[jw7-video]

248- Tefsir Ders 248 hayat veren nurun keşif notları

248- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 248

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Aziz dostlarımız,

Şimdi 49’uncu 46’ncı ve 71’inci âyete kadar En’âm Sûresi’nin öz anlamını verdiğimiz bu âyetlerin birde sizlere daha açıklayıcı keşif notlarını rivâyette ve dirâyette ki sizlere sahîh kaynaklardan bunları biraz daha açıklığa kavuşturarak hayat veren nurun dersleri devam etmektedir.

Rahmetimizin müjdecileri azâbımızın habercileri… Kim bunlar? Peygamberlerdir beşîr ve nezirdirler. Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed işte budur. Kur’an ebedî mânâlar değişmez hakîkatlerdir. Değerli dostlarım, Kur’an dediği zaman bir defa Müslüman ve insanoğlu Kur’an-ı Kerim’i iyi anlayacak. Ne diyor Cenab-ı Hak; Kur’an-ı Kerimde ebedî mânâlar bulunmaktadır değişmez hakîkatler bulunmaktadır. Kur’an-ı Kerim’i doğru anla, Kur’an’ı iyi dinle, Kur’an’ın yüceliğini kavramadan kendi değerini artıramazsın. Kur’an inkâr edilerek insanlar tamamen değerini yok ederek mutlu olamazlar. Görünmeyeni anlatır Kur’an-ı Kerim. Dikkat et buraya da! Kur’an-ı Kerim görünmeyeni anlatır. Mezarı görüyor musun? Anlatır Kur’an, mahşeri görüyor musun? Anlatır Kur’an-ı Kerim, sana ezelden, ebetten, cennetten, cehennemden haber veriyor. Bunları görüyor musun? Gün ışığında Kur’an-ı Kerim bunları anlatır îmânın varsa tabii. Aklınla, îmânını ve ilmini birleştir. Îmân, akıl, ilim bunlar bir arada olursa o zaman Kur’an-ı Kerim’i iyi anlarsın. Kur’an-ı Kerim görünmeyeni anlatır küfrü, îmân yerine koyanlar helâk olurlar. Küfür îmânın yerine konmaz. Kalbin yeri îmân yeridir. Îmânın yerleri kalpler, ruhlardır. Bütün varlığınla Allaha inan tüm varlığınla bütün varlığınla Allah’ı sev bütün varlığınla Allaha kulluk etmeye çalış, buna dikkat et hem de Allah’tan yardım iste. Ya Rabbi! Sana hakîkî kul olmayı bana nasip et diye gece gündüz yalvar. Îmânının kâmil ve dâimî olması için yalvar, amellerinin sâlih olması için yalvar, ahlâkın en güzel ahlâk olması için yalvar ve Allah senden ne istiyorsa kulluk adına Kur’an-ı Kerim ile İslam’la neyi haber vermiş neyi sana teklif etmişse onlar da başarılı olmak için Tevfik’ini, hidâyetini onun refâkatini iste. avni muâvenetini iste Cenab-ı Hak’tan. O’nun kapısında dilenci ol kalbini uzat Rabbine, kalbini dilenci tası gibi uzat Rabbine, boynunu eğ sadece Rabbinden dilen sakın başkasından değil. Tabii kulluk yaparak dilen iste çünkü biz O’na ebedî muhtacız. Biz kula muhtaç değiliz, kimseye de muhtaç değiliz olmamalıyız muhtaçlara yardım etmeliyiz. Biz Allah’a muhtacız Allah’a. Biz âleme zengin, Allah’a fakiriz onun için biz âleme yardım etmeye Allah’ın verdiği imkânlar dâhilinde yardım etmeye çalışırız. Ama yardım almak biz Rabbimizden alırız yardımı da. Eğer birisini bize gönderirse yardım et O gönderir.

Dakika 5:05

Bir ilacı içersin, bir nimeti yersin şifa emrini O verir. Eğer tedavi ederse bir doktorun eliyle seni O tedavi eder. Doktor kimdir? Allah kimin eliyle seni tedâvi ettiyse odur doktor. Ama doktoru görünce, sebebi görünce müsebbibi Allah’ı görmezsen yanılırsın. O zaman elçiyi görürsün elçiyi göremezsin. Sebebi görürsün sebebi yaratanı görmezsin bu körlüktür. Gerçek îmân olmaz orayı görmeden tevhîd de olmaz. Gerçeği gör bunu sana herkes söylemez, söyleyenler senin dostlarındır. Dünyanın neresinde doğruları kim söylüyorsa senin dostundur, insanlığın iyiliğine çalışan odur. İnsanlığın hayrına çalışan odur. Bir insan doğruyu söylemiyorsa, eğiyorsa (eğmek), büğüyorsa (bükmek), takiyye yapıyorsa buradan rant (getirim) sağlıyorsa, gerçekleri gizliyorsa o insanların hayrına değil kendinin bile aleyhine çalışıyor farkında olmadan. Onun için dua da ihlâs vaciptir, ibadette ihlâs vaciptir. Burada ki vacip farz anlamındadır. Zâlimler helâk olunca hamd edin. Çünkü dünyada ki zâlimler ortadan kalkınca dünyada ki bütün milletler rahat ederler. Onun için zâlimlerden intikam alındığı zaman adâlet tecellî edince Allah’a hamd etmek orada da görevimizdir. Bu âyeti kerimede o da bildiriliyor. Selâm vermemi diyor emretti hamd olsun diyor garibanlar… Bak, dikkat et! Garibanlara direk selâmı emrediyor 54’üncü âyete bakıver. Onun için İslam’da garibanlar kutsaldır, kimsesizler, zavallılar kutsaldır. Bir sağlam ne kıymetliyse, bir zengin ne kadar kıymetliyse Allah yolunda ki zengin bir fakirde o kadar kıymetlidir. İslam kimseyi dışlamaz yeter ki sen İslam’ı inkâra kalkma, Rabbine isyâna kalkma yeter ki! İslam kimseyi dışlamaz. Herkese Hakk’ın Rahmet sofrasına dâvet eder nura çağırır, cennete çağırır, Allah’a çağırır. Ali’ye, Veli’ye, Ahmet’e, Mehmet’e, şeyhe, lidere, öndere, şuna, buna çağırmaz. Ama Allah yolunda olan herkeste kıymetlidir. Eğer Allah yolunda olan liderlere, önderlere bir sözümüz yok burayı da kimse yanlış anlamasın. Bizim burada ki kastımız Allah yolundan insanları çeviren sahte önderler, Allah’ın yolunu kesen eşkıyalar ve kendine çağıran sahtekârlar. Gerçek mürşitlere, gerçek âlimlere bir şey demiyoruz. Sahte şeyhlere ve sahte ruhbanlara, sahte bilmem keşişlere ve ilâhiyatçı görünümünde insanlara yanlış bilgi veren sahtekârlara gerçekçi olan herkes kıymetlidir ve değeri yüksektir. Onlara bir sözümüz yok. Zaten Kur’an-ı Kerim iyilere ödül verir kötüleri de iyiliğe çağırır. Onun için bizimde işâret ettiklerimiz insanlığın dostu olmayanlar insanlığı aldatanlardır. İnsanlar bunlardan kurtulmadıkça doğruyu bulamazlar. Onun için sahte önderleri, sahte liderleri, sahte grupların içinde ki o rant (getirim) sağlayanları buralardan ve sahte tarikatları gerçek tarikatlara öp başına koy, gerçek tasavvuf okullarına, ilim ekollerine, bilimsel çalışmalara bunlar takdir edilecek olanlardır.

Dakika 10:37

Tenkit edilecek olanlar Kur’an ’sız, sünnetsiz, ilimsiz, irfansız sahtekârlar câhilleri kandırıp ortalarında ne yapıyorlar? O kendi sahtekâr yanlış safsatalarını insanlara hap olarak yutturuyorlar câhilleri kandırıyorlar. Kur’an ‘sız konuşanlara aldanmayın! Tekrar ediyorum; Kur’an-ı âyet, âyet, sünneti ve icmâ ümmeti, kıyas-ı fukahâyı, müçtehidin ilmine kadar eğer siz gerçekleri bu kaynaklardan almazsanız yanılırsınız. Örnek vereyim Cüneyd-i Bağdâdî Kur’an-ı bilmeyenin yani Kur’an’ın içini hadis-i şerifleri bilmeyenin bir defa mürşitlik postunda hakkı yoktur diyor. Yine Bâyezid-i Bistâmî İslam’ın şer’i hükümlerine uymayanları gökyüzünde bağdaş kurmuş oturarak görseniz o kerâmet değildir istidraçtır diyor, Bâyezid-i Bistâmî diyor. Kur’an ‘sız, ilimsiz, sünnetsiz, icmasız, kıyassız, müçtehitsiz hakîkat şeriat olmaz, tarikat olmaz. İslam ilim dinidir. Bütün bizim tasavvuf okullarımız mükemmel ekoldür. Eğitir, ruh terbiyesi, nefis terbiyesini, orada yerli yerince mürşit gerçek ilim ehlini, orada ne yapar? İlminin orada tatbiki görülür, tedrÎsâtı görülür, irşâdı görülür ve yaşanan ahlâk görülür öğretilen ahlâk değil sadece yaşanan ahlâk görülür orada gösterilir. Bunun için dostlarımız, dost dosta eğer dostluk yapıyor doğruyu söylüyorsa acısı da tatlıdır ama dost dosta dost değilse tatlısı da acıdır. Acısı zaten acıdır onun için dost sana doğru söylüyorsa acı bile söylese o tatlıdır. Bunu böyle bil.

İsrâ Sûresi’nin 93’üncü âyet-i kerimesinde (أَوْ تَرْقَى فِي السَّمَاء) yahut göğe çıkmalısın yani bunca mûcizeleri görüp bir şey anlamayanlar başka bir şey arıyorlar. Çünkü hakîkati görmeyen insanı yedi kat gökleri çıkarın gezdirin aşağı indirin yine bir şey anlamaz. Hakîkati gören zerreyi görse kürreyi anlar kürreyi görse zerreyi de anlar bilinenden bilinmeyene terakkî eder. Yine Furkan Sûresi’nin 7’nci âyetinde: “Peygamber yer mi, çarşıda gezer mi?” diyorlar. Yani onun bir melek olmasını istiyor bazı kafalarda. Hâlbuki insana peygamber insandan olduğu zaman insanlar ondan daha iyi faydalanırlar. Melek gelse meleği göremez melek nurdur insan sûretinde gelse melek bu seferde insan diyecekler. Gâvurda akıl olmaz ki, gâvur bir gâvurluktan öbür gâvurluğa kaçar çünkü hakîkatten sapmış bundan dolayı Cenab-ı Hak bu itirazlara da cevap veriyor.

Dakika 15:15

Yani inkârcıya adam hesabını alıyor Kur’an-ı Kerim inkârcıyı ona cevap veriyor eğer onu hayvan yerine koysaydı hiç cevapta vermezdi. Diyor ki ona inkâr edene, sen insansın ben sana öğüt veriyorum diyor Cenab-ı Hak diyor Kur’an ile aklını başına al Müslüman ol, îmâna gel, küfrü şirki bırak diyor. Allah’ın ilmini tebliğdir risâlet, Allah’ın ilmini tebliğdir. Peygamberlik yani Rasûller, Nebîler Allah’ın ilmini tebliğ ederler onun için peygamberler gönderilmiştir. Allah’ın ilmi, Allah’ın kânûnlarıdır, Allah’ın emirleridir (C.C).

Yine Cin Sûresi’nin 26, 27’nci âyetlerinde gaybı dilediği peygambere bildirir onu önünden, peşinden korur ve onu gözetleyenler koyar. Peygamberlerini Cenab-ı Hak korumuştur. Hz. Muhammed’i korumasaydı İslam dini dünyaya yerleşir miydi? İslam dünyaya hem yerleşti hakîkat yerleşti hem de cihân devleti kuruldu. Yoksa Hz. Muhammed’i Peygamberliğini ilân ettiği günden itibaren öldürmek için dünya seferber olmuştu o zaman bir avuç inanalar vardı. Ama Allah’ın koruduğuna bu dünya gibi yüzbinlerce dünyanın yine gücü yetmez. Bunun için Hakk’ı tanıyanlar batılı sinek kadar görmezler. Ama Hakk’ı göremeyen sineği de ne yaparlar? Onu gözlerinde büyütürler de büyütürler ve onların artık sinek tanrıları olur. Hakk’ı görünce mahlûk gözünde artık kul olarak, mahlûk olarak kalır. Hakk’ı göremeyen mahlûka takılır kalır ona tapar putperestlik buradan çıkar. Hakk’ı tanı Allah’ı tanı ki gerçek yüceyi tanırsan mahlûka tapmazsın. Tevhîd inancı İslam’ın Hz. Âdem’in tebliğinden Hz. Muhammed’e ve kıyâmete kadar bütün Peygamberlerin îmânı tek İslam îmânıdır, tevhîd îmânıdır, Allah’ın birliği yüceliğidir. Kemâl sıfatlarla muttasıf noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah inancıdır. Bütün peygamberlerin îmânı aynıdır. Hiç gayri değildir Îsâ ile Muhammed’in îmânı Mûsâ ile Îsâ’nın, Muhammed’in îmânı ve diğer peygamberlerin îmânı aynıdır. Allah hiçbir zaman eşi benzeri olmayan bir îmân ile bütün peygamberler Allah’a hakkı îmân etmişlerdir. Îsâ’lar üç dememiştir, ben Allah’ın oğluyum dememiştir. Îsâ’ya bu iftirâdır Üzeyir (AS.), Îsâ (AS.)  böyle bir şey demediler, diyemezler, deme şansları da yok demezler de. Bir peygamber onu der mi? Dünyayı Hakk’a çağıran Peygamberler o yanlışı yapmaktan zaten mâsumdurlar. Peygamberler yanlış yapamazlar, günahta işleyemezler. Bütün peygamberler Kur’an-ı Kerim’in koruması altındadır. Bütün peygamberlere toz kondurmaz İslam. Allah’tan gelen kitaplara toz kondurmaz ama bozulmuş kitapları da Allah kitâbı yerine koymaz.

Dakika 20:00

Allah’tan gelen hak kitaplara Kur’an-ı Kerim kendi sahip çıkmıştır. İnsanların uydurduğu bozduklarına da Kur’an tarihi belgelere de Allah kitâbı olduğu için İncîl’i nasıl bozduklarına, Tevrât’a ne yaptıklarına Kur’an-ı Kerim geçmişin şahididir. Onun için gerçek Kur’an’a iyi bak, Kur’an gerçektir dünya da noktası bile bozulmamıştır. Geçek Tevrât’a bak, gerçek İncîl’e Kur’an-ı Kerim sahiptir ve içindedir. Onların hükmünün kaldırılacak kısmını kaldırmıştır, nesh edeceğini etmiştir ve içinde alınacakları almıştır ve himayesindedir. Çünkü şeriatları Allah yeniler, Şârî Allah’u Teâlâ’dır başkası şeriat koyamaz. İslam şeriatını Allah ne yapmıştır? Hz. Muhammed’in şahsında geçmişin tamamını yenilemiştir, İslam şeriatı geçmişi yenilemiştir. Kelâmi delâlet âyet ve alâmetin kalpte hazır olmasıdır zatı değil. Buna dikkat et! Kelâmi delâlet âyet ve alâmetin kalpte hazır olmasıdır zâtî olarak değildir. Âyet ve alâmet olarak kalpte hazır olmasıdır. Kalbe gelenler eşyanın zatı değildir alâmetidir. En açık en sarih âyet Hakk’ın kelâmıdır yani Kur’an-ı Kerim’dir. En açık ilimde Hakk’ın haber vermesidir. Bu yönüyle de Kur’an-ı Kerim tamamen açık bir Allah’ın hak olan ilmidir ve kalbe girmesidir. Kur’an’ın yeri kalplerdir lafzıyla mânâsıyla insanlık Kur’an-ı Kerim’in lafzını, mânâsını kalbine yerleştirmelidir. Kur’an-ı Kerim’in yeri tekrar söylüyorum tozlanmış raflar, vitrinler değil sadece esas yeri kalplerdir. Lafzını, mânâsını kalbine alacaksın, bunun için çalışacaksın. Allah’ın kulu musun? Kulusun. Kur’an-ı Kerim Allah’ın kitâbı mı? Kitâbı. Kalbine alacaksın ve bu hayat veren nur senin kalbini kalbinde ebedî kalacak Allah’ın huzuruna Kur’an’la çıkacaksın. Alabildiğin kadar mânâsını bilmiyorsan anla, dinle okumasını bilmiyorsan okuyanları dinle. Bilenleri hak bilenleri, doğru bilenleri dinle, iyi anla, iyi dinle. Kur’an-ı Kerim’e sırtını dönme, kulağını tıkama, gözünü yumma. Kendini mahvedersin şeytan sana arkadaş olur. Bunu ben söylemiyorum yine Rab söylüyor (وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَنِ) “İlâ-Âhiri’l Âyeh’’. Kim Kur’an’a duymamazlıktan gelip ona gereken itinayı vermezse bir şeytanı musallat eder diyor. Artık o şeytan ondan ayrılmayan dostu olur mezara onunla girer, mezardan çıkar mahşere tâ cehenneme kadar o şeytanla gider diyor. Bu Kur’an’dan ayrı düşmenin Kur’an’a sırt dönmenin, kulak tıkamanın cezâsıdır. Kur’an-ı Kerim Allah’ın kitâbıdır, Hz. Muhammed Allah’ın evrensel cihân Peygamberidir. Aklını başına al! Açık, seçik aczimizle söylemeye çalışıyoruz.

Dakika 25:00

Peygamberle, peygamber olmayanın farkı kör ile görenin farkı gibidir. Peygamberlik yüce bir müessesedir. Ya Allah’ın elçisidir direk Allah’tan emir alandır direk. Vahyi İlâhî Allah’tan direk ne yapıyor? Emir alıyor. Ona vahiy ya perde arkasından geliyor ya bir melek aracılığıyla Cebrâil (AS.) ile geliyor Vahyi İlâhî veyahut perde arkasından geliyor. Onun için peygamberlere ilhâm yoluyla, rüya yoluyla perde arkasından ve bir melek aracılığıyla vahiy gelir. Allah’tan alırlar emirleri peygamberler. Peygamberin işine şeytan karışamaz ama Evliyâların ilhâmına şeytan karışabilir. Çünkü Evliyâlar peygamber değildir. Ama Allah onları da hıfs sıfatıyla dilerse korur ama peygamberler gibi de masum da değildirler. Sonra onlar ilhâm alırlar Mübeşşirât vahyi şeriat ile ilgili vahiy alamazlar, onlara melek direk gelmez. Gelirse kendisi gelirse konuşmaz, konuşursa melek görünmez. Evliyâlarımızın gidin onların ilminden faydalanın, onlar bu işleri kendileri güzel biliyorlar. Evliyâdan daha Evliyâcı olmaya da kalkma, Evliyâya ders vermeye de kalkma, Allah’a ders vermeye de kalkma! Sahte mollalar, sahte dervişler Allah’a ders vermeye kalkarlar, Evliyâya ders vermeye kalkarlar. Kur’an’a ders vermeye kalkarlar, peygambere ders vermeye kalkarlar bu zır cehâlettir. Haddini bil. Körler diyor renkleri uçurumu görmezler tabii kalp körlüğünden, cehâlet körlüğünden bahsediyoruz dış körlüğüyle alakası yok sözlerimizin. Körler renkleri, uçurumu görmezler sağır ve deli değilseler diyor uçurumu haber verirsin Kur’an-ı Kerim tüm tehlikeleri haber veriyor. Mutlu hayatı bilmek, mutlu hayatı yaşamak için tehlikeleri de bilmek lâzım. Tehlikeyi bilmeden burnunun doğrultusuna gidersen önünde ki kuyuları uçurumları göremezsin. Onun için İslam her şeyin garantisidir. Öyle bir hayat veren nurdur ki sana tehlikeli ola her şeyden korumak için sana her şeyi bildirmiştir. Seni bir koruyucu hekimlikten daha sağlam bir ortama da almıştır çünkü ilâhî’dir.

Onun için kıymetli dostlarımız, biz keşif notlarımızla dersimiz devam ediyor.

Efendimiz (A.S.V) bir gün onun yanında Süheyp, Cenap, Bilâl, Ammar, Selmân ve diğer fakirler oturuyorlardı. Bakın, Peygamberimizin yanında bunlar hep gariban insanlar. Yanında diyor Süheyp, Cenap, Bilâl, Ammar, Selmân ve diğer fakirler oturuyorlardı. Peygamberimizin merhamet kanatları, sevgi kanatları altın da garibanlar o kadar mutlu ki bütün dünyanın işte Hz. Muhammed’in o evrensel merhamet dolu ruhuyla dünya kuşatılmıştır.

Dakika 30:00

Allah Muhammed’le, Kur’an’la rahmetini tecellî ettirmiştir. Doğru tanı Muhammed’i (A.S.V). Bu garibanlar diyor Peygamberimizin yanında oturuyorlardı. Dedi ki o zamanın kodamanları; Bunları kovarsan seninle konuşuruz dediler. Yani Peygamberimize bu garibanları yanından kov dediler. Kim bunu diyen? Mekke’nin, devletin ileri gelen kodamanları, zenginleri, kendini beğenmişleri ve küfür işlerinde büyümüş, karınları şişmiş Allah’ın nimetini yemişler Allah’a şirk koşuyorlar, garibanlara tepeden bakıyorlar. Ama İslam, Muhammed ve Kur’an garibanları sevgiyle kucaklıyor, merhametle kucaklıyor. Bunlar böyle dediler, bunları kovarsan seninle konuşuruz dediler müşrik kodamanlar diyor bunu. Bari biz gelince onları kaldır demişlerdi yine bir günde. Ve bu konu da birde yazı yaz bir anlaşma yapalım da demişlerdi. Cenab-ı Hak ne diyor; Sakın onları kovma diyor Allah diyor. İslam bu işte, Kur’an bu, Peygamberin bu, Müslümanın merhameti bu bir kodamanın hatırına bir garibanı İslam kovdurmaz. Şuarâ Sûresi 114’üncü âyet (وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ) ne dedi Peygamberimiz; Allah’tan aldığı emir üzerine: “Ben mü’minleri kovmam” diyor. Bir gâvurun hatırına bir îmân kovulamaz küfrün hatırına îmân ret edilir mi? Bir kâfir kodamanın hatırına garibanlar îmânlı, samîmî Allah’ın emrinde boynunu Allah’ a eğmiş o samîmî ihlâslı Müslümanlar o gariban zavallılar hiç kovulur mu? İslam’ın merhameti buna müsaade etmez. İslam’ın vicdanı buna müsaade etmez. İslam’ın evrensel rahmetle kucakladığı dünya da bütün âlemleri rahmetle kucaklayan İslam buna müsaade etmez. İslam’ın vicdanı evrenseldir, İslam’ın merhameti evrenseldir, İslam’ın sosyal adâleti evrenseldir, İslam’ın sevgisi evrenseldir. Onun için İslam dininin merhametini de, sevgisini de iyi anla, sosyal adâletini de iyi anla. Hz. Ömer de bir gün yani onlara İslam’ı tebliğ etmek amacıyla Hz. Ömer’in de tabii niyeti İslam’ın sesini onlara da duyurmak amacından o kodamanlara, Hz. Ömer de yapalım ne olacak demişti. Ama tabi pişman oldu bunu dediğine. Hz. Ali’yi de yazmak üzere çağırırken bu âyetler nâzil olmuş. Efendimiz (A.S.V) yazılacak sayfayı hemen elinden atmıştır. Âyet geldi, sakın o garibanları sakın kovma dedi Cenabı Hak. Şu merhamete bakın İslam’da ki, Kur’an’da ki merhamete bakın. Gâvur ne kadar yağlı olursa olsun değeri yoktur. Ebû Cehiller o çağın çağdaş kâfirleriydi.

Dakika 35:00

Garibanları eziyorlardı, köleleri eziyorlardı, yetimler, garipleri eziyorlardı İslam cihânın imdadına yetişti. Hz. Ömer hemen özür dilemiştir. Onların özrü anıllarını secdeye koyarlar Allah’u Teâlâ’ya tövbe edip ağlarlar. Niyetleri de İslam’ı tebliğ idi garibanları kovmak değildi aslında anlaşmanın esasında kodamanlarla bu vardı ama Cenab-ı Hak buna bile müsaade etmedi. Çünkü îmânlı Allah katında kıymetlidir gariban, yetim, kimsesiz îmânlı mı bu, bu çok kıymetli, çok yüksektir. O isterse hiç dünya da bir zerre bir şey olmasın en fakir olsun Allah ona yeter çünkü îmânı var. O garibanların dizi Efendimizin dizine otururlardı. O âlemlerin Sultanı Hz. Muhammed’in dizinin dibine oturuyorlardı, dizleri Peygamberimizin dizine değerdi, onların sırtlarını, başlarını, yüzlerini okşardı. Onun için îmân neredeyse değer ordadır, ihlâs nerdeyse Allah’a itaat nerdeyse değer ordadır, Amel-i Sâlih nerdeyse değer ordadır. Küfrün değeri yoktur kâfir için cehennem yaratılmıştır kâfirin değeri olsaydı cehennem hiç yaratılır mıydı? Aklını başına al! Bütün dünya da îmânlı olan herkes zengin, fakir, er, asker, rütbeli, Mareşal, General îmânı olan herkes kıymetlidir. Allah’a karşı çıkan kim olursa olsun değeri yoktur 7 kat yerin dibinde değil cehennemin dibindedir. Onun için Kehf Sûresi’nin 28’inci âyetinde de bakın nefsini mü’min seviyesinde tut. Sabah akşam yalvarıp Rabbin rızâsını arayanlar… Kıymetli dostlarım, nefsini mü’min seviyesinde tut. Sakın mü’mine tepeden bakma mü’minlerle kardeş olduğunu unutma, kimseye kibir gururla tepeden bakma! Hele mü’minler inanmışların Allah katında ki değerini bil. Îmân, Amel-i Sâlih, Allah’a itaat çok kıymetlidir. İtaat var isyân yoksa îmân var küfür, şirk, nifâk yoksa bu çok kıymetlidir. Her îmânlı Allah’ın Evliyâ’sıdır dereceler farklıdır. Kimde îmân var o Allah’ın velisidir, Allah’ın dostudur. Unutma bunu! Maddeye güvenenler en derin uçuruma yuvarlandılar. Adam maddeye baktı mânâyı inkâr etti, bedenini besledi, ruhunu kalbini inkâr etti ve îmânı yok saydı Kur’an-ı, Allah’ı yok saydı Allah’ın kânûnlarını yok saydı. Bunlar ne yaptılar? Maddeye güvendiler zenginliklerine, mevkilerine, makamlarına, çevrelerine, kuvvetlerine, maddî kuvvetlerine güvendiler, îmânı ve onun ilkelerini reddettiler. Ne oldu peki? İşte bunlar gururlu nankörler ki bugünde hor görülen İslam âlemi zulmedilen şu Müslümanların hâline bir bakın birde bunların başına geleceklere bakın, bütün Firavunların İslam’a tepeden bakanların Allah belini bıkınını kırmıştır ve kıracaktır. İslam bütün insanlığın dinidir. Bütün insanlığın rahmeti bütün insanlığa merhamet kucağını açan bir dindir. Dünyanın yegâne sulh ve barışı İslam’dır.

Dakika 40:25

Bunun için Kurtubî şöyle demiş büyük âlimlerimizden; Uykuda ruhlar alınır. O alır, verir, ömrü tamam olmayan ruhlara alınan ruhlar iade edilir. Ama ömrü tamamsa geri iade edilmez ölüm gelmiş olur.

Yine kıymetli dostlarımız, (Yegussül hak) İbn-i Kesir, Nâfi, Âsım, Ebû Câfer, kıraatlerinde “Sâd” (ص‎) ile öbürlerinde” Dâd” (ض) ile okunur. (Yegdil hakka hükmün) men etmek bâtılı yasaklamak, 57’nci âyet-i kerimeye işâret ederek, istinâd ederek. Enfâl Sûresi 32’nci âyetinde taş ve ateş yağmasını isteyenler vardır. Şimdi Allaha karşı çıkan, İslam’ı tanımayan, ona karşı saldıran zihniyetler aslında tepelerine taş yağmasını ateş yağmasını istemektedirler. Ama Allah’ın neyi vardır? O’nun bir takdiri vardır, O’nun bir hesabı vardır. Yüce Allah’u Teâlâ ateş yağılacak saat geline yağdırır. Acele etmez ama vazgeçmez, tehir eder ama terk etmez illa adâleti ilâhî tecellî eder. Yani onun için inkârcılar ne kadar alay etseler de taş yağsın, ateş yağsın deseler de vakti saati gelince yağacaktır. Yani kurtulma şansları da yoktur. Ancak kurtulma şansları îmân eder Müslüman olurlarsa Allah’ın azâbından kurtulabilirler. Yoksa Allahtan kimse kendini kurtaramaz. (وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُو) Allah’ın ordularının sayısını Allahtan başka bilen de yoktur. Uçsuz, bucaksız, sayısız ordular Allah’ındır. Kudreti her şeye kuşattığı halde sayısız orduları da var. Meftah: yer, mekân, miftahı: anahtar gaybın kapıları anahtarları O’nun katındadır. Yani gaybın bütün kapıları anahtarları Allah’ın katındadır. Bütün gök cisimlerinin birer yaprak ve tane gibi durma kânûnlarına işâret ediliyor. Gök cisimleri kendi yörüngesinde nasıl hareket ediyorlar gökteki kânûnlar nasıl işliyor? Buradaki âyetlerden buraya işâret ediliyor. Onun için bütün gök cisimlerinin birer yaprak ve tane gibi durma kânûnlarına işâret ediliyor. Bedenin uzuvlarına câriha denir cevârih, kâsibe kevâsib kazananlar anlamındadır ki icrâ etmiş işler yapmış cerh yaralamak, İbn-i Atiyye’ye dayanan bunlar bilgilerdir. Bedensel ölümü yeniler. Cenab-ı Hak hayatı her an yenilemektedir dostlarım.

Dakika 45:00

Bedensel ölümü yeniler, aldığı şuuru geri verir. Vücutlar yenileniyor, hücreler yenileniyor, sinirler yenileniyor, dokular, organlar, sistemler yenileniyor her hayat içinde bize Cenab-ı Hak hayat bahşediyor. Hayat içinde hayat yenilik içinde daha yenilikler bizim gözümüzün önünde cereyan ediyor ama gücümüz onların tamamını görmeye yetmiyor ama seziyoruz, görüyoruz ve bilimsel çalışmalarda da bunları anlıyoruz. Daha Kur’an’ın yüceliğini bilimsel çalışmalar enfüsî ve âfâkî âlemde nice âyetleri Allah gösterecek bilimsel çalışmalarla Kur’an’ın hakîkati gerçeği daha bir anlaşılacak. Kur’an-ı Kerim bunu da haber veriyor ayrıca. Bedensel ölümü yeniler, aldığı şuuru geri verir uyku ve zedelenmelerde hayat her an yenilenmektedir. Tam bir dirilme içinde organ ölüyor, idrâk duruyor ama geri veriliyor bunlar yenileniyor geri veriliyor bunlar dirilten kudretin şahitleri kesin delilleridir. Hayatı yenileyen ölüyü daha kolay diriltir. Yoktan yaratmış hayat vermiş hayat veriyor hayatı yeniliyor bunca yarattıkları dirilmenin açık belgesidir. Yarattıkları yaratacaklarının ayrıca belgesidir. Kimse aklını yok saymasın, gözlerini, kulaklarını yok saymasın, kendini, ruhunu bedenini yok saymasın. Kendin varsa yaratıldın yaratan var ki yaratıldın. Unutma bunu! (يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللّهِ) Önden arkadan izleyen melekler onu O’nun emriyle korurlar. Bakın, (يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللّهِ) Allah’ın emrinden dolayı onu muhafaza ederler arkadan izleyen melekler onu O’nun emriyle korurlar. Kimi? Başta Hz. Muhammed’i. Birde herkese Cenab-ı Hak 360’ın üzerinde hizmetçi melek vermiş. Melek insana her insana hizmet ediyor. Cenab-ı Hak ruh vermiş, ruhun muhteviyâtını vermiş, beden vermiş, organlar, sistemler, hücreler, dokular vermiş de vermiş. Mükemmel bir harika kudretin belgeleri meydanda biz yaratılmış kullarız mükemmel yaratılmışız. Sonra bizi mükemmel yarattığını da söylüyor. (لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ) Cenab-ı Hak diyor ki; Gerçek hakîkat şudur ki: Biz insanı en mükemmel bir şekilde Ahsen’i Takvimde yarattık en güzel biçimde yarattık. Onun ruh ve beden yapısını çok mükemmel yarattık, yerleri gökleri insan için yarattık. İnsan da Allah’a îmân ve itaat için, Allah’ı tanıyacak emrinde olacak emrin gereğini yerine getirecek.

Sevgili dostlar,

Yine büyük âlimimizin biri, Allah’ın ilmi hudutsuzdur. (Amenna) yerin dibinde, göğün katlarında ne varsa Allah bilir. Vicdanlar titrer bular ufukları geniş perdeleridir. Her yaprağı her tohumu görür ve kontrol eder. Beşer hayli âlemler de dolaşır.

Dakika 50:00

Onun için tam bir icazdır. Yüce Allah’ın kudreti huzursuzdur, ilmi her şeyi kuşatmıştır ve nihâyetsiz dir. (Sonsuzdur) bundan dolayı Rabbi iyi tanımak lâzım, Rab ile iyi tanışmak, doğru tanışmak lâzım. Rabbi iyi tanımadan doğru îmân olmaz. Koruyucu yazıcı melekler;

وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ ﴿١٠﴾

كِرَامًا كَاتِبِينَ ﴿١١﴾

يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ ﴿١٢﴾

Diyor sizin üzeriniz de muhafızlar var, Kirâmen-Kâtibin melekleri var, yaptıklarınızı onlar bilirler diyor. Amellerinizi bilirler, sevaplar günahlar yazarlar. Zerre miskâli hayrında, şerrinde göreceksin yazıyorlar ve sana da bunlar gösterilecek. Zerre miskâli hayrı da, şerri de yarın göreceksin ağzından çıkan her kelime ya lehindedir, ya aleyhinedir. Yaptığın işler ya lehine, ya aleyhinedir. Ona göre davran imtihan salonun da, imtihan âlemindeyiz, her şeyimiz kamaraya alınıyor, yazılıyor hiçbir şeyimiz zâyî olmuyor. Melekler ayrı yazıyor Allah’ın şahitliği ilminin kuşatması zaten ayrı. Onun için her şey de Cenab-ı Hak dilediği an şahit tutuyor. Yine filozoflar o güçler rûhî melekelerdir nefisler tedbirli ruhlardır demişler. Bu bilgi eksik bir bilgidir filozofların bilgisinde eksiklik vardır. Bunun doğrusu söyleyen Yüce Allah’tır Kur’an ve sünnettir. Filozoflar da oraya yaklaşmışlar ama tamını ifâde edememişler. Yine hamza kıraatlerinde ‘’teveffeyhü’’ okunur bu da 61’inci âyetle ilgili. Her yönüyle ilâhî hükmün altında sızınız. Yani bu dünya da kim varsa göklerde, yerlerde, bütün âlemler de kim varsa herkes ilâhî hükmün altında, ilâhî kuşatma altındadır. Neyin olursa olsun hangi makamda olursan ol ilâhî kuşatma altındasın. Bunlardan sadece Azrâil’in orduları birisi sadece, hepsi değil ki nice orduları var. Bunların hiç birine Allah’ın ihtiyacı da yok ama kudretiyle her şeyi kuşatmış fakat öyle dilemiş ordularını da yaratmış çünkü yaratıcı. Dilerse bir anda kâinatın hesabını görüverir. Yani bir anda isterse bu âlemleri yok eder. Yaratan yok etmeye de kâdir, yaratmaya kâdir, yok etmeye de kâdir. Yine 63’üncü âyette, Yâkup kıraatinde ‘’Nun’un’’ sükûnu ‘’Cim’in’’ şeddesiz okunuşu. ‘’Nun’’ yani sûkünle ‘’cim’’de şeddesiz diyor okunur Yâkup kıraatinde. Âsım’dan Ebû Bekir, Şûbe rivâyetinde ‘’hıfeten’’ (خيفة) havf ‘’hıfeten’’ (خيفة)’den yani ‘’havf’ten hıfeten’’ (خيفة) okunur. Bu da 63’üncü âyet-i kerimeyle ilgili. Âsım Hamza Kisâî Halefül, Âşir kıraatlerinin dışındakilere göre ‘’enceytena’’ (أَنْجَيْتَنَا,) okunur, yine bu da 63’üncü âyetle ilgili. Hangi sûre? En’âm Sûresi

Dakika 55:00

Nâfi, İbn-i Kesîr, İbn-i Âmir, İbn-i Zekvan ve Yâkup kıraatlerinde ‘’yünciküm’’ okunur. Bu da 63’üncü âyetle ilgili (En’âm Sûresi). Yer gök afetler İbn-i Abbâs velilerin ‘’zulmü kötülerin kötülüğü, hastalıklar, musibetleri. Şimdi Vâlî’lerin yani idârecilerin zulmü diyor yer, gök afetlerinin sebeplerini söylüyor İbn-i Abbas’tan gelen bir haber bu. Hadis-i şerif valilerin diyor zulmü idarecilerin hangi devlet idaresinde zulüm varsa yer, gök afetlerinin sebebidir onlar diyor. Onun için idârecilerin zulmü, kötülerin kötülüğü, hastalıklar ve musibetler. Bura da her ne kadar idareciler bu suçu işlerler, topluma zulüm ederler ve bunların yaptığı yanlarına hiç kalmaz ama zâlime yardım eden milletler de zulme müstahaktır. Buna da dikkat edin Allah o milletleri de cezâlandırıyor. Zâlimden yana olma hak ve adâletten, hak ve hakîkatten yana ol. Zâlim desteksiz ayakta duramaz ki bir millet zâlimi destekledi mi o zulüm devam eder. O millet de cezâlanır o zâlim de cezâlanır. Unutma bunları! İslam her şeyin doğrusunu söyler. Onun için Şia’nın çoğulu ‘’şiya’’ bu âyetlerle ilgili bu da 65’inci âyet ve 66’ncı âyet (Nisâ Sûresi) Şia’nın çoğulu ‘’şiya’’emire reise taraftar olan fırkalara denmektedir. Şia’nın çoğulu “şiyadır” bunun da kelime anlamı emire reise taraftar olan fırkalara bu isim verilmiştir. Bölüp birbiriyle çarpıştırmasına da bu isim verilmiştir. Onun için zâlimden yana olmamak lâzım kişi hakîkati bilmezse zaten kime uşaklık yaptığını da bilmez, aldatıldığını da bilmez, aldandığını da bilmez. Sadece affedersin iki yerini düşünür. Burada birde ‘’havz’dan’’ bahsediliyor ki, aşırı eğlence dalgınlığı… Bu da 68, 70’inci âyetlerle ilgili (Nisâ Sûresi). Yine Nisâ Sûresi 140’ıncı âyet-i kerime de, yine Beyzâvî 65’inci âyet ile ilgili birbirine diyor Cenab-ı Hak kırdırır, savaş çıkar fırkalar arasında diyor savaş çıkar. Bir millet suç işlemeye Allah’a âsî olmaya, Allah’ın kânûnlarının teshini yapmaya, İslam şeriatına saldırmaya, gereğini yapmamaya, tersini yapmaya başladığı zaman Allah cezâlandırıyor. Bu cezâlardan biride ne? Birbirine kırdırıyor ve savaşlar çıkarıyor. Ne ortaya fırkalar çıkıyor fırkalar arasında birbirini kırmalar başlıyor. Bunlar dünya da zâlimlere ve ehli delâlete, ehli küfre, ehli nifâka yardımcı olan uşaklar ve fırkalar taraşından ne yapılıyor? Ortaya bir fitne kargaşa, bir kaos ortamı ortaya çıkıyor.

Dakika 1:00:03

Bu insanın başının belâlarından biri de budur. Bunun için bunların gelmemesi için başlara Hak’tan, hakîkatten yana olacaksın. Baban bile yanlış yaparsa babana da sakın iltimas etme, torpil geçme, kavuk sallama! Babanın yanlışına yanlış de. Bu senin evladın da olsa yanlıştan yana olma yanlışı yapan babansa babandan da yana olma, Allah’u Teâlâ böyle buyuruyor. Ne onların babaları ne evlatları diyor yanlış yoldaysa mü’min kullar onların yanlışına destek olmazlar. “Küfre rızâ küfürdür.” Baban diyelim ki yanlış yaptı küfrü seçti onun küfrünü kabul edersen sende de îmân kalmaz ki. Ancak babana iyilik et ama onu yanlışından vazgeçirmeye çalış buna iyilik budur. Bir de dünyevî ihtiyaçları varsa ihtiyaçlarını gider ama yanlışından yana olma destekçi olma o yanlışlarına sakına bu benim babamdır deme. Futbol maçı tutar gibi yanlışları tutma hizip yanlış yapan önderlerin, liderlerin peşinden de gitme! Sakın ha! Yanlış yapanlarla beraber mahşere Allah’ın huzuruna geleceksin. Yanlış yapan liderlerle peşinden gidenlerle yanlışlık yapan ne kadar imamlarla, cemaatler varsa Allah’ın huzuruna gidip hesap verecekler. Yanlıştan yana olma duyduk duymadık da deme! Hak’tan, hakîkatten, îmândan, Amel-i Sâlih’ten ve adâletten yana ol. Onun için İbn-i Âmir kıraatinde ‘’yünessiyenneke’’ ( يُنسِيَنَّكَ) tefıl babından ‘’yünessiyenneke’’ ( يُنسِيَنَّكَ) sana unutturursa anlamında okunmaktadır. Bu da 68’inci âyete istinâden. Sınırı aşma, zâlimlerle oturma! Bak, sınırı aşma hangi sınırı? Hak ölçülerinin sınırını, Hak ölçüler birer sınırdır. Onları diyor aşma, zâlimlerle oturma. Oturursan zâlimi zulmünden vazgeçirmeye çalış, eğer imkânın varsa yoksa onlarla oturma zâlime destek vermiş olursun. Dinleri oyuncak olan dini oyuncak sananları terk et, onlara da karışma. Buraya da dikkat et! Âyeti kerime de ne diyor Cenab-ı Hak; Dinleri oyuncak olan yapma, uydurma olan dinler var dünya da. İslam’ın dışında bütün peygamberlerin dini İslam’dır. Bunun dışında bütün dinler tabiidir, insanların kendi uydurduğudur, ilâhî değildir. Tek din İslam’dır (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ) İslam’dan başka din kabul etmediğinde Kur’an-ı Kerim de Allah kendi söylüyor ve İslam’ı da kemâle erdirdiğini söylüyor, onda eksiklik yok. Ve son olarak geçmişi yenilemiş, geçmişin bütün şahitliğini yapmış geleceğin belgelerini de bünyesinde muhtevi olan hak din sadece İslam’dır. Şimdi İslam’ı da tabii dinlerin seviyesine düşürmeye çalışan şu din veya bu din gibi kelimeler kullanılıyor, dinler kelimesi kullanılıyor. Bu dinler kelimesi Îsâ’ya, Mûsâ’ya, Muhammed’e, Allah’a diğer Peygamberlere iftirâdır. Din vardır, dinler yoktur dünya da Allah birdir, dini de birdir.

Dakika 1:05:00

Allah iki değil ki iki tane din olsa, Allah üç değil ki üç tane din olsa, Allah’a iki, üç diyenler uydurdu işte onları. Şirk orada kokuyor ve cehennemi dolduruyor yazık oluyor yazık. Allah’ın dini birdir, Allah birdir. Bütün peygamberlerin dini, bütün kitaplarında dini ilâhî olan kitaplardan bahsediyoruz. Hepsini de geçmişi Kur’an, Kur’an-ı Kerim kendinde toplamıştır, yenileyeceğini yenilemiş, hükmünü kaldıracağını kaldırmış nesh etmiştir. Bunu Allah yapmıştır. Allah’a karşı konulur mu? Allah yaptı Hz. Muhammed’i Allah gönderdi cihâna, evrensel cihân peygamberi. Var mı bir diyeceğin Allah’a? Allah ile karşılaşma olur mu? Allah ile münâkaşa, münâzara Allah’a itiraz olur mu? Niye yaptın sen bunu diyebilme şansımız olur mu? Sonra bunu demek delilikten daha delilik olur, yazık olur, kendini mahvedersin. Yüceye cüceler karşı koyarsa kendi ezilir, cehennemi boylar, kendi bilir. Dinleri oyuncak olan, dini oyuncak sananları terk et onlara karışma. Onların içine oturursan onların yanlışına doğrularla cevap ver yoksa onlarla oturma.

Zuhruf Sûresi 83’üncü âyeti kerime de (فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا ) vaat günü onların sonu dikkat et! Vaat günü onların sonu onları terk et onlar oynaya dursunlar, batak havuzunda yüze dursunlar. Çünkü kendileri delâletteler, bataktalar bunda dolayı yanlışa tâbîyiz kişiyi yanlışa götürür. Küfre rızâ küfre götürür, şirke rızâ şirke götürür, harama rızâ haram götürür ve îmândan çıkarır. Dikkat et! Harama helâl denmez, küfre rızâ olmaz, şirke rızâ olmaz yanlışa rızâ olmaz. Sadece bunların karşısına doğruları koyarsın ki insanlığa en büyük hizmettir o ve en büyük iyiliktir, insanlığın en büyük hayrına çalışmaktır. Nedir? Kur’an’ın da gerçeklerini, İslam gerçeklerini ortaya koyabilmektir. İnsanlığın hayrına işte çalışmak budur. Doğuluya yağ yakacaksın, batılıya yağ yakacaksın hakîkat nerede kalacak o zaman insanlığa en büyük kötülük yapılıyor. Doğruyu söylenmedi mi bir defa en büyük kötülüktür o. Farklı görüşler isteklerle ayrılırsınız. Bilim de ihtilâf rahmettir, cehâlette ihtilâf azaptır. Mesela müçtehitlerin içtihâd farkları rahmettir. Şimdi mezheplerin 4 tane mezhep olması amel de Ehl-i Sünnetin bunların dışında da gerçeğe yakın olanlar var. Mesela amel de 4 mezhebin içinde farklı olması müçtehitlerin içtihatlarının farklı olması bir İslam ağacının çok verimli dallarının. Budaklarının cihânı tutması demektir. Bu zenginliktir, rahmettir. Yeter ki içtihâd edene müçtehit olsun sıradan sahte nayloncular, sahtekârlar olmasın, câhiller olmasın, ehliyetsizler olmasın. Tam müçtehitler ehliyetli insanlar yeter ki İslam’ın metodolojisini iyi bilen zât-ı muhteremler içtihâd etsin.

Dakika 1:10:00

Bu bir zenginliktir İslam’ın uçsuz, bucaksız nimetleri kolaylıklar ortaya çıkar ve bunlar birer keşiftir. Bilinenden bilinmeyenin keşfedilmesidir. İmâm-ı Âzâm en büyük kâşiflerdendir, İmâm-ı Mâlik yine böyle ve Şâfiî, Hanbelîler, Gazaliler bunlar büyük kâşiflerdir. Diğer bunlara yakın ne kadar dünya da bilim adamlarımız varsa bunlar çok kıymetli insanlardır. Şurada insana 50 senedir batıya insan hakları diye batıya gelen değerlerin içinde doğruları varsa bunlar İslam âleminden gelmiştir. Bunun üstünü örtseler de gerçek budur. 1400 senedir neredeydiler? Hz. Muhammed insan haklarını, evrensel beyannâmesini 14 asır yayınladı dünyaya. Beyazın siyaha, siyahın beyaza, Acemin Arap’a Arap’ın Aceme üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvâ iledir diyen senin 14 asır önce diyen senin Peygamberin değil mi? Dünyaya evrensel beyannâmesini, insan haklarını Haccet-ül Veda da yayınlamadı mı? Medine’ye varır varmaz Müslim ve gayrimüslim insanlarla anlaşıp barışı sağlamadı mı? Sadece küfre küfrün îmâna saldırmasıyla insanlığın kurtuluşu için, barış için savaş yapılmıştır. O da Allah’ın emri üzere İslam barıştır barış yerleşecek, Allah’ın adâleti yerleşecek. Zulümden, putperestten dünya kurtulacak, kurtarılacak bu Allah’ın emri. İslam kurtarmaya geldi bütün insanlığı İslam’a saldırırsan İslam eli kolu bağlı mı duracak? Îmânın dokunulmazlığı vardır, küfrün hiçbir hakkı yoktur. Îmâna itaat ederse şirk ehli de, gayrimüslim de rahat özgürce yaşar. Ama îmânın ilkelerine onun idâresine hâkimiyetine rızâ gösterecek bir de vergi verecek. 14 asır bütün dünyada ki milletlere İslam dini ne yapmış? Özgürlüklerin sahasını açmıştır. Eğer bugün bir yerde özgürlük yoksa orada İslam yoktur veya İslam’ın tamamı yoktur. Bir kısmı alınmış öbür taraftan haber yoktur. İslam’ın, Kur’an’ın tamamını alınan toplumlarda gerçek sosyal adâlet, evrensel ruh vardır. Evet, dostlarım bütün âlimlerimize Allah rahmet eylesin, mezarları nur olsun nurun âlâ nur olsun.

Abdurrahman babası Ebû Bekir’i putlara dâvet etmişti bir gün işte putperestliğin sonucu bu. Ebû Bekir gibi bu gün Sahâbînin en üst parlak yıldızı îmân yıldızı ki gökteki yıldızların en parlaklarından bir tanesi Ebû Bekir bunun oğlu Abdurrahman Müslüman olmadan önce babasını putlara çağırmıştı. Ama İslam’ın hakîkati ona da ulaştı, Allah hidâyet etti o da neticede Müslüman oldu sonra îmân etti. Allah bütün dünya da herkese Allah hidâyet etmesini bütün insanlığın kurtulması için Kur’an-ı Kerim hidâyet rehberidir. Hz. Muhammed rahmet Peygamber’idir doğru yolun önderi eşsiz lideridir. Beşer âleminde beşerî insanlık âleminin eşsiz liderdir, Allah’ın en kâmil kuludur, en büyük Peygamber’idir.  Bunları ben gerçek olduğu için söylüyorum. Her peygamber yüksektir.

Dakika 1:15:00

Ama birbirlerinden dereceleri yüksek olanlar var. Hz. Muhammed bütün peygamberlerin imamıdır. Bunun hakkında da gidin, sahîh hadis-i şerifler var ve Kur’an’ın ruhundan da bunu rahatça anlayabilirsiniz. Her peygamberi över Kur’an-ı kerim, hiçbir peygambere toz kondurmaz Kur’an-ı Kerim ama her haklının da hakkını verir. Hiç kimsenin derecesini de önünü kesmez. Her haklının hakkını vermezsen adâlet etmişte olmazsın, doğruyu söylemişte olmazsın. Onun için Hz. Muhammed bütün âlemlerin Peygamber’idir. Bütün milletlerin, bütün çağların Peygamber’idir ve son Peygamber’dir onun için olmuştur.  Şehir Peygamberi, kavim Peygamberi, köy Peygamberi, devlet Peygamberi ırk Peygamberi falan değildir. Bütün milletlerin Peygamber’idir. İnansın inanmasın kendi bilir, inanan rahmetin içine girmiştir. Allah onu rahmetinin içine almıştır, inanmayan kendini rahmetin dışına atmıştır. O inanmayanın kendi tercihi kendisi yapmıştır o kadar. Herkese Allah akıl vermiş, fikir vermiş, özgürlük vermiş, irâde vermiş, kitabı göndermiş, peygamberi göndermiş… Var mı bir diyeceğin? Herkes Allah’ın mülkünde yiyip içiyor, Allah’ın verdiği ömrü yaşıyor. Yarın hesap verecek Azrâil Aleyhisselâm’a can verecek, Allah’a da hesap verecek.

Bunun için dostlarımız, Buhârî Şerifte: Üsten, alttan size azâb etmeye Allah kâdirdir deyince: Efendimiz (A.S.V); Ya Rabbi! Sana sığınırım dedi veya sizi gruplar hâlinde birbirinize kırdırırım dedi Cenab-ı Hak bu âyeti kerimeler de. Peygamberimiz Allah’a sığındı üsten, alttan size azâb etmeye Cenab-ı Hak ne diyor, ben kâdirim diyor. Deyince: Peygamberimiz ümmeti adına, insanlık adına dayanamadı; Ya Rabbi! Senin azâbından sana sığınırım dedi. Eğer bunu yapmazsam birbirinize kırdırırım dedi Cenab-ı Hak. Onun için insanoğlu suç işlemeye, Allah’a karşı gelmeye son vermeli, tövbe etmeli, istiğfar etmeli, artık itaat etmeli, isyân etmemeli insanın kurtuluşu buradadır. Mâide Sûresi 69’da: Hanîflik, Sabie, yıldız heykellerine tapanlar, bunlara meleklere tapanlar, ruhlara meleklere tapanlar ve bunun içinde felsefi sapıklar da bulunmaktadır. Hanîflik Allah’ın birliği esâsına dayanan bütün, peygamberlerin îmânıdır Hanîf’tir. İslam dini Hanîf dinidir yani Allah’ın tevhîd birlik inancındadır. Allah birdir zâtında, sıfatlarında, efâlinde, her şeyinde birdir. Nizâmında, kânûnlarında da birdir, Rezzaklığında da birdir, yaratmada da birdir. İkinci yaratıcı yoktur, ikinci Rezzak da yoktur. İnsanoğlu Allah birliğini, tevhîd inancını, Hanîflik denileni iyi anlamalıdır. Kelime-i Tevhîd kelimesi işte Allah’ın birliğini ilândır, Hz. Muhammedin Peygamberliğini âlemlere ilândır.

Dakika 1:20:00

(لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ) bu âlemlere ilân edilen Hakk’ın özü ve çekirdeğidir, icmâli îmândır bu. Bunun içini açınca tafsili îmân ve İslam’ın tamamı ortaya çıkar.

Salli Bârik ’in anlamı: Allah’ım Muhammed’in (A.S.V) ve yakılarının şereflerini daima yücelt İbrâhim ile yakınlarının şerefini yücelttiğin gibi. Şüphesiz bütün hamtlar ve yücelikler sana mahsustur. Allah’ım Muhammed’e ve yakınlarına bereketlerini arttır İbrâhim ve yakınlarına bereketlerini arttırdığın gibi. Şüphesiz bütün hamtlar ve yücelikler sana mahsustur. Salli’yle Barik ’in öz anlamıdır. Bunun tabii teferruatlı anlamını da İnşâ’Allah daha sonraki derslerimiz de zamanımız olduğu müddetçe bunları açarak gideceğiz. İslam’ın, Kur’an’ın tümünü sizlere keşfederek ve onun sahasını aça, aça tamamını, hayat eren nuru sizlere İnşâ’Allah tebliğ etmeye çalışacağız. (Mevlâ’nın nuru keremiyle tabii) Cenab-ı Hak bizi hakkı, hakîkati konuşturduğu müddetçe bil ki hepimize Allah rahmetiyle tecellî etmiş olmaktadır. Allah her sözümüzü hak ve nur eylesin. Sadece hakkı hakîkati ifâde eden her ameli nur ve hak olan kullarından eylesin hepimizi. Eğer sırf kendimizi düşünseydik sizlere Kur’an’ı anlatmak için tebliğ için böyle bir görev başına gelmezdik ama hamd olsun ki biz biziz, bir bütünüz, bütün insanlık Allah’ın kulları. Birbirimize mezarda mı yardımcı olacağız? Mahşerde mi yardımcı olacağız? Dünya da olacağız, dünya da. Azrâil gelmeden hayırlı hizmetlerimize bakalım ve Allah’ın emrini tanıyalım, Allah’a çağıralım. Kimseyi kimseye çağırmayalım, Putlara çağırmayalım, şahıslara çağırmayalım, tağutlara çağırmayalım, zâlimlere çağırmayalım. Kendine çağıranların câhil olduğunu bil yanlış yoldadırlar. Peygamberler dahi kendi peygamberliğini ilân ederler ama Allah’a çağırırlar onlar da Allah’a kulluk ederler. Kendine çağıranlar, kendini mehdi ilân edenler, kendini mehdi yerine koyanlar, reenkarnasyona inananlar, Hulule, ittihada, intizaca inananlar bunlar sapıktırlar. Doğruları varsa da bunlar yanlışlarıdır ve şirktir, yanlıştır. İslam yanlışların yerine doğruları koyar. Doğruların, hakkın, hakîkatin adresi İslam’dır. İslam evrensel ve millidir bütün milletlerin dinidir. Çünkü ilâhîdir Allah’u Teâlâ onu yeryüzüne inzâl eylemiş. Bütün ezelî, ebedî kânûnlar İslam kânûnlarıdır. İslam sadece camide vatandaşın yatıp kalktığından ibâret zannedenler İslam’ı hiç bilmeyenlerdir. Camide camiler Arş’ı Âlâ üniversitesi gibi çalışmalıdır, Kur’an-ı Kerim anlatılmalıdır. Bu yapılıyorsa cami camidir. Yapılmıyorsa cami insanları birbirinin yüzüne bakmadan orada yatıp kalkıp kısmen spor yapıp oradan çıkmış gibi olur.

Dakika 1:25:00

Camiler mîraç yerleridir, Allah’ın huzurunda toplanma, Kur’an’ı okuma anlama, Allah’ı dinleme yerleridir. Kur’an Allah’ın kelâmıdır. Kur’an okuyan Allah ile konuşan demektir. İmamın görevi camide, Kur’an-ı Kerim’i A’dan, Z’ye cemaatine anlatmaktır. En bilimsel yönüyle katıksız, katkısız, tarafsız, hakkın, Allah’ın, Kur’an’ın, Peygamberin tarafını tutarak sağın solun bir ideolojiye saplanmadan o zaman cami camidir. Cami de sen bunu yapma, yaptırma ondan sonra da Müslümanları suçla bunu yapmayanlar, yaptırmayanlar, dayatanlar niye zorba güçlere Kur’an-ı Kerim ne yapar? Zorbalara dur der. Kur’an-ı Kerim’in anlatılmamasının ve baskı altında Müslümanlarının tutulmasının sebebi zâlimlerin dayatmasından geliyor. Çünkü Kur’an’ın parladığı, anlatıldığı, yaşandığı yerde milli bir sosyal adâlet ve sosyal kardeşlik ve ruhu milli ortaya çıkacaktır. Zulümle dayatmayla milleti sömürenler bundan korkuyorlar yanlış yapıyorlar. Meclis vaktiyle Gazi Paşanın da bizzat emriyle “Elmalının Tefsirinin” yazılmasını (T.B.M.M) Türkiye büyük millet meclisi Gâzî Paşa da ve ora da Sait Bey’e de bizzat söyleyerek, emrederek ne demişlerdi? Bir Kur’an tefsiri yazılacak Muhammed Hamdi Yazır Elmalılı ile bir yazışma yapıldı anlaşma ne dendi onda tam ilmi bir…….

Dakika 1:27:30

 

 

 

 

 

(Visited 89 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}