’i tanımaya çalışmalıdır.

Dakika 50:05

Kur’an’ı tanımadan Allah’ı doğru tanımakta mümkün değildir. Aklıyla Allah’ın varlığını tanır, ama onun kemâl sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu, onun emir ve kânûnlarını Kur’an’ı ilmeden bilemezsin. Muhammed’i bilmeden yine bilemezsin çünkü Kur’an-ı Kerim’i keşfeden gerçek kâşif Hz. Muhammed’dir. Hz. Muhammed’e Kur’an-ı Kerim’i keşfeden Cebrâil (AS.) ve Allah Celle Celâlühü ’dür ve sahâbi de o ekolde, okul da okumuşlar, Tâbiîne gerçek İslam anlayışını devretmişler, Müçtehitler de bunu zapta geçmişlerdir. Korunarak gelmiş İslam, korunarak gidiyor, bozulma şansı yoktur. Tekrar ediyorum insanlar bozulabilir ama İslam’ın bozulma şansı yoktur, Kur’an-ı Kerim’i bozma şansı yoktur. Bütün insanlığa böyle söyleyin yoksa yazık olur. Bunun için kıymetli efendiler, Keşfü’l-Hafâ da rivâyet olunan işte “Re’sul-hikmeti mehafetullah” buyuruldu. “Hikmetin başı Allah korkusudur.” İhsân- sağlamlık bütün sağlam ne arıyorsan Kur’an’da ve İslam’dadır. Sakat ne arıyorsan Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de sakat dediği her şey sakattır. Ve bilimin ortaya koyduğu her şeyde Allah’ın kuluna verdiği nedir? Beceridir. Lütfuyla buna kimisine lütfuyla beceri vermiştir, kimisini de istidrâcı olarak onu alıştırmak için hikmetine dayalı başkalarına da beceri vermiştir. Herkese görev verir görevsiz kimseyi bırakmaz. Herkes kendi irâdesiyle ne istiyorsa ona çalışır, karşılığını da alır. Ama küfre çalışanın, inkâr ederek çalışanın alacağına karşılıkla, îmânla çalışanın alacağı karşılık aynı değil bunu da herkes kulağına küpe etsin. Allah’a uçarak yükselmenin iki hikmet kanadı vardır. Sevgi, korku. Yükselmenin zevki heyecanı sevgidir. Orada zevk vardır yükselmenin zevki heyecanı buradadır Allah sevgisindedir. Korku nedir? Düşme korkusudur. Tabii uçarken bir de düşme korkusu nedir o? Allah’a âsî olmayacaksın. Bu düşme korkusudur, Allah’ın rahmetinden kovulma korkusudur, azâbına çarpılma korkusudur. Eğer Allah’ı sevmeyi biliyorsan, isyan etmezsen sadece sevgi kalır. Bütün varlığınla seversin o da onun sevgisini de seni kuşatmış olarak bulursun. Yine bunlar sevgi, korku, düşme korkusu bunlar orantılıdır, dengelidir. Hiçbir zaman düşmeyeceğim ben diyemezsin çünkü insanoğlu acizdir. Hatâ ile günahla baş başadır, yanlışları dâima olabilir. Onun için körkuyuda taşıyacaksın, bütün varlığınla da seveceksin. Îmân ve takvâ ile kalbi Yüce Allah’u Teâlâ’ya, Allah’a teslim edeceksin. Bak, bütün varlığınla seveceksin ama tam bir teslimiyet içinde Allah’a teslim olacaksın. Bak ne diyor; (أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ) Yunus Sûresinin 62’nci âyetinde Cenab-ı Hak ne buyuruyor diyor ki; Dikkat edin “Allah’ın evliyâ kulları vardır, onların üzerine korku yoktur. Yine onlar mahzunda olmazlar diyor.”

Dakika 55:16

Mârifetullah’a işte ne yapmışlar? Üstün ahlâka, dostluğa, ilâhî himâyeye bunlar kavuşmuşlardır. Gerçek îmân ile îmân etmişler, gerçek takvâ ile de duaya sarılmışlar. Bunların özelliği (لَّذِينَ آمَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ ) îmân ve takvâ Allah’ın evliyâsı olmanın iki şartı var bu âyet-i kerime de gerçek îmân, gerçek takvâ. Takvânın ne olduğunu biliyorsunuz. Takvâ: İslam’ı doğru bilmek, doğru yaşamak, isyan etmemek, Sevginin ve korkunun en yüksek derecesine bunlar ne yapmışlar? Ulaşmışlar. İşte sen de gerçek sevgiye ulaş sev Allah’ı ama Kur’an-ı Kerim’in ilkelerine göre sev, doğru sev. Yanlış sevgi put sevgisi gibi sevgi olmaz. Putu da adam seviyor onları tanrı edinmiş seviyor. Nefsini seviyor, şehvetini seviyor, servetini seviyor, ona kul olmuş, köle olmuş. Allah’ı eşsiz sevgiyle Allah’ın kendi kânûn ve ilkleriyle seveceksin. Allah dediğin zaman bu yüce ismin mânâsı seni kuşatacak. Rahman ve Rahim dediğin zaman, Melik Kuddüs dediğin zaman bu mânâlar seni kuşatacak. Doğru seveceksin, doğru keşfedeceksin bu yüce kelimelerin doğru keşfi lâzımdır. Bunun için kıymetli efendiler, Vücut, Kıdem, Beka, Vahdaniyet, Muhalefetün Li’l-Havâdis, Kıyâm Bi-Nefsihi, Hayat, İlim, Semi, Basar, İrâde, Kudret, Kelâm, Tekvin Yüce Allah’ın sıfatlarını Zâtî, Sübûtî, Fiili doğru anlayacaksın. Doğru bir Amentün olacak, dosdoğru içi dolu Kelime-i Tevhîd’in olacak, Kelime-i Şehâdetin olacak ve Kelime-i Tevhîd’in içinde İslam’la doldurulmuş olacak, tüm İslam bulunacak Tevhîd‘in içinde. İslam’ın bir kısmını kabul edeceksin, bir kısmını kabul etmeyeceksin, bunun adını da İslam mutluluk koyacaksın öyle bir dava yok. İslam’ın bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmayanların tam kâfir olduğunu Kur’an-ı Kerim’de açarsın Kur’an-ı Kerim’i görürsün. Onun için Mârifetullah’a, üstün ahlâka, dostluğa, ilâhî himâyeye bunlar kavuşmuşlar, bunlar Allah’ın evliyâ kullarıdır. Bunların üzerine korku yok, bunlar mahzunda olmazlar. (Hasanatül ebrâri seyyiatü’l mukarrabîn ) diyor; Ebrar’ın haseneleri, mukarrabinin seyyiatıdır. Yani dereceler yükseldikçe amellerin kalitesi çok artar. Bir câhil insanın amel işlemesiyle bütün gerçekleri bilen Mârifetullah’a erenin Amellerinin kaliteleridir olmaz. Daima kaliteyi artırmaya bak sevgini artır, bilgini sağlam bilgiyi artır ve sağlam bilgine Amel-i Sâlihler de bulun her şeyin yolunda gittiğini göreceksin. Sahte dervişlerden, ilimsiz, irfânsız bir şeylerden bahsedenlere dikkat et. Kur’an’sız, şeriatsız marifetten bahsedenlere dikkat et.

Dakika 1:00:04

Kur’an’sız, şeriatsız hakîkatten bahsedenlere dikkat et. Kur’an’sız, şeriatsız hakîkat olmaz, mârifet olmaz, Mârifetullah olmaz, Muhabbetullah olmaz. Olur, nasıl olur? Putperestlerin ki gibi olur, müşriklerin ki gibi olur. Nitekim bugün Hinduizm karıştırılmış, misyonerler işin içine girmiş ve “Salisü Selâse” karışmış bugün bakıyorsunuz ki Kelime-i Tevhîdi ortadan kaldırmak için tevhîd inancını ittihat karışmış, imtizaç karışmış, vahdeti vücut altında kâinat putlaştırılmış, ilâhlaştırılmış, nice tehlikeler girmiş bunların tamamını elinin tersiyle İslam, Kur’an yok eder. Sağlam bilgiye ulaştığın zaman bütün insanlık bu tehlikeden kurtarılmış olur İslam kurtarıcıdır. Önce kalpleri, kafaları, ruhları şirkten kurtarır, tevhîdi egemen kılar.

İzzetin şerefin ilk hükmü heybet, vakar, saygı, korku, telkin etmesidir. Dikkat et! İzzet nerede, şeref nerede? Bunların ilk hükmü diyor heybet, vakar, saygı, korku, telkin etmesidir. Sevginin kalbi savaştan heyecanlı zevkli ve neşelidir. Nedir bu? Eğer Cenab-ı Hakk’ın sevgisi bütün kalbin Allah’ı seviyorsa yani kişi savaş meydanlarında bile nedir? Onun içinde neşe vardır çünkü Rabbisiyle beraberdir. Her gün kıyâmet kopsa o Rabbisiyle beraberdir. Çünkü âlemlerde ne varsa emir Allah’tandır. Allah’tan emir almadan yerde, gökte bir şey olmaz. Bu İslam îmânıdır. Başkaları bunu tabiat yapıyor der. Tabiata kim emrediyor onu bilmez. Bilmek istemez. Tabiatı Allah’u Teâlâ emrinde kullanıyor. Tabiat Allah’ın hâkimiyeti altındadır onun emrindedir. Tabiat hâkim değildir, mahkûmdur. Kime? Allah’ın emrine. Yeryüzünde deprem olur depremlere tedbir almak senin kulluk görevindir. Bu görevi de Allah vermiştir ama deprem olacağı zaman olur, gökten belâ ineceği zaman iner. Neden bunlar olur? O Allah’u Teâlâ’nın kendi hikmetinin iktizâsıdır. Yeryüzünde insanlar neyi hak ederlerse içte ve dışta enfüsi ve âfâkî âlemde kazandıklarının karşılığını alırlar. İnsanoğlu Allah’a isyan ettiği müddetçe tabiatı, yeryüzünü, ekosistemi tahrip ettiği müddetçe başı belâdan kurtulmaz. Hikmet Kur’an’dır, Kur’an’dır, Kur’an’dır bunu kimse unutmasın. Bunu İbn-i Mes’ûd ve diğerlerinden de bu rivâyet yapılmıştır. (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Yürek denilen cismânî kalp dolaşım sisteminin, sinirlerin, adalenin dokularına sahiptir. Yürek denilen cismânî kalp dolaşım sistemi ki kan dolaşımı bu dolaşım sistemini sindirilen sinirlerin, adalenin dokularına sahiptir.

Dakika 1:05:05

Rûhânî kalpte çalışma ve iletişim sisteminin merkezidir. Dikkat et rûhânî kalpte çalışma ve iletişim sisteminin merkezidir ve doğruya iletmek için işte bu rûhânî kalbin gerçeklerle donanmış olması gerekiyor. Onların hidâyeti doğruya iletmek burada ki kalbin îmânla ve Allah’ın hidâyetine mazhar olmasıyla mümkündür. İrâdesini îmânın emrine, aklını îmânın emrine, îmânı ise vahyi ilâhî ile birlikte Allah’ın emrine tâbî olmaktır. (لَّيْسَ عَلَيْكَ هُدَاهُمْ) senin üzerine diyor onların hidâyeti doğruya iletmek senin üzerine vazife değildir yani Allah’tan başka hidâyet edici yoktur peygamberlerde hidâyet edemezler. Hidâyet tamamen Allah’a aittir. Peygamberler hak ve hakîkati insanlara tebliğ ederler. İnsanları irşâd ederler. İnanır inanmaz o insanların durumuna bağlı ama hidâyet Allah’u Teâlâ’ya aittir. “Müslüman olmayana sadaka mubahtır.” (Kurtubî) Şimdi Müslüman olamayana da sadaka verilir mi? İşte mubah olarak verilir haram değildir verilmesi günahta değildir mubahtır. Firâset ince anlayış kerâmetten üstündür. Dikkat et buraya! Allah’ın nuruyla bakıştır firâset. Kur’an nuruyla bakabiliyorsa bir insan hak penceresinden işte o gerçek firâsettir ve Allah’ın nuruyla bakıştır. İnce anlayıştır kerâmetten üstündür gökte uçmaktan da üstündür. Firâset: Allah’ın nuruyla bakış, ferâset ise bu anlamda değildir ama insanlar firâseti ferâset olarak da kullanmaktadırlar. Ferâset binicilik demektir.

Şimdi bir de hicrandan bahsedelim bu hikmetin kapsamındaki bu âyetlerin keşfiyle sizlere bu bilgileri vermeye çalıştık bu hikmetin keşfiyle ilgiliydi konumuz. Hicran: Ayrılık, hasret ve özlem duymaktır. Visâl: Kavuşmaktır. Neşesi arzusu nedir? Sevenin sevdiğine kavuşmasıdır. Buna âşık mâşuk derler. Aşk kelimesi muhabbet kelimesinin bu ifrat kelimesidir yani aşk haddinden fazla sevmek demektir. Kimse Allah’ı haddinden ziyâde sevemez gücü yetmez. Onun için muhabbet sevgi kelimesi aşk kelimesinden daha geçerlidir. Bunun için hicran ayrılık hasretine hicran deniyor. Visâl ise kavuşmak her an ne yapar sevgiyle çarpışır durur. Sevgi ânı artı ve eksi elektriğin birleşmesi gibidir ve o zaman ışık yanar. Demek ki bir yanda hicran olacak yani özlem duyacaksın içinde sevgi ateşi yanacak bir yanda da visâl olacak. Nedir?  Allah’a kavuşma onun cemâlini görme arzusu olacak.

Dakika 1:10:02

İşte bunlar diyor bunlar sende varsa bunlar her an sevgiyle çarpışır durur. Sevgi ânı artı ve eksi elektriğin birleşmesi gibidir diyor ışık yanmaya başlar. İşte keşifler firâset nurları parlamaya başlar. Sadaka doğruluktur ve sıhhattir dost ve arkadaş gibidir. Bir insan seve seve eğer Allah yolunda hayır işliyorsa bu Allah sevgisinin kişide var olduğunu dosdoğru olduğunu gösterir ve sıhhattir çünkü sadakalar pek çok faziletle kişiye geri döner bunlardan biride sıhhattir diğer biri belâları def eder. Yine sadaka dost ve arkadaş gibidir ama gerçek dosttur.

Yine Tevbe Sûresinin 9’uncu âyetinde âyetlere karşılık az bir değeri satın alanlar Allah’ın yoluna engel oldular diyor. Şimdi adam âyetleri gizliyor İncîl’i, Tevrât’ı böyle yaptılar, para aldılar doğruları söylemediler. Şimdi bâtıl sistemlerin beslediği doğruyu söylemeyen bütün ilim adamları da böyledir doğru söylenmelidir. Eğer doğruyu söylemez hele âyetleri doğru açıklamazsanız bunun karşılığınsa mevki, makam, para başka bir şeyler alırsanız işte o zaman Allah’ın lanetine çarpılırsınız, ağzınıza da ateşten gem vurulacaktır. Önce ki âyet sonra ki hadis-i şeriftir. Doğruyu söylememek hem Allah’a, hem kitâba, hem bütün insanlığa ihânettir. (Nefakatül mer’i alâ iyâlihî sadagatün) Kişinin evladı iyâline nafakası da sadakadır. (Buhârî Şerif Ahmet Bin Hanbel’in rivâyet ettiği bir hadis-i şeriftir) Yine buyurulur ki farzları yani zekât, sadaka, açıktan vermek yetmiş kat faziletlidir. Nâfileyi de gizli vermek yetmiş kat faziletlidir. Demek ki farzları açıktan ver zekât bunların başında geliyor. Sadakalar vacip durumundaki sadakalar bunları açıktan ver ama verdiğin kişinin onurunu zedelemeden ver. Haysiyet ve şerefini koruyarak ver. Yetmiş kat faziletlidir diyor nâfileyi de gizli vermek yetmiş kat faziletlidir. (وَاللّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٌ )—( وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ (vallahü yegbıdu ve yemsudü ve ileyhi türceun) âyet 268’inci âyet, 263 bunlara da Bakara Sûresinin âyetleridirler. Bunlara bakıp bu âyetler keşif olunduğu zaman işte bu gerçekler ortada bir, bir görülmektedir. Cenab-ı Hak hikmetle dolup taşan iki cihanda kullar zümresine hepimizi ilhâk eylesin.

Dakika 1:14:37

(Visited 204 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}