[jw7-video]

85- Tefsir Ders 85 hayat veren nurun keşif notları

85- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 85

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Çok kıymetli muhterem izleyenler,

İnsanlığın kurtuluşuna ve bütün insanlığın huzuruna, bütün varlıkların imdadına ki başta ne kadar mağdur ve mazlumlar varsa bunların imdadına yetişmek insanların kurtuluşu için elbette ki her şeye kâdir olan Allah’a (C.C) çalışarak yalvarmak, dua etmek hepimizin bütün varlığımızla boynumuzun borcudur. Bütün varlığımız Allah’a duadır. Bütün âlemler Yüce Allah’a boyun eğmiş dua hâlindedir. Gerçek dualar Kur’an-ı Kerim‘de ve Hz. Muhammedin diliyle ortaya konmuştur. Şimdi bütün ihlâsımız, varlığımızla Kur’an-ı Kerim’de ki dua örnekleriyle bütün varlıkların başta insanlık âleminin, İslam âleminin içinde bulunduğu durumdan bütün insanlığın kurtulması, mutlu olması, zulümden halâs olması için bütün varlığımızla Allah’a fiili dua da, amelî dualar da, kavlî dualar da kalbî, rûhî ve sırlarımızla dualar da bulunmamız gerekmektedir. Bunun en güzeli Allah’ın kendi sözleriyle Allah’a yalvarmaktır. Bu da Kur’an-ı Kerim’de âyetlerle hem âyet-i kerimeler, hem de dualar olarak Yüce Rabbimiz bize diyor ki bana şöyle yalvarın diyor. Burada da nice lütuflar da bulunmuş, dua örneklerini vermiş. O’na nasıl kulluk yapacağımızı her konuda öğretmiş tam ehil bir dille, ehil bir kadroyla, o kadronun başında Hz. Muhammed’le de yeryüzüne İslam’ı mükemmel bir şekilde yerleştirmiş, her türlü uygulamasını da insanlığa göstermiş. Ehli-Sünnet Ve’l-Cemâat da bu yolu takip ederek gelmiş ve kayıt altına alınmış muhâfaza edilmiş, hem gönüller de, hem hafızalar da, hem de kalemlerle kitaplar da bu kayda alınmış bu bütün müçtehitler, âlimlerimiz seferber olmuşlar bugüne kadar bu eşsiz yüce emâneti koruyarak bize kadar getirmişler. Bizde sonraki nesillere bu emaneti sapasağlam teslim etmemiz gerekmektedir. Şimdi o dua örneklerinden bazılarını sizlere Yüce Rabbimize olan sevgimiz ve ondan bize ulaşan lütuflarla bunları size takdim etmeye aczimizle beraber çalışalım. Mesela (آمَنَ الرَّسُولُ) Amenerrasulü’nün son bölümü insanlığın kurtuluşu için bir dua örneğidir. Cenab-ı Hak Miraç’ta Hz. Muhammed’e bunu takdim ettiği bu dualarla Allah’a dua edildiği zaman Cenab-ı Hakk’ın icâbet ettiği rivâyetleri bulunmaktadır.

Dakika 5:03

Onun için bizde o dualarla dua edelim bizde bunların aczimizle örneğini verelim dünyaya, nasîb-i olan herkese.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ ﴿٢٨٦﴾ 

فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ

الم اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ

İbrâhim (AS.) ile İsmâil’in (AS.) dualarındandır şunlar da,

استعيذ بالله

رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّاۜ اِنَّكَ اَنْتَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ 

وَتُبْ عَلَيْنَآ إِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ

Şu da mü’minler için genel duadır. Dünyevî ve uhrevî dünya da nasîbini alacaklar, âhirette nasîbini alacakların duasıdır. Hepinizin bildiği duadır bu.

Dakika 10:10

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Şu da Mücâhitlerin Yüce Allah’a inanan Mücâhit ordunun duasıdır. Câlût’un ordusuna karşı Tâlût ‘un ordusun da bulunan Dâvûd’un da (AS.) içlerin de bulunduğu az bir asker ki güçlü bir düşman ordusuna karşı kahramanca göğsünde ki o şanlı îmânıyla bakın Mücâhitlerin yaptığı duadır şu da;

رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ

Allah’ım! Ey bizim Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır diyorlar ve bizi bize sebât ver ayaklarımızı kıydırma inkârcı kavimler üzerine bize yardım et muzaffer kıl bizi diyorlar. Şu dualar da Râsih Ulemânın duası Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamayan Müteşâbih Âyetlere takılıp kalan, Muhkem Âyetler ’den uzak kalan kalbi bozuklara karşı da Râsih Ulemâ şu duayı yapmışlardır. Her mü’min ve Müslümanın sık, sık yapacağı bir duadır ki duaların ruhu da ihlastır.

استعيذ بالله

رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ ﴿٨﴾

رَبَّنَا إِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لاَّ رَيْبَ فِيهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُخْلِفُ الْمِيعَادَ ﴿٩﴾

Şu da Havârîlerin duasıdır.

رَبَّنَا آمَنَّا بِمَا أَنزَلَتْ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ ﴿٥٣﴾

Dakika 15:28

Şu da Zekeriyâ (AS.) duasıdır ki bu da hayırlı evlat isteyenlere elbette ki güzelim örneklerden Kur’an-ı Kerim zürriyetin nasıl isteneceğini de bir îmânlı kadronun insanlığın hayrına çalışacak zürriyetin Allah’tan nasıl isteneceğini de Kur’an-ı Kerim bunun örneklerini vermiş. Başta Hz. Muhammed, İbrâhim (AS.) ve Zekeriyâ (AS.) gibi nice peygamberlerin diliyle bu örnekleri göstermiştir. Bak burada dikkat et!

استعيذ بالله

رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَا

‘’Fe heblî min ledünke veliyyâ

رَبِّ هَبْ لِي مِن الصَّالِحِينَ

‘’Febeşşernâhu bi gulamin halîm’’

Bütün dualar hepsi geçmişin, geleceğin tüm değerleri ve örnekleri Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Muhammed’in şahsında bulabilirsiniz. Yine Mücâhitlerin bir duası da bakın şudur. Her Müslüman Mücâhit olmak zorundadır ve Mücâhit’tir gerçek Müslümansa.

ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ

Yüce Allah’ın âlemlerde ki eserlerini, Yüce Allah’ın kudretini gören derin, derin düşünen aklıselim, aklı öz olan, kalbi çürük olmayan her baktığın da Yüce Allah’ın kudretinin eşsiz yüceliğini görüp, hayran olan hayranlığını ilân edenlerin duası şunlar da,

Dakika 20:10

رَبَّنَا إِنَّكَ مَن تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ ﴿١٩٢﴾

رَّبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلإِيمَانِ أَنْ آمِنُواْ بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الأبْرَارِ ﴿١٩٣﴾

رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَى رُسُلِكَ وَلاَ تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّكَ لاَ تُخْلِفُ الْمِيعَادَ ﴿١٩٤﴾

Şu da Babamız Âdem, Annemiz Havvâ’nın dualarıdır. Cennetten çıkarıldıkları zaman cennette yasak olan ağaca yaklaşıp oradan çıkarıldıkları dünyadan inin aşağıya denildiği zaman Âdem Babamızın ve Havvâ Annemizin yaptıkları dua ve istiğfârdır. Bakın nasıl yalvarıyorlar, 300 sene Babamız Âdem’in ağladığı, tövbe istiğfâr da bulunduğu rivâyetleri vardır.

استعيذ بالله

قَالاَ رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ

Şu da Mûsâ Aleyhisselâmın Firavun karşısında ki mücâhidesinde o cihâdın da Hârun (AS.) kardeşiyle birlikte Mûsâ’nın duasıdır.

Dakika 25:03

Ey Müslüman! Her karşın da ve ya içinde Firavunların olduğunu, feverân edenlerin olduğunu unutma! Nefsin, iblîsin içindeki feverân edenlerdir. Nefsinle iblisini eğer devre dışı bırakmaz da ona, onlara itaat edersen işte hüsrân oradadır. Babamız Âdem’i cennetten çıkaran şey nedir? İblîsin vesvesesidir ve insan içinde birde nefsinin hırsı vardır. Daha ve daha, daha öteye ve daha öteye, daha fazlasını ve daha fazlasını buna dikkat et! Âdem dediğin zaman (AS.) bütün insanlığın tümünün fıtratının Âdem fıtratı olduğunu ve onun fıtratının ise tertemiz bir cennette bulunan fıtratı olduğu, bir kere yanıldığını ve ilâhî emri gaflet ile unutmuş ve vesvesenin tesiri altın da kalmış bir defa yanılmış olduğunu unutma, senin kaç defa yanıldığına bir dikkat et! O bir kere yanılmış bak çok ağır bedel ödemiş, ağır bir fatura ödemiş, cennetten çıkarılmış, dünyaya getirilmiş ve bütün cennet elbiseleri üzerinden soyulmuş, yüksekten aşağıya indirilmiş. Zaten Kur’an-ı Kerim inin aşağıya diyor ve bu faturayı bir defa yanılmasıyla ödemiş ve yeniden cenneti Cenab-ı Hak ona lütuf etmiş. Sen ise ne kadar Allah’a verdiğin sözlerden cayıyorsun, nice hatâlar işliyorsun. Buna dikkat et! Sakın suçu başakların da görme kendi içinde ki ve dışında ki enfüsî düşmanlarına, âfâkî Firavunlara dikkat et! Bütün dünya da îmânlar tek bir millettir, küfür de tek bir millettir. İçinde ki nefisle iblîsin neye çalıştığına bak nefsin Mutmainliğe ulaşıncaya kadar Kur’an ile sünnet ile Hz. Muhammed ile Allah’ın Kur’an’daki irşatlarıyla, nefsini terbiye ile iblîsi devre dışı çıkar. Allah’a itaat et sıkı bağlan Allah’a her hâlinde yalvar, eman el-eman diye feryâd eyle. Peygamberlerin durumuna bir bak ibret al, Evliyâların durumuna bir bak da ibret al! En çok yalvaranlar peygamberler ve Evliyâlar’dır, en çok gaflet eden gâfiller câhillerdir. Kendi durumuna bir bak Kur’an-ı Kerim’e muayene ol, kalbini götür Kur’an’a kalbini bir muayene et de, ruhuma bir bak de. İşte Kur’an-ı Kerim ruhların, kalplerin esas bütün devâsı, bütün ilacı, bütün gıdası, gerçek mutlu hayatın bizzat vereni işte Kur’an-ı Kerim, İslam’ın kendisidir.

Dakika 30:09

Sık, sık kontrol ol git, kontrole git nereye? Kur’an-ı Kerim’e kontrol ol, Muhammed’e Allah’a kontrol yaptır kendini. Allah sana bakıp duruyor. Ne diyor Cenab-ı Hak; Kur’an-ı Kerim’e İtikâdî, Amelî, Ahlâkî, Hukûkî bütün varlığıyla Kur’an-ı Kerim’e îmân et, amel et diyor. O zaman kalbin, ruhun, bedenin selâmete çıkar, mutlu olursun. Yoksa problemin îmânda kalpte bir îmân problemin var, îmânın da bir yanlışlık var, itikâdında bir sakatlık var. Bâtıl inançlar karıştıysa kalbine bunu dünyanın bütün psikologlarına gitsen ondan bu işten ne anlar ve dünyanın bütün sosyologlarına gitsen, biyoloji âlimlerine gitsen zaten ruhla uğraşabilecek kadro dünya da yeteri kadar oluşmadı. Ama Kur’an-ı Kerim dünyanın, ukbanın kitâbı eğer ruhun, kalbin gerçek anlam da tedâvi olsun, arınsın, tertemiz olsun tevhîd nurun parlasın diyorsan ki Cenab-ı Hak bunu istiyor, Kur’an-ı Kerim’e gel muayene ol, orada tedâvi ol. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de bütün ilaçları kâinatın içine tüm eczaneyi yerleştirmiştir. Bu kâinat eczanesinin reçetesi Kur’an-ı Kerim’dir, bunu uygulayan Hz. Muhammed’dir. (S.A.V) bunların tümünü ortaya koyanı, yaratanı, reçeteyi yazanı da Allah’ın kendisidir. Sen bunları bırak da kalbinden anlamayan, ruhundan anlamayan ve buz üstüne yazı yazanlarla uğraş, ömrünü böyle isrâf et git sen bilirsin. Babamız Âdem, Annemiz Havvâ da böyle yalvardılar.

Bak şimdi Mûsâ nasıl yalvarıyor. (AS.);

استعيذ بالله

قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلأَخِي وَأَدْخِلْنَا فِي رَحْمَتِكَ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ ﴿١٥١﴾

 

İşte o Firavun karşısında ki Mûsâ ve Hârun Mûsâ ne diyor? Rabbim beni ve kardeşimi mağfiret eyle, bizi rahmetinin içine yerleştir. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin, Sen Erhamürrâhimînsin diye yalvarıyordu Mûsâ (AS.) birde Yusuf Aleyhisselâmın duasına, yalvarışına bakalım;

Dakika 34:53

رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ

Onunda duasının sonunda Yusuf (AS.) ne diyor? Beni Müslüman olarak öldür diyor. Dikkat et! Hedef, gaye mü’min Müslüman yaşamak, Müslüman ölmektir. Bir peygamber de Müslüman olarak ölmeyi istiyor. Çünkü bütün peygamberler Müslümandır, İslam dininin görevli zât-ı muhteremleridirler. Allah hepsine selâm eylesin, hepsinin üzerine selâm olsun bütün Peygamberlere. Onların tamamının imamı Sultan ’ül Enbiyâ, Şertâcül Evliyâ Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimize de salâtü selâm olsun.

Yine Mûsâ (AS.) duasıdır ki bakın ne diyor;

استعيذ بالله

أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ

Şuâyb Peygamber de şöyle yalvarıyordu;

استعيذ بالله

عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ

Bak Nuh (AS.) şöyle yalvarıyordu.

استعيذ بالله

رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ وَإِلاَّ تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُن مِّنَ الْخَاسِرِينَ

Nuh (A.S) bu duayı yaptığı zaman oğlu o günkü tufanda gark olmuş, helâk olurken yapmıştı.

Dakika 40:10

Cenab-ı Hak da onu Nuh (AS.) uyarmıştı. İşte o uyarı üzerine Nuh (AS.) pişmanlık duydu. Nitekim ne diyor; Bilmediğim konu da bir daha senden bir şey istemekten sana sığınırım diyor. Oğlu için, oğlunun kurtuluşu için dua etmişti. Allah azarladı îmânı olmayanı, Amel-i Sâlih olmayanı Allah evlat kabul etmiyor kulluğundan da ret ediyor. Nuh’a o senin evladın değil dedi. Yani îmânı olmayanı, bir mü’min babanın evladı saymadı Cenab-ı Hak. Aklını başına al! îmândan yana ol, Allah’tan yana ol. Küfürden yana, şirkten yana, zâlimden yana sakın olma! Baban-Anan da olsa,  Fatma halan da olsa, bu senin evladın, kızın, damadın olsa, yakın veya uzak küfür varsa, şirk varsa, bu senden değil sen de ondan değilsin. Bunu unutma! Allah’tan yana olan küfürden yana olamaz, küfürden yana, şirkten yana olandan da Allah’tan yana olamaz. Îmân bizden biz îmândan, İslam bizden biz İslam’dan, küfür, şirk ve nifâk bizden değil, biz de onlarda değiliz. Bir defa Müslüman hak ile bâtılın ortasına öyle bir sınır koyacak ki, o sınır Ebediyyû’l-ebed devam eden bir sınırdır. Bu sınırı sen ben koyuyoruz ki Cenab-ı Hak kendi koymuş. Cennetle, cehennemin arsında ki işte sınır budur, îmânla küfür arasında ki sınır budur, Hak ile bâtıl arasında ki sınır budur. Hak ile bâtıl arasında ki bütün varlığımızla îmân etmek, iyi bir Müslüman olmak, bütün insanlığın da kurtuluşuna vesile olmaya çalışmak. Hidâyet bizden değil hidâyet Allah’tandır. Hidâyet eğer kulundan olsaydı Hz. Muhammed’den büyük bir Peygamber yok. Amcası Ebû Talip’i seviyordu. Bak ona çok ısrar etti ama Cenab-ı Hak ne dedi? Sen sevdiklerin e hidâyet edemezsin ey Muhammed! dedi. Hidâyet Allah’tandır, Allah kalpleri biliyor, ruhları biliyor, çünkü O yarattı. Hangi kalbe hidâyet edeceğini, îmân nurunun parlayacağını, lütuf edeceğini O iyi biliyor. Hidâyet O’ndan, Tevfik ve Refik O’ndan İşte Şuâyb (AS.) da böyle yalvarıyordu, Nuh (AS.) da böyle yalvardı.

Nitekim şöyle bir bak, İbrâhim (AS.) dualarındandır. Hepiniz namaz da selâm vereceğiniz zaman okuyacağınız dualardandır.

رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء ﴿٤٠﴾

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ ﴿٤١﴾

Hz. Muhammed’in dualardan biriside;

Dakika 45:02

رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا ﴿٨٠﴾

Yine her Müslümanın her ortam da yapacağı dualardan birisi de;

وَقُل رَّبِّ أَنزِلْنِي مُنزَلًا مُّبَارَكًا وَأَنتَ خَيْرُ الْمُنزِلِينَ

Bu duaların tamamı Kur’an-ı Kerim’de ki dualardır. Hem dua, hem âyettirler. Yine şu da;

رَبَّـنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۗ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَاماًۗ

Yine şu da Sevgili Peygamberimizin dualarındandır ve Kur’an-ı Kerim’de nikâh duası olarak da okunur.

رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا

Şu da Süleymân (AS.) duasıdır. Dâvûd (AS.) oğlu Peygamber Süleymân (AS.) onun duasıdır.

بِّ اَوْزِعْن۪ٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحاً تَرْضٰيهُ وَاَدْخِلْن۪يبِرَحْمَتِكَ ف۪ي عِبَادِكَ الصَّالِح۪ينَ

Yine şu da Mûsâ (AS.) şahsıyla ilgili bir duasıdır.

رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

رَبِّ بِمَا أَنْعَمْتَ عَلَيَّ فَلَنْ أَكُونَ ظَهِيرًا لِّلْمُجْرِمِينَ

رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ

Şu da Hamel’e-i Arş Meleklerinin duasıdır. Arşı taşıyan melekler,

استعيذ بالله

رَبَّنَا وَسِعْتَ كُلَّ شَيْءٍ رَّحْمَةً وَعِلْمًا فَاغْفِرْ لِلَّذِينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَبِيلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ

Görüyorsunuz Arş-ı Âlâdan yeryüzündeki Müslüman müminler için dualar yapılmaktadır. Ey Rabbimiz! Diyor. Arşı taşıyan melekler senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşattı diyor. Şu tövbe eden ve Senin yoluna tâbî olan kimler varsa bunları mağfiret eyle ve onları cehennem azâbından da muhafaza eyle diye yalvarıyorlar, bizim için yalvarıyorlar. Kim? Hamel’e-i Arş Melekleri.

Yine Mûsâ (AS.) şöyle yalvarıyor.

وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ

Dikkat edin hayat tamamen duadır.

 

Dakika 50:00

 

Yerler gökler hepsi Allah’a boyu eğmiş, Yüce Allah’ın sürekli emriyle hepsi ayakta durmakta hayat bulmaktadır. Yoksa işte bütün âlemlerin Allah’a boyun eğip itaat etmesiyle Cenab-ı Hakk’ın emri (الْحَيُّ الْقَيُّومُ) isimlerinin tecellîsi bütün âlem de görülmektedir. Bizde ne varsa hepsi Yüce Allah’a aittir, günahlar bize aittir. Onun için gece gündüz Emân el-Emân ‘’ estağfiruke ve etûbu ileyke“ devam et ama kulluğunu yaparak dua et, ibadetlerini yerli yerince yaparak dua et. Çünkü dua yerli yerince kalbî, rûhî ve bedenî olmak zorundadır. İbadetlerini yaptığın zaman hem fiil, hem bedensel dua ediyorsun ve kalbin ve ruhun, dilin dursa bile bu Cenab-ı Hakk’a teslimiyet içerisin de imdat beklemektedir. Çünkü hayatı o veriyor. Kalbin, ruhun tam bir îmân ile Allah’a dua edecektir ve dilde bunların tümünün tercümanı olarak dua edecektir. Yoksa dua sadece görevini yapmadan dille yapılan dualar bir defa görevini yapmayanın neyi ifade edecek ki, neyi ifade ediyor. Ben sana isyân etmeye devam edeceğim diye mi ve devam ediyorum diye mi sen dua ediyorsun? İstiğfar ediyorsun? Elinden geldiği kadar tövbe istiğfarın şartlarından biri tam pişman olmak, kötülükleri terk etmek, ibadetlerini farzlar başta olmak üzere bir, bir yaparak dua etmektir. Hayat tamamen duadır ama çalışarak yapılan duadır. Hayat tamamen bir harekettir, çalışmadır, İslam tamamen bir dinamizmedir. Tamamen hayatta bütün âlemler hareket hâlindedir. Bütün âlem hareket halinde insana hizmet ediyor. İnsanda bütün varlığıyla yerli yerince hareket hâlinde Allah’a kulluk edip en iyi çalışan Müslüman olacaktır. İşte Kur’an-ı Kerim’i iyi keşfeder iyi anlamaya çalışırsak Allah’ın lütfuyla o zaman işlerimiz güzelden güzele terfi ederek devam edecektir. Dereceler Müslümanın hakkıdır. Derekeler İslamsızların hakkıdır dereke aşağı gidiştir derece yukarı gidiştir. Onun için İslam derecelerin dinidir. Kişiye sürekli derece kazandırır ama hareket hâlinde olan Müslümana yatan nemelâzım yapan farzları terk eden câhil yaşayan, gâfil yaşayan yüce değerlerini ihmal eden ağzıyla altından başka bir şey düşünmeyen yaşantı İslam yaşantı değil insânî de değil hattâ öbür yaratıklardan da aşağı bir yaşantıdır. Çünkü öbür yarattıkların hangi gaye için, hangi fıtratla yaratıldılarsa o konuda onlar görevlerini yapıyorlar. Bir karınca görevini yapıyor, bir serçe, bir güvercin, bir şahin ne için yaratıldıysa onlar görevini yapıyor. Görevini yapmayan insan bunların tümünden aşağıda, sırtlanın da aşağıda öbürlerini saymaya gerek yok. İnsan yukarının bir defa namzedidir. Yukarılar, dereceler için yaratılmıştır insan derekeler için değil. Cehennemi insanoğlu kendi kazanmıştır. Aslında Allah’ın rahmetinin gereği asîl yaratılıştaki aslîyyet cennet ve rahmet idi, îmândı, itaatti. Bu fıtratını bozdu küfre gitti. İnsan kendi fıtratını bozduğu için küfre yanlışa gittiği için aslî olanı bıraktı, tâlî olanı kendisi ne yaptı? Kendi kazandı. Kendi kazandığı için küfrü, şirki, nifâkı Allah’a isyânı kendi kazandı. Karşılığında da cehennemi kazandı yazık oldu! Vazgeç, vazgeçelim hep beraber yanlıştan dönelim. Nereye? Allah’a. Nasıl döneceğiz? Kur’an-ı Kerim’in âyetleri, Hz. Muhammed’in getirdiği ilâhî nizâmın kânûn ve kuralları işte bize bunu öğretmek için dünyaya İslam yerleşti. Gâyet kolay.

 

Dakika 56:45

لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ

 Diyerek işe başla. Allah’ın rahmet kapısından İslam’ın içine gir. İslam’ın tamamı rahmet, tamamı merhamet, tamamı mutluluk, saadet, salâh, felâh ve necâhtır ve geçmiş bütün günahlarını da İslam siler. 3 şey geçmişi siler demiş Peygamberimiz biri bir adam Müslüman oldu geçmiş günahları silinir. İkincisi kişi hicret etti geçmiş günahları silinir. Birde tam bir tövbe istiğfarla yaşayarak bir de şehit olanlar şehâdet, hicret ve İslam.

 

Çok kıymetli efendiler,

Geçmiş günahların silinmesi tabii ki tam bir kurtuluşun vesilesidir. İslam tamamen rahmet, tamamen cennet, tamamen ilâhî sosyal adâlet olduğu için ilim îmân ile İslam’da yükselme devam eder. Bunun yanında Amel-i Sâlihler olması gerekiyor. Çünkü ilim, îmân ve Amel-i Sâlih bunlar yerli yerince olduğu zaman kişi kesinkes dünyada da cennet hayatı yaşar. İşte hayat veren din İslam budur. Dünyada da seni cennet hayatına hazırlar. Ruh dünyan kalp dünyan mutlu olur. Öbür âlemde de tamamen yerin yurdun Cennet-i Âlâ olacaktır. Birde fazlası vardır. Cemâli İlâhî’dir.

Birde kâbuslar, âfâtlar karşısında yapılan dualardan birisi de رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ  dünyayı bir gün duman kaplayacaktır. Buna “Duhan” der Kur’an-ı Kerimde. Duhan Sûresi’ndeki bir duadır o da.  رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ 

İşte bu da Müslümanların yapacağı dualardandır.

رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Dakika 1:00:00

Yine mahşerde Müslümanlar cennete doğru giderken münâfıklar ve münkirler Müslümanların nurundan faydalanmak isterler ama Cenab-ı Hak onlara münkirlere ve münâfıklara, mü’minlerin nurundan faydalanmayı nasip etmez. Onun için mü’min ve Müslümanlar da bakın nurlarının tamam olması için şöyle bir dua yapıyorlar.

استعيذ بالله

رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Şu da Nuh (AS.) gemisine Nuh tufanında gemisine çağırırken yapılan duadır. Bugün bu kurtuluş gemisi İslam’ın kendisidir. Ey değerli kardeşlerim! Kurtulmak istiyor musun? Allah’a giden saadet gemisine, İslam gemisine bin gir içine çıkma sakın yoksa tufan îmânın dışı nedir? Îmândan çıktın mı İslam’dan bunun dışı tufandır. O tufan nedir? Küfür, şirk, nifâktır. Allah’ın hükümranlığını tanımamak, Allah’ın kânûnlarını tanımamak demektir. Neticede tanımadığı zaman da îmânsızlık ortaya çıkar, İslam’sızlık ortaya çıkar, bunlar ortaya çıkınca da işte tufan kişiyi alır götürür. Nereye götürdü Tufan? Hepsini canını cehenneme doldurdu. Yazık değil mi! Nuh (AS.) gemiye daveti İslam’a kurtuluşa davetini de şöyle o duayı okuyalım.

استعيذ بالله

رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا

(Sadakallahu’l Azimü’l A’lâ)

 

Ne diyor Cenab-ı Hak bura da bu âyet-i kerimede de bu duanın içeriği ey benim Rabbim diyor; Beni, Annemi, Babamı ve şu benim beytime dâhil olanları mü’min erkekleri, mü’min kadınları mü’min olarak işte benim beytime dâhil olanları mağfiret et diyor. Günahlarından vazgeç, günahlarını sil diyor. Ama zâlimlerin helakini artır diyor. İşte Nuh (AS.) duasıdır. Çünkü kalbi mühürlü artık îmân etmemeye karar veren bütün kâfirler zâlimdir. Bunların helâkini arttır diyor. Her zâlim kâfir değildir ama bütün zâlimler kâfirdir. Bunu unutmamak gerekmektedir.

Cenab-ı Hak hepimizin îmânlarını kâmil ve dâim eylesin, bütün amellerimi sâlih eylesin, hepimizi insanların hayrına, iki cihanda kurtuluşuna çalışan kullarından eylesin.

Dakika 1:05:59

 

 

 

(Visited 219 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}