[jw7-video]

418- Tefsir Ders 418 hayat veren nurun keşif notları

418- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 418

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır. Kim? akrabaya hakkını veriyor, yoksula hakkını veriyor, yolcuya ve diğer hak sahiplerine hakkını veriyor kimsenin hakkını yemiyor. Bu Allah’ın rızâsını dileyenler için daha hayırlıdır. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır.

 

İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faiz, Allah yanında artmaz. Faiz belâdır helâk olmanıza sebep olur. Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onlar, malları kat kat artmış olanlardır. Zekât malı artırır kat kat bereketi artırır, Allah’ın sevgisini kazandırır. Dünyadan âhirete bir köprüdür zengin ve fakir arasında dengeleri kurar oradaki zulmü haksızlığı ortadan kaldırır. Ve kesin kez zekât zenginin fukaraya hakkını vermesidir. Her fakirin zengin de hakkı vardır, bu hakkı Allah vermiştir. Fakir koymamış bu kuralları Allah koymuştur. Onun için; zekâta gelince, işte onlar, malları kat kat artmış olanlardır. Cömertlik malı artırır belâları def eder malı temizler bereketi de kat kat artırır. Onun için Müslüman cömerttir, merhametlidir.

 

Allah O’dur ki, sizi yarattı, sonrada size rızık verdi, nice nimetler verdi, sora sizi öldürür, öleceksiniz kesin kez. Ey paşalar, ey ağalar, ey kodamanlar, ey fakirler, ey generaller, ey devlet adamları öleceksiniz! Allah’a hesap vereceksin! Yoktan nasıl var edilmişseniz mezarınızdan fırlayıp kalkacaksınız mahşere getireceksiniz Allah’ın orduları ile kuşatılmış olarak. Bütün ordularımız kuşatılacak. Allah’a gücünüz yeter mi ey Firavunlar? Yetmez. Öyle ise gelin kendinize acıyın İslam sizi de kurtarmaya geldi. Gelin iyice Müslüman olun hem de iyice  çok iyi Müslüman olun. Yapmacık, sahte, taklitçi doğuyu batıyı taklit eden Müslüman değil… Allah’u Teâlâ’yı tanıyan emir ve kânûnlarını tanıyan Allah’ın esmâsını, evsâfını, Kitâb’ını ve kitâbî âyetleri, kevnî âyetleri tanıyan iyi bir Müslüman olun. En azından bu yolda gayret sarf edin. En azından belki birden bunlar olmaya bilir ama samîmîyetine bağlı birden de olur Allah dilerse.

 

Beyazid’i Bistâmî ne diyor: Üç günde ben diyor Zâhid oldum; dünyaya karşı, nefsime karşı, maveraya karşı üç günde Zâhid oldum diyor Beyazid’i Bistâmî (Kuddise Sırruhu ve Kaddesallâhu Esrârehüm). Allah, senin samimiyetine kalbine bakıyor istediği gibi lütufta bulunur. Ama sen sana verilen kuvvetleri Allah yolunda harcamaya bak.

 

Dakika 5:00

 

Bunun için kıymetli dostlarım,

 

Allah O’dur ki, sizi yarattı, sonra da size çeşitli rızıklar nimetler verdi, sonra sizi öldürür, kesin öldürecek diriltecek kesin diriltecek. Sonra sizi diriltir, mezarınızdan kaldırır mahşere toplar. Hiç sizin ortak koştuklarınızdan, bunlardan birini yapacak olan var mı? Dünyayı bir araya getirseniz sinek yaratamaz hayat veremez kimseye, ölümü de yaratamaz. Allah’ın öldürmediğini bütün dünya bir araya gelse ölüme sebep olarak Allah kabul ederse olabilir. Yoksa cehennemdekiler birbirlerini öldürmeye kalsalar kimse kimseyi öldüremiyor ölüm yok orada. Cennette de ölüm yok, ölüm dünyada ölümle ilgili kânûnlar dünyada. Ölümde bir kânûnla ortaya konmuş ölümsüzlükte bir kânûnla ortaya konmuştur. Bunların sahibi yaratanı hükmeden hâkimiyeti ezelî ebedî kendinde bulunduran Yüce Allah’u Teâlâ’dır (C.C). Bunun için putlarınız başbuğlarınız ne ölüm yaratır ne hayat verir onun için kula kulluk yapmayın. Allah, onların ortak koştuklarından münezzeh ve pek münezzeh ve yücedir. (سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ)  buyrulmaktadır.

 

İnsanların en büyük yanıldığı konu hevâ meselesidir. Hevâ: Kendi nefsini tanrılaştırması nefsin şehvetlere meyletmesidir. Dikkat et buraya! Nefsin şehvetlere meyletmesi hevâdır. İlme uygun olan yaratılış gâyesine uygun düşenler varsa bunlar güzeldir. Meselâ, evlenmek ne kadar güzeldir. Şimdi insanlarda yaradılışta nefis vardır, şehvet vardır ama bunun bir de ilmi yönü fıtrata uygun Allah’ın emir ve kânûnlarına uygun yönü vardır. Nedir? O da evlenmek nikâhtır. Zinâ ise, bunun tam tersidir bu bir örnek olsun diye veriyoruz her konuda böyle. İlme aykırı, gerçeğe aykırı, Allah’ın emirlerine aykırı olan ne varsa bunlar işte hevâdır. Nefsin Hakk’a ve hukûka uymayan arzu ve isteklerdir. Hakk’a uymayan arzu ve istek nedir? Kendini tanrılaştırıyor nefis ‘’Hâşâ Sümme Hâşâ!’’ Cenab-ı Hak cümlemizi nefsi tezkiye olmuş kullarından eylesin.

 

Neticede nefis insanları şirke de saptırır, nitekim niceleri de saptılar. Arzularına göre sapıklığı ne yaptılar; tercih ettiler. Neticede yaratan da O’dur sandılar ve nefislerini yaratıcının yerine koymaya çalıştılar. Bunların kalpleri neticede mühürlenip kapanma derecesine gelmiş hidâyet ihtimâli bile kalmamış olan insanlar bulunmaktadır o kadar hevâsında ileri gidiyor ki kalp mühürleninceye kadar kötülükte ısrâr ediyor.

 

Dakika 10:10

 

Netice de kalp mühürleniyor ve insan onu kazanıyor kazandığı da kalbine mühür olarak basılıyor. Ondan sonra da hidâyet kapıları ebedî kapanıyor Allah muhafaza buyursun.

 

İslam dini Hanîf dinidir fıtrat dinidir. Hanîflik de fıtratta dâima doğrudan yana bir temayülleri meyilleri vardır. Bunun da zıttı “ceneftir” bu da haksızlığa meyletmek bir durumdur ki, fıtrat bozulunca insanlar cenef hâle gelir kötülüğe artık meyillenmiştir hep temayülleri kötü taraftadır. (حُنَفَاء لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ) Şirk koşmaksızın tek Allah’a inananlar Hanîf yani İslam fıtrat dini olan İslam inancı üzeredirler. Çünkü Müslüman katiyyen Allah’a şirk koşamaz. Şirki yok etmeye gelmiştir İslam dini, kötülükleri yok ortadan kaldırıp dünyayı güzelliklerle donatmaya gelmiştir ki, güzelliğin tecellîsidir İslam. Allah’ın dinine ki, bu fıtrat dini İslam dinidir. İnsanları onun üzerine yaratmıştır, bütün insanlar fıtrat dini İslam üzere yaratılmışlardır. Fıtrat ilk yaratmak ilk tarz ve insana şeklini vermek aslî yaradılışta denilen asîl fıtrattır. İşte insanların iki gözlü yaratılması asîldir sonradan tek tük insanlarda özürlü doğanlar bunlar istisnâidir aslî değildir yani fıtri değildir bunlar. Bunlar sonradan bir hikmete dayalı için de tek tük olarak yaratılanların ayrı bir hikmeti vardır bunlar cüzî ve şahsî bir yaratılıştır, aslî olan insanların sapasağlam yaratılmasıdır. İslam sapasağlamdır yaratılış dinidir ki, işte yaratılış fıtrat aslî yaratılışa İslam teklif edilmiştir. Fıtrat dini asîl din de bunun için İslam’dır. Asîl fıtrat sağlıklı ve sağlamdır, gözün fıtratı Hakk’ın âyetlerini görmektir. Bakın gözler niye verilmiştir? Allah’ın âyetlerini görmek içindir ve diğer organ ve sistemler için de durum böyledir. Fıtrat yaratılış amacı demektir. Niçin yaratılmıştır insan? İnsan Rabbisini Hakk’ı tanımak için yaratılmıştır. İnsan ruh ve zekâsının fıtratının aslı da nedir; Hakk’ı tanımaktır. Hakk’ı tanımayan insan fıtratını bozmuştur kendini mahvetmiştir. İnsana ruh yanlış duysun şeytana uysun diye verilmemiştir. İnsana ruh akıl ruhun muhteviyatı niçin verildi? Yanlış duysunlar, şeytana uysunlar diye mi verildi? Hayır!

 

Dakika 15:00

 

Hakk’ı hakîkati tanısınlar diye… Allah’ı tanı emrine gir Allah’a teslim ol İslam bu işte. Temiz ruhlar yalanı bile bilmezler yanından bile geçmezler hayâllerine bile yaklaşmaz temiz ruhlar da hiç mi hiç yalan olmaz kötülükler bulunmaz. Onun için kötü ruhlar fıtratı bozulanlar var ya, bunlar eğrilmişler ve azmışlardır ki, bunlar bir azmanlıktır bozulmuşlar. Bundan dolayıdır insanlar altın ve gümüş madenleri gibi maden, maden çeşitli yaratılış ve karakterler de bulunmaktadırlar. İnsanlar fıtratını İslam’la yükseltirken bazıları paslı teneke gibi kendini bozmaya çürütmeye mikroplarla kaynamaya başlamışlardır. “İnsanlar madenler gibidir” demiş sevgili Peygamberimiz.

 

(Ennâsü meâdinü kemeâdiniz zehebi vel fızzah) buyurulmuş. Ne diyor: İnsanlar altın ve gümüş madenleri gibi maden, maden çeşitli yaratılış ve karakterlerde işte bulunmaktadırlar ki insanlık fıtratı üstün bir fıtrattır.

 

Bunu İslam’la korumalı yükseltmelidir, geliştirmelidir, bozmamalıdır. Niye öbürü altınken beriki gümüş oluyor? Beriki gümüşken öbürü niye teneke oluyor? Öbürü niye paslanıyor, niye mühürleniyor, niye çürüyor, niye mikroplanıyor, kendinde mikrop kaynıyor? Bunların sebepleri var bunların başında cehâlet, şirk, nifâk bulunuyor. İnsanı bunlar alçaltır. Îmân, ilim, irfân, Amel-i Sâlih yükseltir ki bunlar İslam’ın ortaya koyduğu yüce değerlerdir. İslam hem yükseltir hem korur tam bir karantinadır, koruyucu hekimlik gerçek mânâda İslam’dadır.

 

(وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ﴿٥٦﴾)  “Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk yapsınlar diye yarattım” diyor Cenabı Hak. Demek ki yaratılışın gayesi Allah’a îmân ve kulluk ibadettir Allah’ın emrinde olmaktır.

 

Kıymetli dostlar,

 

Fıtrat dini Allah’ın dini Hanîflik İslam dinidir bunun için (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ) ‘’Âli İmrân Sûresi’nin 19’uncu âyetinde’’ Yüce Allah Celle Celâlühü böyle buyuruyor: “Allah katında gerçek din İslam’dır” diyor, bunu yüce Allah diyor. Araplar, Türkler demiyor doğulular batılılar da demiyor güneyli, kuzeyliler, kutuplular da demiyor, bunu Allah söylüyor. Bütün insanlığın dikkatine sunulur.

 

 

Cenab-ı Hak din, arzulara göre değil, Allah’ın birliği ile insanlığın birleşmesi üzerine yürümelidir. Din, arzulara göre değil Allah’ın birliğine emirlerine göredir. Fıtratı bakın gerçeği kabul ve anlama kabiliyeti diye fıtrata sarılmayı da, gereğince amel ile tefsir etmiştir bizim kâşif âlimlerimiz.

 

Dakika 20:00

 

Ne diyorlar; Fıtrat: Gerçeği kabul etmek buda İslam’ın kendisi ve anlama kabiliyeti diyor. Bakı
Allah insan fıtratına gerçeği kabul edecek ve onu anlayacak bir fıtratı içimize yerleştirmiş ve fıtrata sarılmayı da gereğince amel etmektir demişlerdir. Şimdi sen gerçeği kabul ettin bu bir fıtrat gerçeği de anladın ve bu kabiliyet sende var o zaman, ne kalıyor geriye? Bu gerçeğe göre de ne yapacaksın; Amel edeceksin. İslam’a inandın mı, yaşayacaksın uygulayacaksın. Bir, bir farzları, vacipleri, sünnetleri, müstehapları bir, bir yerine getireceksin, işte bu fıtratın amel yönüdür. Fıtratın gerçeği kabul etme yönü İslam’ı kabul etmektir. Çünkü fıtratında var bunlar. Niye fıtratını bozuyorsun ki, yazık etmiyor musun kendine? Allah’ın Celle Celâlühü insanları üzerinde yarattığı fıtratı Allah’u Teâlâ’nın din İslam’dır.

Hazreti Enes’ten (Radıyallâhu Anhü) gelen rivâyetten böyle diyor. (Fıtratallahilleti feterannâse aleyhâ dinullâhi Teâlâ) ne diyor: “Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtratı Allah’u Teâlâ’nın dinidir” o din de İslam’dır zaten.

 

Ebû Hureyre’den gelen diğer bir rivâyette: “Her doğan İslam fıtratı üzere doğar” diyor.                    (Mâmin mevlûdin yu’letü illâ alel fıtrati) ‘’İlâ Âhir.’’ “Öyle iken ana-babasıdır ki onu Yahûdîleştirir veya Hristiyanlaştırır veya Mecûsîleştirir. Nitekim hayvan derli toplu bir hayvan yavrular içlerinde bir inenmiş dini veya diğer organları kesilmiş görür müsünüz?” Bir hayvan doğarken kulağı kesik mi doğar? “Hayır!” dört tekmil doğar kendi fıtratıyla doğar. Demek ki sonradan kulağını kesen kimdir? Ona başka bir şekil vermeye çalışan insanoğludur. Bunun için Yüce İslam tam fıtratın dinidir, İslam ile gelişmeli yükselmelidir. İnsanoğlu ya bozulur veya kemâlini bulur. İslam kişiyi kemâle götürür, yükseltir, olgunlaştırır veyahut da İslam’sızlık yönüyle de bozulur fıtratını bozar ve yazık olur.

 

Dinin iki kaynağı vardır biri fıtrat, bir kazançtır fıtrat sadece ilâhîdir. Dikkat et bunlara! Dinin bakın iki kaynağı vardır biri fıtrat, bakın yaradılışında dinin kaynağı sende zaten yaratırken var. Biri de kazançtır. Nedir? O da İslam’ı yaşamaktır. Fıtrat sadece ilâhîdir, hep Hakk’a doğru bir gidişi ifade eder. Fıtrat, İslam, din hep Hakk’a doğru bir gidişi ifade eder. Kazanç sübjektif ve objektif çeşitli şartlar içinde… Şimdi ne olur; Fıtratın istikametine aykırı heveslere zararlara haksızlıklara isyân ve şirke sürükleyebilir.

 

Dakika 25:10

 

Bakın şimdi bu fıtratın fıtrat dini ve İslam’ın dışına çıkınca, ortaya seni yanlışa sürükleyecek neler çıkar ortaya. Bundan koruyacak olan ise Yüce İslam dinidir seni koruyacak olan yine İslam’dır. Allah’ın fıtratına sarıl yani İslam’a sarıl. Çünkü İslam’ın kaynağının biri sende zaten yaratılışında var. Fıtratı bozmaya kalkışmayın fıtratınızı bozmayın kendinizi hüsrâna bırakmayın yazık olur. Din uydurmaya hüküm koymaya kalkışmayın. Dini ortaya Allah koyar kimse din koyamaz. İslam ilâhîdir İslam’ın hak din olması, Hakk’ın dini olması buradan geliyor. İslam’ın dışındakiler insanoğlunun kendi uydurmasıdır yazık olmaktadır. Din uydurmaya hüküm olmayan kalkışmayın! Allah’ın yarattığı milki sizin milkleriniz gibi değiştiremezsin. Yani şimdi sen ben gözlerini beğenmiyor onları ortadan kaldıracak diyebilir misin? Kulağımı rengini beğenmiyorum diyebilir misin? Yaratılış fıtratını korumak zorundasın, kollamak zorundasın, onu İslam ile de geliştirmek zorundasın. Onun için kimse Allah’ın yarattığı fıtratı yazboz tahtası yapamaz. Kadını erkek yapmaya, erkeği kadın yapmaya, erkekleri karılaştırmaya, kadınları erkekleştirmeye çalışmak kimsenin haddine değil. Yapıyorsanız fıtratı bozuyorsunuz işte yenilen içilen sebze de meyve de kalite yok kalmadı bozdunuz. Ekosistemi bozdunuz. Şimdi natür ve biyo arıyorsunuz natür olanı arıyorsunuz, biyo olanı arıyorsunuz. Eti bozdunuz, sütü bozdunuz meyveyi, sebzeyi bozdunuz. Karayı, havayı, denizi bozdunuz bozmadıklarınızı da bozmaya çalışanlarınız var bozmaya hakkınız yok koruyacaksınız. Ekosistemi korumak adamım insanım diyen herkesin boynuna borçtur. İslam böyle emrediyor. Her şeyi hakkını veren Allah’tır onun elinden o hakkı almaya ne hakkın var senin? Faydalanma hakkın var ama bozma hakkın yok, tecâvüz hakkında yok. Âdil, meşrû, bölüşme hakkın var. Çünkü bu kâinatta ki nimetler bütün mahlûkata Cenab-ı Hakk’ın bir taksîmâtı var. Bundan faydalanacaksınız ama koruyacaksınız ve zulmetmeyeceksin adâleti, hukûkun üstünlüğünü de uygulayacaksın.

 

Din, fıtratı değiştirmek için değil fıtratta ki, genel güvenceyi geliştirmek içindir. Buraya anlıyor musun? Din, fıtratı değiştirmek için değildir fıtratta ki genel güvenceyi geliştirmek içindir. Din fıtratı bozmaz geliştirir kemâle erdirir. Çarpık gidenlere dikkat edin, dini fıtratta değil âdette arayanlara veya heveslerine uyanlara dikkat edin!

 

Dakika 30:00

 

Kendi hevâsını ilâhlaştıranlara dikkat edin! Fıtratı bozmaya çalışanlar işte bunlar, ekosistemi bozmaya çalışanlar da bunlar. Bunlar hormona alışmışlar hormonlu kafa bunlar. Cemaatin gerekliliğine de burada işaret vardır. Niye? İnsanlık âlemi birlikte yaşarlar. Fertler düzelirse cemiyetler, toplumlar, milletler ve dünya düzelir. Onun için fertleri, cemiyetleri, milletleri ve dünyayı düzeltmeli, bozmamalıdır. O tevhîde öyle sarılın ki İslam tevhîd dinidir fıtrat dinidir hak hakîkat dinidir Allah’ın birliğine dayanır. O tevhîde öyle sarılın ki hepiniz tövbe ve ihlâs ile Allah’a dönüp yönelerek (وَاتَّقُوهُ) hem ondan O’nun azâbından korunun kendinizi kurtarın, Allah’ın emirlerine itaat edin, muttakilerden olun. (وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ) Namazı dosdoğru kılın hem de çok güzel kılın hiç mi hiç terk etmeyin ve müşriklerden olmayın itikadınıza şirk karıştırmayın. Açık ve gizli şirkin her türlüsünden sakının açık bir ruh ve geniş bir hak vicdanı ile hareket etmeye çalışın. Sakın bunun tersini yapmayın!

 

Kendi çıkarına dar kafasıyla kendi kuruntusuna göre bir hevâ ile dinini ayırıp ayrı bir başbuğ arkasına düşerek grup, grup bölük, bölük olanlar gibi olmayın, birilerini ilâhlaştırmayın, yazık edersiniz kendinize. (كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ) Her bölük, her grup, her hizip kendilerinkine güvenmektedirler, oysa Allah bir ortaya koyduğu fıtrat dini İslam da bir. Niye bu insanlar paramparça, niye? Her biri bir liderin bir başbuğun arkasına düşmüş bir önderin peşine düşmüş doğru mu yanlış mı baktığı da yok. Herkes kendininkini doğru zannediyor. Allah bir ortaya konan gerçek hak din de birdir o da fıtrat Hanîf dini olan İslam dinidir.

 

“Sizin yanınızdaki tükenir Allah yanındaki ise tükenmez.” (مَا عِندَكُمْ يَنفَدُ وَمَا عِندَ اللّهِ بَاقٍ) buyrulmaktadır. Yüce Allah’ın yüce sözü ki ‘’Nahl Sûresi’nin 96’ncı âyet-i kerimesi’’ Dikkat edin! Bununla beraber insanlara bir sıkıntı dokunduğu zaman bütün o güvendiklerinden ve her şeyden geçip yalnız yaratan Rablerine gönül vererek hep O’na yalvarırlar. İşte Çanakkale de Müslümanlar böyle yalvardılar Allah’a Allah’ın yardımını gördüler, Sakarya’da Afyon savaşları sırasında da işte Müslüman Türkler hep böyle yalvarmışlardı. Müslüman milletler hep böyle olmuştu. Bir vücut, bir yürek, bir bütün olmuşlardı hep Allah’ın emrinde Allah’a yalvarıyorlardı. Demek ki fıtrat dini, yaratılışa uygun din sadece Allah dinidir o da İslam’dır. (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ)

 

Dakika 35:10

 

Böyle iken sonra o onlara tarafından bir rahmet tattırıverince bakın zafer kazanıldı ve bir devlet kuruldu Allah zafer nasîb etti devlet kuruldu. Ne oldu ondan sonra? Bakın, insanları sağcı solcu diye ve başka ideolojik gruplara ayırdılar, parçaladılar ve parçalamaya çalışıyorlar. Bazı kurumlar namaz kılanları bile kurumundan atmaya çalışıyor veya atılıyor. Beriki ona yan bakıyor, öteki berikine bu bölücülük çağdışılığın tevhîd îmânını fıtratı bozmanın bir millete yapılacak en büyük kötülük değil midir bu? Yani sen inanmıyorsan illâ bu millet de senin gibi mi olmalıdır? İnananlar sana dayatmıyor ki zaten, arkadaş ben inanıyorum sen de inanacaksın diye dayatma İslam da yok ki zaten, dayatılarak yapılan îmânları îmân değil ki zaten, ameller amel değil ki zaten. Peki, sen niye dayatıyorsun bu millete?  Yalan ve iftiralarla bu milleti bölmeye çalışıyorsun kendin rant (getirim) sağlamak için ve başta kalmak için her yalanı söylüyorsun. Birileri câhil ise yobazsa niye eğitmiyorsun? Doğru eğitimle neden milli eğitimle eğitim ve öğretimle neden bu cehâletle savaşmıyorsun da milletinle savaşıyorsun? Bunun hesabını vereceksin, bunun hesabını da vereceksin Allah’a. Çanakkale zaferi Allah bunun için mi verdi sana? Milletin inancını yok etsin diye mi verdi? Sakarya’yı, diğer zaferleri, diğer nimetleri  Allah ne için verdi bu millete? Yani birliği, beraberliği, kardeşliği, merhameti, adâleti yok etsinler, hukûkun üstünlüğünü yok etsinler bir grup kendi hakkını koruyacak, yiyecek, sömürecek vampirler gibi yaşayacak öbür taraf inim, inim inleyecek. Allah kullarına nimetleri bunun için vermedi. Paylaşın, adâleti uygulayın, barışı temin edin… “Yurtta barış cihânda barış” ve “yurtta barış cihânda barış”, “yurtta sulh cihânda sulh” kelimesini iyi oku iyi anla! Milletinle savaşan o millete yapılan en büyük kötülük ve en büyük hâindir, hainliğin tâ kendisidir. “Yurtta sulh cihânda sulh” birinci şartı yurtta sulhu sağlamaktır. Milletin inancını yok eder herkesi canavarlaştırırsan hak hukûk tanımazsan tanıtmazsan milletine elinden bu inancını alırsan, herkes bankaları soymaya kalkarsa, herkes birbirini saldırırsa, günah, sevap, hak, hukûk tanımazsa sen nereye kaçacaksın? Ey bu milletin vicdanıyla oynayan vicdansızlar! Nereye kaçacaksın? Sen orada bulunacak mısın, orada duracak mısın? He, sen diyeceksin ki benim şu an için topumun tüfeğim var, başkasında yok mu top tüfek onda da var. Millet birbirini mi kırsın? Bu yanlıştan vazgeç.

 

Dakika 40:03

 

Millî birlik ve bütünlük için insanlığı zapt eden en büyük kuvvet vicdan ve îmândır. Milleti bütünleştiren en büyük unsur millî birlik, îmân birliği, gâye birliğidir. Bu birliği milletin ruhundan soyup almaya kalkarsan sende kaçmak zorunda kalırsın veya parçalanırsın. Hem kendine kötülük etmiş olursun, hem milletine, hem de vatanına hâinlik etmiş olursun. Vatan hainleri millî hâinler bunlardır. Milletin birliğinden, bütünlüğünden yana tavrını koy milletine kötülük etme. Çünkü o kötülük sana da bulaşacaktır. İslam seni de kurtarmaya geldi. İslam evrensel merhamettir, adâlettir, sevgidir, evrensel vicdandır. Herkesi bu rahmetin içine almaya geldi çünkü ilâhî nizâm. Benim nizâmım, senin nizâmım değil ki bu ilâhî nizam.

 

Onun için sonradan ne oldu? Bakın şundan oldu, bundan oldu, benden oldu, senden oldu diyerek Allah’ın lütfunu başkalarına isnâd etmeye kalkarlar. Lütuf Allah’ındır zafer Allah’tandır biz O’nun emrinde çalışacağız. Çalıştık bak Çanakkale’de kazandık ve Sakarya da diğerlerinde bütün cephelerde kazandık. Bu nimetin sahibi Allah’tır, bizi çalıştıran birlik beraberlik veren hayırlı komutanlar ile hayırlı bir milletin zaferini takdir eden Yüce Allah’tır. Bunu sonradan bu nimeti Allah verdi diye şımarmanın ve nankörlük etmenin anlamı da hiç mi hiç yoktur ve yazık olur. Herkese de yazık olur millete de yazık olur. Birliği, beraberliği, kardeşliği, adâleti, hukûkun üstünlüğü ve barışı korumalıyız. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ne kadar mükemmel bir veciz bir ifadedir. Mükemmel mi mükemmeldir hayran olmamak da mümkün değildir. Bunun için yurtta sulhu sağlamak için bir defa millî birlik ve bütünlüğü sağlayacaksın. Milletin üzerine toz kondurma milletini sev, vatandaşını sev, inancı ne olursa olsun adâletini uygula hangi inançta ideoloji de olursa olsun milli bütünlüğü koru. Bir baba-anneyi düşün ki evlatlarının her birisi ayrı görüştedir babanın da, ananın da kendine göre mutlaka bir görüşü vardır. Ama ne yapar o anne-baba; yine aile de adâleti uygular ayrım yapamaz yapmamalıdır, âdil davranmalıdır adâletin hukûkun üstünlüğünün ne olduğunu da bilmelidir. Gerçek adaletin dışında ne varsa bunlar zulümdür zulmü de adaletin yerine koymamalıdır adâlet zannetmemelidir. Adâlet Hakk’ın ortaya koyduğu hukûku ve onun üstünlüğünü korumak ve uygulamaktır.

 

Gözlerinin korktuğuna tapanlar vardır nitekim şuanda dünyada güçlüden yana tavır koyanlar güce tapanlardır. Ama gerçek kudret kuvvetin Allah’ta olduğunu bir türlü anlayamamışladır.

 

Dakika 45:10

 

Gözlerinin korktuğuna tapmış olanlar bulunmaktadır. Egemenlik sebeplerin değil Allah’ındır. Dikkat et! Egemenlik şu sebebin veya bu sebebin değil, egemenlik Allah’ındır Allah izin vermeyince hiçbir sebeple yaprak bile oynamaz, kâinatı idâre eden Allah’tır.                                        (أَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ تَبَارَكَ اللّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ) burayı da iyi okumalı iyi keşfetmelidir.

 

“Egemenlik sebeplerin değil Allah’ındır Allah izin vermeyince hiç bir sebeple yaprak bile oynamaz.” Onun için şöyle bir fıtrat bilir onun için sıkıştığı zaman Allah’a yalvarır. Çünkü insanın fıtratında Allah’a yalvarma hissi vardır. Ama bu çok sıkışınca ortaya çıkar. Fakat mutlu zamanında Allah’a kulluk etse işe yarar. Sıkışınca inanmayanlar bile çâresiz kalınca Allah’a yalvarmak zorunda kendilerini hissederler. Nimet vereni tanımlayarak hamd ve şükrünü bilmek manasına sevinçtir. Nimet vereni tanıyarak yapılmalıdır. Nimet atmamalı nimeti verene kulluk etmelidir hak ve şükrünü bilmek mânâsına sevinçtir ve böyle olmalıdır. Cenab-ı Hak burada ise nimet vereni hesaba almayıp sadece nimete güvenerek şımarıp hevâlarına uyan kimselerin hâli açıklanıyor ki, bunlar ibadet ederlerse bile dünya menfaati için ederler ve sırf nimete güvendikleri için yaparlar. Hâlbuki nimete değil, nimeti verene kulluk yapılmalıdır.

 

Şimdi bakışları Bâkî olan Allah’a değil ya nereye, fâni şeyleredir. Müslüman ise nimeti verene bakar, Bâkî olana bakar. Mü’min taze ekine benzer rüzgâr estikçe yatar yine kalkar kırılmaz yıpranmaz güçlenir hattâ. Ama îmânsızlar çam ağacına benzerler, rüzgâr estikçe gürler fakat bir kere kırılınca artık kalkamaz. Ve artık ortadan kalkmış olur odun olur atılacak yere atılır. Hele de cennete yakışmayan ne varsa cehennem atılır. Bollukta da, darlıkta da Allah’a inanmalı bağlanmalıdır ve Allah’a îmân tam olmalıdır. Bollukta nasıl Allah’a şükür ediyorsan kulluk yapıyorsan darlıkta da Allah’u Teâlâ’ya tam bağlanmalıdır yoksa yazık olur. Allah’ı bir bilerek O’na yönelmeli kalbini yüzünü O’na yöneltmelidir. Allah fıtratına sarıl yakınlığı olana da hakkını ver hakkı yerine koymaya çalış her hak sahibine hakkını ver.

 

Dakika: 50:03

 

 

 

 

 

 

(Visited 81 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}